Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 10 OCAK 2012 SALI GÜNCEL NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN Turizm birlikleri ve Akdeniz ürk turizminin en büyük merkezi olan Batı Akdeniz, sektörde artan ağırlığına paralel olarak birliklerde etkili olmaya başladı. İstanbul bölgesinin sektör birlikleri üzerindeki ağırlığını yer yer dengeledi. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) yönetimi, geçtiğimiz yıllarda ilk kez İstanbul’dan Akdeniz’e geçti. Antalyalı turizmcilerden Ahmet Barut, TÜROFED’in başkanlığını yapan ilk Akdenizli oldu. TÜROFED, Ahmet Barut’un başkanlığı döneminde hayli yol aldı. Bugün Akdeniz, Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerindeki turistik tesislerin üye olduğu federasyon, Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli yatakların yüzde 60’ını kapsıyor. Ahmet Barut’un başkanlıktan ayrılmasının ardından yönetim içinden bir ismin bu görevi sürdürmesi bekleniyordu. Fakat TÜROFED yönetimi, bunu yerine, “Aslolan delegenin iradesidir” deyip seçime gitti. Seçimde Akdeniz’in adayı Osman Ayık oldu. Karşısına da Marmaris’ten rakip çıktı. Ayık, zorlu geçen kongreyi kazanmayı başardı. Bu aynı zamanda Türk turizminin Amiral Gemisi olan Akdeniz’in başarısıydı. TÜROFED üyesi kısa adı AKTOB olan Akdeniz Turistik Otelciler Birliği’nin genel kuru T lunda ise bu kez iç yarış yapıldı. Sururi Çorabatır’ın karşısına Tolga Cömertoğlu çıktı. 1999 yılından sonra ikinci kez AKTOB’da çift listeli seçim yapıldı. Gerçi biz dahil pek çok medya organında, AKTOB’ta ilk kez iki listenin yarıştığı yazılsa da durum öyle değildi. 1999 yılında Ahmet Barut ile Nemci Gür, AKTOB başkanlığı için yarışmış, kazanan Barut olmuştu. AKTOB’un tarihinde ikinci kez yapılan çift listeli kongreyi, Sururi Çorabatır seçimi açık farkla kazandı. Akdenizli turizmciler, tercihlerini sektörün deneyimli isimlerinden biri olan Çorabatır’ın listesinden yana kullandılar. Kongreden geriye, Tolga Cömertoğlu’nun verdiği gazete ilanları, kongredeki heyecanlı ve sert konuşması kaldı. Seçimi kazanan Sururi Çorabatır, genç adayın sert üslubundan alınmamış görünse de herhalde içten içe üzülmüştür. Çünkü Tolga Cömertoğlu verdiği gazete ilanlarında, “Yıllardır her birimiz bütün gücümüzü, emeğimizi, birikimimizi bu sektörde harcadık…Türkiye'yi dünyanın elle sayılır turizm destinasyonlarından birisi yaptık. Fakat kabul etmesi zor bir gerçek vardı lobimiz yoktu, birlikler yasamız çıkmadı adeta yapayalnız kaldık…” şeklinde eleştirilerde bulundu. Tolga Cömertoğlu, bu ve benzeri eleştirileri ile AKTOB ve TÜROFED olmak üzere, Akdenizli turizmcilerin yönetimde olduğu birliklerin başarısız olduğunu iddia ediyor. Gönüllülük esasına göre çalışan turizmin sivil toplum kuruluşlarında görev yapan Ahmet Barut, Osman Ayık, Sururi Çorabatır gibi başkanların sektörü ile ilgili yaptığı çalışmaları bir anlamda yok sayıyor. Oysa hırsı , aklının, mantığının önüne geçmeyen herkes, yakın geçmişte turizm sektörü ile ilgili birçok düzenlemede TÜROFED’in, AKTOB’un lobi çalışmalarının etkili olduğunu kabul edecektir. Turizmdeki KDV indiriminde, Şezlong Yasası olarak bilinen düzenlemede Akdenizli turizm birliklerinin, onların yöneticilerinin yaptığı çalışmaların, yürüttüğü lobinin önemli katkısı vardır. İşlerinden, ailelerinden fedakarlık yaparak sektöre gönüllü olarak hizmet veren temsilcilere karşı vefalı olmak gerekiyor. Özellikle sektörün Tolga Cömertoğlu gibi genç yöneticilerinin bu vefayı göstermesi gerekirdi. Sururi Çorabatır ve yönetimine yeni görev döneminde başarılar diliyoruz. Herkes yakınıyor ama gölde elden gidiyor G eçtiğimiz hafta sonunda, Burdur’da kente ardını veren gölün kurumasına kamuoyunun dikkatini çekmek için bazı etkinlikler yapıldı. Önce Burdur Gölü'nün su seviyesindeki düşüşü anlatan, Doğa Derneği Gönülleri tarafından çekilen 'Göl Yoksa Burdur da Yok' belgeselinin galası yapıldı. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu'ndaki galaya Burdur Valisi Süleyman Tapsız, CHP Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya ve doğaseverler katıldı. Galada ünlü şarkıcı Tarkan'ın, Doğa Derneği'nin yürüttüğü mücadeleye destek vermek amacıyla bestelediği ve Orhan Gencebay'ın da sazı ve sesiyle Tarkan'a eşlik ettiği ve doğanın yok olmasına işaret edilen 'Uyan' adlı şarkının klibi izlendi. Galanın açılışında konuşan Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, Burdurluların gölü kirlilikten kurtardığını, ancak bu kez de çekilmenin ortaya çıktığını söyledi. Eken, "Burdur Gölü sodalı ve acı bir göl. Sadece buharlaşmayla kaybolan bir göl değil. 