22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 NİSAN 2012 ÇARŞAMBA SAYFA HABER 5 Az zamanda çok kilo verme telaşı Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Aysun Yurdakul, yaz yaklaşırken, sağlığımızı hiçe sayarak zayıflama uğruna her duyulan diyeti uygulamanın beraberinde başka tehlikeler getirebileceğini söyledi Op.Dr. Seçil Uçar Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Kulak Burun Boğaz Bölümü Geniz etik ve bademcik hastalıkları Geniz eti nedir? Geniz eti (adenoid), burnun arkasındaki boşlukta yerleşmiş bir doku kitlesidir. İki yaşından itibaren sık üst solunum yolu enfeksiyonları sonucu geniz eti büyümeye başlar, 6 yaşa kadar maksimum büyüklüğe ulaşır, sonra küçülmeye başlar ve 12 yaşında genellikle artık küçülmüştür. Geniz eti büyümesi ne gibi sorunlara yol açar? Geniz eti olan çocukta burundan nefes alma zorlaşır, çocuk zorunlu olarak ağız solunumu yapar. Devamlı ağız solunumuna bağlı yüz gelişimi bozulur, damak çukurlaşır, ön dişler öne çıkar, burun daralır. Geçmeyen burun ve geniz akıntısı vardır, bunun sonucunda tekrarlayan boğaz ve akciğer enfeksiyonları gelişir. Gece de ağız solunumu yapan çocukta horlama ve apne (uykuda nefes durması) sık görülür. Bu çocuklar gündüz huzursuz ve uykulu olurlar, zihinsel ve fiziksel olarak yaşıtlarından geri kalabilirler. Sık sık solunum durması ile uyanırlar ve altına idrar kaçırma daha sık görülür. Sinüzit görülme sıklığı artar. Geniz etinin mekanik tıkamasına ve sık enfeksiyonlara bağlı olarak orta kulak enfeksiyonları sık görülür. Bademciğin işlevleri nelerdir? Bademciklerbağışıklık sistemimizin öenmli bir üyesidir. Burun ve ağız yoluyla vücuda giren bakterilerin vücuttan atılmasında rol oynarlar. Birçok insanda bu sistem ömür boyu işlev görür ve vücudumuzu korur. Ancak bazı kişilerde bademcikler görevlerini yapamazlar ve koruyucu özelliklerini kaybederek tam tersi, vücut direncinin düştüğü her fırsatta mikropları yerleştiği ve buradan kana geçtiği bir yer haline gelirler. Bademcik enfeksiyonlar belirtileri nelerdir? Şiddetli boğaz ağrısı,yüksek ateş, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, üşüme titreme görülür. Bu durumun yılda 1,2 kez olması normaldir. Ancak daha sık olmaya başladığında kişi ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalır. Sık geçirilen enfeksiyonlar diğer organları etkiler mi? Sık enfeksiyonlarla kana geçen mikroplar kalp kapakçıklarına yerleşerek kalp romatizması, böbrek ve eklem hastalıklarına neden olurlar. Ayrıca bu çocuklar çok sık antibiyotik kullandıkları için bu ilaçların yan etkilerine maruz kalırlar. Her boğaz ağrısı bademcik enfeksiyonu mudur? Çoğu kişi akut farenjit gibi boğaz enfeksiyonlarını bademcik enfeksiyonları ile karıştırmaktadır. Sık sık akut farenjit geçiren bir hastaya kesinlikle bademcik operasyonu yapılmamalıdır. Bu nedenle bu hastalar mutlaka bir KBB hekimi tarafından bir süre takip edilmeli ve kesin tanı konduktan sonra operasyona karar verilmelidir. Hangi hastalar ameliyat olmalıdır? Biz KBB hekimleri mümkün olduğunca bademcikleri almamaya çalışırız. Ancak bademcikler kouyuculuklarını kaybetmiş ve hastaya zarar vermeye başlamışsa, bu durumda ameliyat öneririz. Bademcik ameliyatlarının kimlere yapılması gerektiği belli kriterlere göre belirlenir. Bu kriterlere göre; 1 yılda en az 67, son iki yılda her yıl en az 5, son 3 yılda her yıl en az 3 kez bademcik enfeksiyonu geçirenler, Uykuda nefes durması (apne) olan çocuklarda geniz eti ile birlikte, Tümör şüphesi olan kişilerde Bademcikler üzerinde ağız kokusu oluşturan birikimleri olan kişilerde bademcikler alınmalıdır. Ameliyatın belli bir yaşı var mıdır? Ameliyat için kesin bir yaş olmamakla birlikte kabul edilen 3 yaşı doldurmasıdır. Ancak uyku apnesi olan çocuklarda zorunlu kalınırsa daha erken de ameliyatı yapılabilir. Halk arasında çocuk biraz daha büyüsün diye yanlış bir kanı vardır, ancak bu durumda beklemek hastaya daha çok zarar verebilmektedir. Bademcik ve geniz eti ameliyatı nasıl yapılır, görünen bir iz kalır mı? Bu ameliyat ağız içinden yapılan bir ameliyattır, doyısıyla dışardan görünen herhangi bir iz olmaz. Ameliyat süresi 3060 dakikadır. Genellikle ameliyat sonrası hastanede yatmak gerekmez. Ameliyat sonrası boğazda ağrı, tükürüğe bulaşık hafif kan gelmesi normaldir. Ameliyatın riskleri nelerdir? Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Bu nedenle her ameliyatta olduğu gibi anestezi almanın risklerini içerir. Ancak anestezi teknikleri ve ilaçlardaki teknolojik gelişmeler bu riski her geçen gün azaltmaktadır. En önemli komplikasyon kanamadır. Operasyon sırasındaki titiz çalışma ile çok nadir görülmesi sağlanır. Çocuk hastalar, erişkinlere göre bu ameliyatı çok daha rahat tolere eder ve birkaç gün içinde normal hayata döner. Erişkinlerde ise boğaz ağrısı biraz daha uzun sürebilir. Ameliyat sonrası bir daha boğaz enfeksiyonu geçirilmeyek diye bir şey yoktur. Kişi bademcik enfeksiyonu geçirmeyecektir, ancak farenjit, grip nezle sinüzit gibi diğer üst solunum yolu enfeksiyonları görülebilir. Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? Doktor tarafından verilen diyet programına uyulmalıdır. Özellikle ilk 3 günde kanama riski fazla olduğundan soğuk ve sıvı gıdalar seçilmeli (süt, berrak meyve suları, muhallebi, dondurma, püre gibi). Dördüncü günden itibaren yavaş yavaş normal gıdaya geçilir. Hasta bol miktarda sıvı almalı. Ağrı nedeniyle yemek yenmemesi ağrının artmasına neden olcaktır. Ameliyat sonrası bademciklerin olduğu bölgede beyaz bir örtü oluşur. Hastalar bunun ilhihap olduğunu düşünürler ancak bu, olması gereken iyileşme dokusudur. İlk gece anestezik maddelere bağlı kan kusma ve tükürüğe bulaşık hafif kan olabilir ancak ciddi bir kanama olması durumunda hemen doktorunuza baş vurmanız gerekir. Sihirli bir değnek yok ç kalmanın kilo kaybından çok bizi strese sokacağını söyleyen Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Aysun Yurdakul, ''Stres diyetteki motivasyonumuzu olumsuz etkiler. Meyve ve sebzenin sağlıklı olduğunu biliyoruz ama proteinden zengin yumurta, peynir, et, tavuk ve kuru baklagilleri ve ekmeği de tüketmeliyiz. Besinleri mix şeklinde tüketmemiz tek başlarına içerdikleri vitamin ve mineral ve elzem aminoasitlerin emilebilirliğini ve etkinliğini arttırır. Sonuçta zayıflama sağlayan sihirli bir değnek ve mucize yoktur. Zayıflamak için bir sürece başlayacaksak ilk önce kan tahlillerimizi yaptırıp metabolizma hızımız ve mevcut rahatsızlıklarımıza göre, yaşımıza, cinsiyetimize ve yaşam şekline göre doğru kilo hedefi koyup uzun soluklu bir yolculuğa çıkmamız gerekecektir'' diye konuştu. A K ilonun kişinin yaşı, cinsiyeti, mevcut rahatsızlıkları ve metabolizma hızına göre değiştiğini vurgulayan Dyt. Aysun Yurdakul, “Sağlıklı kilo kaybı vücut ağırlığına göre ayda 2 ile 4 kilo arasına değişir. Kişiler bazen tek tip beslenerek hızla kilo verebilirim diye düşünüyor. Meyve diyetleri, lahana diyetleri, şok diyetler kısa sürede kilo verdirir gibi gözükse de süreklilik arz etmez.Uyguladığımız diyet yaşamımız içinde yer almadığı sürece kalıcı olmaz. Yapılan diyet bizi sosyal yaşamdan koparmamalı. Kas ve sudan değil, yağdan kilo verilmeli'' dedi. Kilo kontrolünün sağlanabilmesi için, kas kaybı yaşatmayacak bir diyet ve yeterli egzersizin önemli olduğunu söyleyen Dyt. Aysun Yurdakul, ''Kişiye özel yapılan diyet programında egzersizler ve sıvı tüketimi de önemlidir. Bitki çayları faydalıdır diye sınırsız içebilirim şeklinde düşünce yanlıştır. Bazı türlerin aşırı tüketimi vücutta kalsiyum atımına ve kalıcı bağırsak ve sağlık problemlerine neden olabilir. Bunlara dikkat edilmeli” diye konuştu. M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op.Dr. Mehdi Zengin, varisin kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğünü bunun nedenleri arasında kadınların sık kullandığı yüksek topuklu ayakkabıların etkisinin olduğunu belirtti. Varis hastalığının genellikle bacaklarda görülen ve cilt altından giden toplardamarların kabarık hale gelmesi ve genişlemesi olarak ifade edildiğini söyleyen Op. Dr. Mehdi Zengin, ''Bacaklarımızda iki tip toplardamar vardır. Bunlar yüzeysel ve derin toplardamardır. Yüzeysel toplardamarlar cilt altındadır ve gözle görülebilir. Derin toplardamarlar ise derinde ve kemiğin yanında seyrederler. Kirli kanın ayaklardan kalbe dönüşünde derin toplardamarlar asıl görevli damarlardır ve kanın yüzde 90’ını taşırlar. Her iki toplardamarların içinde kanın, aşağı kaçışının engelleyen tek yönlü çalışan kapakçıklar mevcuttur. Bu kapakçıklarda bozulma sonucu kanın kalbe taşınmasında so n i d a e k t d k i i r e a s V run olur ve kan ayaklarda toplanır. Böylelikle varis hastalığı dediğimiz venöz yetmezlik meydana gelir'' dedi. Hareketsizlik etkili Görüntünün dışında varislerin kramp ve ağrıyı da arttırdığını vurgulayan Zengin, ''Varis meslek hastalığı olarak da kabul edilir. Özellikle yüksek topuklu ayakkabı kullanan bayanlarda, uzun süre ayakta çalışan kişiler, ayakların uzun süre hareketsiz ve sabit pozisyonda kalan kişilerde (oturur veya ayakta), ailesel yatkınlığı olan kişilerde (annebabayakın akrabalarda var ise) ve hamilelik dönemlerinde varis artar. Aynı zamanda uzun ve yoğun çalışma koşulları, hareketsiz günlük yaşantı, spordan uzak yaşamakta varisi tetiklemektedir'' dedi. Egzersiz yapın arisi engellemek için dikkat edilmesi gereken konular üzerinde duran Op. Dr. Zengin, ''Varisleri önlemek için, ayak kaslarını güçlendiren egzersizler yapılmalı (yürüyüş, koşu, bisiklet), aşırı kilolu kişiler bir an önce kilolarında kurtulmalı, çok sıcak uygulamalardan uzak durmalı (kaplıca, kum banyosu, güneş banyosu gibi), ayakta uzun süre sabit pozisyonda kalmamalı, uzun saatler topuklu ayakkabı giymekten uzak durmalı, ve tuz alımı azaltılmalıdır'' diye konuştu. V Tedavi Yöntemleri Varisin tedavisinde, derecesine göre farklı yöntemlerin kullanıldığını belirten Zengin, ''İlaç tedavileri, varis çorabı, iğne tedavisi, lazer tedavisi, redyofrekans tedavisi ve cerrahi tedavilerdir. Varisi az olan hastalarda ve varisten korunmak için varis çorabı önerilmektedir. Varis çorapları basınçlarına ve boylarına göre değişik gruplara ayrılırlar. Gece çorap giyilmesine gerek yoktur. İğne ve lazer tedavisi 13 mm çapındaki kılcal damarlar için uygulanabilir. Daha büyük damarlarda başarılı olmaz. Son yıllarda lazer ve radyofrekans yöntemi ile büyük damarlarda damar içine girilerek varisin tedavisi yapılmaktadır. Bu işlemlerin lokal anestezi altında steril koşullarda yapılması gerekmektedir. Cerrahi tedavi bazı vakalar dışında pek tercih edilmemektedir. İleri derecede varisi olan ve ayakta yaralar oluşmuş hastalarda uygulanabilir” dedi. M Abladan hayat öpücüğü Abla Nafiye Çelebi ise, “Kardeşimin acı çekmesini, diyalize girmesini istemiyordum. Artık sağlığına kavuştuğu için çok mutluyum. İnsanlar organ bağışında bulunsunlar. Bağışladıkları her organ bir hayatı kurtaracaktır” diye konuştu. edical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ve Opr. Dr. Sabri Tekin tarafından gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla 48 yaşındaki Nafiye Çelebi'nin böbreği, 34 yaşındaki kardeşi Songül Ekinci'ye nakledildi. Diyarbakır'da yaşayan ve 3 yıldır diyalize giren Songül Ekinci, “Diyalize girmenin sıkıntılarını yaşamayan bilmez. 3 çocuğum var. Diyaliz sonrası çok yorgun olduğum için yemek yapmak, çocuklarla ilgilenmek güçleşiyordu. Nakil olmaya karar verdim. Ablamın verici olarak uygun görülmesiyle nakil yapıldı. Çocuklarım ve ben ablama minnettarız” dedi. 60 bin hasta var Medical Park Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, “Türkiye'de yılda ortalama 60 bin organ bekleyen insan var. Organ bağışı konusunda daha duyarlı olunmalı” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle