22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 14 NİSAN 2012 CUMARTESİ GÜNCEL NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN ATSO Meclis üyelerine Çin işkencesi TSO Meclisi, dün olağanüstü toplantı yaptı. Adı üzerinde toplantı olağanüstü olunca herkes meraklandı. Olağanüstü toplantının gündemini öğrenmek isteyen çok sayıda haberci ATSO’ya geldi. Olağanüstü gündem için toplanan ATSO Meclis üyelerinin çoğunun tepkili olduğunu gördük. Habercilerin aksine onların gündemden haberleri vardı. Tepkileri de zaten bu yüzdendi. Meclis üyelerinin küçük bir bölümünün sessiz ve tepkisiz olduğu görüldü. Tek maddelik gündemin okunması ile ATSO Meclis üyelerinin genel olarak tepkisini çeken olağanüstü toplantının konusunu biz de öğrendik. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı denetçisi, 2009 yılında 2006 – 2007 yıllarını kapsayan denetim yapıp, bununla ilgili 24 maddelik rapor hazırlamış. Rapor, ATSO’ya gelmeden savcılık oda yönetimini ifadeye çağırmış. Çünkü bu rapordan yola çıkılarak savcılığa da 8 maddelik bir suç duyurusu yapılmış. Savcılık, ATSO’nun eski ve yeni yöneticilerinin ifadesine başvurmuş. Bunun sonunda da konu ile ilgili takipsizlik kararı vermiş. Kamu açısından ATSO’da kovuşturmayı gerektirecek bir konu olmadığı sonucuna varmış. Bu tarihten 4 ay sonra (Haziran 2011) ise bakanlığın denetçi raporu ATSO’ya ulaşmış. ATSO yönetimi, raporda belirtilen eksikleri tamamlayıp durumu, 2011 yılının Kasım ayında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bildirmiş. Yani süreç tamamlanmış. A yoruz” şeklinde bir talepte daha bulunuyor. Sonra da, “Gereğini yapıp yapmayacağınızı bildirin” diye de üst perdeden bir göndermede bulunuyor, Üstelik bu istek, ATSO’nun 20 Mart’ta yaptığı aylık olağan meclis toplantısından iki gün sonra kuruma ulaştırılıyor. ATSO yönetimi de tek maddelik olağanüstü meclisi toplama kararı alıyor, daha doğrusu almak zorunda kalıyor. İşte meclis üyelerinin tepkisi de bu sürece idi. Yönetim tarafından rapor kendilerine ulaştırılan meclis üyelerinin çoğu, “Biz raporu okuduk. Niye bir de meclis salonunda okunması isteniyor?” diye durumu sorguladı. Tepki gösterenlerden bir kısmı, Savcılığın “soruşturmaya gerek yoktur” dediği rapor için bakanlığın, “okunsun” diye talimat vermesini kabul edilemez bulduklarını söyledi. Bir başkası, “130’uncu kuruluş yıldönümümüzü kutlarken böyle bir raporun okunması, yönetimlerin tartışılır hale gelmesi doğru değil” dedi. Son kongrede ATSO başkanlığına soyunan, Çetin Osman Budak’a rakip olan ve kaybeden Hamdi Güneş’in de aralarında olduğu bazı meclis üyeleri, “Rapor okunsun” dedi. mamında salonda kalan meclis üyelerinin sayısı, iki elin parmaklarını geçmedi. Diğerleri kuliste sohbet etmeyi tercih ettiler. Birçoğu da, kendilerini işlerinden eden bakanlığa tepkilerini dile getirdi. Görevli, raporu, bakanlığın talebi doğrultusunda kelimesi, kelimesine sektirmeden okudu. Raporda sözü edilen eksikliklerle, bazı konularda savcılığa yapılan suç duyurusunun ne kadar sığ olduğunu da gördük. Bakanlık denetçisinin rapora yazmakla yetinmeyip bir de savcılığa suç duyurusunda bulunduğu konulardan birisi, 2007 yılında dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a verilen yemek. Unakıtan’ın ATSO’nun kent merkezindeki eski hizmet binasına yaptığı ziyaret sırasında 500 liralık yemek faturası düzenlenmiş. Denetçi, büyük olasılıkla bazı kesimlerden aldığı destekle bu yemeği Kemal Unakıtan’ın yemediğini saptayıp savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan son anda yemeğe katılmaktan vazgeçmiş. Onun yerine yemeği bakanın yanında bulunan görevliler yemiş. Savcılığın araştırmasında bu gerçek ortaya çıkmış. iktidar hesapları olanların dışında herkes, Çin işkencesi gibi olan toplantıya tepkiliydi. Birçok ATSO üyesinin de altını çizdiği gibi bu bir ilk. Ama son olmama olasılığı çok yüksek. Çünkü 2012 ATSO’nun seçim yılı. Bazı kesimler, ATSO’nun yönetiminden hiç memnun değil. ATSO Başkanı Çetin Osman Budak ile yönetiminin, Antalya ile bütünleşmesinden, kent sorunlarına sahip çıkmasından, bunları dile getirmesinden rahatsızlar. Başkan Budak’ın Antalya için, merkezi hükümetten daha fazla yatırım istemesinden hoşnut değiller. ? ? ? ATSO’nun bu yönetim döneminde kültür ve sanat faaliyetlerine ağırlık vermesinden, kent merkezindeki eski hizmet binasını, “Kültür Merkezi” yapma projesinden rahatsız olanlar var. ATSO’nun Antalya’da kitap fuarı düzenlemesi hiç hoşlarına gitmiyor. Çetin Osman Budak’ın EXPO 2016 için Antalya’daki yerel dinamiklere daha fazla ağırlık verilmesine yönelik taleplerinin birtakım mahfillerde hiç hoş karşılanmadığını tahmin edebiliyoruz. Tıpkı, Antalya’ya stadın bir yerlerin satılarak değil, merkezi bütçeden kaynak aktarılarak yapılmasını isteyerek kentin haklı bir talebinin arkasında durması gibi. ? ? ? Denetçinin raporunda, ATSO yönetiminden kendisine gerekli ilginin gösterilmediğine yönelik herkese göre değişebilecek ifadeler de var. Denetçi, “Meclis üyelerine yapılan davetlerin herkese ulaşıp ulaşmadığı belli değil” türünden eleştirilerde bulunuyor. Demirbaş listesindeki eski bir ayaklı vantilatörün eski binadan gelmediğini de denetçinin raporundan öğrenmiş olduk. Özetlemek gerekirse, neden yapıldığını anlamadığımız bir toplantıyı izlemek zorunda kaldık. ATSO’da geleceğe yönelik ? ? ? Tartışma sürerken, ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, raporun okunmasını istedi. Bunun üzerine raporun okunmasına geçildi. 27 sayfalık, uzun olduğu kadar ayrıntılara, rakamlara boğulmuş raporu okumak da, dinlemek de kolay değildi. Görevli, raporu okurken salon boşalmaya başladı. ATSO Meclis üyeleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na tepkilerini bir anlamda böyle gösterdiler. Raporun okunması yaklaşık 1.5 saat sürdü. Bu sürenin ta ? ? ? Bazı kesimler, birtakım güç odakları ATSO başkanının ve yönetimin klasik patronlar gibi yaşamasını, kentin sorunları ile uğraşmamasını istiyor. Çetin Osman Budak ve ekibinin tam tersine ekonomik, sosyal ve kültürel projelerin içinde olup kentle bütünleşmesine tepkililer. ? ? ? Ama kazın ayağı hiç öyle değil. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, “Hayır, denetçi raporunu mecliste ivedilikle okuyacaksınız. Okuduğunuza dair kayıtları da isti ATSO yönetimi, onların istediği gibi davranmayacağı için, önümüzdeki dönemlerde ATSO’ya yönelik, “Gözünüzün üstünde kaşınız var” türünden daha çok soruşturmaların yapılacağını tahmin ediyoruz. İşe bu noktada başta ATSO Meclisi ile kurumun üyelerine önemli bir görev düşüyor. Yönetim kurulu ve başkanlarına sahip çıkıp destek vermeliler. Bir daha Çin işkencesi türü raporları okuyup dinlemek zorunda kalmamaları için yönetime güç vermeliler. ATSO Meclisi ve üyeleri, kendi yönetimini denetleyip hesap sorar. “Dışarıdan baskıları kabul etmiyoruz” diyebilmeliler. Aksi halde taviz vermeye başlarlarsa ortaya “Sarı Öküz” hikayesi benzeri bir durum çıkar. Herkesin bildiği bir hikayedir; aç Çakallar, çevresini sardıkları boğa sürüsünün gücünden çekindikleri, onlarla başa çıkamayacaklarını anladıkları için, “Sürü ile işimiz yok. Bizim derdimiz aranızdaki sarı öküz ile. Onu bize verin gidelim” demişler. Boğa sürüsü, kurtlarla uğraşmamak için en güçlüleri olan sarı öküzü onlara vermiş. Böylece onlardan kurtulacaklarını sanmışlar. Boğa sürüsünün en güçlüsünü alan kurtlar ertesi gün siyah öküzü almak için etraflarını çevirmiş. Onu da elde edince bir daha talepte bulunmaya gerek kalmamış. İstedikleri zaman gelip sürüden canlarının çektiğini alıp gitmişler. ATSO’daki durum, biraz buna benziyor. ATSO Başkanı Çetin Osman Budak mecliste yaptığı konuşmaya Mevlana’nın sözleri ile başladı. Yunus Emre’den şiirle bitirdi. Yunus Emre’nin, “Söz ola kese savaşı. Söz ola kestire başı” sözleri ile kime ya da kimlere gönderme yaptığını merak ettik. Yiyelim İçelim Eğlenelim İLAN SERVİSİ (0 242) 248 00 57 C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle