Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 KASIM 2012 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 Anneden oğluna ikinci hayat Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Alper Demirbaş ve Opr. Sabri Tekin tarafından gerçekleştirilen operasyonla anne Esme Saraçoğlu'nun böbreği,oğlu Mehmet Ali Saraçoğlu'na nakledildi Antalya Medicalpark Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş www.alperdemirbas.com Organ nakli nedir? rgan nakli, işlevini yitirmiş ya da yitirmekte olan yaşamsal organların başka bir insandan alınan organlarla yer değiştirmesidir. Yani, işlevini yitirmiş olan organın, yaşamsal öneme haiz olan organla yer değiştirmesidir. Organ yetmezliği ve ölüm ne cinsiyet tanır, ne de millet. “Zengin misin, fakir misin” diye sormaz, yaşının, mesleğinin de önemi yoktur onlar için. Herkes eşittir. Organ nakli ve bağışı ne yazık ki Türkiye’de istenilen oranlara ulaşmayan hatta yaklaşamayan bir alan. Bunun sonucu olarak her yıl, her yaştan binlerce kişi hayatını kaybediyor. Dahası kronik organ hastalıkları sadece hastayı değil ailesini ve yakın çevresini de ilgilendirir, yaşam düzenlerini altüst eder. Organ nakli sadece bir ameliyat değildir. Canlı ya da kadavra vericili olsun işin içine tıbbın dışında hukuk, etik, felsefe, sosyoloji, ekonomi, eğitim yani tümüyle hayat girer. İşte bu nedenle ülkemizde organ nakli ve bağışı sorununun çözümü için tüm bu alanların dikkate alınması ve bu alanlara ilişkin de çalışılması gerekir. Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) böbrek işlevlerinin ilerleyici şekilde, geriye dönüşü olmaksızın kaybedildiği yaygın bir hastalıktır. Bu hastalık tüm organ ve sistemleri etkiler ve yaşamı tehdit eder. Önemli ölçüde iş gücü ve yaşam kalitesi kaybına neden olur. SDBY, sıklığı, kompleks tedavileri ve yüksek ekonomik giderleri nedeniyle ülkemiz için ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Şu anda ülkemizde 70 bin kronik böbrek yetmezliği yaşayan hastanın olduğu tahmin ediliyor ve her yıl bu sayıya 810 bin hasta ekleniyor. Böbrek transplantasyonu, SDBY hastaları için en seçkin tedavi yöntemidir. Kaliteli yaşam Canlı vericili böbrek nakli son dönem böbrek yetmezliği olan hastalara en kaliteli yaşam şansı vermektedir. Canlıdan yapılan organ bağışlarında alıcının iyileşmesi pahasına normal ve sağlıklı bir insana majör bir cerrahi girişim yapılması etik kurallara ve “önce zarar verme” ilkesine ters düşen bir durum gibi görünmektedir. Buna ra ğmen vericinin neden ameliyat edildiğ ini biliyor olması, yüce duygularla başka bir insana hayat gibi değerli bir armağan vermesi ve bu yardım sonrası elde etti ği manevi kazanç bu operasyonu etik açıdan mümkün kılmaktadır. İlk nakil Dünyada gerçekleştirilen ilk başarılı böbrek nakli 1954 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde ikiz kardeşler arasında gerçekleştirilmiştir. Bu dünyanın ilk canlı donörü böbrek nakli ameliyatından 56 yıl sonra 79 yaşında hayatını kaybetti. Bu da göstermektedir ki canlı vericisi olmak bizi yarım insan yapmadığı gibi sevdiğimizin de hayatını uzatmaktadır. K onya'da yaşayan bir çocuk babası 28 yaşındaki Mehmet Ali Saraçoğlu, bir yıldır böbrek hastası olduğunu belirterek, 2 aydır diyalize girdiğini söyledi. Kasıklarında şişme sonucu fıtık olabileceğinden şüphelenerek hastaneye gittiğini söyleyen Saraçoğlu, yapılan tetkiklerde