Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 EKİM 2012 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 Reflüsüz hayat mümkün Op. Dr. Mehmet Güler, Türkiye'de yaklaşık her beş yetişkinden birinin reflü hastalığıyla yaşadığını ve yıllarca kontrolsüz ilaç kullandığını, reflü için kalıcı tedavi yönteminin ise laparoskopik antireflü ameliyatları olduğunu belirtti Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Beslenme Ve Diyet Bölümü Diyetisyen Aysun Yurdakul Sonbaharda yazın verdiğimiz kiloları geri almayalım. ışın daha koyu ve kalın giysiler giyecek olmamızın verdiği rahatlık bize verdiğimiz kiloları geri aldırmasın. Sonbahar, aslında kilo vermeye başlamak için en ideal mevsimdir. Yazın, sonbaharın tam tersine daha açık renkler, dar kıyafetler ve mayo giyecek olmamız; yazın hemen öncesinde sıkı diyetler yapmamıza neden olmaktadır. Bu süreye sonbaharda başlamak zaman kaygısı olmadan daha sağlıklı ve kalıcı kilo vermemizi sağlar. Hızlı verilen kilolar yağdan çok kaslarımızdan verdiğimizi ve sağlıklı olmadığını biliyoruz. Sonbaharın etkisiyle hepimizde duygusal sakinlik, daha fazla uyku ihtiyacı, karamsarlık ve depresyonun arttığı da bir gerçektir. Stresinde yağ depolanmasını arttırdığını biliyoruz. Sonbahar bizi eve kapatmasın. Fiziksel aktivitemizi arttıralım. Sonbaharla gelen soğuklar içtiğimiz su miktarını azalmasın. Günde en azından 8 bardak su içmeliyiz. Yazın sıcaktan daha hafif geçirdiğimiz öğünlerin yerini ağır yağlı, yemekler almasın. Kızartmalardan, hamur işlerinden uzak duralım. Havaların daha erken kararmasıyla televizyon karşısındaki daha fazla geçen süreyi devamlı atıştırarak geçirmeyelim. Akşam yemeğini yediğimiz saatle uyuduğumuz saat arasına en az 4 saat geçmesine dikkat edelim. Havaların soğumasıyla grip ve soğuk algınlığın arttığı bu mevsimde gün içerisinde her besin grubundan yeterli ve dengeli miktarda almamız gerekir. A ve C vitaminleri antioksidan vitaminlerdir. Bu vitaminler bağışıklık sistemimizi artırırlar. Mandalina, portakal, havuç, brokoli, soğan, biber, kabak, roka, tere, karnabahar, marul gibi sebze ve meyveler vitaminlerden zengindir. Soğukla birlikte ihtiyaç hissedilen çay ve kahve yerine daha çok bitki çaylarını tercih edelim. Bağışıklı sistemimizi güçlendiren baharatlardan zencefili gün içerisinde daha çok kullanalım. İçilen zencefilli süt tokluk hissi sağladığı gibi bağışıklık sistemimizi de güçlendirir. M Böbrek taşı hastaları bol bol su tüketmeli M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Üroloji Bölümü Op. Dr. İbrahim Duman, böbrek taşlarının, idrar kaçırma ve prostat hastalıklarının, toplumun her kesiminde en sık rastlanan ürolojik hastalıkların başında geldiğini, hastaların yaşam kalitesini düşürerek, ciddi sorunlar doğurabileceğini belirtti. Erkeklerde 2050 yaş arasında 2 kat daha fazla görüldüğünü belirten Duman, ''Günümüzde çağdaş tıp ve gelişen teknoloji ile böbrek ve idrar yolları taşları kolaylıkla tedavi edilebilmektedir'' dedi. Böbrek taşının, idrar yoğunluğunun artması ya da çözünmüş maddelerin idrarda aşırı miktarda bulunmasından oluştuğunu belirten Op. Dr. Duman, ''Böbrek taşının oluşumunun yüzde 70'i için bir neden gösterilememektedir. Taş oluşumu genellikle kalıtsal ve başka bazı belirleyici etkenlere bağlanır'' diye konuştu. Böbrek taşı olan kişilerin, günde 23 litre su içmesi, sebze ve lifli gıdaları tüketmesi, sınırlı hayvansal protein ile beslenilmesi gerektiğini söyleyen Duman, ''Taş riski yüksek hastalarda metabolik değerlendirme yapılmalı, gerekirse medikal tedavi uygulanmalı” dedi. edical Park Antalya Hastane dir. Reflü bir mide hastalığı değil, yeKompleksi Genel Cerrahi Uzma mek borusu hastalığıdır. Hastalığın senı Op. Dr. Mehmet Güler, reflü bebi; yemek borusunun alt kısmınnün toplumda oldukça sık görülen ama az daki boğumun fonksiyonunu tanınan bir hastalık olduğunu, Türkiye'de kaybetmesidir. Bu nedenle yaklaşık olarak her beş yetişkinden birinin sadece aşağıya doğru tek reflü hastalığıyla birlikte yaşadığını ve yıl yönlü olması gereken tralarca kontrolsüz ilaç kullandığını, reflü için fik, çift yönlü işler hale kalıcı tedavi yönteminin ise laporoskopik an geliyor. Kahve, alkol, sitireflü ameliyatları olduğunu belirtti. gara, yağlı ve bahaHastanelere yanmaekşime şikayetleri ile ratlı gıdalar reflüyü başvuran hastaların genellikle kendilerinde artırıyor" dedi. gastrit olduğunu düşündüğünü ancak araştırılınca bu hastaların önemli bir kısmında Gastroözefagiyal Reflü Hastalığı (GÖRH) olduğunun anlaşıldığını belirten Op. Dr. Mehmet Güler, hastalığın iki temel belirtisi bulunduğunu ifade ederek, "Belirtilerden birincisi, göğüs bölgesinde mideden yukarıReflünün başka bazı sindirim sistemi hasya doğru gelen yanma talıklarıyla karışabildiğini ve ameliyat gerektihissi, ikincisi ise mide ren hastaların ayırt edilmesinde dahiliye ve gasasitinin veya kısa bir sütroenteroloji uzmanlarının rolünün önemli olduğunu belirten Op. Dr. Mehmet Güler, re önce yenilen gıdaların uzun süredir yoğun reflü şikayetleri olan hastalar için kalıcı tedavi yönteminin laağza doğru geri gelmesiparoskopik antireflü ameliyatları olduğunu, ameliyatın birer cm’lik 45 adet ke K Tedavi Yöntemleri siden oluştuğunu ve 12 saatte yapıldığını, ameliyat sonrası ağrı ve yara problemlerinin açık ameliyatlara göre çok daha hafif olduğunu ifade etti. Güler, ameliyat sonuçlarının uzun vadede hastaların yüzde 90'ından fazlasında ilaçsız ve reflüsüz bir hayat sağladığını sözlerine ekledi. er 100 yetişkinden 20'sinin bir biçimde bu hastalıktan rahatsız olduğu halde bunlardan sadece birkaçının doktora başvurduğunu, yoğun şikayetleri olan hastaların kontrolsüz ve düzensiz şekilde asit düşürücü ilaçlar kullandığını belirten Güler, "Hastalığın ilaçlarla tedavisi mümkün olsa da tekrarlama ihtimali yüksek. Bu nedenle pek çok insan her gün yanmaekşime şikayetleri ile yaşamaya devam ediyor. Hastalık uzun vadede gündelik yaşam konforunu ileri derecede bozuyor. Asit tahrişi yemek borusunda kronik iltihaba yol açıyor. Zamanla kanama H Doktora başvurmuyorlar ve darlık meydana gelebiliyor. Uzun vadede az da olsa yemek borusu kanseri riskinde artış görülüyor. Ses kısıklığından kronik öksürüğe kadar pek çok ek soruna da yol açabiliyor " dedi. Kış enfeksiyonlarından kendinizi koruyun ışın gelmesiyle başlayan ani hava değişimleri üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarından zatürreye kadar birçok hastalığı beraberinde getirdiğini söyleyen Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Dr. Bekir Uygun, ''Kapalı mekanlarda bulunma, hava kirliliğinin artması, toplu ve sıkışık ortamlarda yaşam, okulların açılması ile bu hastalıkların oranını artar. Hava sıcaklığının düşmesi ve nem oranının değişimi, kış mevsiminde bazı enfeksiyon hastalıklarının daha sık görülmesine neden olmaktadır'' dedi. Kış aylarında, vücut direncini kıran K değişiklikler de yaşandığını anlatan Uygun, “Cildimiz kurur ve bütünlüğü bozularak enfeksiyonlara eğilimi artar. Havanın soğumasıyla yorgunluk görülür, depresif mizaç hakim olur. Bu nedenle günlük enerji, vitamin ve mineral gereksiniminde artış olmaktadır” diye konuştu. Kışın soğuk algınlığının sık lıkla yaşandığını anlatan Uygun, ''Her ikisi de virüslerle bulaşır. Bulaşmada, hasta kişilerden hapşırma, öksürme yoluyla çevreye yayılan damlacıkların direkt solunum yoluyla alınması önemli bir faktördür. Ağız ve burun salgılarının bulaştığı ellerle başka kişilere veya eşyalara temas sonucu mikrop kolayca bulaşır' dedi. Nasıl korunabiliriz? Uygun, ''Kirli, kapalı ve soğuk ortamlarda uzun süre kalınmamalı, Hava sıcaklığına uygun kıyafetler giyilmeli. Solunum yolu hastalığı olanlar mümkünse bulaştırıcılığı geçene kadar diğer insanlarla temastan kaçınmalı. Beslenme programı gözden geçirilmeli, Vitamin takviyeleri almalı. Turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, yeşilbiber, karnabahar, mandalina, maydanoz, roka, tere gibi sebzeler vitaminler açısından zengin besinlerdir. Ayrıca bitki çayları ile taze meyve ve sebze sularının tüketilmeli. Meyveler sıkıldıktan hemen sonra içilmeli. Protein kaynakları yeterli tüketilmeli” dedi. C MY B