24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 24 OCAK 2013 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE VAHAP TUNCER ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBE BAŞKANI NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT y PELİN GEL AĞAN Antalya Barosu niye suskun ntalya Barosu’nun 2006 yılından bu yana verdiği, “Uğur Mumcu Özel Hukuk Ödülü” bu yıl tartışmaların gölgesinde kaldı. Baronun yeni yönetimi, bu anlamlı ödülü tartışılır hale getirdi. Önceki baro yönetimi tarafından başlatılan Uğur Mumcu Özel Hukuk Ödülü uygulamasını devam ettiren Alper Tunga Bacanlı başkanlığındaki Antalya Barosu Yönetim Kurulu, yaptığı değerlendirmede bu yıl ödülü iki kişiye paylaştırdı. Ödüllerden birinin, Tunceli’de şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Murat Uzun’un eşine verilmesi kararlaştırıldı. Diğer ödül için seçilen isim Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu’nun önerdiği Van Barosu avukatlarından Müjde Tozbey Erden oldu. Kurul, Vanlı avukat Müjde Tozbey Erden’in, Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu'ndaki çalışmaları, kadına yönelik şiddet sonucu öldürülen Eylem Pesen'in davasında gösterdiği çabası nedeni ile bu ödülü almasını teklif etti. Antalya Barosu Yönetim Kurulu da bu teklifi olumlu bularak Müjde Tozbey Erden’i ödüle layık buldu. Ama bir SEL KADER MİDİR? A A Adalet ve Demokrasi Şehitleri anılıyor B aşta Uğur Mumcu, Muammer Aksoy olmak üzere karanlık güçler tarafından katledilen aydınlarımızı anmak için, 24 – 31 Ocak tarihleri arasında Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri düzenleniyor. Antalya’da, Büyükşehir Belediyesi ile Atatürkçü Düşünce Derneği’nin birlikte düzenlediği etkinlikler, bugün 12.30’da Cumhuriyet Meydanı’na çelenk koyma töreni ile başlayacak. Ardından saat 14.30’da ise AKM Aspendos Salonu’nda ‘Yeni Anayasa Türkiye’yi Nereye Götürüyor’ konulu panel düzenlenecek. Panele konuşmacı olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan ile Avukat İrem Çiçek katılacak. Burdur’da, Adalet ve Demokrasi Haftası’nda, aralarında; CHP, ADD, Eğitim İş, EğitimSen, ÇYDD, FakirDer ile emekli derneklerinin de olduğu platform tarafından, “Şehitlerimizi Unutmayacağız” sloganı ile benzeri etkinlikler yapılacak. Burdur’da, bugün saat 12.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda saygı duruşu ve çelenk koyma töreni gerçekleştirilecek. Saat 18.00’de Velicangil Konferans Salonu’ndaki toplantıda aydınlarımız anılacak. hafta sonra durum birden değişti. İddialara göre baro yönetimindeki bazı üyeler, Müjde Tozbey Erden hakkında aldıkları duyumları öne sürerek Vanlı kadın avukata bu ödülün verilmemesini istediler. İddialara göre, “Ya ödül kararı geri alınır, ya da istifa ederiz” restini çektiler. Bir hata sonraki baro yönetim kurulu toplantısında Vanlı kadın avukata verilen Uğur Mumcu Özel Hukuk Ödülü’nün geri alınması kararı çıktı. Karar oy çokluğu ile alındı. Bu kararın ardında Müjde Tozbey Erden’in etnik ve siyasi kimliğinin olduğu iddia ediliyor. Türkiye Komünist Partisi Antalya ve Van il örgütleri yayınladıkları ortak açıklamada, Erden’in TKP üyesi ve Kürt olduğu için ödülün geri alındığını öne sürdüler. Antalya Barosu’nun kararına baro üyesi bir grup kadın avukat da tepki gösterdi. Antalya Adliyesi önünde açıklama yapan kadın avukatlar, ödülün sahibine verilmesini istediler. Grup adına açıklama yapan Avukat Zeliha Şengül, Müjde Tozbey Erden'in