böbrek yetmezliği teşhisinin konulduğunu belirti. Saraçoğlu, bir yıl boyunca ilaç tedavisi aldığını, son iki ayını da diyalizde geçirdiğini söyleyerek, “Hayatım boyunca makineye bağlı kalmak istemedim. Annemin verici olmak istemesiyle nakil olmaya karar verdim. Nakil olan insanlarla görüşerek, tavsiye üzerine An talya'ya geldik. Tetkiklerde annem uygun bulununca naklimiz gerçekleşti. Anneme ve organ nakli ekibine çok teşekkür ediyorum” dedi. Oğluna böbreğini bağışlayan 52 yaşındaki Esme Saraçoğlu ise, “Oğlum artık diyalize girmeyeceği için çok mutluyum. Herkes yakınlarına organ bağışında bulunsun” dedi. Prof. Alper Demirbaş ise ameliyatın başarılı geçtiğini belirterek hem annenin, hem oğlunun sağlık durumlarının gayet iyi olduğunu belirtti. O Soğuk algınlığına dikkat edin Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayriye Daloğlu, hapşırık, öksürükle saçılan virüslerin kolaylıkla kişiden kişiye geçebileceğini belirtti Modern tıpla tedavisi kolay edical Park Antalya Hastane Kompleksi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. İbrahim Duman, böbrek taşları, idrar kaçırma ve prostat hastalıklarının toplumun her kesiminde en sık rastlanan ürolojik hastalıkların başında geldiğini, yarattıkları sıkıntılarla hastaların yaşam kalitesini düşürerek, zamanla ciddi sorunlar doğurabileceğini belirtti. Erkeklerde 20 50 yaş arasında 2 kat daha fazla görüldüğünü belirten Op. Duman ''Günümüzde modern tıp ve gelişen teknoloji ile böbrek ve idrar yolları taşları kolaylıkla tedavi edilebilmektedir'' dedi. M Taş oluşma nedenleri Böbrek taşının oluşma nedeninin idrar yoğunluğunun artması ya da çözünmüş maddelerin idrarda aşırı miktarda bulunması olduğunu belirten Duman ''Taş oluşumu, böbrek kaynaklı asidoz yükselmesi, kalıtsal hastalıklar için ise sistinüri örnek olarak verilebilir. Böbrek taşının oluşumunun yüzde 70'i için bir neden gösterilememektedir. Taş oluşumu genellikle kalıtsal ve başka bazı belirleyici etkenlere bağlanır'' dedi. Böbrek taşı olan kişilerde özellikle günde 23 litre tüm güne yayılarak su tüketilmesi, dengeli beslenme, sebze ve lifli gıdaların tüketilmesi, sınırlı hayvansal protein ile beslenilmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. İbrahim Duman, “Taş riski yüksek olan hastalarda metabolik değerlendirmesi yapılmalı ve gerekirse medikal tedaviye başlanmalı. Düşük riskli hastalarda diyet ve yaşam stili ile ilgili önerilerde bulunulmalıdır'' dedi. irüsün çocukların vücuduna girdikten bir süre sonra burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ateş, iştahsızlık, boğaz ağrısı, ya da yutma güçlüğü, öksürük, huzurzuzluk, boyunda küçük bezeler gibi şikayetlerin ortaya çıktığını söyleyen Uzman Dr. Hayriye Daloğlu "Soğuk algınlığı birçok çocukta özel bir tedavi gerektirmeksizin iyileşebilmektedir. Ancak özellikle 3 aydan küçük bebeklerde hastalıklarla ilgili bir belirti hissedilir hissedilmez ço V cuk hekimine gösterilmesi gerekmektedir. Çünkü bebeklerde soğuk algınlığı hızlı şekilde alt solunum yolu enfeksiyonuna dönüşebilmektedir" dedi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Daloğlu, özellikle çocuklarda soğuk algınlığı sırasında nefes almada güçlük, ıslık sesi benzeri bir hışıltı ya da her nefes alıp vermede burun kanatlarıda açılıpkapanma, dudaklarda ya da tırnaklarda morarma, burun akıntısı 1014 günden daha fazla sürerse, kulak ağrısı, ateş 39 derece üzerine çıkarsa, aşırı derecede huzursuz ya da halsiz ise mutlaka doktora başvurulması gerektiğini belirtti. hasta insanlarla temas etmemesi olduğunu söyleyen Daloğlu "Daha büyük çocuklarda ya da erişkinlerde oldukca hafif bir klinik tabloya sebep olan bir çok virüs, bebeklerde ciddi hastalıklara neden olabilir. Eğer çocuğunuz kreşe ya da okula gidiyorsa, hasta olduğu zaman, arkadaşlarından uzak bir yerde hapşırmasını ya da öksürmesini, bunu yaparken ağzını bir mendille kapatmasını ve elerini yıkaması gerektiğini öğretelim" dedi. Korunma Eğer bebeğiniz 3 aydan küçükse, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmanın en iyi yolunun, Türkiye’deki ilk nakil 3 Kasım 1975’te 12 yaşında bir erkek hastaya annesinin böbreğinin takılmasıyla ülkemizde ilk canlı vericili böbrek nakli Prof. Dr. Mehmet Haberal ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. İlk kadavra böbrek nakli ise Avrupa Transplantasyon Birliği’’Eurotransplant’’ den getirilen kadavra böbrek ile yine Haberal ve ekibi tarafından 10 Ekim 1978’de ve nihayet 2238 sayılı yasanın çıkmasından bir ay sonra 27 Temmuz 1979’da trafik kazasından ölen bir vatandaşın böbreği alınarak ilk yerli kadavradan böbrek naklini gerçekleştirmişlerdir. Literatüre bakıldığında böbrek vericilerinin 40 yıllık tıbbi takiplerinde böbrek yetmezliği ve diğer hastalıklara yakalanma sıklığında toplumdan bir farkları olmadığı gösterilmiştir. Organ bağışı Organ nakli ve bağışı ne yazık ki Türkiye’de istenilen oranlara ulaşmayan hatta yaklaşamayan bir alan. Bunun sonucu olarak her yıl, her yaştan binlerce kişi hayatını kaybediyor. Dahası kronik organ hastalıkları sadece hastayı değil ailesini ve yakın çevresini de ilgilendirir, yaşam düzenlerini altüst eder. Tıpta ‘yüzyılın mucizesi’ olarak tanımlanan bu alanda tıp fakültesine başladığım günden beri ilgilendim ve hasta hayatı kurtarmak için mücadele verdim. Özellikle son yıllarda Sağlık Bakanlığı'nın organ nakli konusuna verdiği önem Türkiye'deki organ nakli sayısının artışında kendini göstermektedir. 1998 yılında 360 olan böbrek nakli sayısı 2011 için 2.800 nakile ulaşmıştır. Türk Nefroloji Derneği’ nin verilerine göre, her yıl diyalize başlayan hastaların yüzde 11’ i o yıl hayatını yitirmiş. Bir diğer deyişle, bugün diyalize başlayan yüz kişinin neredeyse tamamını biz on yıl sonra kaybediyoruz ama böbrek nakli yapılanlarda ölüm oranı her yıl yüzde 1’ dir. Yani 10 yıl sonra böbrek nakli yapılan hastaların yüzde 85 ila 90’ ı hayattadır ve bunların yüzde 75 ila 80’ i normal böbrek fonksiyonlarıyla yaşamaktadır. Çağrı Organ nakliyle 1516 yıldır uğraşan biri olarak şunu söylemek istiyorum: Lütfen öldükten sonra organlarınızı bağışlayın. Çünkü toprak oluyorlar. Öbür dünyada onlara ihtiyacınız olmayacak, bunu bütün dinler de bu şekilde söylüyor. Eğer ailenizde bir kronik organ hastası varsa o zaman doğru bilgiyi edinin. Çünkü çok yanlış inanışlar var; mesela bir böbreğimi verirsem sakat kalırım çocuğum olmaz diyen hastalar oldu. Ailelerinde kronik böbrek hastası ya da siroz hastası olan ailelerin bu konuda çok iyi bilinçlendirilmesi lazım... Eğer verici adayında belli şartlar sağlanmışsa, belli hastalıklar yoksa yapılan geniş kapsamlı tetkiklerde bir sorun yoksa o zaman böbrek vericisi olmanın bir zararı yoktur. Peki faydası nedir? Yakınınızın hayatını kurtarmak! C MY B