Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 OCAK 2013 SALI SAYFA HABER 5 Kaleiç . i’ne DEGer Katanlar 2 .. Kaleiçi aşığı Sunaİnan Kıraç Araştırma Enstitüsü Müdürü Kayhan Dörtlük'ün en büyük endişesi: Tarih cenneti film platosuna dönüşüyor sunuz. Mevcut olanı en azından bu boyutu ile korumamız gerekir. Kenti çevreleyen surlar, kuleler; 1930'lara kadar vardı. Atatürk Caddesi 1980'lere kadar böyle değildi. Her yıl bir önceki yılı arar hale geldik. Kaleiçi diyoruz surlardan söz ediyoruz. Allah aşkına hangi surlar? Sur yok ki" diye konuştu. Kaleiçi'ne yapılan bazı yatırımların denetimden uzak olduğunu dile getiren Suna ve İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü ve Kaleiçi Müzesi Müdürü Dörtlük, bunun tek düzeliğe neden olduğunu, tarihi dokunun film platosuna dönüşmesinden korktuğunu söylüyor En büyük korkum Kaleiçi'nin çözümünün Antalyalı’yla olması gerektiğini kaydeden Dörtlük, Antalyalı'nın evini terk etmemesi gerektiğini ama artık yapılacak bir şey olmadığını da dile getirdi. İşadamlarının bölgeye girmesi gerektiğini düşünen Dörtlük, "Zenginlerle güzellik de gelir diye düşünüyorum. Ama bölgeye yapılan yapılarda denetim mekanizması eksikliği var. Projeler kuruldan onaylanıyor, belediye ruhsatlandırılıyor. Bana göre başı boş kalmakta. Endişem yavaş yavaş bu onarımlarla Kaleiçi'nin film platosuna dönmesi. Tek düzelik var. Onaylanan projeler düzgün. Kuruldan ciddi bir şekilde geçiyor. Ancak uygulama aşamasında denetim mekanizmasında sıkıntı var" diye konuştu. PELİN GEL AĞAN Attelia'dan eser kalmadı Kaleiçi'nin gelişimiyle 20 yılı aşkın süredir ilgilendiğini belirtiyor Kayhan Dörtlük. Kaleiçi'nin tarihi Attelia kenti üzerine kurulduğunu, bunun Kaleiçi'ni diğer tarihi yerlerden ayıran en önemli değer olduğunu dile getiren Dörtlük, bu değerin yeterince korunamadığını, tarihi kenti anlatacak eserlerin neredeyse kalmadığını söyledi. Kaleiçi'ne kıymet verecek olanın bir o kadar da Attelia kenti olması gerektiğine dikkat çeken Dörtlük, "Attelia kentini, Kaleiçi'nde aradığınızda fazla bir şey bulamıyor K aleiçi'ne Değer Katanlar yazı dizimizin bugünkü konuğu; tarihi dokuya hayat veren Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi İnan Kıraç'ın kurduğu Sunaİnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü ve Kaleiçi Müzesi. Kaleiçi aşığı, uzun yıllar Müze Müdürlüğü yapan, Suna ve İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü ve Kaleiçi Müzesi Müdürü Kayhan Dörtlük ise tarihi dokuya ilişkin taşıdığı endişeleri anlatıyor. K ve Kaleiçi'nin tek elden yönetilmesinin gerektiğini söyledi. Dörtlük, "Elektrik direğimiz kırıldı. Bunu kime söylemeliyim diye düşünüyorum. Büyükşehir, Muratpaşa, Kaleiçi Kurulu.. Hepsini arıyorum. En önemlisi de korunma sorunudur. Bunların aşılması gerekir" diye konuştu. Sorun çok başlılık Kaleiçi'nde sorunların aşılamamasındaki en büyük nedenin bölgedeki çok başlılık olduğunu ifade eden Dörtlük, Kaleiçi'nin her sorunuyla yakından ilgilenecek yerel denetim örgütü oluşturulması K aleiçi'nin korunma öyküsünün 1979 yılındaki Kaleiçi koruma amaçlı imar planı hazırlanması ile başladığını, o planda ilk kez Antalya’nın koruma kavramıyla karşılaştığını anımsatan Dörtlük, bunun Kaleiçi için milat olduğunu söyledi. Dörtlük, 1980'li yılların ortalarında turizm kaygısının başladığını ve yatırımcıların da taleplerinin oluştuğunu belirtti. Kaleiçi'nin 664 birim yapıdan oluşan bir yer olduğunu, işi bilen önemli işadamlarının bölgeye el atmaya başladığını dile getiren Dörtlük, bunlardan birinin de İnan Kıraç olduğunu söyledi. Kıraç'ın, Kaleiçi'ndeki harap vaziyetteki Ortodosk Kilisesi'ni eşi Suna Kıraç'a doğum günü hediyesi almasıyla enstitünün ve müzenini öyküsünün başladığını anlatan Dörtlük şöyle konuştu: "Kilise mübadeleden sonra el değiştirmiş ve depo olarak kullanılmış. Özelliğini kaybetmiş. Kiliseyi İnan Kıraç beğenir ve eşi Suna Kıraç'a doğum günü hediyesi olarak satın alır. Kurumun da öyküsü böyle başlar. Ortodosk kilisesi müzeye dönüşür. Ardından onun karşısındaki evde alınarak enstitü yapılır. Sonra diğer evler enstitü yetmedikçe yanındaki ev ve arkasındaki evde alınır. Antalya bir arkeoloji cenneti.” Müze ve enstitünün öyküsü aleiçi'ndeki surların da ortada saklı kaldığına vurgu yapan Dörtlük, "Hala kentimizin simgelerinden biri olan Adrian kapısı onarılmadı. Ben 80'lerden beri bu işin içindeyim. O zamandan beri onarılmadı. 1960'larda Mahmut Akop yapmış bu hale getirmiş. Eleştiriyoruz ama iyi ki yapmış. 80'lerden beri onlarca teşebbüs oldu ama hala bir arpa boyu ilerleyemedik. Kuleler bakımsız. Kentin simgeleridir bunlar. Kaleiçi'ndeki mevcut kalelerin, hamamların durumu, kesik minarenin durumu çok iç açıcı değil. Bana göre Kaleiçi sivil mimarlık örnekleri ile değer kazanır. Bunu ihmal ediyoruz" dedi. Bir arpa boyu yol gidemedik Antalyada 1940'lardan beri önemli kazılar yapıldığını dile getiren Dörtlük, buna rağmen ulusal arkeoloji enstitüsü kurulmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Almanların, Fransızların, Hollandalıların İstanbul'da, İngilizlerin Ankara'da enstitüleri var. Ama bizim kendi ülkemizde ulusal bir arkeoloji enstitümüz yok. İlk kez ülkemizde böyle bir enstitünün kararını aldık. Bir enstitünün olmazsa olmazı kütüphaneleridir. Burada çalışan herkese arkeologlara, kazı ve yüzey araştırması yapan bilimcilere hizmet verebilecek batılı enstitüler gibi çağdaş bir enstitü oluşturduk. Bugün o zenginliğimiz çok mutluyuz ki bugün 22 bini aşan kitabımız var. Bu coğrafyanın tarihiyle ilgili ne varsa topluyoruz. Enstitü budur. Biz bu bölgede saydığım tüm yüzey araştırmalara tüm kazılara burs veriyoruz, bunlara maddi manevi destek veriyoruz. Bizim bursiyerimiz olarak yüksek lisansa başlayan öğrencilerin bir çoğu Türkiye'de arkeoloji bölümlerinin başkanı oldular. Bunun yanında Antalya'nın adını taşıyan Adalya adında bir dergimiz var uluslararası nitelikte." Yazı dizimizde yarın; tarihi bir ev alarak bunu kültür evine dönüştürecek ATSO Başkanı Çetin Osman Budak’ın görüşleri var. Borçlanma yetkisi bugün görüşülecek üyükşehir Belediyesi’nin ocak ayı meclis toplantısı bugün yapılacak. Meclisin en önemli gündem maddesini ise 97 milyon liralık borçlanma yetkisi oluşturuyor. Emekçi alacaklarının 18 milyon lirayı bulduğunu anımsatan MHP Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Reşat Oktay, “Emekçi alacaklarının eksiksiz öden B mesi, yıllık 38 milyon lirayı bulan faiz ödemelerinin azaltılması, yatırımların aksamaması ve belediye hizmet binasının tamamlanabilmesi için sorumlu bir muhalefet anlayışıyla hareket edeceğiz” dedi. Büyükşehir Belediyesi çalışanları ile Büyükşehir Belediyesi'ne hizmet veren bazı şirket çalışanlarının maaşlarını uzunca bir süredir alamadığı nı belirterek, “Bu tür mağduriyet içerisine girmiş çalışanlarımız partimize başvurarak alacaklarının tahsili konusunda yardım talebinde bulundu. Büyükşehir Belediyesi; taşeron şirketlere düzenli hak ediş yaptıklarını fakat müteahhitlerin işçilerine ödeme yapmadıklarını söylüyor. Bu durum Büyükşehir’i konu dışına itemez” diye konuştu. C MY B