02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 3 MAYIS 2012 PERŞEMBE GÜNCEL NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN AKLIMA GELDİKÇE Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı VAHAP TUNCER ükümet, yerel yönetimlerle ilgili yeni bir düzenlemeye hazırlanıyor. Bu düzenleme kapsamında Büyükşehir belediyelerinin sayısı artacak. Daha da önemlisi Kocaeli ve İstanbul’da olduğu gibi büyükşehir belediyeleri, o ilin tamamının imarından sorumlu olacak. Ayrıca çok sayıda belde belediyesi de kapatılacak. Yakında hükümet tarafından meclisten geçirilmesi beklenen yasa nedeni ile belde belediyelerinin kapatıp ilçelerin mahallesine dönüşecek olması herkes için sürpriz oldu. Beldelerde ise tam anlamı ile şok etkisi yarattı. Daha düne kadar kim H Yeni düzenleme Antalya’ya ne getirir senin böyle bir beklentisi yoktu. Başta görevdeki belde belediye başkanları ile önümüzdeki yıl adaylık düşünenler olmak üzere herkes şaşkın. Beldelerin sakinleri ise geleceklerinden endişeli. Belediyelerin kapatılmasının ardından kendilerini nasıl bir gelecek beklediğini bilemiyorlar. Bugüne kadar oy vermeseler bile yakından tanıdıkları belediye başkanları tarafından yönetiliyorlardı. İmar planlarını kendi yörelerinin insanların üye olduğu belediye meclisleri onaylıyordu. Şimdi ise daha uzaktaki ilçe belediyeleri imar planı yapıp hizmet verecek. Daha da uzakta olan Büyükşehir Meclisi ise onay makamı olacak. Beldelerde yaşayan yurttaşların bu durumda kafalarının karışık olması anlaşılır bir şey. Belde belediyelerinin kapatılma kararının ardından, taşlar yerine oturuncaya kadar hizmetlerde aksama olması endişesi de yaşanıyor. Bazı beldelerde, belediyelerin kapatılmaması için çözüm aranıyor. Bulunan çözümlerden başta geleni ise beldenin ilçe olması. Böylece belediyenin kapatılmaması, hizmetin yerinden verilmeye devam etmesi. Bu konuda ilk girişimi Sideliler başlattı. Sideliler bu amaçla kampanya açıp ateş yaktı. Sideliler, beldelerinin ilçe olmasını, belediyenin kapatılmamasını istiyor. Side örneği yakında yaygınlaşabilir. Yerel yönetimlerdeki yeni düzenlemelerin ardından belediyelerinin kapatılmamasını isteyen çok sayıda belde, benzeri girişimlerde başlayabilir. Bu talepleri ile özellikle iktidar partisi AKP’nin kapısına dayanabilirler. Bakalım böylesi girişimler nasıl sonuç verecek? Antalya’daki 19 olan ilçe sayısı, önümüzdeki dönemde 20’nin üstüne çıkacak mı? Bekleyip göreceğiz. DARBELERLE HESAPLAŞMAK 010 yılında 12 Eylül darbesiyle hesaplaşmak adına yapılan referandum sonrası yaşananlar darbe karşıtı iktidarın aslında tek parti iktidarının başkanlık sistemini ortaya koyma hazırlığı içerisinde olduğunu açıkça gösteriyordu. Yapılan seçimlerde %50 nin üzerinde oy alan AKP bunun verdiği rahatlıkla devleti ve toplumsal yaşamı kendi ideolojisi çerçevesinde yeniden yapılandırmaya başlamıştır. Zaman zaman Pensilvanya ile çatışıyor gibi görünse de yumuşak geçişlerle ABD’nin isteği doğrultusunda dış siyaset belirlenirken içerde uluslararası sermayenin küresel isteklerini karşılayacak bir iktidarın dizaynına hız verilmiştir. Çıkarılan torba yasayla bakanlar kuruluna verilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi ancak monarşilerde veya askeri yönetimle yönetilen ülkelerde görülebilecek bir olaydır. Meclis denetiminde kaçırılarak çıkarılan kararnamelerle çalışma yaşamı sermayenin istekleri doğrultusunda yeniden planlanmış, kurulan yeni bakanlıklarla çevrenin ve doğanın talan edilmesinin önü açılmıştır. İş güvencesinin yok edildiği düzenlemelerle Türkiye ucuz işgücü cennetine dönüştürülmüştür. Amaç sermaye kesiminin küresel krizden daha az etkilenmesini sağlamaktır. Dışardan gelen sıcak paraya dayalı ekonomik dengelerin korunabilmesi işverenlere destek sağlamaktan geçmektedir. Çalışanlar bölüp parçalanarak etkisizleştirilmiş, 2,5 milyon işsiz tehdit unsuru olarak kullanılarak emek ucuzlatılmıştır. Bütün kapitalist ülkelerde olduğu gibi krizin yükünü emekçilerin sırtına yıkılmıştır. 12 Mart’ta, 12 Eylül’de aynı şeyler yapılmadı mı? Ülkenin tüm doğal zenginliklerini ve olanaklarını uluslararası sermayenin emrine sunacaksın, meslek odalarını susturacaksın, bu tehlikeyi görüp toplumu uyarmaya çalışan aydınları yazarları ve çizerleri gözaltı ve tutuklamalarla yıldıracaksın. Bu filmi 12 Eylül faşist darbesi sırasında hep birlikte yaşamadık mı? Tek fark şu anda bizi yönetenlerin apoletsiz oluşu değil mi? Geçen hafta 28 Şubat muhtırasıyla hesaplaşma adına yapılanlar dikkatleri bir kez daha yakın tarihimize çevirdi. Diyalektikte olayları neden ve sonuç ilişkileri 2 Köprünün temeli ne zaman atılacak? erik Gebiz beldesinde 2011 yılı Ekim ayının başında meydana gelen büyük sel felaketi, 6 yurttaşın yaşamına mal oldu. Ayrıca felakette çok sayıda ev ve işyeri ile birlikte köprüler de yıkıldı. Özellikle Gebiz beldesi üzerinden köyleri Serik ve Antalya’ya bağlayan grup yolu üzerindeki 3 köprünün yıkılması yaşamı olumsuz etkiledi. Köprüler, Gebiz’in kuzeyindeki 10 köye ulaşımı sağlıyordu. Taşımalı eğitimle öğrenim gören öğrencilerle, hastalananlar sıkıntılı bir dönem geçirdiler. Başta köylüler olmak üzere Gebiz beldesi sakinleri, köprülerin yeniden yapılması için talepte bulundular. Bu konudaki taleplerini her ortamda dile getirdiler. Köprüleri yapacak olan İl Özel İdaresi, yaz aylarına girilmeden özellikle Çığırgan Çayı üzerindeki grup yolu köprüsünün temelinin atılacağını açıkladı. Bu haber herkesi umutlandırdı. Fakat geçen süre içinde umutlu bek S leyişin yerini endişe almaya başladı. Çünkü Çığırgan Çayı üzerindeki köprünün ihalesinin yapılıp yapılmadığı konusunda ortada net bir bilgi yok. Yapıldıysa bile Gebizliler bundan haberdar değil. Bu yüzden Gebiz’de herkes birbirine, “Bizim köprüler ne zaman yapılacak?” diye soruyor. Köylüler pazara gelemediği için aylardır sinek avlayan Gebiz Beldesi’ndeki esnaf, dört gözle yetkililerin köprü yapımı ile ilgili yeni bir açıklama yapmasını bekliyor. İl Özel İdaresi’nin Gebiz’den gelen yakınmalara kulak verip, köprülerin yapımı ile ilgili onları bilgilendirmesinde yarar var. Aksi halde fısıltı gazetesi ile olumsuz haberler yayılıyor. Bu yüzden Gebizliler arasında, “Biz üvey evlat mıyız?” diye düşünenlerin sayısı da giderek artıyor. Gebizlilerin kırgın olduğu bir kişi de Antalya CHP Milletvekili Dr. Arif Bulut. Arif Bulut’a kırgınlıklarını,”Köprünün yapılması için yeteri kadar girişimde bulunmadı” diye dile getiriyorlar. Ü Masadağı’ndaki 2B alanları sahipsiz mi? başlattı. Uzmanlar, rayiç bedeli bir kez daha gözden geçirecekler. Değerlendirme sonucu bedelde bir değişiklik olup olmayacağını göreceğiz. Bir yanda bedel tartışmaları varken, Kepez Masadağı’ndaki 2B arazileri adeta talan ediliyor. Önce buradaki ağaçlar kimliği belirsiz kişiler tarafından kesilip odun yapıldı. Ardından da arazilerin toprağı çalınmaya başlandı. 2B arazilerinin üzerindeki yeşil örtü ve toprak kapanın elinde kalıyor. Kimse de buna dur demiyor. Başta Büyükşehir ve Kepez Belediyesi olmak üzere yetkililerin bölgeye sahip çıkmasını bekliyoruz. nlü 2B Yasası, şu günlerde “Rayiç Bedel” tartışmaları ile gündemde. Beklendiği gibi Antalya’nın sahil kesimlerinde ve gelecekte rantı yükselmesi beklenen bölgelerde 2B arazilerinin rayiç bedeli oldukça yüksek olarak belirlendi. Bu durumdaki yerlerin başında Aksu Çalkaya bölgesi geliyor. Antalya Havalimanı’nın doğusundaki bölgede 2B arazisi olan yurttaşlar, “Burası İstanbul Boğazı mı? Bu kadar yüksek bedeli biz nasıl öderiz?” diyerek isyan ediyorlar. Yurttaşın isyanını duyan Antalya Defterdarlığı, bölgede yeni bir inceleme içerisinde değerlendirmek temel bir kuraldır. 28 Şubat sonrası kimlerin iktidara geldiği ve yaşananlar dikkate alınırsa muhtıradan kimin kazançlı çıktığı daha iyi anlaşılacaktır. Darbeler her zaman tanklarda yapılmaz. Bazen sivil iktidar eli ile usul usul çaktırmadan da yapılır. Dönemin genelkurmay başkanı ile Başbakan arasındaki Dolmabahçe buluşmasının mezara kadar sır olmasının altında yatan ne ola ki? 12 Eylül’ün lideri Kenan Evren ‘’ben hoca çocuğuyum din eğitimi yaygınlaştırmalı’’ derken neyi amaçlıyordu? Bu yolda yürüyen ve iktidara gelenler öğrenci vekili kız çocuklarımızın mecliste türbanla yemin etmelerini sağlarken Kenan Evren’i yargılama hakları var mı? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 1990‘lı yıllarda uluslararası etkin güç odaklarıyla yaptığı görüşmelerin kitaplara ve basına yansıyan kısımları 28 Şubat askeri darbesiyle aslında sivil bir darbenin yapıldığını ve Türkiye’nin olanak ve kabiliyetlerinin ABD’nin emrine verildiğini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye Refah Partisi ve AKP eliyle ABD‘nin talimatları doğrultusunda bilerek ve isteyerek istikrarsızlığa sürüklenmiştir. Eğitim sisteminde yapılan değişiklikler, carî açığın giderek büyümesi ve Türkiye’nin uluslararası bankalara ve şirketlere daha çok borçlanması, komşularla sıfır sorun yerine savaş hazırlıklarının yapılması 28 Şubat’ın neden yapıldığını açıklamıyor mu? O yıllarda bankalar aracılığı ile ülkeyi soyan ve soydurtanlar 28 Şubat’la hesaplaşmaya çalışıyorlar.12 Eylül askeri darbesi nasıl ANAP ‘ı yarattıysa 28 Şubat darbesi de AKP ‘yi yaratmıştır ve bu süreç devam etmektedir. Bu darbenin mimarları ise darbelerle hesaplaşıyoruz diye toplumu avutmaya ve uyutmaya devam etmektedirler. Ne de olsa demokrasi kulağa hoş geliyor. Düşünceye pranga vuran, kişi hak ve özgürlüklerini dini vecibelere endeksleyen, çağdaş uygarlık ve bilim yolunda yürümek yerine dogma ve inakların peşinde koşanların demokrasi ve özgürlük savunucusu olabilmesi mümkün mü? Evet mümkün! Türkiye’de mümkün. Bir oyun oynanıyor ve sevgili halkınız da seyrediyor. Elden ne gelir ki? Her toplum hak ettiği yönetim biçimiyle yönetilirmiş. MOBİLYA / DEKORASYON / EV TEKSTİLİ (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ ALTAR BÜRO MOBİLYALARI Perge Bulvarı Perge Palas İş Merkezi No:85/56 TEL: 0.242 322 51 90 – 91 FAX: 0.242 322 51 92 www.altarmobilya.com C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle