02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 EKİM 2012 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 Menopoza dikkat Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. İnal, 40 yaştan önce menopoza girmenin, "erken menopoz" olarak tanımlandığını, sigara içen ve doğum yapmamış kadınların erken menapoza girebileceğini belirtti Ayda bir kez kontrol değişiklik, kalınlaşma, kızarıklık, yara, memenin rengi, dokusu veya şeklinde değişiklik, meme derisinde kalınlaşma, şişme veya renk değişikliği, meme ucunda akıntı, meme başında içeriye doğru çekilme durumu tespit edilirse derhal bir hekime başvurulmalıdır” dedi. Ailesinde meme kanseri görünen bir kadının, kansere yakalanma riskinin daha fazla olduğunu belirten Opr. Dr. Atlı, annelerin doğumdan sonra bebeklerini emzirmelerinin kendileri ve bebekleri için önemli olduğunu, alkol ve sigaradan uzak durulması, haftanın belirli günleri spor ve yürüyüş yapılması ve beslenmelerine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Prof.Dr. Hüseyin Okutan Koroner baypas ameliyatı olmanız gerektiği söylense ne düşünürsünüz? odern dönemde günlük yaşam koşullarının mevcut şeklini alması, beklenen yaşam süresinin uzaması koroner kalp hastalığı sıklığı arttırmıştır. Mutlaka kendimizde, yakın bir akrabamızda ya da en azından bir tanıdığımızda koroner kalp hastalığı vardır. Bu hastaların bir kısmı da koroner baypas ameliyatı olmaları konusu ile yüz yüze gelmişlerdir. Koroner baypas ameliyatı olması gereken hastaları iki gruba ayırmak doğru olur. Birinci grup hastalar, yakınmaları nedeniyle kalp anjiyosu olan ve koroner baypas ameliyatı önerilen hastalardır. Bu hasta grubu, önerilen ameliyat konusunda ayrıntılı bilgi alabilecek ve ameliyat olacağı merkezi, dolayısı ile ameliyat olacağı hekimi de seçebilecek zamana sahiptir. İkinci grup hastalar ise ani gelişen bir kalp krizi ile hastaneye kaldırılıp acil müdahale edilen hastalardır. Bu hastalara yapılan kalp anjiyosu sonrası koroner baypas ameliyatı önerildiğinde düşünmek ve karar vermek için hastanın ve ailenin daha kısıtlı bir zamanı vardır. Hastanın ve ailenin ameliyata hazırlanması, sürecin farkında olmaları, hastanın ameliyat sonrası eski yaşamına dönmesi açısından oldukça önemlidir. Yoğun günlük işleyiş nedeniyle ameliyatı yapan cerrah, ameliyat olacak hastaya yeterli zaman ayıramayabilir. Bu nedenle hastalığı hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan, geçireceği ameliyat konusunda ise endişe ve korkuları olan bir hasta profili oluşur. İdeal olan her iki hasta grubunda da hekimin hastaya yeterli zaman ayırarak durumunu anlatılması, varsa sorularına cevap verilerek endişelerini gidermesi gerekir. Bu şansa sahip olan bir hasta ameliyata psikolojik olarak daha iyi hazırlanmış olur. İlaveten, ameliyattan sonraki dönemde hastanın ne zaman yürüyebileceği, fiziksel aktivitelerinde bir kısıtlama olup olmayacağı, yaşam tarzında bir değişiklik olup olmayacağı konusunda aydınlatılmalıdır. Ameliyat önerilen hastanın ameliyata alınması süreci birkaç saatten birkaç güne kadar değişebilir. Bu dönem her hasta için farklı olduğundan bu sürenin doğru kullanılması gerekir. Ek bir sorun olmayan hastalar ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde yürütülmekte ve ağızdan beslenmeye başlanmaktadır. Sıklıkla bir ya da iki gün içinde hasta yoğun bakım servisinden odasına alınmaktadır. Odasında daha serbest hareket edebilen hastanın yine ek sorun olmadığı zaman 5. Gün evine taburcu edilir. Hastanın ameliyattan sonraki 6 haftalık dönemini, istirahat ve rutin hayatına geri dönüş için hazırlık dönemi olarak adlandırmak doğru olur. Bu dönemde yara iyileşmesine zarar verecek ağır egzersizler ve fiziksel aktiviteler önerilmez. Ameliyat sonrası tıbbi kontroller hekimin isteğine göre de değişmek üzere 1. hafta 2. Hafta 1. Ay 3. Ay ve 6. Aylarda yapılabilmektedir. Koroner bypass ameliyatı olmuş hastalarda her şey yolunda gitse bile senede en az 2 defa kontrol yapılması uygun olur. Bir sonraki buluşmamızda koroner baypas ameliyatı sonrası günlük yaşam, yaşam tarzımızda yapılacak değişiklikler, egzersiz planı konusunu işleyeceğiz. M M M Menopoz tanı ve tedavisi enopozun olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesinin koşulunun erken tanı ve tedavi olduğunu vurgulayan Doç. Murat İnal ''Menopozdaki kayıplar ilk yıllarda fazladır. Menopoz temel olarak yumurtlamanın durması veya yumurtalıkların alınması veya çalışamayacak kadar hasar görmesine bağlı olarak ortaya çıkar. 40 yaşından sonra bir yıl süreyle adet görmeyen ve yakınmaları da olan bir kadın başka araştırma yapılmaksızın menopozda kabul edilebilir. Menopoza geçiş döneminde, gebelik ve düzensiz kanamaya neden olabilecek kötü huylu hastalıklar ayırt edilmelidir. Bunun için seyrek adet gören, ateş basması, çarpıntı, terleme ve psikolojik değişiklikleri olan bir kadına kan testi yapılır” dedi. edical Park Antalya Hastane Kompleksi Genel Cerrahi Opr. Dr. Muzaffer Atlı, Türkiye'de kadınların kanserden ölüm nedenleri arasında meme kanserinin akciğer kanserinden sonra ikinci sırada geldiğini, meme kanserinin erken teşhisinin muayene ve görüntüleme yöntemleriyle mümkün olduğunu belirtti. Artık meme alınmıyor Geçmişte meme kanserinin cerrahi tedavisinde memenin tamemen alındığını belirten Opr. Dr. Muzaffer Atlı, ''Günümüzde koruyucu meme cerrahisinin gelişmesi, memenin tümden alınmadan da meme kanserinin tedavisinin mümkün kılmaktadır” diye konuştu. Kontrol edin Atlı, ''20 yaş üzerindeki kadınların meme kanserine yakalanma riski vardır. Kadınlar en az ayda bir kez meme kontrollerini yapmalıdır. Bunun için kendi kendilerine elle yapacakları muayene önemlidir. Düzenli yapacakları muayene sonucunda memelerin yapısı hakkında bilği sahibi olacaklar ve olası değişiklikleri farkedeceklerdir. Memede edical Park Antalya Hastane Kompleksi Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Doç.Dr. M. Murat İnal, menopoza girme yaşının ortalama 4555 olduğunu belirtti. Kadın hayatının ortalama olarak üçte birinin menopoz döneminde geçtiğini söyleyen Doç. İnal, ''Altı aydan uzun süredir adet görmeyen ve hormonal incelemelerinde menapozal değerler tespit edilen kadınlar menapoza girmiş kabul edilir. Menopoz, yumurtlama fonksiyonlarının sonlanmasından sonraki doğal bir aşamadır. Ancak menopozdaki bazı değişiklikler kadının hayatını öylesine olumsuz etkiler ki bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olur. Bu gün menopoz, olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilir. Özellikle kadın yumurtalık hormonlarının laboratuar koşullarında üretilip kullanılmaya başlanmasıyla bu kavram daha da ön plana çıkmıştır. Menopozda azalan hormonların yerine konmasıyla menopoza ait değişiklikler ve M hastalıklar kolaylıkla önlenebilmektedir'' dedi. Menapoz sürecinin ani başlayan bir dönem olmadığını belirten Doç. Dr. Murat İnal ''40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları oluşur. Sonrasında ateş basması, terleme, çarpıntı, uykusuzluk, sinirlilik, depresyon, unutkanlık, halsizlik, cinsel istekte azalma, kemik erimesi, damar sertliği, ağrılı ilişki, idrar kaçırmaya kadar varabilen idrar yollarında atrofi ortaya çıkmaktadır'' diye konuştu. Migreni tetikleyen faktörleri unutmayın M edical Park Antalya Hastane Kompleksi, Nöroloji Uzmanı Dr. Nilgün Polat, halk arasında şiddetli baş ağrısı olarak bilinen migrenin, kişinin iş hayatanı, sosyal yaşantısını büyük ölçüde etkilediğini belirtti. Migrenin belirtileri arasında hafiften başlayarak zonklayıcı karaktere dönüşen baş ve boyun ağrıları olduğunu söyleyen Polat, “Hastaların çoğunda baş ağrısı ile mide bulantısı görülür. Ağrılar ve bulantılar fiziksel aktivitelerin artması ile çoğalır. Hastaların bir çoğunda ışık, ses ve kokuya karşı duyarlılık artar” dedi. Migreni tetikleyen faktörler arasında stres, açlık, uykusuzluk, üzüntü gibi farklı nedenlerin olduğunu vurgulayan Polat, “Düzensiz beslenme ve sıvı tüketimi migreni arttırır. Bazı kişilerde migrenin çikolatayla ilgisi olduğu dahi söylenir. Eskitilmiş kaşar tiramin, salam ve sucuk da nitrit içermelerinden dolayı migren hastalığını ortaya çıkarabiliyor'' diye konuştu. Migreni tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yönetiminin henüz bulunmadığını belirten Polat, ''Tedavi yöntemleri sadece migrenin etkisini azaltır. İlaçlar yardımıyla ağrınız hafifletilebilir ancak tam anlamıyla tedavi mümkün olmayabilir. Bunun nedeni ise bazı kişiler tedavi gördükten uzun yıllar sonra tekrar migren sorunuyla karşılaşabilirler. Yani migren tekrarlayabilen bir rahatsızlıktır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle