Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 4 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ GÜNCEL NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN Polisten özel güvenlikçileri “basın özgürlüğü” dersi zel güvenlikçiler yaşamın bir parçası haline geldi. Onları bankaların yanı sıra kamu kurumları ile özel firmaların binalarının dışında parklarda, hatta sokaklarda görmek mümkün. Kısa bir eğitimden sonra özel giysiler giyip bellerine kelepçe ve cop takan, bazıları silah taşıyan özel güvenlikçilerin hepsinin görevlerini gereği gibi yaptıklarını söylemek mümkün değil. Görevini ilgili yasaların çizgisi içinde yapanların yanı sıra sınırı geçenler de oluyor. Aralarında Hollywood filmlerine özenip kendilerini Amerikan Şerifi sananlara rastlanıyor. Onlara talimat verenler arasında yasaların dışına çıkanlar var. Antalya’nın en eski yerel televizyon kanalı olan VTV’nin haber ekipleri, geçtiğimiz yılın aralık ayı içinde iki kez özel güvenlikçilerin engellemesine uğradı. Haberciler, kişisel özgürlüklerin sınırlandırılmasına varacak ölçüde güvenlikçiler tarafından engellendi. Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi içinde birkaç öğrenciye karşı çok sayıda özel güvenlikçinin uyguladığı orantısız güç, televizyon kanallarında gösterildi. Bu olay halkın tepkisini çekti. Bu ve benzeri olayların üst üste gelmesini dikkate alan Antalya Emniyet Müdürlüğü, özel güvenlikçilere yönelik yeni bir eğitim programı uyguladı. Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından, bu kapsam Ö da Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi, Akdeniz Üniversitesi Öğrenci Yurdu ile Yurtkur Bölge Müdürlüğü’nde görevli 247 güvenlikçi, 20 – 27 Ocak tarihleri arasında eğitildi. Antalya Polisi güvenlikçilere kendileri ile ilgili kanunun ayrıntılarını anlattıktan sonra; Kişi Hakları, Özel Güvenlik Görevlilerinin Yetkileri ve Özel Güvenlik Hukuku, Toplumsal Olaylara Müdahale Esnasında Dikkat Edilecek Konular, Toplumsal Olaylara Müdahele Yöntemleri, Toplum Psikolojisi ve Rehberlik konularında bilgi verdi. Özel güvenlik görevlilerinin genel kolluk ile koordinasyonunun önemine değinildi. Aldıkları bilgi ve duyumları bölgede görevli genel kolluk güçlerine aktarmaları halinde suçla mücadelede önemli mesafeler kat edilebileceği belirtildi. Özel güvenlik görevlilerinin yakalama, zor kullanma, arama ve kimlik kontrol yetkileri ve görev alanlarının sınırları hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Özellikle de son zamanlarda özel güvenlik görevlilerinin vatandaşlara ve gazetecilere karşı eylem ve davranışlarına dikkat çekildi. VTV ekibine yapılan engellemeden yola çıkılarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 124. Maddesi’ne göre haberleşmenin engellenmesinin suç olarak tanımlandığı anlatıldı. Anayasal bir hak olan haberleşme hürriyetinin ya salarla güvence altına alındığının, haber yapmanın engellenmesinin hukuka aykırı olduğunun altı çizildi. Ayrıca, kamuya açık alanda haber yapmaya çalışan medya yayın organlarının yayın akışını engellemenin suç teşkil edeceği ve görevlilerin bir yıldan beş yıla kadar ceza alabilecekleri örneklerle açıklandı. Suça Karışan Özel Güvenlik Görevlileri ile ilgili de 5188 sayılı kanunun “Ceza Uygulaması” başlıklı 23. Maddesine değinilerek, Özel Güvenlik Görevlilerinin, görevleri ile bağlantılı işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılacağına değinildi. Yargıtay’a göre; Özel Güvenlik Görevlilerinin kamu görevlisi sayıldığından Özel Güvenlik Görevlilerine karşı işlenen suçlarda; Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 23/2 maddesi uyarınca “Kamu görevlisine karşı suç işlenmiş gibi cezalandırılması gerektiği belirtilerek, seminer sonunda Özel Güvenlik Görevlilerinin çalışmalarında hassasiyet göstermeleri gerektiği vurgulandı. Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün özel güvenlik görevlilerinin genel kollukla etkin, verimli ve koordineli çalışabilmelerini sağlamak, bilgilerini tazelemek, bilinç ve verimliliklerini artırmak amacı ile düzenlenen eğitim seminerlerinin 2012 yılı süresince devam edeceği öğrenildi. H Dünya Sulak Alanlar Günü! er yıl 2 Şubat, “Dünya Sulak Alanlar Günü” olarak kutlanıyor. Ama bu özel günün Türkiye’de kutlandığını görmüyoruz, duymuraftan da derelerin, çayların üzerine HES’ler inşa ediliyor. HES’ler nedeni ile su kaynakları doğal yataklarından alınıp, borulara hapsediliyor. Böylece doğal denge giderek bozuluyor. Dünya Sulak Alanlar Günü’nde Burdur’dan gelen haber iç karartıcıydı: “Dünyada her yıl 2 Şubat günü Dünya Sulak yoruz. Su kaynaklarına, sulak alanlara karşı mahcubiyet içinde olmamız nedeni ile kutlayamadığımızı düşünüyoruz. Bir yandan göllerimiz kuruyor, diğer ta Alanlar Günü olarak kutlanıyor. Türkiye’nin 13 Ramsar alanından biri olan Burdur Gölü, Dünya Sulak Alanlar Günü’nde de çekilmeye devam etti ve göl seviyesi 842,85 metreye düştü. Son 35 yılda suyunun üçte birini kaybeden Burdur Gölü, son yıllarda yok olma tehlikesi altında...” Yorum yapmaya bile gerek yok! urdur’da bir süreden bu yana belli bir grup, Karacaören Barajı ile ilgili gündem oluşturmaya çalışıyor. Karacaören Barajı’ndan gelecekte Antalya’ya içme suyu sağlanmasına yönelik tepki örgütlemesi yapılıyor. Bu proje kapsamında baraj gölü üzerinde bulunan balık çiftliklerinin kaldırılmasına da karşı çıkılıyor. Bu tartışmaya katılanlardan biri de Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Varol. Varol, Karacaören Baraj suyunun Antalya’ya içme suyu olarak verilmesini kabul edilir bulmuyor. Bu konu alınan kararda Burdur’u yönetenlerin imzası olmadığını iddia ediyor. Varol iddialarını şöyle sürdürüyor: “Önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel döneminde Karacaöeren Barajı yine gündeme gelmişti. O dönem sivil toplum örgüleri ve siyasilerle görüşmeler sonucu Karacaören Barajı’ndan su alınmasından vazgeçilerek, Manavgat Oymapınar Barajı’ndan su alma girişiminde bulunuldu. Ama o yöre halkının (Manavgatlıların denilmek isteniyor) tepkisi sonucu oradan da vazgeçilerek tekrar Karacaören Barajı’na dönüldü. Karar Antalya Büyükşehir Belediyesi, Isparta İl Özel İdaresi ve Isparta Belediyesi tarafından tereyağından kıl çeker gibi sessizce alınmıştır…” Baki Varol, il sınırları içindeki Karacaören Barajı’nda Burdur’un inisiyatif kullanamadığını, bölge ile ilgili kararı Isparta ve Antalya’nın yetkililerinin aldığını öne sürüyor. Burdur’un devre dışı bırakıldığını iddia ediyor. Karacaören üzerindeki balık üreticileri ile diğer işletmelerin bu karardan zarar göreceğini, Burdur’un önemli gelir kaybı ile karşılaşacağını öne sürüyor. Burdur Ticaret Borsası Başkanı Baki Varol, iddia ve suçlamalarını daha da artırarak, “Burdur sınırları içerisinde olan barajın suyu alınıyor, halkımızın hiçbir şeyden haberi yok. Böyle bir şey asla kabul edilemez. Bu durumda Antalya ve Isparta illerimiz Burdur’u benimsemiyorlar mı? Karacaören yeni bir tartışma mı yaratacak? B Bizi il olarak görmüyorlar mı? Ben her iki ilin bu su olayında girişim yapan yetkililerini kınıyorum” diyor. Ardında da konuyu, “Ya Burdur’un anahtarını teslim edip göç edelim ya da karara karşı direnelim” noktasına getiriyor. Karacaören için yapılacak eyleme katılmaya hazır olduğunu da, “Ben yörüğüm, bu kış gününde kepeneğimi alıp bugün itibariyle gidip barajın başında yatmaya hazırım” şeklinde konuşuyor. ASAT’ın Karacaören Barajı ile ilgili projesi, birkaç yıl önce gündemdeydi. Özellikle bu kaynağın Isparta’nın atıkları tarafından kirlenmemesi için belli önlemler alınması üzerinde duruldu. Bu konuda birtakım adımlar atıldı. Bugün Karacaören konusunda sert suçlamalar yapan Baki Varol, o zaman da Burdur Ticaret Borsası Başkanlığını yürütüyordu. Yetkililer Karacaören’de çalışma yapılırken duymadı mı? Duydu ise neden o zaman görüşünü açıklamadı ? Bugün, Burdur’un yöneticilerini, sivil toplum örgütlerini ilin çıkarlarını korumamakla suçlayan Baki Varol, önce çuvaldızı kendisine batırmalı. Ticaret Borsası gibi önemli bir kuruluşun başkanlığını yapan Baki Varol’a, böylesi tribüne yönelik açıklamaların yakıştığını söylemek çok güç. Ayrıca Karacaören Barajı’nın DSİ tarafından öncelikle Antalya’nın gelecekteki içme suyunu temin için projelendirildiğini de bilmesi gerekirdi. Böylesi bir kaynağı kirleten birkaç balık çiftliğini korumak için sert açıklamalar yapmasını doğru bulmadık. Karacaören su kaynağı korunmalı. Buradan gelecekte gerekli olursa Antalya’nın dışında Burdur ve Bucak’a içme suyu sağlanmalı. Bu arada Burdur Ticaret Borsası Başkanı Baki Varol’un ateşlemeye çalıştığı bu olaydan Isparta ve özellikle Antalya’daki ilgililer ne kadar haberdar bilemiyoruz. Haberdar olup Varol’u bilgilendirmelerinde fayda var. Yiyelim İçelim Eğlenelim (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ C MY B C MY B