Katalog

4 SAYFA 28 NİSAN 2012 CUMARTESİ GÜNCEL NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN Gıda yerine zehir mi tüketiyoruz B ir ihbarı değerlendiren Muratpaşa Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, 16 bin 300 kilo bozuk, küflenmiş ve son kullanma tarihi geçmiş süt ve süt ürünleriyle karşılaştı. Topçular Mahallesi 1024 Sokak No: 9’da imalathane olarak kullanılan depoya giren belediye görevlileri gördükleri manzara karşısında şok oldu. Manzara, bu tür görüntülere alışık olan belediye görevlileri ile zabıta memurlarını şok edecek kadar kötüydü. Kötünün de ötesindeydi. Peynirlerin üzerindeki küf ve mantarlaşmanın fotoğraf ve görüntüleri bile yurttaşı iğrendirdi. Anladığımız kadarı ile bu depo uzun dönemden beri faaliyette. Çünkü görüntü bunu gösteriyor. Belki aylardır buradan piyasaya sağlığa aykırı, insanı yavaş yavaş zehirleyen gıda servisi gerçekleştiriliyordu. Tahmin ediyoruz buradan çıkan kokulara dayanamayan bir çevre sakininin ihbarı ile zehir yuvası ortaya çıkarılabildi. Bugüne kadar neden ortaya çıkarılamadı? Buraları görmesi gereken başta mahalle muhtarı olmak üzere, belediye zabıtası ve diğer görevliler işlerini neden yapmadılar? Acaba Muratpaşa, Kepez, Konyaaltı, Aksu, Döşemealtı’nda bu gibi başka işletmeler var mı? Bu soruların yanıtı ne yazık ki belli değil. Ama yanıtı belli olan bir nokta var ki o da Antalya’da gıda denetiminde ciddi bir boşluğun olduğudur. Boşluk nedeni ile halkın sağlığı üzerinden vurgun yapan fırsatçılar kol geziyor. Antalya kent merkezinde 50 civarında kaçak fırın olduğu, bunların her gün yüz binlerce ekmek ürettiği konuşuluyor. Halkın temel yiyeceği ekmeğe, kirli eller değiyor. Yurttaş, sağlıksız ortamda üretilmiş, gramajından çalınmış, hangi katkı maddesinin kullanıldığının belli olmadığı ekmeği sofrasına götürüyor. Denetim boşluğu yüzünden birileri de kokmuş tonlarca peyniri, kimyasal işlemden geçirip piyasaya sürebiliyor. Beklide bunu aylardır, yıllardır yapıyor. Bütün bunların sonunda da kanserin neden patladığını konuşuyoruz. Nedeni ortada değil mi? Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak onunda bugünleri de gördük. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin bir grup CHP’li üyesinin partili belediye başkanına karşı, il merkezinde basın açıklaması yaptığına da tanıklık ettik. Meclis üyelerinin suçlamaları öylesine ağırdı ki rakip partili başkanlara bile zor yapılırdı. Ama oldu… CHP’nin Büyükşehir grubunun hemen hemen yarısını oluşturan meclis üyeleri, partili Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a demediklerini bırakmadılar. Bir gün önce Antalya’ya gelmiş bir insan bu eleştirilere baksa, “Böyle şey olur mu?” diye etrafına sorma gereği duyar. Ama Antalya’daki gelişmeleri yakından izleyenler, meclis üyelerinin zehir zemberek yanıtını fazlaca garipsemediler. CHP’de gelinen aşamada böyle bir gelişme bekleniyordu. Çünkü, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, bir süreden beri partililerine yönelik suçlama kampanyası başlatmıştı. Suçlananlar arasında partili bazı meclis üyeleri de vardı. Akaydın’a uyarılara rağmen ısrarla sürdüğü kampanyası sırasında, “ Vicdan sahibi MHP’li ve AKP’li meclis üyeleri sayesinde belediye başkanlığımı sürdürebiliyorum” partililerine ağır bir suçlamada bulundu. Mecliste partilileri tarafından 3 yıldır engellendiğini, kendisine bir anlamda kan kusturulduğunu iddia etti. Bu kadar ağır suçlamaya hedef olanlardan mutlaka suçlamalara yanıt vermeleri bekleniyordu. Öyle de oldu. 7 meclis üyesi, Akaydın’a,”AKP grubunun ret Afyon’da içki yasağı C S oylarına karşın, 3 yıl içerisinde toplam 150 milyon TL. ye varan borçlanma yetkisi verilmesinde, 100 milyon TL.’ye yakın kaynak yaratan encümen kararlarının alınmasında, Kırcami ve Çakırların imar planlarının tüm oylamalarında, 40 kırmızı otobüsün alınmasında” kimin destek olduğunu sordular. Meclis üyelerinin Akaydın’a yönelik bir başka sorusu da düne kadar yaptığı her konuşmasında, “AKP tarafından engelleniyorum” derken bugün “Bazı CHP’liler tarafından engelleniyorum” demesinin nedeni. Bu suçlamaya alınganlık gösteren 7 CHP meclis üyesi, 226 parsel, Atatürk Parkı, Asfalt Plent Tesisleri, Mezarlık alanı, Sarısu, Konyaaltı Plajı gibi bir çok tahsisin elinden alındığı dönemde Akaydın’ın, “AKP bütün yatırımlarıma engel oluyor” diye yakındığını anımsatıyorlar. Son belediye encümeni seçimleri ve komisyon seçimlerindeki AKP’nin örtülü desteğine bakarak, tüm bu yaşadıklarını bir kalemde silmeye çalıştığına dikkat çekiyorlar. “Gerçekleri kamuoyundan saklayabileceğini mi sanıyor” diye de soruyorlar. Meclis üyelerinin, Akaydın’ın, isim vermeden Süleyman Evcilmen ve Muhittin Böcek’e yönelik, “Egosu şişkin, hırsları akıllarından önde giden…” şeklindeki suçlamalarına da itirazları var. Meclis üyeleri Akaydın’a, “Madem senin egon şişkin değil, encümen ve farklı komisyon kararlarına dönük uyarılarımızda neden, ‘ben böyle istiyorum, böyle olacak’ diye bastırıyordun” diye yanıt veriyorlar.. Kısacası, meclis üyeleri Akaydın’ın söylemleri ile eylemlerinin örtüşmediğini, kendileri için inandırıcılığı bulunmadığını iddia ediyorlar. CHP’li meclis üyelerinin ortak basın açıklamasında Akaydın’a yönelik değişik konularda serzeniş ve suçlamaları var. Birçoğu yenilir yutulur cinsten değil. Bütün bunlar değerlendirildiğinde, “Testi kırıldı…İpler Koptu…” başlıklarına hak vermemek elde değil. Bütün olanlara bakıldığında ise, yaşananların adını koymak zor. Yaşananlar parti içi demokrasinin, tartışmanın çoktan ötesine geçmiş durumda. CHP dahil hiçbir partiye yakışmayan gelişmeler ve görüntüler yaşanıyor. Elbette tüm partilerde örgüt içinde tartışmalar olur ama bunlar orada kalır. Örneğin dışarıya karşı hiç çatlak sesin çıkmadığı AKP’de hiç mi tartışma yaşanmıyor. Yaşandığını bizzat İl Başkanı Mustafa Köse söylüyor. Köse, “Konuşur, tartışır hatta kavgada ederiz. Ama aldığımız karara herkes uyar. Kapıdan kol kola çıkarız” diyor. CHP’de ise grup kararlarına uymamak suç değil adeta kahramanlık. Bu konudaki uyarılarında bazı partililerin umurunda bile olmadığı görülüyor. Basında da yer aldığı gibi, CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı ile partili ilçe belediye başkanları ve bazı meclis üyeleri arasındaki ilişkiler kopmuş durumda. Kopan ilişkilerin yeniden kurulması da bu saatten sonra artık mümkün değil. Çarpışan yumurtalardan birisi kırılacak. Hangisinin olduğunu da zaman gösterecek. umhuriyet Akdeniz, Afyon Valiliği’nin başta piknik alanları olmak üzere kamuya açık alanlarda içki içilmesini yasaklama kararını manşet haberi ile kamuoyuna duyurdu. Cumhuriyet Akdeniz’in haberinin ardından konu Türkiye gündemine oturdu. Türkiye çapında Afyon Valiliği’nin bu kararı konuşuluyor. Genel kanı, bunun bir başlangıç olduğu Afyon’u diğer illerin takip edeceği şeklinde. Böyle olursa önümüzdeki günlerde, Türkiye’nin birçok kentinde, Afyon’daki gibi, “Huzur ve güvenliğin, kamu esenliğinin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, çevreye rahatsızlık verilmesinin, alkollü araç kullanımının neden olduğu trafik kazalarının önlenmesi için kamuya açık alanlarda içki içilmesi yasaklanmıştır” duyurularıyla karşılaşabiliriz. Afyon Valiliği, içki yasağı ile ilgili duyurusunda, "Kamunun istifadesine açık park, bahçe ve üzerinde tesis bulunmayan açık alanlarda ilimiz merkez ilçe sınırları içerisinde veya meskun mahallerde, karayollarında, umuma mahsus yerlerde, umuma mahsus park ve bahçelerde, umumun istifadesine sunulan piknik ve ören yeri gibi alanlarda ve her çeşit taşıma araçlarının içinde açıkta alkol içilmesi veya satışı yasaklandı" diyor. Açıklama bununla sınırlı kalmıyor. İçki içmenin yasaklandığı başka yerlerde açıklamaya eklenmiş. Buna göre Afyon’da; gar, otogar, meydan, cadde, sokak, tarihi ve kültürel mekanlar, ibadethane, terk edilen yapılar, inşaatlar, banka ATM'leri, köprü altları, mezarlıklar, gezinti yerleri, içerisinde çeşitli işyerleri olan 24 saat açık iş hanı merdiven boşlukları ve boş alanlarında alkollü içeceklerin içilmesi yasaklandı. Valilik ayrıntılı açıklaması ile Afyon’daki hemen her yerin içkiye kapatılmış olduğunu görebiliyoruz. Yiyelim İçelim Eğlenelim İLAN SERVİSİ (0 242) 248 00 57 C M Y B C M Y B