1987 yılından sonra göl sürekli küçülüyor. Bu küçülme yağışa bağlı değil. Sulu tarıma geçilmesiyle birlikte çekilme başladı. Gölü besleyen kaynaklar gölet ve barajlarla engellendi. Burdurlular gölün çekilmesinin sebeplerini çok iyi biliyor. Çekilme önlenemezse 2040 yılında Burdur Gölü'nün olduğu bölgede kocaman bir çukur oluşacak" diye konuştu. Güven Eken’in göl ile ilgili ürkütücü gerçekleri dile getirmesinin ardından iki dönemdir Burdur’u yöneten Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya’nın itirafı hayli ilginçti. Akkaya, "Göl feryat etti. Gözlerimiz görmedi, kulaklarımız duymadı. Burdur, Sulak Alanlar Yönetmeliği nedeniyle çok bedeller ödedi. Özellikle sanayileşmede çok gerilerde kaldık. Peki gölümüzü koruyabildik mi? Hayır. Sanayi atıkları, evsel atıklar doğrudan göle gitti. Yani elbirliğiyle gölümüzü can çekişir hale getirdik. 'İmdat' dedi maalesef duymadık. Oysa Burdur Gölü, Burdur için hayat demek. Ama ne yazık ki bu kıymeti bilemedik. Artık gölümüzü kurtarmak için konuşmaktan öte fiiliyata geçmek gerektiğini düşünüyorum. Gölümüz çöl olmasın. Amik, Avlan, Karagöl'ün akıbetine uğramasın" dedi. Burdur Valisi Süleyman Tapsız da, belediye başkanının benzeri bir konuş“Tehlikenin farkındayız” anmayı yaptı.“ lamında sözler sarf etti. Burdur’u yönetenler dahil herkes tehlikenin farkında ama bu arada göl göz göre göre kurumaya devam ediyor. Yetkililer ve erkin başındaki kişiler de, tıpkı doğa severler gibi olayın fotoğrafını çekip yakınıyorlar. Burdur Gölü ile ilgili uyarı görevini çevreciler yapmaya çalışıyor. Doğa Derneği gönülleri tarafından hazırlanan "Göl Yoksa Burdur da Yok" belgeseli de bunlardan biri. Derneğin hafta sonunda göl çevresinde yaptığı 'Burdur Gölü'ne Sadakat Yolculuğu' adı altında yürüyüş de keza bunlar arasında. Merkezi ve yerel yönetimlerin yakınmanın ötesine geçip Burdur Gölü’nü yaşatacak projeler üretmesi, bunları da acilen yaşama geçirmesi gerekiyor. Yoksa bu gidişle 2040 yılında gerçekleşeceği varsayılan felaketi daha önce yaşayacağız. Gölün yerinde kocaman bir çukur göreceğiz. O zamanda çok geç kalınmış olacak. Göl kurursa Burdur’un orada durmasının anlamı olmayacak. Ulaşımda kış sürprizi! A ntalya Büyükşehir Belediyesi, uzun süre önce duraklardan kaldırdığı ulaşım haritalarını yeniden koydu. Yapılan duyuruya göre bunlar, 20 Ağustos’ta devreye konulan Yeni Toplu Taşıma Sistemi’yle ilgili değişikliklerin ardından son haritalarmış. Belediyenin açıklamasına bakılırsa, Antalya’da “Toplu Taşımada Devrim” sloganıyla başlatılan projede taşlar yerine oturdu. Yeni sistemi benimseyen yurttaş, istediği noktalara daha hızlı ulaşabiliyor. En son düzenlemeye göre; 12 gövde hattı, 38 ana hat, 7 besleme hattı, 6 Antray besleme hattı, 31 yerel hat, 1 aktarmasız hat ile kış döneminde 1, yaz döneminde 4 olmak üzere toplam 99 hat söz konusu. Duraklara asılan haritalar da sistemin son halini gösteriyormuş. Yurttaş, beklediği duraklarda hangi numaralı hatların geçtiğini duraklarda bulunan bu bilgiler sayesinde daha kolay öğrenebilecekmiş. Doğrusunu söylemek gerekirse kimse belediyeden böyle bir harita beklemiyordu. Bu anlamda sürpriz oldu. İlk haritayı sokaktaki yurttaş çözememişti. Gerek Antalyalıların anlamakta zorlanması, gerekse kısa süre sonra yapılan değişiklikler yüzünden güncelliğini yitiren haritalar elde kaldı. Yeni haritaların eskisi gibi kısa ömürlü olmasını kimse istemez. Ne kadar anlaşılır ve işlevsel olacağını zaman gösterecek. İlk günlerdeki görüntü pek iç açıcı değil. Önceden bilgilendirme yapılmamasının da etkisiyle yurttaş, haritaların eski mi, yeni mi olduğundan pek emin değil. Ayrıca ilkinden biraz daha anlaşılır ve basit olsa da haritayı okumak da herkesin harcı değil. HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ Prof. Dr. Duran Canatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Kan Hastalıkları Uzmanı Genetik Hastalıkları Uzmanı Hastalarını kabule başlamıştır. Adres: Arapsuyu Mh. 600 Sk. Ayşe Yeşil Apt 39/12 (Arapsuyu Postanesi Minicity arası) Konyaaltı Antalya Tel:0242. 2488840 Cep: 0532.3641373 Mail: dcanatan@superonline.com C MY B C MY B