Van'da kadın hakları için 'canı pahasına' hukuk mücadelesi verdiğini belir terek, "Bu çabasının ödüllendirilmesinin ardından sanal medyada başlatılan karalama ve linç kampanyası, meslektaşımızın siyasi kimliğinin suç unsuru olarak gösterilmesine sebebiyet vermiş, onu hedef haline getirmiştir. Yönetim kurulunun ödülü geri alma kararı, hiçbir yasal ve meşru bir temele dayanmamaktadır" dedi. Bu arada, önerdikleri isme verilen ödülün geri alınmasına tepki gösteren Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu Başkanı Saadet Öztürk, görevinden istifa etti. Birkaç ay önce seçilen Antalya Barosu’nun yeni yönetimi, ilk önemli icraatını eline yüzüne bulaştırdı. Yaşamını demokrasiye ve adalete adamış, bu uğurda karanlık güçler tarafından katledilen Uğur Mumcu adına verilen bu anlamlı ödülü ne yazık ki bu yıl tartışılır durumda. Gösterilen yoğun tepkilere rağmen baro yönetiminin suskun kalması da dikkat çekici. Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı ile diğer yöneticilerin, suçlamalarla ilgili kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmaması da anlaşılır bir tavır değil. Kıvrak, niçin istifa etti? 2 A KP Muratpaşa İlçe Başkanı Ali Kıvrak, işlerinin yoğunluğunu öne sürerek partideki görevinden istifa etti. Ali Kıvrak aynı zamanda, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesiydi. ATSO’daki görevi de, 9 Şubat’ta yapılacak seçimlerde son bulacak. Kıvrak’ın AKP İlçe Başkanlığı’ndan istifa kararı, tam ATSO seçimleri arefesinde olunca soru işaretleri oluştu. İstifanın arkasında ATSO’ya başkanlık adaylığı düşüncesinin yatıp yatmadığı merak edildi.Bu konudaki soruyu, “Şimdilik öyle bir düşüncem yok” şeklinde yanıtlaması da hayli ilginç. “Şimdilik” ifadesinin ucu açık görünüyor. ANFAŞ'a teşekkür ğa Takılanlar’da, Antalya Fuarcılık ve İşletme ve Yatırım AŞ (ANFAŞ) tarafından işletilen Antalya Fuar Merkezi'ndeki (AEC) basın odasında, habercilerin karşılaştığı üzücü manzarayı köşemizden duyurmuştuk. Basın odasında ne bir sandalye vardı ne de internet... ANFAŞ yetkilileri eleştirimize kulak verdiler. Basın odasında yeni düzenleme getirdiler. Bu kapsamda odanın eksikleri giderildi. Yeterli sandalye, bilgisayar konulup, internet bağlantısı yapıldı. Basının görev yapmasını kolaylaştıran ANFAŞ yetkililerine, bu duyarlılıkları için minnettarız. EMITT, fuarı öne aldı; turizm ekipmanları fuarı turizmcisiz açıldı Turizmcisiz turizm fuarı ANFAŞ Hotel EQUIPMENT Fuarı dün kapılarını açtı. Her yıl şubat ayında İstanbul’da gerçekleştirilen EMITT Fuarı’nın dün başlaması Antalya’daki fuarla çakışmasına neden oldu. ANFAŞ’taki turizm fuarı kapılarını turizmcisiz açmak zorunda kaldı. Vali Altıparmak, iki fuarın birbirlerini izleyen tarihlerde olmasının daha güzel olacağını söyledi PELİN GEL AĞAN urizm ekipmanları konusunda Türkiye’nin önde gelen fuarlarından Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı ANFAŞ Hotel EQUİPMENT dün kapılarını Antalya’da açtı. Bu yıl 24. sü gerçekleştirilen fuar, dünyanın 5. büyük turizm fuarı olan Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nın (EMITT) aynı zamanda gerçekleştirilmesi nedeniyle turizmcisiz açılış yapmak zorunda kaldı. Yetkililer her yıl şubat ayının ikinci haftası açılan EMITT’in bu yılki tarih değişikliğini ise anlayamadıklarını dile getirdiler. Antalya Fuarcılık İşletme ve Yatırım AŞ (ANFAŞ) tarafından Antalya Expo Center’da açılan fuara 350 T firma 2 bin 500’ün üzerinde markayla