25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 KASIM 2012 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 Kapalı mekanlar sizi hasta edebilir Ani hava değişimleri ve kapalı mekanlarda uzun süreli bulunma, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarından zatürreye kadar bir çok hastalığı beraberinde getirebilir Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Beslenme Ve Diyet Bölümü Diyetisyen Aysun Yurdakul M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Dr. Bekir Uygun ''Havanın soğuması nedeniyle kapalı mekanlarda bulunma ve yakın temas olasılığının artması, hava kirliliğinin artması, toplu ve sıkışık ortamlarda yaşam, okulların açılması ile bulaşmalar hastalıkların oranını artırmaktadır'' dedi. Kış aylarında; vücudun direncini kıran birçok değişikliğin de bu artışa katkıda bulunduğunu anlatan Uygun, “Havanın soğumasıyla birlikte yorgunluk görülür, depresif bir mizaç ha kim olur. Bu nedenle günlük enerji, vitamin ve mineral gereksinimini artar” dedi. Kış mevsiminde en çok soğuk algınlığı ve grip hastalığının artış gösterdiğini söyleyen Uygun ''Her ikisi de virüs dediğimiz çok küçük mikroorganizmalarla bulaşır. Hastalık etkeni mikroorganizmaların bulaşmasında, hasta kişilerden hapşırma, öksürme yoluyla çevreye yayılan damlacıkların direkt solunum yoluyla alınması önemli bir faktördür. Fakat gözden kaçan önemli bir bulaşma yolu da kirli ellerdir. O yüzden elleri sürekli temiz tutmak gerekir” diye konuştu. Sonbaharda yazın verdiğimiz kiloları geri almayalım ışın daha koyu ve kalın giysiler giyecek olmamızın verdiği rahatlık bize verdiğimiz kiloları geri aldırmasın. Sonbahar aslında kilo vermeye başlamak için en ideal mevsimdir. Yazın sonbaharın tam tersine daha açık renkler ve dar kıyafetler ve mayo giyecek olmamız yazın hemen öncesi yapılan sıkı diyetleri yapmamıza neden olmaktadır. Bu süreye sonbaharda başlamak zaman kaygısı olmadan daha sağlıklı ve kalıcı kilo vermemizi sağlar. Hızlı verilen kilolar yağdan çok kaslarımızdan verdiğimizi ve sağlıklı olmadığını biliyoruz. Sonbaharın etkisiyle hepimizde duygusal sakinlik, daha fazla uyku ihtiyacı, karamsarlık ve depresyonun arttığı da bir gerçektir. Stresin de yağ depolanmasını arttırdığını biliyoruz. Sonbahar bizi eve kapatmasın. Fiziksel aktivitemizi arttıralım. Sonbaharla gelen soğuklar içtiğimiz su miktarını azaltmasın. Günde en azından 8 bardak su içmeliyiz. Yazın sıcaktan daha hafif geçirdiğimiz öğünlerin yerini ağır K Kış ayları artan bu hastalıklardan yağlı,yemekler almasın. Kızartmalardan, hamur işlerinden uzak duralım. Havaların daha erken kararmasıyla televizyon karşısındaki daha fazla geçen süreyi devamlı atıştırarak geçirmeyelim.Akşam yemeğini yediğimiz saatle uyuduğumuz saat arasına en az 4 saat geçmesine dikkat edelim. Havaların soğumasıyla grip ve soğuk algınlığın arttığı bu mevsimde gün içerisinde her besin grubundan yeterli ve dengeli miktarda almamız gerekir.A ve C vitaminleri antioksidan vitaminlerdir. Bu vitaminler bağışıklık sistemimizi artırırlar. Mandalina , portakal,havuç, brokoli, soğan, biber, kabak, roka, tere, karnabahar, , marul gibi sebze ve meyveler vitaminlerden zengindir. Soğukla birlikte ihtiyaç hissedilen çay ve kahve yerine daha çok bitki çaylarını tercih edelim. Bağışıklık sistemimizi güçlendiren baharatlardan zencefili gün içerisinde daha çok kullanalım. İçilen zencefilli süt tokluk hissi sağladığı gibi bağışıklık sistemimizi de güçlendirir. nasıl korunabiliriz? K irli, kapalı ve soğuk ortamlarda uzun süre kalınmamalı. Hava sıcaklığına uygun kıyafetler giyilmeli. Solunum yolu hastalığı olanlar mümkünse bulaştırıcılığı geçene kadar diğer insanlarla temastan kaçınmalı. Sık sık eller yıkanmalı. Beslenme programı gözden geçirilmeli. Doğal yoldan veya ilaç şeklinde vitamin takviyeleri yapılmalı. Turunçgil ler, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, yeşilbiber, karnabahar, mandalina, maydanoz, roka, tere gibi sebzeler, vitaminler açısından zengindir. Ayrıca çay ve kahve yerine bitki çayları veya C vitamin yönünden zengin kuşburnu, ekinezya ve ginseng gibi bitkisel çaylar ile taze meyve ve sebze suları tüketilmeli. Proteinler, günlük beslenmeden eksik edilmemeli. Protein kaynakları yeterli tüketilmeli. Babasının verdiği böbrekle Menopoza dikkat Tanı ve tedavisi enopozun olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesinin koşulunun erken tanı ve tedavi olduğunu anlatan İnal ''Menopozdaki kayıplar ilk yıllarda en fazladır. Menopoz temel olarak yumurtlamanın durması veya yumurtalıkların alınması ile ortaya çıkar. 40 yaşından sonra 1 yıl süreyle adet görmeyen ve yakınmaları da olan kadın başka araştırma yapılmaksızın menopozda kabul edilebilir. Menopoza geçiş döneminde, gebelik ve düzensiz kanamaya neden olabilecek kötü huylu hastalıklar ayırt edilmelidir. Bunun için seyrek adet gören, ateş basması, çarpıntı, ve psikolojik değişiklikleri olan bir kadının kan testlerine bakılmalı” dedi. sağlığına kavuştu edical Park Antalya Hastane Kompleksi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. M. Murat İnal, menopoza girme yaşının 4555 olduğunu, 40 yaştan önce menopoza girmenin, "erken menopoz " olarak tanımlandığını ve sigara içen, hiç doğum yapmamış, yüksek rakımlarda yaşayan kadınların daha erken menapoza girebileceğini belirtti. M M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ve Opr. Dr. Sabri Tekin tarafından gerçekleştirilen operasyonla 77 yaşındaki Mustafa Karakurt'un böbreği, 51 yaşındaki oğlu Yüksel Karakurt'a nakledildi. Baba Mustafa Karakurt ise, hayatında hiç alkol, sigara kullanmadığını ve sağlıklı olduğunu belirterek, “Kendimi hep çok sağlıklı hissettim. O yüzden de oğluma böbreğimi vermek istedim. Yapılan tetkikler sonrasında böbreğimi verebileceğimi öğrenince çok sevindim” dedi. Bir yıldır diyalizde Marmaris'te yaşayan evli 2 çocuk babası Yüksel Karakurt, kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu ve bir yıldır da diyalize girdiğini söyledi. Durumları iyi Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ise yaptığı açıklamada, babanın da oğlunun da sağlık durumlarının gayet iyi olduğunu belirtti. Prof. Demirbaş, “Türkiye'de yılda ortalama 60 bin organ bekleyen insan var. Organ bağışı konusunda insanların daha duyarlı olması gerekiyor" diye konuştu. M Yaşam kalitesinin düşmesi Doç. İnal, ''6 aydan uzun süredir adet görmeyen ve hormonal incelemelerinde menapoz değerler tespit edilen kadınlar menapoza girmiş kabul edilir. Menopozda oluşan bazı değişiklikler kadının hayatını derinden etkileyebilir. Bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olur. Bugün menopoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık kabul edilir. Menopozda azalan hormonların yerine konmasıyla menopoza ait olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirgenebilmektedir'' diye konuştu. Menapoz sürecinin ani başlayan bir dönem olmadığını belirten İnal, ''Menopoz dönemindeki değişiklikler, östrojenin, yumurtlamanın durması sonucu azalmasıdır. 40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları oluşur. Sonrasında ateş basması, terleme, çarpıntı, uykusuzluk, sinirlilik, depresyon, unutkanlık, halsizlik, cinsel istekte azalma, kemik erimesi ortaya çıkabilir” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle