22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 MART 2012 PAZAR SAYFA HABER 3 Rekortmenlere ziyaret Yalçın, en adil kamu yöneticisi Antalya Bilirkişiler Derneği, 2011 yılının “En Adil Kamu Yöneticisi” olarak ASAT Genel Müdürü Fethi Yalçın’ı seçti. Yalçın, su tahsilatıyla ilgili konuyu Cumhuriyet Başsavcılığı’na taşıdığı için ödüle layık görüldü Refleks YUSUF HACISÜLEYMAN yhacisuleyman@yahoo.com Hoşgörü mü dediniz? 2 3. Vergi Haftası etkinlikleri çerçevesinde, Vergi Dairesi Başkanı ve yöneticilerinden oluşan bir heyet, 2010 yılı gelir vergisi sıralamasında ikinci olan Yılmaz Turgan ve 2010 yılı Gayrimenkul Sermay İradı Antalya üçüncüsü olan Hatice Küçüközkan’ı ziyaret etti. G Toplum tanımalı Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü, vergi rekortmenlerini ziyaret ederken büyük mutluluk duyduğunu belirterek topluma karşı görevlerini yerine getiren böyle kişilerin toplum tarafından tanınması ve güzel özelliklerin geleceğe aktarılması gerektiğini söyledi. A ntalya Bilirkişiler Derneği, 2011 yılı içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarında yaptığı gözlemler sonucunda Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) Genel Müdürü Fethi Yalçın’ı “Kamudaki En Adaletli Yönetici” olarak seçti. Dernek Başkanı Ahmet Coşgun, Yalçın’a özel tasarlanmış plaket sundu. Örtbas edilmedi Coşgun, “Su faturası tahsilatının usulüyle ilgili şikayet üzerine Genel Müdür Yalçın konuyla ilgili idari inceleme başlattı. Birçok yerde sümen altı edilebilecek ya da geçiştirilebilecek bir konu örtbas edilmedi. Bu adalet konusunda örnek bir yönetici davranışıdır” dedi. ASAT Genel Müdürü Fethi Yalçın da “ASAT, Antalya’nın en büyük yatırımcı kurum ve kuruluşlarından. Büyük yatırımların yapıldığı kurumumuzda adalet, olmazsa olmaz bir kavramdır. Biz kamu idarecileri olarak idare etmek kadar gereğini yapmakla da mükellefiz” diye konuştu. Anıt şiirler SERGÜL CANIGÜR/BURDUR tatürk'ün Burdur'a gelişinin 82. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Cumhuriyet Anadolu Lisesi tarafından ''Anıt Şiirler'' yarışması düzenlendi. Öğretmenevi Nurcihan Velicangil Kültür Merkezi'ndeki yarışmada konuşan Cumhuriyet Lisesi Müdürü Sami Bülbül, yarışmayı anıt şiirleri öğrencilere sevdirmek için düzenlediklerini söyledi. Ramazan Arık’ın birinci olduğu yarışmada Burak Can Mete ikinci, Zeynep Arslan da üçüncü oldu. Dereceye girenlere ödülleri Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Çetin tarafından verildi. A A.Ü.’de şifa buldu D oğuştan idrar yolu gelişmeme rahatsızlığı yaşayan 12 yaşındaki S.P., 2006’dan beri çeşitli hastanelerde 13 kez ameliyat geçirmiş olmasına rağmen rahatsızlığında bir iyileşme sağlanamadı. En sonunda Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde ağız içinden alınan dokudan idrar yolu yapılmasıyla sağlığına kavuştu. Prof. Dr. Selçuk Yücel tarafından 4 saat süren ameliyat sonrası sağlığına kavuşan küçük çocuk, "Ameliyattan önce çok sıkıntı yaşıyordum” diye konuştu. eçen gün Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlemiş olduğu bir toplantıda Türkiye Değerler Araştırması’nın 2011 sonuçları sunuldu. Bu araştırma aslında Dünya Değerler Araştırması şeklinde yapılmakta. Türkiye ayağını ise Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yılmaz Esmer yürütmekte. Bu sonuçların bazıları “zaten başka ne bekliyordun” şeklindeki düşünceye denk düşse de, bazıları da “acaba biz bu muyuz” dedirtecek cinsten. Hani Türkiye olarak bazı konuları sanki ilk kez duyuyormuşçasına davranırız ya, işte onlar bu tip araştırmalarda ortaya çıkarlar. Çünkü yapılan araştırma tekniklerinde genelde ankete katılanların isimleri ve kimlikleri kayıt edilmez, bu nedenle de doğruyu söyleyiveririz. Yunus'tan örnekler veririz, Mevlana'yı sözleriyle anarız her gün; ama o sözlerin anlamını kavramadan, uygulamadan, sadece ezberleriz ki bir yerlerde örnek vermemiz gerekirse hemen onların ermişliklerinin, olgunluklarının arkasına sığınmak için. Bu değerler araştırmasının bazı sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum: “Kesinlikle toplu bir dilekçeyi imzalamam” diyenlerin oranı yüzde 90 (İsveç'te yüzde 18). Bunun tercümesi şu: “Başıma bir şey gelir korkusu”. Bugün birisi kapınızı çalsa ve dese ki, “mahalledeki su borusu artık tamir edilsin, kaçıncı kez patlıyor”, şeklinde bir dilekçe vermek istiyoruz Belediye’ye”, veya “çocuklarımıza parasız eğitim hakkı istiyoruz” diye bir dilekçe uzatsa, imzalar mısınız? Hepimiz ‘evet’ deriz, ama iş imzalamaya gelince kaçımız dökülürüz acaba? Bu soruyu direkt sorduğum için üzerinize alınmayın lütfen, sadece gerçekte yaşananları örneklemek istedim. Bugün siyasetçilerin kullandığı en moda kelime "ötekileştirmek". Kimse bunun olmasını istemiyor; “istiyorum” diyen politikacı çıkar mı? Gerçeğe bakalım; kimsenin olmasını istemediği “ötekileştirmek” toplumumuzun geniş kesiminde zaten yerleşmiş durumda. Komşu olarak istememe oranlarına bakın: Hristiyan dinine mensup bir komşuyu istemeyenlerin oranı yüzde 48, “herhangi başka bir dinden olanı istemiyorum” diyenler yüzde 39. Komşu olarak göçmen ve yabancı istemeyenlerin oranı yüzde 39, oysa eminim ki, her ailenin bir ferdi yurtdışında çalışıyor veya okuyor. Onlar bize orada karşılaştıkları sorunları anlattıkça, olur mu böyle şey, “insanlığa sığar mı” öfkeleniriz... Peki ya biz komşularımız için ne düşünüyormuşuz? Eşcinsel bir komşuyu istemeyenlerin oranı yüzde 84, AIDS hastası için bu oran yüzde 74, nikahsız bir çift için yüzde 68, Tanrı’ya inanmayan bir komşuyu istememe oranı ise yüzde 64. Tamamen iç dünyamızla ilgili ve manevi bir konu olan, yani kimseye zarar vermeyen bir yapıya sahip olduğundan dolayı istenmeyen komşu oranları oldukça yüksek. “Ne olursan ol, yine gel...” dizelerini ne kadar özümsediğimizin aynasını bu araştırma yüzümüze tutuyor gibi geldi bana. Her araştırmada hata payları vardır kuşkusuz, dilerim ki, bunda çok olmuş olsun. Ötekileştirmenin önüne ne yasalarla ne yönetmeliklerle geçebilirsiniz, ne de "bunun teminatı benim" gibi sözlerle, çünkü hepimiz geçiciyiz bu dünyada. Ötekileştirmenin panzehiri ötekini anlamaya çalışmaktır. "Öteki" ifadesini genelde kim kullanır? Çoğunlukta olan, azınlıktaki kesim için kullanır. Demek ki burada çoğulcu düşüncenin azınlıktaki düşünceye hoşgörüsü gerekir. Bunu sağlamakta çok geride olduğumuzu ne yazık ki ülkemizin her alanında, insan yapımızda, toplumun bir bireyi olarak kendimizde görmekteyiz. Tarihinde hep hoşgörülü olduğunu, misafirperver olduğunu iddia eden bir toplumun notları nasıl böyle kırık olur, gerçekten düşündürücüdür. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na aynayı kendimize tutan bu araştırma sonuçlarının açıklanmasını Antalya’da da gerçekleştirdiği için teşekkür ederiz. Hepinizin aklından, eminim şu soru da geçmiştir: “Acaba bu oranlar Antalya halkında nasıldır?” yani bu araştırmayı ATSO sadece Antalya için yaptırsa ne gibi sonuçlar çıkar? Bunu öğrenmenin tek yolu var o da ATSO'nun bunu yaptırması. Aynayı kendimize tutalım ve bakalım 11 milyon turisti ağırlayan bir kentin yaşayanları olarak bizim değer oranlarımız ne çıkacak... Güzel bir pazar günü geçirmeniz dileğiyle… C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle