22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 19 TEMMUZ 2011 SALI GÜNCEL Salıda Bir Alanya FEYZİ AÇIKALIN feyzia@superonline.com G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN Evcilmen’in falez duyarlılığı KP Muratpaşa İlçe Başkanı Mesut Topçu’nun CHP’li İlçe Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen’i falezleri unutmakla suçlaması tartışma yaratmıştı. CHP Muratpaşa İlçe Başkanı Ercan Erkan, AKP’den gelen suçlama karşısında partili belediye başkanını savunan bir açıklama yapmıştı. A Geçtiğimiz hafta bu tartışmayı, “Ağa Takılanlar”a taşıdık. Süleyman Evcilmen’in falezlerin betonlaştırılmasının tek sorumlusu gibi gösterilmesinin doğru olmadığını yazdık. 12 Eylül ile başlayan betonlaşma sürecinin ANAP ve DYP’li belediye başkanları döneminde zirve yaptığını vurguladık. Evcilmen’in kendi döneminde yapılan Karaalioğlu Parkı civarındaki otel inşaatından sorumlu tutulabileceğini ifade Keşke “Cittamed” Olabilseydik… talyanlar, ikinci bir dil olarak konuşmaya yeminli olsalar da, günlük kullanımda İngilizceyi söz aralarına sokuşturmaya bayılırlar. Son yılların gözde deyimlerinden birisi olan “Cittaslow” da bunlardan birisi olmalı. Zaten yüzyıllardır “yavaş ve sakin” yaşaya geldikleri beldelerini, değişen turizm eğilimlerine uygun olarak pazarlarken yine İngilizceye tutunmuşlar. Slow’u bilmem ama dünyanın tüm ülkelerinin kırsalından gelenleriyle Anadolu insanın buluştuğu bu günlerdeki kaotik Alanya yaşamını, ben “Cittafast”diye adlandırıyorum. Sınırlı izin günlerini sıkıştırılmış paketlerle yoğun olarak kullanan Avrupa insanıyla, yaklaşan Ramazan ayı öncesinde en azından kafasını suya sokamaya niyetli Anadolulunun birlikteliği, şehirdeki yaşamı gerçekten hızlandırıyor. Oysa bir ara yol daha olmalıydı… Alanya gibi, çok değeri bilinmese de, antik çağa kadar uzanan bir tarihi zenginliği ve onu taşıyan eşsiz Akdeniz coğrafyasını barındıran beldeler “Cittamed” diye adlandırılabilmeliydi. İster metafor ya da mecaz, ister uydurma deyin, buradaki “med” takısını iki anlamda, hem “medium” yani orta karar(!) hem de “Mediterranean” yani Akdenizli anlamında kullanıyorum. Her ne kadar Akdenizliliğimiz diğer ülkelerdeki Akdeniz şehirleriyle karşılaştırıldığında biraz eksik kalıyorsa da, kanımız onlarınki gibi sıcak(!) akıyor. İnsanlığın boy attığı, sonra ticaret yaptığı göç yollarına hâkim bir coğrafyada oturmak, Alanyalıyı fırsatları değerlendirme konusunda hızlı yapmış. Koskoca Roma İmparatorluğunun bile baş edemediği bir korsan beldesi olmuşuz. Sonrasında durulmuş, Ortaçağın Akdeniz ticaretini elde tutanlarla işbirliğine giderek, daha “deniz sever!” leşmişiz… Alanya ve benzeri olan şehirler yani yavaş olma şansını çoktan yitirenler, keşke hızı(!) on iki aya yayılan bir turizm beldesi olabilselerdi. Kaçınılmaz, geri dönülmez yapılaşmanın, insani değişimin getirdiği turizm modellerinin yadsınmayacağı ama bir orta yolun bulunacağı yaşam şekli… Bırakın kültürünü, en azından capcanlı duran tarihini bir pazarlama öğesi olarak sunabilen... Konuklarına Akdeniz’e geldiklerini, gerek yapı bloğu gerek insan davranışı olarak duyumsatan… Tabii, bunun için gerekli olan şartı unutuyorduk; şehri oluşturan, en azında turistle karşı karşıya gelenlerin Akdenizli gibi davranabilme şartını… İ A ettik. Konu ile ilgili olarak Süleyman Evcilmen’den açıklama geldi. Söz konusu otelin yapımından sorumlu tutulamayacağını söyledi. İşlemlerin kendinden önceki belediye başkanı döneminde yapıldığının altını çizdi. Belediyenin ve kendisinin elini kolunu bağlayan