Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 SAYFA KÜLTÜR&SANAT Simge: ŞİİR H. CAHİT KERSE simgeedebiyat@gmail.com 7 NİSAN 2012 CUMARTESİ En büyük alkış onlara Dünyanın farklı ülkelerinden 100 çocuk, önceki gece polis kıyafetleri ile Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi ve Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluş yıldönümünü keman resitali ile kutladı ADT’ten üç oyun MAHMUT BUDAK A ntalya Devlet Tiyatrosu (ADT) oyuncuları bugün “Eşeğin Gölgesi'” adlı oyunu; 8, 10 ve 11 Nisan'da çocuklar için ''Pinokyo''yu, 11 Nisan'da ise “Küçük Adam Ne Oldu Sana”yı sahneleyecek. Oktay Gözpınar, Bahar Işık, Uğur Sertel ve Gökhan Tüzün'ün rol aldığı “Eşeğin Gölgesi”nde, ülkenin eşekçiler ve gölgeciler olarak ikiye bölünmesi ironik dille anlatılıyor. Çocuklar için “Pinokyo”da ise tahtadan bir kukla olan Pinokyo’nun gerçek bir çocuğa dönüşme çabası anlatılıyor. Yönetmeni Ahmet Avkıran olan eserin dekor ve kostümleri Özlem Karabay'a ait. 1. Dünya Savaşı sonrası Hans Fallada’nın aynı isimli romanından Yılmaz Onay tarafından sahneye uyarlanan ''Küçük Adam Ne Oldu Sana'' adlı kabarede 1. Dünya Savaşı sonrası yenilgiye uğramış, ekonomik kriz içinde, büyük yoksulluk çeken halkın milliyetçi akımlara kapılarak nasyonal sosyalistleri iktidara taşıması anlatılıyor. Oyunda Sedat Mayadağ, Gözen Müftüoğlu, Orkun Yılmaz, Sertel Uğur, Gökhan Tüzün, Kader Gözpınar, Se T ürk Polis Teşkilatı'nın 167'nci kuruluş yıldönümü nedeniyle farklı ülkelerin çocuklarından oluşan "Yu nus Çocukları Keman Orkestrası", Cumhuriyet Meydanı'nda resital verdi. Emniyet davet etti Orkestrada İl Emniyet Müdürlüğü'nün daveti üzerine Almanya, İngiltere, Rusya, BosnaHersek, Cezayir, Endonezya, Fas, Fildişi Sahilleri, Gambiya, Gana, Kolombiya, Macaristan ve Makedonya’dan gelen çocuklar yer aldı. Y 40 eser çaldılar Resitale Antalya Çocuk Senfoni Orkestrası ve şefi Dr. Mohammed Raouf da eşlik etti. Su ve ışık gösterilerinin de yapıldığı resitalde aralarında Hayat Bayram Olsa, Caddelerde Rüzgar, Hatırla Sevgili, Senden Başka gibi Türkçe eserlerin de bulunduğu yaklaşık 40 parça çalındı. Vali Altıparmak’ın kızı Azra Altıparmak da keman çalan çocuklar arasında yerini aldı Üniforma giydiler aşları 3 ile 15 arasında değişen 100 çocuğun polis kıyafetiyle verdiği konser, izleyenlerden büyük beğeni topladı. Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, etkinlikle Türk Polis Teşkilatı’nı çocuklara sevdirmeyi ve onlarla ku ca kl aş ab ilm ey i amaçladıklarını belirtti. Y alnızlığı artıran bir şey ödül; … şiir yazıyorsunuz ve insanlar yazdıklarınızın doğru ifadesi, kararlılığı, nitelik taşıması ve hedefi bulmuş olması nedeniyle sizi ve ediminizi onaylıyor; karşılıklı birer tebessüm ve iç huzurundan başka nedir ki ödül aslında? Ödülden nefret eden ama “istemem yan cebime koy” diyen binlerce insanın tepkisini de çekiyorsunuz. Dışavurumlarında ödül karşıtı tutumları, içevurumlarında kekeleyen bir kıskançlık ve çekememezlik; çok eğlenceliler. Sonuçta, kazandığınız şey, sizi çevreleyen ahlaksız kaosun görünürlüğüne dönüşüyor.” Küçük İskender gözüyle şairler ordumuzun her ödül sonrası gizliaçık yaşadıkları bunlar. Özellikle, başvuru koşullu çoğu ödül sonrası, seçici kurula ve seçilen şaire yönelik kırgınlık ve tepkilerin ‘çıkar amaçlı’ olduğu düşünülür. Kitap ya da dosyasıyla bir yarışmaya katılan şairin “kaybettiğini” öğrenince düşkırıklığına uğraması da olağandır. Oysa her yıl başvurunun söz konusu olmadığı Altın Portakal Şiir Ödülü’ne kimi özürlü şairlerin gösterdiği edep dışı tepkilerin 15 yıldır şiir dışı anlamlar içerdiği de ayrı bir gerçek. Çünkü bu seçkin ödülün geçmişte ve günümüzde Antalya’dan nasıl ve neden sabote edilmeye çalışıldığı şiirsever kamuoyumuzca çok iyi biliniyor. Dış kaynaklı tepkilere gelince; yine özellikle son yıllarda ülkemizde ‘şiir iktidarı’nı(!) temsil ettiğine inanan kimi dergi ve yıllıklar çevresinde bilinçli üretilen söylentiler trajikomik biçimlerde süreceğe benziyor. Tabii, bir yıl sonraki “ÖDÜL KAZANMAK” ödüllere kadar. Artık postmodern bir çağda yaşıyoruz. Geçmişteki Türk Dil Kurumu, Yeditepe ve Necatigil şiir ödüllerinden bugünlere geldiğimizde “ödül” başlıklı yarışmaların mantar gibi çoğalması, ‘az izlenen çok sevilen’(!) şiir dalında on binlerce şiir heveslisinin doğal olarak ilgi odağı haline geldiğini de gösteriyor. Öte yandan, bu kaos ortamında şiir adına sahnederadyodaaçıkhavada sereserpe şiir okuma salgınıyla yaygınlaşan eğlence kültürü, yeni modalarla yaratılan yeni hedef kitleler kadar şairlerimiz için de çekim merkezi oluşturmuş durumda. Oysa aklı başında şairler ve şiirseverler, şiirin kendine özgü yalnızlığıyla taçlanan gerçek yaşamının yalnızca kurumlaşmış nitelikli etkinliklerle küçük bir dergilerkitaplar dünyasında sürdürülebileceğine inanıyor. Kimileri içinse ‘ödül düzleminde şiir erkinin yıkılması, şiire ve insan onuruna saygı gereği’dir, bu görüşe de saygı duyulmalıdır. Sonuçta, bir ödülü edebiyat tarihine kaydeden etmenlerin başında ‘ne verildiği değil; ödülü kimin verdiği’ ve ayrı bir önemiişlevi olan ‘hangi panelsempozyumlarla gerekçelendirilip belgelendiği’ gibi ölçütler yer alacaktır. Yoksa ‘ödül’ler, şair kişiliklerinin sevilme, değer bulma, ün ve para kazanma heveslerinin doyuma ulaştığı şenlikler olmasa gerektir. Ülkemizdeki şair sayısının ‘nitelikli okur’ sayısını geçtiği söyleniyor. Sahi, Türkiye’de hâlâ hiç ödül kazanmayan şair kaldı mı? Ayıptır söylemesi, benim bile 3 ödülüm var da!?! C M Y B C M Y B