22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 8 EYLÜL 2011 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı VAHAP TUNCER Değişmeyen gündem; Ulaşım eredeyse 20 gündür Antalya’nın tek gündemi toplu ulaşım. Büyükşehir Belediyesi’nin yeni getirdiği sistemden memnun olan kesim çok az. Genel olarak eleştiri, hatta bunun ötesinde tepki var. En çok tepki de duraklarda yaşanıyor. Çünkü duraklarda bekleme süresi eskiye göre çok artmış durumda. Son durumu yerinde görmek için Güllük Caddesi’nde işlek bir otobüs durağında yarım saat bekledik. Yolcuların çoğu gidecekleri yeri otobüs ve minibüs sürücülerinden öğrenmeye çalışıyordu. Lara hattına gidecek yurttaşlar için fazla sorun yok. Belli aralıklarla Lara otobüsleri geldi. Konyaaltı bölgesi içinde benzeri şeyler söylenebilir. Ama Güllük’ten Doğu Garajı’na gidecekler sıkıntı çekiyordu. Yeterli hat olmadığı için uzun süre beklediler. Durakta beklerken yurtaşların arala N rındaki konuşmalarına tanıklık ettik. Genel olarak sistemden mutlu değiller. Tepkilerini de Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a yöneltiyorlar. Daha önce Akaydın’a oy verdiğini söyleyenler (halinden, tavrından öyle olduğu anlaşılanlar) desteklerini çektiklerini söylüyorlar. Bu arada durakta bekleyen bir genç kız, Akaydın’ı sevdiğini söyleyince hem kendi arkadaşlarından hem de çevresindeki tanımadığı kişilerden sert eleştiri aldı. Onlara söz yetiştiremeyince de pes edip sustu. Bu arada durakta bekleyenlerden biri kendisinin İzmirli olduğunu söylerek konuya girdi. Yeni toplu ulaşım sistemini hazırlayan danışman hakkında yorum yaptı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne yeni sistemi hazırlayan danışmanın birkaç yıl önce İzmir’de aynı işi yaptığını ifade edeM rek, “Masa başında ürettiği sistem ile İz mir’de toplu taşımacılığı kaosa sürüklemişti. Belediye onun önerdiği sistemin yüzde 90’ında değişikliğe gitmek zorunda kaldı. Aynı danışman İzmir’de yapamadığını Antalya’da yapıyor. Bu danışmanın masa başı üretimleri ile ulaşım çözülmez” şeklinde konuştu. Başka birisi de sözü edilen ulaşım danışmanının Menderes Türel zamanında aynı projeyi yapmak istediğini, fakat kabul görmediğini iddia etti. Duraktaki yurttaşların bu iddiaları ne kadar doğru bilemiyoruz. Acaba Büyükşehir’in ulaşım danışmanı, daha önce İzmir’de aynı işi yaptı mı? Yaptı ise iddia sahibi yurttaşın dediği gibi görevi kısa mı sürdü? Türel döU neminde, “Ulaşımı düzenleme” gibi talebi olmuş muydu? Bu soruların yanıtlarını merak ediyoruz. Umarız, durakta duyduklarımız doğru değildir. Kepez’in HES’i ne oldu? umhuriyet Akdeniz, bir süre önce Kepez’de yapımı planlanan hidro elektrik santralı (HES) konusunu gündeme getirdi. Düden Şelaleri ile aynı adı taşıyan çayı besleyen kanalın akışının HES projesi nedeni ile değiştirileceğini yazdık. Kanalın suyunun Lara yerine Konyaaltı’ndan denize döküleceğini ifade ettik. Kepez Ünsal Mahallesi civarındaki HES yaşama geçirildiğinde Vars a k’ t a ki ş e l a l e ku r u y a caktı. Ayrıca Kepez’in çok sayıda mahallesinin içinden geçen DSİ Kanalı işlevini yitirecekti. Hal böyle olunca da kanal üzerinde kilometlerce uzunlukta proje yapan Kepez Belediyesi’nin yaptığı yüzbinlerce liralık harcama boşa gidecekti. Bu yönleri ile Kepez’deki HES, ilçe belediyesini doğrudan ilgilendiriyordu. Aldığımız duyumlara göre Kepez Belediyesi, kent içinde bir ilk olacak olan HES projesini incelemeye almış. Projenin engelleyeceği yolunda duyumlar aldık. Bu sevindirici bir gelişme. Dövizdeki Yükselişin Tarım Sektörüne Yansımaları S C Büyükşehir’den ses geldi Hastaya neden fazla Ş ntalyalıların “Şarampol Kapalı Yol” olarak bildiği, Kazım Özalp Caddesi’nin araç trafiğine kapalı bölümünde bulunan ithal ağaçların kurumaya başladığını iki kez dile getirdik. Bununla ilgili Büyükşehir yetkililerinden açıklama beklediğimizi yazdık. Büyükşehir Belediyesi’nden konu hakkında kısa bir açıklama gelC di. “Cumhuriyet Akdeniz Ağa Takılanlar Köşesi’ne yanıt” başlığını taşıyan açıklama şöyle: “Gazetenizin 6 Eylül Salı günkü Ağa Takılanlar köşesinde yer alan B ‘Büyükşehir niye suskun?’ başlıklı yazıda Kapalı Yol olarak bilinen Kazım Özalp Caddesi üzerinde bulunan bazı ağaçların kuruduğu iddia edilmektedir. Kazım Özalp Caddesi çalışmaları sırasında zemin kotlarının değişmesi bazı bitkilerdeki kılcal kök kaybına uğramasına neden olmuştur. Kılcal kök kaybı bitkinin yeniden kök oluşturana kadar geçecek zamanda şoklanmasına neden olur. Süreç içerisinde bitkiler toparlanacaktır. Ağaçların kurumasının beklenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Belediyemiz ekipleri tarafından alanda gerekli bakım ve sulamalar düzenli olarak yapılmaktadır. A malzeme aldırılıyor kdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gören hastalara yönelik bir uygulama tepki görüyor. Tomografi çekimi istenen hastalardan dışarıdan bazı malzemeleri getirmeleri isteniyor. Tomografi çekimi için şart koşulan bu malzemeler reçeteye yazılmıyor. Sosyal güvencesi olsun olmasın tüm hastalar yakındaki eczanelere yönlendiriliyor. İşin ilginç tarafı bir çekim için bu malzemelerden ikişer takım alınması isteniyor. Çekimlerde bunlardan biri kullanılıyor. Kullanılmayanların ise ne yapıldığı bilinmiyor. Sağlıklarına kavuşmak için çırpınan hastalar öncelikle tomografi çekimi için gerekli malzemenin neden reçeteye yazılmadığını merak ediyor. İkinci merak noktası da neden ikişer takım alınma zorunluluğu getirilmesi. Bu uygulamanın gerekçesini biz de merak ettik. Kullanılmayan malzemelerin çöpe atılması hiç mantıklı gelmiyor. Konu hakkında bilgi bekliyoruz. A eçimler sonrası dövizdeki artış toplumun değişik kesimlerince farklı yorumlanmaktadır. AB ve ABD’deki ekonomik krizin Türkiye’ye yansımasını birlikte yaşayarak göreceğiz. İktidar cari açığı azaltmak adına kontrollü olarak izin verdiği dövizdeki yükselişin etkisi herkes açısından farklı olacaktır. Dövizdeki yükseliş ithalatta nispi daralmaya yol açarken, ihracatta yaratacağı artışla cari açığın kapatılmasında belli ölçüde olumlu sonuçlar doğurabilecektir. Bu ihracatçılar açısından önemli avantajlar getirmekle birlikte ekonomisi temel girdiler açısından dışa bağımlı Türkiye de çok uzun erimli olmayacaktır. Milli geliri kişi başına 10 bin dolara çıkartmakla övünen Başbakan bu konuda artık yeteri kadar övünemeyecektir. Türk lirasının değer kaybetmesi dolar bazında milli gelirin azalması ve Türk ekonomisinin küçülmesi anlamına gelecektir. Buda bugüne kadar yetkililerce abartılarak anlatılan hızlı büyümenin şişirilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Dövizdeki artışın tarım sektöründeki yansımaları ise ithalat açısından kısmen olumlu sonuçlar yaratsa da tarımsal üretim açısından ve uzun vadede ihracat açısından sıkıntılı olacak gibi görünmektedir. Son yıllarda 3 milyar dolar civarında tarım ürünleri ithalatı yapan Türkiye’nin kendi yetiştirdiği ürünlerin ithalatında bir gerilemeye yol açması beklenirken, sulanabilir alanlarının kısıtlı olması nedeni ile çok ciddi bir değişikliğe yol açmayacağı görülmektedir. Pamuk, mısır, çeltik, mercimek, baklagil, yağ bitkileri açısından dışa bağımlı Türkiye’nin bu ürünlerin ithalatından bütünüyle kurtulması mümkün değildir. Sulu alanlarda yetiştirilen bu ürünlerden biri tercih edildiğinden diğerinden vazgeçmek zorunda kalınmaktadır. Bu durum Türkiye’nin bu temel ürünler açısından kısa vadede dışa bağımlılığını zorunlu kılmaktadır. Dövizin yükselişi ihracatta kısa süreli artışlara yol açabilecektir. Ancak üretim maliyetinin artışı iç piyasada tarımsal ürünlerin fiyatını artıracağından ihracattaki artış çok uzun soluklu olmayacaktır. Dövizdeki yükselişin en büyük etkisi ise bitki ve hayvansal üretimde görülecektir. Yem sanayisi girdi açısından dışa bağımlı Türkiye’de mera ve otlakların yetersizliği, et maliyetlerini artıracak ve halkımız bu ürünleri daha pahalıya tüketmek zorunda kalacaktır. Bitkisel üretimin temel girdisi olan ilaç, tohum, gübrede Türkiye dışa bağımlıdır ve kısa vadede bu bağımlılığın sona ermesi mümkün değildir. Dövize bağlı girdi maliyetlerindeki bu artış bitkisel üretimin vazgeçilmezi olan bu girdilerin daha az kullanılmasına veya fiyatı ucuz ama kalitesi düşük girdilerin tercih edilmesine neden olacaktır. Bunun doğal sonucu üretim maliyetinin artmasına bağlı olarak ürünlerin satış fiyatının artmasıdır. Ancak başta sebze olmak üzere bitkisel ürünlerin birçoğunun satış fiyatının yerinde saydığı veya gerilediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Ekonomik krizin sürmesi ve her zaman olduğu gibi bedelinin emekçilere ve dar gelirlilere ödetilmesi, halkın satın alma gücünü düşüreceği için talepte ciddi bir gerileme yaşanacaktır. Talep daralması nedeniyle ürün fiyatlarındaki artış gerçekleşmeyecek ve üretici ürününü zarar ederek elden çıkaracaktır. Buda tarımda son yıllarda yaşanan çöküşün hızlanması ve kırsaldan kopuşun artmasına neden olacaktır. Kısacası gelecek tarım sektörü açısından hiçte parlak değildir. Destekler yeteri hale getirilmeden, üretim planlamasının temel aracı olan üretici örgütleri yaygınlaştırılmadan ve sulanabilir alanlar arttırılıp, mühendisler aracılığı ile bilim ve teknoloji ile buluşturulmadan Türk tarımının içinde bulunduğu sorunlardan kurtulması ve ayağa kalkması mümkün değildir. MOBİLYA / DEKORASYON / EV TEKSTİLİ (0 242) 248 00 57 LAN SERV S ALTAR BÜRO MOB LYALARI Perge Bulvarı Perge Palas İş Merkezi No:85/56 TEL: 0.242 322 51 90 – 91 FAX: 0.242 322 51 92 www.altarmobilya.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle