23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ürk rakı üreticilerinin tek çatı altında toplandığı Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği'nin (GİSDER) 3'üncü yönetim kurulu toplantısı, Antalya Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Antalya Alkollü İçecekler AŞ ev sahipliğinde gerçekleşti. GİSDER'in toplantısına Efe İçecek'ten Egemen Demirtaş ve Cem Bülent Erdoğan, Sarper İçecek'ten Bülent Sarper, Anadolu Alkollü ve Alkolsüz İçecekler'den Osman İmre, Antalya Alkollü İçecek'ten İsmail Karaman, Topkapı İçecek'ten Tanzer Şahinyılmaz ve GİSDER Genel Sekreteri Tülay Aktan katıldı. Derneğin yöneticileri, vergi oranlarındaki değişiklikler nedeniyle Türk rakısının yabancı içkilere karşı pazarda büyümesinin durduğunu açıkladı. T Çilingir sofrası masaya yatırıldı Altıparmak'a Yılın Valisi ödülü 27 NİSAN 2013 CUMARTESİ SAYFA HABER 5 Vergi oranlarındaki değişiklik nedeniyle rakının yabancı içkilere karşı pazarda büyümesi durdu. Konu, Antalya Alkollü İçecekler AŞ'nin evsahipliğindeki toplantıda masaya yatırıldı Ruslar çözüm arıyor ntalya'da yaşayan Ruslar, yarın düzenlenecek toplantıda sorunlarını masaya yatırmaya hazırlanıyor. Etkinlikte yerleşik yaşayan Rusların ekonomik, kültürel, eğitim ve sosyal hayatla ilgili sorunları ele alınacak. Toplantı yarın, saat 10:00'da Konyaaltı Belediyesi’nde düzenlenecek. Toplantıya ilişkin bilgi veren Rus Sanat ve Kültür Derneği Başkanı İrina Balcı, Türkiye'de yaşayan Rusların haklarını bilmediklerini be A A ntalya Valisi Ahmet Altıparmak’a ULGAYAD tarafından 2’ncisi düzenlenen ‘Yılın Enleri’ töreninde “Yılın Valisi” ödülü verildi. Altıparmak’ın yürüttüğü projelerden ötürü ‘Yılın Valisi’ ödülünü aldığı törende, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a yılın Bakanı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem’e Yılın Bakan Yardımcısı ödülü verildi. Geleneksel içkiler bitiyor Türkiye'de yıllık rakı üretiminin 45 milyon litre ve 2 milyar liranın üzerinde ticaret hacmine sahip olduğunu belirten GİSDER Başkanı Egemen Demirtaş, Türk rakısının satışlarının yüzde 80'ini, halk arasında 'küçük' ve 'büyük' olarak adlandırılan 35'lik ve 70'lik rakıların oluşturduğunu kaydetti. GİSDER'in amacının Türk rakısının bulunduğu yeri kaybetmemesi olduğunu belirten Egemen Demirtaş, Türkiye içki sektöründe tekelin bitmesiyle yabancı içki oranının çok ciddi arttığını söyledi. Bu şekilde birçok Avrupa ülkesinin kendi geleneksel içkilerini kaybettiğini dile getiren Demirtaş, şunları söyledi; "Tekel bitiyor, rekabete açılıyor ve kendi geleneksel içkilerini yavaş yavaş kaybediyorlar. Türk rakısında da bu tehlike var. Diğer tüm alkollü içki kategorileri büyürken, Türk rakısı büyümüyor. Son vergi düzenlemelerinde bir miktar ithal ürünlerin vergilerinin rakıya karşı avantajlı hale gelmesi, burada önemli rol oynadı. Özellikle viskide vergi azaltıldı, rakıda ise bir miktar vergi artışı oldu. Vergi oranları birbirine yaklaştı. Yunanistan'ın yerli içkisi uzonun vergisi 1 Euro ise yabancı ithal içkilerin vergisi 2 Euro'dur. Bu 1'e 2 örnek varken, biz vergi oranlarımızı gittikçe yaklaştırıyoruz. Dolayısıyla bu Türk rakısını olumsuz etkiliyor. Diğer içki kategorileri yüzde 15, 20, 30 büyürken Türk rakısı büyümüyor. Büyümemesi problem mi? Bugün olmayabilir ama küçülme tehlikesini biz görüyoruz." Bulunduğu yeri kaybetmemeli Türk rakı sektöründe güzel gelişmeler olduğunu da aktaran Demirtaş, tekelin bitip rekabete açılmasıyla ürünün çok çeşitlendiğini söyledi. Rekabetle beraber ambalajlarıyla da Avrupa standartlarındaki içkilerin önüne geçen düzeylere gelindiğini belirten Demirtaş, "Bizim tüm üyelerimiz artık çok daha güzel rakılar üretiyor. Dolayısıyla bu tüketiciye çok ciddi bir şekilde yansımış oldu. Aslında güzel şeyler de oluyor bir yandan. Ama biz Türk rakısının bulunduğu yeri kaybetmesini kesinlikle istemiyoruz" diye konuştu. lirterek, bu haklarını anlatabilmek için toplantının önemli olduğunu söyledi. Türk ve Rus milletvekilleri, işadamları ve konusunda uzman kişilerin katılacağı toplantıda Türklerle yapılan evlilikler sonrası ortaya çıkan velayet, oturma izni ve çalışma izni gibi konular da değerlendirecek. Toplantıya Rus ve Türk avukatların yanı sıra, Rus Parlementosu ve TBMM’den davet edilen milletvekillerinin de katılması bekleniyor. KONUK YAZAR Antalya Büyükşehir Belediyesi Nasıl Kazanılır umluca Tarım ve Seracılık Festivali etkinlikleri kapsamında acı biber yeme yarışması gerçekleştirildi. Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen yarışma öncesinde jüri üyeleri tarafından acı biberler, tartılarak numaralandırıldı ve kasalara konuldu. Biberin yanına, yarışma sırasında yarışmacıların acısını gidermesi için domates de bırakıldı. 2'si kadın 25 kişinin katıldığı yarışmada yarışmacılar, 10 dakika içinde en fazla acı biberi yemeye çalıştı. Zor anlar yaşayan yarışmacılara yurttaşlar, tezahüratla destek olmaya çalıştı. Çok acıymış K Sürenin bitmesinin ardından yapılan değerlendirmede, 580 gramla en çok acı biberi yiyen Hüseyin Akşit birinci oldu. Akşit'e, Kumluca Kaymakamı Salih Işık ve Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya tarafından tam Cumhuriyet altını hediye edildi. Diğer yarışmacılara ise plaket ve çeşitli hediyeler verildi. Akşit, yarışmayı kazandığı için çok mutlu olduğunu belirterek, "Sera üreticisiyim. Yarışabilmek için işimi bırakıp geldim. Gelecek yıllarda da yarışmaya katılacağım" dedi. Belediye Başkanı Çetinkaya ise festival kapsamında düzenledikleri etkinliklerle Kumluca'daki tarım üretimini Türkiye geneline duyurmaya çalıştıklarını söyledi. Çetinkaya, "Yarışma ile güvenilir gıda üretimine de dikkat çektik” dedi. Topaloğlu: Aday değilim KOME'nin uygumaları taksici esnafı arasındaki gerilimi artırıyor. Düdenbaşı Mahallesi'nde bulunan Can Taksi durağında görev yapan taksiciler, korsan taksiler yüzünden zaman zaman ölümle bile tehdit edildiklerini ve Büyükşehir’in bu durumu bilmesine rağmen duyarsız kaldığını iddia ediyor. Taksiciler UKOME kararıyla yapılan durak birleştirmeleri sonrasında kendilerine verilen alanlardan biri olan Necip Fazıl Kısakürek Caddesi üzerinde korsan taksicilik yapıldığını iddia ediyorlar. Taksiciler şikayetlerini defalarca iletmelerine rağmen Büyükşehir ve UKOME’nin sorunla ilgilenmediğini söylüyor. Gerilim artıyor U emer'de yerel seçimlerin en güçlü adaylarından biri olarak gösterilen ve Göynük Belediye Başkanlığı görevini iki dönemdir sürdüren Necati Topaloğlu, 2014 yılındaki yerel seçimler öncesi aday olmayacağını açıkladı. Bundan geri adım atmasının söz konusu olmadığını kaydeden Topaloğlu, kararı ailesiyle aldığını söyledi. Belediye Başkanlığı yapmak kadar, yeri geldiği zaman çekilip, bırakmanın da bir erdem olduğunu anlatan Topaloğlu, "Kemer'de siyaset çok çirkin yapılıyor. Kemer'e yakışır, bir vizyona sahip ve kaliteli bir ekibe ihtiyaç var. Böyle bir ekip ortaya çıktığı vakit gerekli desteği veririm. Ben kesinlikle ailemle birlikte aldığım kararın arkasındayım" diye konuştu. Topaloğlu, aldığı bu kararı, CHP Kemer İlçe Başkanı Umut Güneş'le de paylaştı. K ntalya, 1994'de büyükşehir olan illerimizden birisi. Büyükşehir olarak Antalya dört kez belediye seçimi geçirmiştir. Bunlardan ikisini sağ partilerin adayları kazanmıştır. (1994'te DYP adayı Hasan Subaşı, 2004’te de AKP adayı Menderes Türel.) İkisini de CHP adayları (1999'da Bekir Kumbul, 2009'da Mustafa Akaydın) kazanmışlardır. Yeni yasayla büyükşehirlerin yetkileri inanılmaz ölçüde artırılırken, ilçe belediyesi yetkileri kısıtlanarak gündelik hizmetleri yürüten basit bir kamu kuruluşu haline getirilmiştir. 2011 seçim sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, İzmir hariç tüm illerde diğer partilere göre AKP açık ara öndedir. Böylece büyükşehirler yasasının AKP için ne ifade ettiği daha iyi anlaşılmaktadır. Yukarda da değinildiği gibi, siyasi, teknik ve matematiksel yönden bakıldığında İzmir’in dışındaki tüm büyükşehirleri AKP alacak durumda gözükmektedir. Fakat siyasetin yalnızca matematiksel yönü olmadığı, başkaca parametreleri olduğu da bir gerçektir. Bunun en açık örneğini son İstanbul Ataşehir seçimleridir. Ataşehir’de “mızrak çuvala sığmamıştı.” İnanıyorumki Türkiye’nin bir çok kentinde de bu seçimlerde “mızrak çuvala gene sığmayacaktır.” Kesinlikle bunların başında da Antalya gelecektir. Ancak bunun Antalya’da temenniden öteye geçip gerçekleşebilmesi gösterilecek adaya bağlıdır. Eğer doğru aday gösterilemez, seçim stratejileri ve çalışma yöntemleri doğru belirlenemezse, tüm seçmen kitlelerinin doğru algılaması sağlanamazsa, AKP amacına daha kolay ulaşacak, bizler de ülke gerçeklerini, siyaseti, halkın duygu ve gereksinimlerini okuyamayan “cahiller” olarak kalacağız. Öyleyse nasıl bir yöntem izlemeliyiz? 2011 genel seçimlerine göre Antalya genelindeki oy dağılımına bakalım. AKP: 461 bin 900, CHP: 390 bin 280, MHP: 244 bin 960. Tablodan da anlaşılacağı gibi AKP, CHP'den yaklaşık 71 bin oy öndedir. 2014'te yapılacak yerel seçimlerde iki partinin (CHP ve AKP) alacakları oylar karşılaştırıldığında, AKP yaklaşık 97 bin 500 önde olacağı gözükmektedir. Bu durumda CHP adayının oyunu en az 98 bin artırmak zorundadır. Bu da yüzde 12.26 oranında bir dilim demektir. Aksi durumda, 2014 CHP’nin seçimi kazanılması olası değildir. Söz konusu iki partinin oy A oranlarına bakıldığında AKP hiçbir çaba harcamadan, hiç aktivite göstermeden seçimi kazanacak durumdadır. Asıl işi zor olan CHP dir. Peki bu durumda ne yapmalıdır? CHP aday seçiminde deyim yerindeyse “kılı kırk yarmalı.” CHP yönetimi seçimi alabileceği adayı bulmak için Antalya’nın sosyal, siyasal, ekonomik yapısını, halkın duyarlıklarını, değer yargılarını masaya yatırmalı ve bu ilkeler göz önüne alınarak aday belirlemelidir. Antalya il sınırı içindeki tüm seçmen yurttaşların büyükşehir belediyesi başkanını seçecek olması ilçe, kasaba ve köylerdeki seçmenleri seçimlerin önemli unsurları kılmıştır. Antalya’nın sosyal yapısını belirleyen temel unsurlar emekliler, kırsal kesimde ve köylerde yaşayan seçmenlerdir. Seçim sonuçlarını belirleyecek olan da bunların oyu olacaktır. Antalya’nın sosyal, folklorük yapısı incelendiğinde kırsal kesimde yani köylerde yaşayan seçmenlerin hemen hemen tamamı Yörük ve Yörük kökenli olduğu görülecektir. CHP bunu dikkate almalıdır. Başkan Adayı Hangi Parametreler Dikkate Alınarak Belirlenmelidir? Başkan adayı belirlenirken merkez ve merkez dışı ayrı ayrı değerlendirilip, her iki kesimin de ortak paydasını yakalamak gereği vardır. Bunların dışında başkaca kriterler de dikkate alınmalıdır. Bunlar; merkezin ve kırsal kesimin yaşantısının zorluklarını bilen, geçim kaynaklarına yaşantısının zorluklarına vakıf, onlarla üzülüp onlarla sevinebilecek, dert ve tasalarını, sorunlarını kendinin sayan, gerektiğinde yer sofrasına oturabilen, çökeleği yufka ekmekle dürüm yapıp yiyebilen, herkesçe sevilip sayılan, seçmenin “bu benden biridir” diyebileceği, Antalya kökenli, kırsal kesim doğumlu, siyaseti bilen, siyasetin içinde olan Antalya halkının tamamını kucaklayacak bir aday bulunmalıdır. Hatta bu adayın Yörük kökenli olmasında sayılamayacak kadar yarar vardır. Dolayısıyla oylarının yarısı kırsal kesimden geleceğine, merkezde CHP oylarının önde olduğuna, bu durumda seçim sonuçlarını kırsal kesim oylarının belirleyeceğine göre yukarda özellikleri sıralanan bir adayın belirlenmesi seçim sonuçlarını etkileyecektir. CHP, sadece Antalya’da değil tüm Türkiye’de halka yabancılaşmamış, aristokrat kişiliğe sahip olmayan başkan adayları göstermelidir. 2009 İstanbul Belediyesi seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu denli istenmesi ve bu ka dar heyecan yaratması “halk adamı” olmasındandır. Belediye başkanının halkla örtüşmesi, “halk adamı” olması, ulaşılabilir olması temel özellikleri arasında yer almalıdır.Başkan adayın böyle bir algının varlığını hisseden seçmen başka adaya oy vermez. Belki vatandaş hiçbir zaman belediye başkanı ile görüşme gereği duymayacak ve de hiç görüşmeyecektir. Ancak ona ulaşabileceğini, sorununu anlatabileceğini bilmesi, bunu hissetmesi gerekir. Bu aynı zamanda ayniyet duygusunu da temsil eder. Dolaysısıyla halktan kopmamış, onlara tepeden bakmayan, halkın sorun ve sıkıntılarını bilen, benimseyen bir başkan adayına gereksinim vardır. Yukarda saydığımız özelliklere sahip ve yörük olan bir aday gösterildiği takdirde CHP Antalya’da seçimleri alacaktır ve hatırı sayılır bir oy farkı da yaratacaktır. Bu durumda seçimin ana ekseni; MHP üzerine kurgulanmalıdır. Yörüklerin duyarlılığı ve MHP’nin Antalya’da kazanma ihtimali olmamasından dolayı 50.000 civarında oy MHP’den CHP adayına geçecektir. Bu miktardaki oy CHP ile AKP aradaki fakın yarıya inmesini sağlayacaktır. İkinci ana eksen; liberal oylar üzerine çalışma yoğunlaştırmak gerekmektedir. Görülmektedir ki, son genel seçimlerde liberal oylar AKP’ye geçmiştir ( 33.523 DP, 13.966 ANAP oyları AKP’ye geçmiştir.) CHP bu oyları Antalya’da alabilecek etkinliğe sahiptir. Fakat iş yine dönüp dolaşıp başkan adayına kalıyor. Liberaller 1999 seçimlerinde DYP adayı Hasan Subaşı yerine, CHP adayı Bekir Kumbul’u tercih etmiştir. Bu seçimlerde CHP %11 oy alırken, Bekir Kumbul % 22 oy alarak Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştur. DYP’liler kendi partilerine vermeyerek Kumbul’u tercih etmişlerdir. Liberallerden alınacak oylar seçimi kazanmada katkı sunacaktır. Üçüncü ana eksen; CHP’nin solundaki tüm solu çalışmaların içine almak gerekir. Bakıldığında sosyalist solun Antalya’da 78 bin civarında oyları olduğu görülmektedir. Fakat siyaset matematikten çok yaratılan iklim, etkileşim alanıdır. Özellikle sosyalistlerin etkileşim alanını üçe katlanabildiği İstanbul’da bazı seçim bölgelerinde göstermişlerdir. Sarıyer ve Ataşehir belediyelerini bunlar arasındadır. CHP’li adayları sosyalistlerin direkt olarak desteklemesi ve çalışmaların merkezinde olmasındandır. Sosyalistler sokak örgütlenmeleri ve halk duyarlılıklarını bildiklerinden seçime katkıları aritmetik değil, geometrik olmaktadır. Ayrıca böyle bir ilişki olumlu bir siyasal iklimin oluşmasına katkı sunacaktır ve seçimlerde CHP’nin etkinlik sağlamasına neden olacaktır.. Ve en önemlisi değerli dost Ateş İlyas Başsoy’un söylediği gibi ‘’siyasetsiz seçmene’’ yoğunlaşmak gerekmektedir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle