Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 HAZİRAN 2012 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 hayatınızı karartmasın M Ağabey, kardeşe hayat verdi M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ve Opr. Dr. Sabri Tekin tarafından gerçekleştirilen operasyonla Ali Çaylı'nın böbreği (38), kardeşi Sevgi Coşkun'a (34) nakledildi. n e r g i M Uzm. Dr. Zafer BERBER Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Medical Park Antalya Hastane Kompleksi, Nöroloji Uzmanı Dr. Nilgün Polat, halk arasında şiddetli baş ağrısı olarak bilinen migrenin, kişinin iş hayatını, sosyal yaşantısını etkilediğini belirtti igrenin belirtileri arasında hafiften başlayarak zonklayıcı karaktere dönüşen baş ve boyun ağrıları olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Nilgün Polat, ''Migrende nörolojik, otonom ve gastrointestinal değişiklikler atak şeklinde ortaya çıkmakta. Hastaların çoğunda baş ağrısı ile mide bulantısı ve kusma görülmekte. Ağrı ve bulantılar, fiziksel aktivitenin artması ile çoğalır. Hastaların çoğunda ışık, ses ve kokuya karşı duyarlılık artar. Sessizlik ve karanlığa ihtiyaç duyarlar'' diye konuştu. Migreni tetikleyen faktörler arasında stres, açlık, uykusuzluk, üzüntü ve yiyecek gibi farklı nedenlerin olduğunu vurgulayan Polat ''Düzensiz beslenme ve sıvı tüketimi migreni artırır. Bazı kişilerde migrenin çikolata yemekle ilgisi olduğu dahi söylenir. Eskitilmiş kaşar peynirleri tiramin, salam ve sucuk gibi yiyecekler nitrit içerdiğinden migreni ortaya çıkarabiliyor. Hastaların, migreni tetiklediğini bildikleri yiyecekleri tüketmemeleri gerekmektedir'' dedi. Tedavisi yok Migreni tamamen ortadan kaldıracak tedavi yönteminin henüz bulunmadığını belirten Polat, ''Migren tedavi yöntemleri sadece migrenin etkisini azaltmakta faydalı olabilir. İlaçlar yardımıyla ağrınız hafifletilebilir ancak tam tedavi mümkün olmayabilir. Bazı kişiler tedavi gördükten uzun yıllar sonra tekrar migren sorunuyla karşılaşabilirler. Yani migren tekrarlayabilen bir rahatsızlıktır” diye konuştu. Migrenin sıklığının azaltılması için yaşamın düzene konulması gerektiğine dikkat çeken Polat, “Sakin ve düzenli ruh haline sahip olmak, migren için olumlu faktörlerdir” diye konuştu. Diyalize girmedi Adana'da yaşayan ve 10 yıldır böbrek hastası olan Sevgi Coşkun, hastalığının hamileliği sırasında düşük yapmasıyla ortaya çıktığını, diyalize hiç girmediğini fakat 10 yıldır ilaç ve diyet tedavisiyle kontrollerini sürekli yaptırdığını belirtti. Bir süre sonra doktorların “Ya diyaliz, ya nakil’ dediğini anlatan Coşkun, nakil olmaya karar verdiğini söyledi. Coşkun, ağabeyine ve operasyonu yapan ekibe teşekkür etti. Kardeşine böbreğini veren 38 yaşındaki Ali Çaylı ise organ bağışı çağrısında bulundu. Prof. Dr. Alper Demirbaş da ameliyatın oldukça başarılı geçtiğini belirterek iki hastanın da sağlık durumlarının gayet iyi olduğunu belirtti. Kalp krizi korkutuyor M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehdi Zengin, kalp krizinin, orta yaş ve üstünde en sık rastlanan ölüm nedeni olduğunu, dünya geneline bakıldığında çoğunlukla sabah saatlerinde 35 saniyede bir enfarktüs görüldüğünü belirtti. Stresin kalp krizini tetiklediğini vurgulayan Op. Dr. Zengin, ''Genetik mirasın yanında sigara kullanımı, aşırı kilo ve kolesterol gibi faktörler de kalp krizini tetiklemekte. Sosyal ilişkilerde, iş yaşamında ve evlilikteki gerginlik, kaygı, endişe ve mutsuzluk stres hormonu olarak bilinen ‘kortizol’ salınmasına neden olmakta. Yoğun kortizol ise vücut dokusunda ve damar duvarlarında tetiklediği bazı kimyasal etkileşimlerle damar içinde bozulmalara ve kalp krizine kadar gidebilen sürecin başlamasına neden olmakta. Genetik yatkınlığı olan kişiler düzenli kontrollerini mutlaka yaptırmalıdır'' diye konuştu. Özellikle sol göğüs ve kolda baskı tarzı bir ağrıda hemen aspirin almanın kalp krizi etkilerini azaltabileceğini belirten Zengin, ''Ani ağrıda hızlıca önlem almak bizi yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide ayakta tutabilir'' dedi. esin alerjilerinde kanıtlanmış bir radikal tedavi yöntemi yoktur. Hastanın alerjik olduğu besin ve ürünlerden kaçınması, reaksiyonları önlemenin tek yoludur. Çok az miktarda alımlarda bile şiddetli reaksiyon olabileceği için mutlak kaçınma şarttır. Önemli bir besin diyetten çıkarılmışsa beslenme bozukluğunun önlenmesi için diyetin düzenlenmesi gereklidir. Besin alerjisi tanısı konulan kişi veya o kişi çocuksa ailesi, bakıcıları ve okul personeli belirtilerin tanınması ve gerekirse acil tedavisi konusunda bilgilendirilmelidir. Acil tedavinin önemi vurgulanmalıdır. Aileye bir acil eylem planı verilmelidir, ciddi reaksiyonlarda adrenalin otomatik enjektörü kullanımı konusunda eğitilmelidir. Besin alerjisi olan çocuk; arkadaşlarından, yabancılardan veya satış yapan yerlerden yiyecek almamalıdır. Hasta ve ailesi besin alerjenleri ve bunlardan kaçınma konusunda eğitilmelidir. İşlenmiş, dondurulmuş veya paketlenmiş gıdalar gizli besin proteinleri içerebilir; alışveriş sırasında besin etiketleri ve içerikleri dikkatle okunmalıdır. Restoranlarda yenen yemeklerde de gizli besin alerjenleri olabilir; hazırlayan kişilerden yiyecek içerikleri hakkında bilgi alınmalıdır. İnek sütü alerjisi olan çocuk hangi yiyeceklerden kaçınmalıdır? Sütün her formu: taze, çiğ, pastörize, süt tozu, kaymağı, her çeşit bebek maması (antialerjik mamalar dışında), diğer hayvanların sütleri. Tereyağ, margarin, kaymak, hayvansal yağ. Yoğurt, puding, krema, sütlü tatlılar. Peynir, krem peynir, lor, peyniraltı suyu (whey). Kazein, kazeinat (ticari gıdalar). Lactalbumin, lactalbumin fosfat, lactoglobulin, laktuloz (ticari gıdalar). Kefir, ekşi krema, kesilmiş süt. İnek sütü alerjisi olan bebek nasıl beslenmelidir? Bebek, ilk 6 ayı içindeyse sadece anne sütü yeterlidir. Anne sütü yetmiyorsa veya 6 aydan sonra inek sütünün yerini tutabilecek, normal büyüme ve gelişmeyi devam ettirecek ancak süt alerjeni içermeyen mamalar kullanılmalıdır. Bu mamalar giderek artan koruyuculuk sırasına göre şunlar olabilir; Soya mamaları (6 ayın altındaki bebeklerde önerilmez). Yüksek derecede hidrolize(whey veya kazein) mamalar. Esansiyel aminoasit mamaları. İnek sütüne alerjisi olan bebeklerin % 3050 kadarı soya bazlı mamalara , % 10 kadarı da hidrolize mamalara reaksiyon gösterir. Bu çocuklara esansiyel aminoasit mamaları verilmelidir. Bu özel mamaları yeterince alamayan bebeklerin diyetinde diğer protein ve kalori kaynaklarının artırılması ve mutlaka kalsiyum ve vitamin desteği verilmesi gereklidir. B Çocuklarda besin alerjisi C MY B C MY B