katıldı. Yurt içi ve yurt dışından 35 bin ziyaretçinin beklendiği fuarın açılışına Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Hasan Albayrak, Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı Recep Yüksel, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Cemal Öcal ile davetliler katıldı. Turizmin önemine dikkat çeken Ahmet Altıparmak, turizmden bir çok sektörün etkilendiğini, turizmin konaklamasından ticaretine tüm alanlarda devasa bir sektör olduğunu söyledi. Şu anda İstanbul’da da EMITT’in dile getiren Altıparmak, “Keşke bu iki fuar aynı tarihte değil, birbirlerini izleyen tarihler olsaydı da birbirlerini destekleselerdi. Katılımın, katkının hem ülkeye hem katılanlara daha fazla yarar sağlayacağını düşünüyorum” dedi. Altıparmak, otel ekipmanları fuarının dünya genelinde marka olduğuna da dikkat çekti. İlkel şartlardan 5 yıldızlıya Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Hasan Albayrak da fuar sayesinde yurtkur yurtlarının ilkel görüntüsünü aşarak 5 yıldızlı bir otel görünümünü aldıklarını söyledi. Kurumun 270 bin öğrenciyi barındırdığını anlatan Albayrak, yurtların daha önce ekim kasım ayında dolan ocak ayından itibaren boşalan yurtlar olup doluluk oranlarının da yüzde 60 olduğunu söyledi. Şu anda yurtların mayıs ayına kadar yüzde 100’ü aşan doluluk oranına sahip olduğunu kaydeden Albayrak “ Eskiden yurtlarımızda battaniye vardı bu fuar sayesinde battaniyelerin yerini yorgan aldı. Yataklar normaldi yanmaz yataklarla değiştirildi. Fuar sayesinde yastığından, nevresimine kadar geliştik.Eskiden çok ilkel bir havamız vardı, şimdi modern 5 yıldızlı otel görünümündeyiz. 15 günde bir nevresim takımı değiştiriyorduk. Şu anda öğrenci istediği saatte değiştirebiliyor. 2003’te ranzadan karyolaya geçtik. Bazalı yataklar koyduk.” Antalya’ya yurt geliyor Antalya’ya bin 500 kişilik yurt yapacaklarını da açıklayan Albayrak, yurdun yapımına 3,5 ay önce başladıklarını, yurdu kasım ayında açacaklarını söyledi. Sağlıklı bir yaşam dileriz... İLAN SERVİSİ (0 242) 248 00 57 0102011 yıllarında Yurtpınar, Aksu ve Serik’te meydana gelen sel felaketinden sonra bu köşeden aynı başlıklı bir yazı yazmış ve kamuoyu yetkililerini uyarmaya çalışmıştım. Antalya tarım ve turizm bereketinin yanısıra yağış bereketine de sahip bir ilimizdir. Antalya’nın doğal güzelliklerinin var olma nedeni olan yüksek yağış miktarı bazen afetlere yol açmakta ve can kayıplarına varan felaketlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Antalya’nın yağış miktarının Avrupa Birliği ve Türkiye ortalaması ile kıyaslamakta yarar var. AB ortalaması 240 kg/m2, Türkiye ortalaması 460 kg/m2 iken Antalya’ya yılda 11001200kg/m2 yağış düşmektedir ve bazı yıllar bu yağış miktarı 18002000 kg/m2’yi bulmaktadır. Küresel ısınmaya da bağlı olarak yağışların giderek düzensizleşmesi ve sağanak şeklinde olması tabi afetleri tetiklemekte ve kaçınılmaz kılmaktadır. 1213 Ocak 2013 tarihlerinde Antalya’ya düşen ortalama yağış 181 kg/m2 iken 18 Ocak 2013 tarihinde bazı ilçelerimize 100 kg /m2 yağışın düştüğü tespit edilmiştir. 1213 Ocak’ta Antalya kent merkezine düşen 252 kg/m2 yağış miktarı AB Bazı ülkelerine bir yılda düşen yağıştan daha fazladır. Bu yüksek yağışların bazı felaketlere yol açması kaçınılmaz olup son yağışlarda yaklaşık 3000 da alan zarar görmüş ve üreticilerin önemli bir grubu mağdur hale düşmüşlerdir. “Sigorta yaptırsınlar kardeşim. Devlet destekli sigorta sistemi geliştirildi. Daha ne yapılsın.” dediğinizi duyar gibiyim. Doğrudur sigorta yaptırılması şarttır. Gelin görün ki üretici istese de bazen sigorta yaptıramamaktadır. Yaptıranlar da kendilerine bu felakete karşı koruyamamaktadırlar. Olmaz öle şey demeyin, aşağıda sırasıyla anlatacağım gerekçelere bakınca sel konusunda sigortanın çözüm olmadığını sizde göreceksiniz. 1 – Öncelikli olarak küçük üreticinin devlet desteklide olsa sigorta yaptıracak dermanı yoktur. 2 – Antalya’daki tarım arazilerinin büyük bölümü 2B ve hazine arazisidir ve mülkiyet sorunu çözülmemiştir. Bu tür arazi ve sera sahipleri tapu kayıtları olmadığı için çiftçi kayıt sistemine girememektedirler. Sigorta şirketleri de ÇKS ne kayıtlı olmayı zorunlu tuttuğu için üretici istese de sigorta yaptıramamaktadır. 3 – Sele karşı yapılan sigortada sel seraya girip çıkmışsa selden zarar görmemiş sayılmaktadır. Serada su birikmişse suyun yüksekliğine göre suya temas eden meyvelerin zarar gördüğü kabul edilmekte ve zarar miktarı buna göre hesaplanmaktadır. Sigortacıların bilmediği ama üreticilerin ve Ziraat Mühendislerinin çok yakından bildiği bir gerçek vardır ki, oda seralara su girmişse o seradaki bitkilerin ruhuna Fatiha okumak gerekir. Yani sel giren seradaki bitkiler bitki çeşidine göre 1 hafta ile 10 gün içerisinde ölmekte ve ürün almak mümkün olmamaktadır. 4 – 5 yıl üst üste sel zararı gören işletmeler bir daha sele karşı sigortalanamamaktadır. Antalya’nın sel felaketi yaşanan bölgelerinde her yıl aynı sorun yaşandığına göre bu bölgelerde sigorta şirketleri de üreticilerde ciddi bir çıkmaz içerisindedirler. Bu durumda sürekli bir sigortacılık sistemi geliştirilemeyeceğine göre üretici sele karşı sigortadan vazgeçmektedirler. 5 Sigorta şirketlerinin gözünde Antalya bir felaket bölgesidir ve bu bölgede sürekli zarar etmektedirler. Bunun içinde sele karşı müşteri kitlelerini genişletmekte isteksizdirler. Antalya’nın iklimini ve yağış düzenini değiştirmek elimizde olmadığına göre sel felaketlerine yol açan alt yapı eksikliklerinin giderilmesi gerekiyor. Bu konuda yetki ve sorumluluk devletindir diye düşünüyorum. Aşırı yağışların yarattığı sonuçları engellemek için Toroslar’dan gelen suyun tutulması, bunun içinde taşkınlara neden olan çay ve ırmakların üzerine barajların yapılması şart görünüyor. Çay ve dere yataklarının ıslahı ikinci önemli tedbir olarak görülürken bu alanda ciddi sıkıntılar karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Aksu, Serik ve Manavgat bölgelerinde arazilerin deniz seviyesine yakın oluşu çay ve dere yataklarının derinleştirilmesine engel olmaktadır. Bu nedenle akarsu yataklarının çevresinin düzenlenmesi ve yapılacak bentlerle taşkınların önüne geçilmesi gerekiyor. Üçüncü önemli tedbir ise aşırı yağışlarda lodos nedeni ile denize açılan akarsu ağızlarının tıkanmaması için dalga kıranların yapılmasıdır. Bütün bunlar yapılabilirse ve üreticiler en azından bundan sonra çay ve dere yataklarına yakın yerlere sera ve bahçe kurmaktan vazgeçerse bu dram bitebilecektir. Aksi takdirde sel kader olmaya devam edecektir. Ya aklın ve bilimin gereğini yapacağız, ya da son ’2x2 kaç olur’a günlerin güncel sorusu olan ‘’ verilen cevap gibi hayırlısı ne ise o olsun ‘’deyip işi kadere bağlayacağız. Her ne kadar toplum olarak ikincisine yatkınsakta gelin hep birlikte Allahın bize verdiği aklı kullanalım. Bana göre hayırlısı bu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle