Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Romatizmal kalp hastalığı, kalp yetmezliğine neden olabilir 4 SAYFA Aman dikkat 9 Medstar Hayat Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Hüseyin Onur Şahin, romatizmal kalp hastalığının bir sonucu olarak kalp kapaklarında ortaya çıkan hasarın, kimi zaman kronik ve ilerleyici karakterde olabildiğine dikkat çekti ğı, göğüs ağrısı, çarpıntı, çabuk yorulma, halsizlik, bayılma gibi şikayetlerle kendini belli eder. Eklemlerde gezici ve geçici karakterde ağrı, şişlik, kızarıklık, sinir sisteminde yüz, kol ve bacaklarda istemsiz ve amaçsız hareketler, ciltte sert, ağrısız ve hareketli bezelerle döküntülere de neden olur” dedi. Şahin, “ARA geçiren ve kalp kapağında tutulum olan hastalara tekrarlama riskine karşı 40 yaşına kadar antibiyotik önerilir. ARA boğaz enfeksiyonu sonucunda gelişen, tedavisi antibiyotiklerle kolaylıkla yapılabilen ciddi bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde; romatizmal kalp hastalığı ve sonrasında da kalp yetmezliğine kadar uzayan süreç yaşanabilir” dedi. 13 MART 2013 ÇARŞAMBA YAŞAM GÖRECE GİRAY ERCENK gercenk@yahoo.com.tr DİN VE AKIL ÜSTÜNE... A 'Menopoz bir süreçtir' fyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Yaşam Boyu Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Atatürk Kültür Merkezi Ahmet Tunçer Konferans Salonu'nda 'Menopoza Güncel Yaklaşım' konulu konferans düzenlendi. Konferansa, AKÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Gülengül Nadirgil Köken konuşmacı olarak katıldı. Doç. Köken, "Menopoz kadınların karşılaşacağı bir dönem. Adet kanamasının 1 yıl boyunca kesilmesi dönemine menopoz denir. Menopoz bir süreçtir. Bir günde menopoza girilmez" dedi. A Türkiye’de ortalama yaş 48 Menopoz öncesi dönemin 34 yıl sürebildiğini kaydeden Köken, "Bu dönemde yavaş yavaş adet düzensizliği, terleme, sıkıntı ve gerginlikler başlar. Menopozdan sonraki dönem de birkaç yıl sürebilir. Dünya çapında menopoz yaşı 4555 yaş arasındadır. Türkiye'de ise menopoza girme yaşı ortalama 48 yaştır. Menopoz genelde genetiktir. Anne kaç yaşında menopoza girdiyse kızı da ortalama o yaşlarda menopoza girer" dedi. Menopozu engellemenin hiçbir yöntemi olmadığını anlatan Köken, "Sigara kullanıyorsak sigarayı bırakmak belki biraz geciktirebilir. Ama tamamen engellemek için bir çözüm olmaz. Menopozun belirtilerini azaltmak için bazı yöntemler vardır. Menopoz hormonların bitmesi sonucu oluştuğu için hastalara hormon tedavisi uygulayabiliriz" diye konuştu. kut Romatizmal Ateş'in (ARA), sıklıkla 518 yaş arasında görüldüğünü, genelde boğaz enfeksiyonundan 3 hafta sonra kendini gösterdiğini belirten Uzman Dr. Hüseyin Onur Şahin, “Gelişmiş ülkelerde daha ender ortaya çıkan hastalık, az gelişmiş ülkelerde tedaviye ulaşımın zorluğu, hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olmama, kötü ve sağlıksız yaşam koşulları gibi nedenler yüzünden halen önemli sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi. Akut romatizmal ateşin, hastada hiçbir belirtiye yol açmadan, ciddi kalp yetmezliği ve ölümlere neden olabileceğine dikkat çeken Şahin, “Kalp tutulumu sıklıkla kalp kapağında ilti haplanma ve kapak yetmezliği ile kendini gösterir. Kalp zarında iltihaplanma sonucu sıvı birikmesi, kalp kası tutulumu sonucunda da kalp yetmezliği gelişebilir. Kalp kapaklarının etkilenmesi ise ilerleyen yıllarda darlık ve yetmezliğe yol açarak, kapak ve dolayısıyla kalp fonksiyonlarını bozmaktadır. Kalpteki tutulum; nefes darlı M edstar Kanser Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, ''Kanser de mafya gibi sürekli daha fazlasını ister ve bulunduğu yerden başka organlara yayılır'' dedi. Büyükşehir Belediyesi'nce kanserle ilgili vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla Medstar Kanser merkezi işbirliğinde düzenlenen Kanser Okulu'nun beşinci dersinde ''Kanser tanısında yeni ufuklar'' konusu işlendi. Derse Medstar Kanser Merkezi Başkanı Prof. Mustafa Özdoğan, Medstar Kanser Merkezi Hematoloji ve Hücresel Tedaviler Koordinatörü Prof. İhsan Karadoğan, Nükleer Tıp ve Radyoloji Uzmanı Prof. Akın Yıldız, Radyoloji ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Saim Yıldız konuşmacı olarak katıldı. Vektörle mücadele Mafya gibi yöntemleri öğretildi İ Müracaatlar kolaylaştı lçe ve köylerde yaşayan engelli yurttaşların, engelli bakım hizmeti müracaatlarını ilçelerindeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına yapabilecekleri bildirildi. Antalya Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, Vali Ahmet Altıparmak'ın tensip ve onayıyla 1 Nisan 2013'den itibaren ilçelerde Engelli Bakım Hizmeti Müracaat Birimi'nin oluşturulacağı kaydedildi. A kdeniz ve Hacettepe Üniversiteleri işbirliğinde 1. Ulusal Vektör Mücadelesi Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumda halk sağlığını tehdit eden sivrisinek, hamamböceği, evsineği, kene ve yakarca gibi hastalık etkeni taşıyıcı canlıların mücadelelerine yönelik araştırmaların yanı sıra kullanılan ürünler hakkında bilgi verildi. Sempozyumda ayrıca yerel yönetimlerin ve özel kuruluşların uygulamalar sırasında karşılaştığı sorunlara çözüm önerileri de sunuldu. Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Çetin, vektör mücadelesiyle ilgili sorunların farklı kurumların birlikte yürüteceği entegre çalışmalar ile çözümleneceğini belirtti. Zorluklar kaldırılıyor Açıklamada, engelli yurttaşların müracaatlarının yine aynı ilçede oluşturulacak Bakım Hizmetleri Değerlendirme Heyetlerince yapılacağı ifade edildi. Engellilerin Antalya kent merkezine gelmesi şartının kaldırılacağı uygulama ile engelli yurttaşların yaşadığı zorlukların azaltılması ve müracaatlarının daha kısa sürede sonuçlanması amaçlanıyor. Mart tarihli Cumhuriyet haberi; “Milas/Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Hizmet İçi Eğitim Seminerinde, konuşmacı ‘Besmeleyle kesilen ette mikrop olmaz’ dedi.” Bugün ağır silahlarla yerle bir edilen, her gün onlarca insanın yok yere öldüğü Ortaçağ İslam Aydınlanması’nın dillere destan kenti Halep’in güneybatısındaki Maara’da yaşayıp ölen âmâ bilge Ebu ula el Maari(öl.1057) der ki; “Dünyada yaşayanlar ikiye ayrılır/Beyni(aklı) olup dini olmayanlar/Ve dini olup beyni olmayanlar...” Matta İncil ’inin girişinde yer alan “Önce logos(söz) vardı” ayetindeki “logos” sözcüğüne değişik anlamlar yüklenir; bunlardan biri, “tanrı gerçeğinin insan sözüyle dile gelmesidir...” Azra Erhat meraklıları için başyapıt olan Mitoloji Sözlüğü’nde “...insanda bir Logos bulunduğu gibi, doğanın da Logos’u vardır. Logos insanda düşünce, doğada kanundur; her yerde ve her şeyde vardır, ortaklaşa ve tanrısaldır. Düşünürün asıl ödevi, Logosu bulmak, sırlarını göz önüne sermek, insan sözüyle dile getirmektir” der ve ekler “Logos’u aramak, insanı bilime götürür...” İslam tasavvufunun doruğu olan İbni Arabî’nin geliştirdiği “Vahdeti Vücut” öğretisi tam da budur... İnananları O’nu “Şeyhül Ekber”(Büyük Şeyh) diye anarken, düşmanlarının “Şeyhül Ekfer”(Kâfir Şeyh) diye adlandırması bundandır... Refahyol ’un iktidarda olduğu ‘90’lı yıllar; basında, bilge Maari’nin bin sene önce “dini var ama beyni yok” diye tanımladığı kadındoğum uzmanı bir Tıp profesörünün, “hastalarına giysilerinin üzerinden iğne yaptığına” ilişkin bir haber yer almıştı... Gazeteciler Hoca’ya(!) “bu şekilde iğne yapmasının nedenini” sorduklarında verdiği yanıt şok yaratmıştı; “bir Müslüman’ın, eşi olmayan bir kadının mahrem yerlerine bakması günahtır da ondan...” Tıp fakültelerinin girişlerine büstlerini yerleştirdiğimiz; Batı’nın felsefeden Tıbba ilham kaynağı olan “Kanunu Fı’t Tıp”ın yazarı akılcı İbni Sina(öl.1037), bizim bu dini bütün(!) Tıp profesörünün yanıtını duysaydı ne yapardı dersiniz... Bir öğrencisi İbni Sina’ya “insanlar size o kadar inanıyor ki, eğer Peygamberim deseniz bile, inanır ve arkanızdan gelirler” der... Soğuk bir kış gününde kuyudan çektiği suyla abdest alan o öğrencisini gören İbni Sina “Abdestini sıcak suyla almalısın, yoksa hastalanırsın” diye uyarır, ancak öğrenci dinlemez ve hastalanır... Öğrencisinin hastalandığını öğrenen İbni Sina ziyaretine gider; “bak” der “hastalanırsın diye uyardığımda bana inanmamıştın, kalkmış peygamber olduğunu söylesen insanlar arkandan gelir diyorsun...” “Din akıldır” diye başlayan Hadis şöyle sürer “aklı olmayanın dini yoktur...” Sit alan devrine yurttaş tepkili Kültür ve Turizm Bakanlığı, 21 ilde 63 orman ve hazine arazisini yerli ve yabancı turizm yatırımcılarına ‘turistik tesis yapmaları’ amacıyla 49 yıllığına devretmeye hazırlanıyor. Antalya’daki araziler ilk sırada yer alıyor. Yurttaşlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu uygulamasına tepki gösteriyor COŞKUN ŞENER : Bence yanlış bir uygulama. Zaten Türkiye’nin doğal zenginlikleri artık iyice azaldı. Kalan zenginlikler korunmalı. Buraları nasıl imara açarız diye düşünmek büyük hata. Az olan yeşil alanımızı da kaybetmeyiz inşallah. LEYLA KIZILDEMİR : Şehir merkezinde yeşil alan kalmıyor. Çok kötü bir şey bu. Şehir içinde de yeşil alanlar bırakılabilir. Parklar daha çok olabilir. Fazla yeşil alan kalmadı. Sit alanlarının korunamadığını düşünüyorum. KEMAL ZAFER : Sit alanlarının bozulmaması lazım. Uygun bence hiç de doğru değil bence. Tabiat bozulmamalı, korunmalı. Antalya’nın giderek betonlaşmasından çok şikayetçiyim. Bence doğal güzellikler korunabilmeli. FUAT URBAY : Doğal alanlar tahrip edilmemeli. Doğa hepimize lazım. Bizden sonrakilerin de ihtiyacı var. Özellikle son zamanlarda nükleer santrallerin yapılmasına da karşıyım. Doğayı korumak bizim göremiz. OĞUZ TURGAY : Doğal alanlara hiç dokunulmaması gerek. Adı üstünde doğal alan. İnsan eli değdiğinde, adını da özelliğini de kaybediyor. Betonlaşmadan rahatsızım. Evlerin daha düzenli yapılması lazım. Özel alanlar korunmalı. GÜLCAN SAVAŞ : Peşkeş çekiyorlar. Zengin daha zengin olsun diye. Onaylamıyorum. Doğayı doğaya bırakalım. Betonlaştı Antalya ve burada durmak mümkün değil artık. İyice büyüdük, yeşil alanlarımız azaldı. Büyümek de iyi değil. Doğru tanı önemli Prof. Özdoğan, kanserin tedavisi için öncelikle doğru tanının konulması gerektiğini söyledi. Yüzlerce kanser türü bulunduğunu, her kanser türünün farklı tedavi şeklinin olduğunu anlatan Özdoğan, yanlış tanının, tedavide çok vahim sonuçlar doğurabileceğini kaydetti. Kanserin İngilizce de yengeç anlamına gelen ''cancer'' kelimesinden geldiğini anlatan Kanseri, toplumda yasa dışı yöntemlerle düzeni bozan mafya örgütlenmesine benzeten Özdoğan, ''Kanser de mafya gibi sürekli daha fazlasını ister ve bulunduğu yerden başka organlara yayılır'' dedi. C MY B