Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 10 OCAK 2013 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE VAHAP TUNCER ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBE BAŞKANI NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT y PELİN GEL AĞAN Kendi yağı ile kavrulan belediye zellikle muhalefet partilerine mensup belediye başkanlarından hükümetten destek göremedikleri için yatırım yapamadıklarından yakınanlara sık sık rastlıyoruz. Özellikle küçük ilçe ve beldelerin başkanlarından bu tür gerekçeleri duyarız. Muhalefet partisine üye olanların arasında son derece başarılı olanlar da var. Bunlardan biri de Burdur’un Karamanlı İlçesi Belediye Başkanı Mehmet Özger. 2009 yerel seçimlerinde başkanlığa seçilen CHP’li Mehmet Özger, geçtiğimiz yılın değerlendirmesini yaparken, partililerini gururlandırdı. 5 bin Ö 500 nüfuslu küçük ilçenin başkanı Özger, çalışmalarını şöyle anlattı: “İlçe genelindeki camilerimizde ve okullarımızda çevre düzenlemeleri yaptık. Tertemiz bir ortam oluşturduk. Parke taşı üretim ve döşeme çalışmalarımız devam etti. 2 milyon 320 bin adet taş ürettik. Üretimin tamamını ya sattık ya da ilçede kullandık. Bordür taşında yaklaşık 10 bin adet üretim yaptık. Taş kırma tesislerimizde 400 bin ton mıcır taşı ürettik. Yaklaşık 300 bin tonunu sattık, kalan 100 bin tonu ilçede kullandık. Satılan 300 bin ton taştan 2 milyon lira brüt kazanç elde ettik. Tesislerimiz de toplam 900 bin ton kum ürettik. Bunun 721 bin tonunu dış piyasaya satarken, 179 bin tonunu da belediye olarak ilçedeki işlerde kullandık. İş makinesi filomuzu da güçlendirdik. Belediye bünyesine 1 çekici, 1 kamyon, 1 forklift ve 1 yol süpürme aracı kazandırdık. Yıl boyunca belediye olarak kanalizasyon çalışmaları, yayla ve arazi yollarındaki çalışmalarımızı ara vermeden devam ettirdik. Baraj tahliye kapaklarını yenileyip arazi sulamalarını sorunsuz bir şekilde tamamladık.” CHP’li Karamanlı Belediye Başkanı Mehmet Özger’in, bu yıl yapmayı dü şündüğü projelerini de kamuoyuna açıkladı. Başkan Özger, ilçedeki parke döşeme çalışmalarını yıl içinde bitireceklerini, 150 daireden oluşan toplu konut projesini de gerçekleştireceklerini söyledi. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı desteği ile arıtma tesisi yapımına başlayacaklarını da ifade etti. Demek ki borçlanmadan, arsa ya da bina satmadan hizmet üretmek mümkünmüş. Antalya’daki bazı CHP’li başkanların Karamanlı Belediye Başkanı Mehmet Özger’i örnek almalarında, onun yaptıklarını incelemelerinde fayda var. TARIMSAL ÖĞRETİMİN 167.YILINDA HALA CEVAPLANAMAYAN SORULAR B Vali Oğuz’un gözü başkanlıkta mı? Keçiborlu’daki istifa örnek alınmalı Y eni yıl ile birlikte yerel seçim hesapları daha fazla yapılmaya, konu gündemde giderek artarak yer tutmaya başladı. Gönlünden başkanlık geçirenler, kendilerini anımsatmaya başlıyorlar. Alışılmadık şekilde görev başındaki bir valinin adı da yerel seçimle ilgili gündeme geldi. Isparta Valisi Memduh Oğuz’un adı, 2014 yerel seçimlerinde bu ilden iktidar partisinin belediye başkan adaylığına yakıştırılıyor. Hatta internetteki haber siteleri, “Vali Oğuz’u başkan olarak görmek ister misiniz?” diye anket yapıyor. Isparta Valisi Memduh Oğuz’un, bu tür kulisler karşısında tepki göstereceğini düşünüyorduk. “Ben halen valiyim. Bu konularda adımın geçmesi doğru olmaz” demesini bekliyorduk. Ama durum öyle de ğil. Yaş haddinden emeklilik arefesinde bulunan Vali Oğuz, Isparta’dan ev almış. Emekliliğini bu kentte geçirmeyi düşünüyor. Sade emekli kalma niyetinde de değil. Isparta’da belediye başkanlığı dahil kendisine yasak olmayan her türlü görevi yapabileceğini söylüyor. Gönlünde vakıf üniversite kurmak da var. Oğuz’un hayalindeki üniversitenin kimlere yakın olduğunu tahmin hiç zor değil. Bakalım geçmişte atama ile de olsa Tekirdağ’ın Hayrabolu İlçesi’nde kaymakamlık yapan Oğuz, Isparta’ya belediye başkan adayı olabilecek mi? Sanal ortamda yapılan anketlere bakılırsa durum pek olumlu değil. Ankete katılan Ispartalıların yarısından fazlası onu belediye başkanı olarak görmek istemiyor. ir siyasi partiden seçildikten sonra istifa edip başka partilere geçen belediye meclis üyeleri, kamuoyundan tepki görüyor. Siyasi partinin listesinden seçilenlerin, partilerinden ayrılmaları halinde görevlerini de bırakmaları gerektiği konuşuluyor. Döşemealtı ile Konyaaltı ilçe belediyelerinin CHP’den seçilen bazı meclis üyelerinin AKP’ye katılmaları ile konu bir kez daha gündeme gelmişti. İstifa eden meclis üyelerinin görevlerini de bırakmaları, yerlerine CHP’nin yedek listesindeki isimlerin gelmesi gerektiği ifade edildi. Ama şimdiye kadar böyle bir gelenek olmadığı için istifacı meclis B üyeleri rahatça AKP’de görevlerini sürdürüyorlar. Isparta’nın Keçiborlu Belediyesi’nde, istifacılara örnek olacak gelişme yaşandı. CHP’den meclis üyesi olarak seçilen Ali Kopan ve Hüseyin Bilgin, bir süre önce partilerinden istifa edip bağımsız kaldılar. Kopan ve Bilgin, geçtiğimiz günlerde belediye meclisi üyeliğinden de istifa ettiler. İstifa eden meclis üyelerinin yerine ilçe seçim kurulu tarafından CHP’nin yedek üyelerinden Osman Güllü ve Ömer Çarkçı meclis üyeliğine getirildi. İşin doğrusu ve gereği bu olmalı. Partilerinden ayrılan meclis üyeleri görevlerini de bırakmalı. Ayrıcalıklı AVM Yargıya gidecek Konuksever Mahallesi’nde yapılmak istenen alışveriş merkeziyle ilgili plan tadilatına askı süresi içinde yapılan itirazlar reddedildi FARUK KESKİN P lana yapılan itirazın oy çokluğu ile reddedilmesinin ardından basına bir değerlendirme yapan Evcilmen, konuyu yargıya taşıyacağını söyledi. Söz konusu plan tadilatıyla bölgeye ayrıcalıklı bir plan hakkının getirilmeye çalışılmakta olduğunu vurgulayan Evcilmen şunları söyledi: “Yaklaşık 40 bin metrekarelik bir alan planlanıyor. Maalesef bu 25 binlik planı bir şahıs meclise getiriyor. İlk defa böyle bir şey yaşanıyor. Bunları algılamakta zorlanıyorum. 25 binlik planları Büyükşehir Belediyeleri yapar, bunu ilçe belediyeleri de yapamaz. Dolayısıyla bu planın getiriliş biçimi biraz tedirginlik yaratmıştır. Hem kamuoyunda hem de bu meclisi oluşturan arkadaşlarımızın düzleminde. Bakıldığında 40 bin metrekarelik bir alan, tapulu alan ise 24 bin 500 metrekare. 15 bin 500 metrekarelik alan Muratpaşa Belediyesi’nin tasarrufunda olmasına rağmen belediyemizden hiçbir görüş alınmamıştır. Yani hukuksuzluk örneği yaşanıyor. Burada bir rezalet yaşanmıştır. Meclisin ezberi alt üst edilmiştir.” K onuksever Mahallesi’nde 40 bin metrekarelik bir alanda alışveriş merkezi yapılmasıyla ilgili mülk sahibinin talebi doğrultusunda hazırlanarak Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onaylanan 25 bin ölçekli plan tadilatına askı süresi içinde yapılan itirazlarda reddedildi. Mecliste Kadir Alkış, AKP ve MHP’lilerle birlikte hareket ederken, itirazın kabulü yönünde oylar ise sadece Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ile birkaç meclis üyesinden geldi. Oylamada bazı CHP’li üyeler de çekimser görüş bildirdi. Bu arada; Benzer alışveriş merkezleriyle ilgili her plan tadilatı girişimlerinde meclis salonunu doldurarak tepki koyan esnaf temsilcilerinin suskunluğu da devam ediyor. Konuyu meclis gündemine taşımasına rağmen itirazın kabulü yönünde oy kullanan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, konuyu AESOB Başkan Vekili de olan AKP’li meclis üyesi Adlıhan Dereye sordu. Esnaf temsilcisi olmasına rağmen neden söz konusu plan tadilatı için olumlu yönde oy kullandığı sorulan Dere, partisinin grup kararı doğrultusunda hareket etmek durumunda olduğunu söyledi. Komisyonun itirazların reddine yönelik hazırladığı rapor, oy çokluğu ile kabul edilirken, söz konusu alışveriş merkezi alanıyla ilgili 5 binlik ve bin ölçekli uygulama imar planlarının hazır olduğu ileri sürüldü. orada yatırım programı yapmışım, parkları tam programa alınmak üzereyken, yolları asfaltlayacakken bir bakıyorum benim alanıma böyle bir ticari tarama getiriliyor, hem de 25 binlik plan adı altında” dedi. Evcilmen, “Herkes zan altında. Bu planlamanın bu kente hiçbir katkısının olmayacağı gerçeğinden yola çıkarak ayrıcalıklı imar hakkının getirilmesini yanıtlamak zorundasınız. Neden bu ayrıcalık, kim için ve neyin karşılığında yapılmaktadır” dedi. ugün 10 Ocak. Tarımsal öğretim başlayalı tam 167 yıl olmuş. 1846 yılında Ayamama çiftliğinde açılan bahçıvanlık okulu ile başlayan tarımsal öğretim, 1,5 asırdır düşe kalka yol alarak tarım sektörüne teknokrat yetiştirmeye devam ediyor. Türk tarımının bugün geldiği nokta çok iç açıcı olmasa da Ziraat Mühendislerinin bu gelişmedeki payları çok büyüktür. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’ün başlattığı projelerle hız kazanan tarımsal kalkınma, 1950’lerden sonra yavaşlamaya başlamıştır. Marshall yardımı çerçevesinde “üretmesek de karnımızı doyurabiliriz” anlayışı filizlenmeye başlamış, bu anlayış 1980’lerden sonra hızlanarak devam etmiştir. 1980’lerde başlayan neoliberal rüzgâr çerçevesinde tarım sektörü üvey evlat muamelesi görerek yeterince desteklenmemiştir. Tarımın ve sanayinin omurgasını oluşturan tarımsal KİT’ler bu süreçte peş peşe kapatılmış, üreticiler serbest piyasa koşullarıyla baş başa bırakılmıştır. Üretenden çok alıp satanın kazandığı bu modelde üretici her geçen gün yoksullaşırken tüketici daha pahalıya tüketmeye devam etmiştir. Bir avuç aracının mutlu kılındığı bu yapı günümüzde iflas noktasına gelmiş görünmektedir. 1980’lerde başlayan neoliberal politikalar 2000’li yıllarda da sürdürülmüştür. Bütün ülkeler tarımda güçlenmeye çalışırken bizde tarım küçültülmeye çalışılmış ve Türkiye bu alanda kendine yeterli olmaktan çıkmıştır. IMF ve Dünya Bankasının direktifleri ve telkinleri ile üretmekten çok ithalatı tercih eden politikalar devreye sokulmuştur. Gelinen noktada, Türkiye tarımsal açıdan son 3 yıldır dış ticarette açık veren bir ülke konumuna düşmüştür. Son iki yıldaki FAO verileri dünya gıda fiyatları endeksinin %240 arttığını ortaya koymaktadır. Bu, bütün insanlığın gelecekte gıdaya daha zor ve daha pahalı ulaşacağı anlamına gelmektedir. Hal böyle iken Türkiye’de makroekonomik dengeleri hedef alan ve temel ürünlerde Türkiye’yi ithalatçı hale getiren bu tarım politikalarının sorgulanması gerekir. “Tarımda her şey iyiye gidiyor. Dünyanın en büyük yedinci tarım ülkesiyiz” diyenlerin aşağıdaki soruları cevaplaması gerekmektedir. Son 10 yılda işlenen tarım arazisi 2,5 milyon hektar küçülmüş müdür? Türk ekonomisi son 10 yılda ortalama %56 büyürken tarımda büyüme %2’de kalmış mıdır? 10 yıl önce tarımın milli gelirden al miş midir? Tarımsal dış ticaret açığı 2010’da 1.3 milyar $, 2011’de 3,5 milyar $ ve 2012’nin ilk 10 ayında 2.2 milyar $’a çıkmış mıdır? Kırsalda kişi başına düşen katma değer 2007’de 1977 TL iken 2011’de 1713 TL’ye gerilemiş midir? Türkiye’nin nüfusunun %18 i yoksulluk sınırının altında yaşarken tarımda çalışan 6,5 milyon kişinin % 40’ı yoksulluk sınırının altında mıdır ? Bütün bunların sonucunda 2000 yılında tarımla uğraşan çiftçi sayısı 7,8 milyon iken 2011’de 6,1 milyona düşmüş müdür? Bütün bu veriler Bakanlık ve TUİK kaynaklı olduğuna göre, tarım sektöründeki çöküş yalanlanamaz. Gelinen bu noktada, en az sorumluluk bu alana bilgi ve teknoloji aktarmakla görevli meslektaşlarımızındır diye düşünüyorum. Tarımda uygulanan yanlış politikalar geçmişte omuz omuza yan yana çalışan üretici ve ziraat mühendislerini birbirinden koparmış ve çiftçileri piyasa ile baş başa bırakmıştır. Kapitalizmin temel kuralı olan” bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler “ ikilemine son yıllarda üçüncüsü de eklenmiş görünüyor. Vahşi kapitalizmi “bırakınız batsınlar” teorisi artık devrededir. Üreticinin yoksullaşması sektöre girdi sağlayan tüm kesimleri ve ziraat mühendislerini de etkilemeye başlamıştır. Sektörde yaşanan finans krizi bugün herkesi derinden etkilemekte ve sektör açısından geleceğe umutla bakmayı engellemektedir. Tarım sektörü toptan bir çöküş yaşarken sektör paydaşlarının mutlu olması beklenemez. Öncelikle, tarım sektörünün gelecekte en stratejik sektörlerden biri olacağı unutulmadan bugüne kadar izlenen politikaların gözden geçirilmesi ve yukarıda sorduğum sorulara yetkililerin cevap vermesi gerekiyor. Rakamlar yalan söylemeyeceğine göre işler iyiye gitmiyor demektir. Tarımsal öğretimin başladığı bu günde öncelikli olarak öğretimde yaşanan sıkıntıları anlatmak isterdim. Sektör kan ağlarken ve çöküş süreci yaşarken kendi sorunlarımızı öne çıkarmak biraz ayıp olacaktı. Biliyoruz ki; Mühendislerin sorunlarının çözümü ancak güçlü bir tarım sektörü ile var olabilir. Bu nedenle, el birliği ile güçlü bir tarım sektörü yaratmak ve Türkiye’yi bu alanda dünyada sözü geçen bir ülke haline getirmek zorundayız. Aksi taktirde; Türk toplumuna, tarım sektörüne ve ziraat mühendislerine, geçmiş ola. dığı pay %11 iken bugün %9’a düşmüş müdür? Son 10 yılda tarıma verilen destekler borç faizine verilen paranın 1/10’u kadar mıdır? Son 30 yılda hayvan varlığımız 85 milyondan 40 milyona inmiş midir? Son 3 yılda, 3 milyon baş hayvan ithalatı yapılıp canlı hayvan ve et ürünlerine 3 milyar $ döviz öden Cinayet Konuyu cinayet olarak nitelendiren Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, yasa ve yönetmeliklere aykırı hareket edildiğini belirterek, “Nedir bu telaş anlamakta zorlanıyorum. Ben Borçlanma yetkisi aldı B yaşam dileriz... İLAN SERVİSİ (0 242) 248 00 57 Sağlıklı bir üyükşehir Belediye Meclisi’nin dün gerçekleştirilen devam toplantısında, Başkan Mustafa Akaydın’ın on yıl vadeli 97 milyon liralık borçlanma talebi yoğun tartışmaların ardından oy çokluğu ile kabul edildi. AKP Grubunun muhalefet etiği borçlanma talebine MHP’den destek geldi. MHP Grup Sözcüsü Reşat Oktay, “Yetki vermezsek bütçe açık verecek demektir. İşçi alacakları da dahil bazı hizmetler aksayacaktır” diye konuştu. Kepez’e var, bize yok Üslubun zaman zaman sertleştiği tartışmalar sırasında AKP’den gelen eleştirileri yanıtlayan Akaydın, “Sizleri kimin yönlendirdiğini biliyorum. Bu oyladığımız konu sadece işçi arkadaşlarımın maaşları değil. Bu Antalya’nın konusu. Paranın 77 milyonu Antalya halkının hizmet görmesi içindir. Türkiye’de 1 milyon taşeron işçi var. Bu neoliberalizmin bir sonucu” dedi. Hazırladıkları bir proje için İller Bankası’ndan talep ettiği 3,5 milyon liralık krediyi engellemeler nedeniyle alamadığını da ifade eden Akaydın, “Engelleyen de sizi güdüleyen bir kurum. Adını söylemeyeceğim. Kepez Belediyesi’ne veriyorlar, bize gelince yok. Belediyeyi 1 milyar 409 bin liralık borçla devraldık. Bu borcun yarısı ASAT’ın. 500 milyon lira borç ödedik. Şu andaki borcumuz 949 milyon lira. Taşeron firmalara borcumuz ise 17 milyon 177 bin lira. Çoğu işçilerimizin emek borcu” dedi. C MY B