işlemler yüzünden hareket alanının kalmadığını, buna rağmen 9 kez inşaatı mühürlediklerini söyledi. Evet, Evcilmen’in falezler ile ilgili duyarlılığını kamuoyu yakından biliyor. Buralarda yaptığı parklara ticari işletme izni vermemesi kamuoyunda takdir görüyor. Bunlar ortada iken kendi döneminde yapılan, Antalya’nın silüetini olumsuz etkileyen falezleri ezen söz konusu otel inşaatı kafa karışıklığı ya ratmıştı. Evcilmen, bu konuda kusuru olmadığını, falezler ile ilgili duyarlılıklarında eksilme bulunmadığını söylüyor. Kendisinden önce verilen izinleri yok sayma yetkisinin de bulunmadığının bilinmesini istiyor. Evcilmen’den önce koltukta DYP’li Mehmet Manavoğlu (1994 99 dönemi) oturuyordu. Ne yazık ki falezleri yok eden uygulamaların önemli kısmı Manavoğlu döneminde yapıldı. Anlaşılan bununla kalınmamış. O dönemde, başta falezler olmak üzere Antalya’nın geleceğini olumsuz etkileyen çok sayıda karara da imza atılmış. Ne yazık ki bu tür sorumluların adı tartışmalarda hiç geçmiyor. Hal böyle olunca sesleri de çıkmıyor. O dönemin yetkilileri herhalde eserlerine bakıp bakıp övünüyorlardır. Şenlikleri şehit acısı bile durduramadı ğustos ile birlikte Ramazan ayı başlayacağı için şenlik, festival türü yaz etkinlikleri içinde bulunduğumuz temmuz ayına sıkıştırılmaya çalışılıyor. Hafta sonları Akdeniz coğrafyasındanın birçok noktasında yaz şenlikleri var. Geçtiğimiz hafta sonunda da çeşitli yerlerde şenliklerin yapılacağını duyurulmuştu. Haftanın sonlarına doğru, Diyarbakır Silvan’daki 13 askerimizin, İzmir’deki uçak kazasında 2 pilotumuzun, Elazığ’da bir polisimizin şehit olmasının ardından şenlikler duracağını bekliyorduk. Ülke çapında büyük üzüntü ve infial oluşmuştu. Üstelik İzmir’de düşen uçaktaki iki pilottan biri olan Hava Yüzbaşı Hasan Öztürk, Antalya Kumlucalı, Elazığ’da şehit olan Komiser Osman Demir Ispartalı idi. Hava Pilot Yüzbaşı Hasan Öztürk’ün Kumluca’da toprağa verildiği haftanın sonunda ilçenin dağ köylerinden biri olan Dereköy’de şenlik yapıldı. Komiser Osman Demir’in Isparta’da toprağa verildiği, il merkezinde protesto gösterilerinin yapıldığı günlerde Yenişarbademli İlçesi’nde Pınargözü şenlikleri düzenlendi. Antalya’da 44 derece sıcakta asker ve polise yönelik saldırılar için protesto yürüyüşü yapılırken, Akseki’nin Çimi Yaylası’nda eğlence vardı. Kısacası şenlikleri şehit haberleri bile durdurumadı. Acıları paylaşmayı unutmaya başladık. Şehitlere doğru dürüst saygı göstermeyi bile başaramıyoruz. A Anız yakmak yasak ama dinleyen yok Ü reticilerin tarlalarında kalan otlardan kurtulmak amacıyla yöneldiği anız yakımı, yasak olmasına rağmen devam ediyor. Hem toprak yapısını bozan, hem de havanın yangın açısından risk taşıdığı şu günlerde büyük felaketlere bile yol açabileceğinden korkulan anız yakımı konusunda yurttaşların duyarlı olması gerekiyor. Geçtiğimiz hafta için sadece Burdur’un Bucak ilçesinde, anız yakımından kaynaklanan 45 yangın mey dana geldi. Üzüm bağları, tarlalar, ormanlar küle döndü. Havadaki düşük nem ve rüzgar nedeniyle alevler büyüdü. Hat ta bir yangına havadan müdahale edilmek zorunda kaldı. Yurttaşların bu duyarlılığı göstermesi önemli. Aynı duyarlılık piknikçiler için de geçerli. Lütfen orman içinde ateş yakmayın. Sigara izmaritlerini yol kenarlarına atmayın. İlkokul birinci sınıfta öğrendiğimiz bu bilgileri, havanın yangın riski taşıdığı şu günlerde yeniden anımsamakta fayda var. HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (0 242) 248 00 57 LAN SERV S C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle