Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 11 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA EKONOMİ M Gencer, DÖSİAD’ı Macaristan’a anlattı Dağ köylüleri ekolojik gülden para kazanıyor Başmakçı’nın dağ köylerinde ''ekolojik gül'' yetiştiriciliği yapan üreticiler, kurdukları kooperatifle ürünlerini işleyerek,''sağlık'' ve ''kozmetik'' alanında kullanılmak üzere yurt dışına ihraç ediyor FYONKARAHİSAR (AA) Afyonkarahisar'ın Burdur ili sınırındaki Başmakçı yaylasındaki dağ köylüleri, 40 yıldır ürettikleri ''ekolojik güller''i dünyaya açıyor. Üreticiler, günün ilk ışıklarıyla gül toplamaya başlıyor. Gül hasadı saat 10.00'a kadar devam ediyor ve güller, işlenmek üzere üreticilerin kurduğu kooperatife gönderiliyor. Günlük hasat sonrasında ürünleri teslim alan Başmakçı Yaylası Köyü Muhtarı Mahmut Erdoğan, önceki yıllara göre çetin geçen kış mevsimi nedeniyle ürün miktarının geçen yıllara oranla düştüğünü anlattı. GÖRECE GİRAY ERCENK gercenk@yahoo.com.tr “ANTALYA GAZETESİ” ent de insan gibidir; belleği vardır... Belleğini yitiren insan nasılsa, belleği olmayan kent öyledir... Peki, nedir bu kent belleği? Kent belleği; sokak adıdır, hemşeri büstüdür, heykelidir, okuldur ve de delalet eden zevatın, bizzat yönlendirdiği Belediye Meclisi’nin Kararı ile yıktırılmasının üzerinden otuz küsur yıl geçtikten sonra “yanlış yapmışız” diyerek güya nedamet içinde kıvrandığı “Vilayet Konağı”dır... Hani, birileri toprağın ta derininden beslenen koca bir çınar ağacını olduğu yerden çıkarır da; “böyle daha iyi” diyerek saksıya dikip kuruttuktan sonra oturur ağlar ya; o’nun gibi bir şey... Yerel gazeteler de kentlerin belleğidir... Gazeteler, kentin elle tutulup gözle görülemeyen yaşanmışlıklarını tarihin zaptına geçtiği yerlerdir... Öykündüğümüz Batı’da, her hangi bir kent yerel gazetelerinin yaşları ve arşivleri ile övünürler... Ekrem Şen, “Ben” dedi telefonda “gazetenin eski sayılarını muhafaza edemiyorum, ne yapacaksanız yapın...” 9 Eylül 1922’den beri yayında olan Antalya Gazetesi arşivi; yani kentin belleği, binanın izbesinde yığılmış halde... Belediye Başkanı Bekir Kumbul’u aradım... Gazetenin seksen yıllık bakiyesi, kamyon kasasında Belediye’ye taşındı... İki ay sonra Belediye Basın Danışmanı Nihat Toklu telefon etti; “Gazete’nin elimize ulaşan sayılarını yıllara göre düzenleyip, ciltlettik...” O ciltler şimdi, Kent Müzesi’nin emanetinde... Aynı süreç, yüz küsur yıllık Krupp marka makineler için yaşadık; yine Ekrem Şen, yine telefon; “İzmir belediyesi makineleri almak istiyor, vereceğim...” Yusuf Örnek’i aradım “bu makineler Antalya’da kalmalı” dedi; “biz satın alalım...” Yer olarak AKM bahçesini tasarladık... Ancak dönemin Gazeteciler Cemiyeti başkanı Erdoğan Kâhya “bu bize yakışır” deyince, Gazete’nin yayına başladığı ilk günden beri basan matbaa makineleri Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin oldu; şimdi Cemiyet’in emanetinde... Geçen hafta yine Ekrem Şen; bu kez TV ekranlarında ve gazete manşetlerinde; “Antalya Gazetesini yaşatacak takatim kalmadı; satıyorum” diyordu... Bu kez ben aradım; ağlamaklı seslerle karşılıklı kırık birkaç cümle, “yapacak bir şey yok...” Bir yanda, yılda on küsur milyon turist ağırlayan beşyüz bin yatak; güçlü bir ticaret sektörü; yüz bin dönüm kapalı sebze, meyve, çiçek üretimi; sayısız iş örgütü... Öte yanda doksan yıl önce ulusal takvimin en özel günlerinden birinde; 9 Eylül 1922’de yayına başlamış; bugün sahibinin satılık ilanı verdiği; can çekişir haldeki Antalya Gazetesi... İnanılır gibi değil, ama gerçek... K acaristan'ın İstanbul Başkonsolosu Gabor Kiss, Döşemealtı Sanayici ve İşadamları Derneği'ni (DÖSİAD) ziyaret etti. DÖSİAD Başkanı Gültekin Gencer, Başkonsolos Kiss'e DÖSİAD'ın çalışmaları ve Döşemealtı ekonomisi hakkında bilgiler verdi. Macaristan'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine en fazla destek veren ülkelerden olduğunu belirten Gencer, ''Macaristan ile ilişkilerimiz tarihsel anlamda çok eskilere dayanmakta ve bugün aynı dostluk ve işbirliği içinde devam etmektedir'' dedi. Başkonsolos Kiss de Antalya'nın bilinen tatil destinasyonu olduğunu kaydetti. Macar spor kulübünün kamp için Antalya'yı tercih ettiğini anlatan Kiss, ''Türkiye bizim için çok önemli. İkili ilişkileri geliştirmek için kısa süre önce Macaristan Ticaret Odası bünyesinde Türkiye Masası oluşturuldu'' dedi. A ntalya, 25 bine yaklaşan 2B başvurusu ile ilk sırada. Satın alma başvurularının devam ettiğini söyleyen Defterdar Hidayet Mat, ''İlimizde 10 Temmuz itibariyle 2B arazileri ile ilgili tüm başvurularda 25 bine yaklaşıldı. Milli Emlak Otomasyon Projesi kayıtlarına göre de 2B başvurusu yapılan iller arasında ilk sırada bulunmakta” dedi. Mat, avantajlardan yararlanmanın ön şartının, satış bedellerine mahsup edilmek üzere belediye ve mücavir alan sınırları içinde olan taşınmazlar için 2 bin lira, dışında olanlar için ise bin lira başvuru bedeli yatırarak satın alma başvuru yapmaları olduğunu anımsattı. A 2B başvurusunda Antalya ilk sırada ve hasat döneminde tekrar köye döndüğünü anlatan Erdoğan, gül yetiştiriciliğinin önemli gelir kaynağı olduğunu söyledi. ''Ağırlıklı olarak ekolojik gül yetiştiriyoruz. Ekolojik olması için toprağından ilaçlamaya, her aşamasına dikkat ediyoruz'' ifadelerini kullanan Erdoğan, ürün yetiştirmesi konusunda kooperatiflerinin ziraat mühendisleri aracılığıyla üreticinin yönlendirildiği belirtti. Erdoğan, köylerinin yüksek rakımının ürünlerinin kalitesini yükselttiğini, bunun yanı sıra ekolojik olması nedeniyle Avrupa'dan talep aldıklarını vurguladı. Meşakatli bir iş aşmakçı yaylası gibi bir çok dağ köylüsünün yetiştirdiği ürünleri alarak işleyen Başmakçı Gülcülük Kooperatifi Müdürü Rıza Öztaş, 1972’de kurulan 3 bin ortaklıklı kooperatifin bugün 700 faal üreticisinin bulunduğunu açıkladı. Gül yetiştiriciliğinin meşakkatli bir iş olduğunu anımsatan Öztaş, ''Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nca yetkilendirilmiş kuruluşların kontrolleri sonucunda, ürünlere organik üretim sertifikası alınıyor. Yaz aylarının gelmesiyle, dağ köylerinde hareketlilik başlıyor ve gül toplamak için üreticiler köylerine geliyor. Yılda yaklaşık 300 ton gül işliyoruz. 3,5 4 ton gülden 1 kilogram yağ elde ediyoruz'' diye konuştu. Üreticiden topladıkları gülü, basınçlı kazanlarda işleyerek gül yağı haline getirdiklerini dile getiren Öztaş, gramı 20 lira olan gül yağını, Almanya, Fransa, İsviçre gibi Avrupa ülkelerine ihraç ettiklerin aktardı. B Avrupalı istiyor Köylülerin yaklaşık 40 yıldır gül yetiştiriciliği yaptığını, köydeki 120 haneden yarısının, kışın olumsuz şartları nedeniyle kentlerde kaldığını, bakım HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ C M Y B C M Y B