Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 TEMMUZ 2011 ÇARŞAMBA SAYFA HABER 5 KONUK YAZAR Doç. Dr. Serdar Akça Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü Yazın değişen beslenme alışkanlıkları mide şikayetlerini artırıyor az aylarında değişen yaşam ve beslenme alışkanlıkları mide sağlığını da olumsuz etkileyebiliyor. Hafif ve serinletici gıdaların tercih edildiği günlerde, midenin rahatlayacağı düşünülse de; tatilde artabilen alkol tüketimi ve uyku saatlerinin değişmesiyle bozulan beslenme rutini, mide şikayetlerini tetikliyor. Düzensiz yaşam mide şikayetlerine yol açıyor Yaz aylarında mide ve onikiparmak bağırsağı ülserlerinin sıklığında azalma görülmesine ve kronik şikayetlerde bir artış olmamasına karşın; değişen yaşam şekli ve her zamanki rutinin dışına çıkılması mide sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Susuz kalmayın! Sıcak ve nemin yoğun olduğu günlerde, birçok hastalıkta olduğu gibi, olası mide şikayetleri riskini de en aza indirmek için su tüketimi büyük önem taşımaktadır. Özellikle sıcaklarda bedensel aktivite ile çalışmak zorunda kalan kişilerin sebze meyve ağırlıklı beslenmeleri ve susuz kalmamaları gerekmektedir. Gazlı ve buzlu içeceklerin aşırı tüketiminden kaçının! Yazın ortaya çıkan mide şikayetleri, çoğunlukla değişen beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak gelişmektedir. Henüz yaz gelmeden başlayan kilo kaygısıyla yapılan sağlıksız diyetler bu aylarda görülen hazımsızlık, ülser, gastrit ve reflü gibi hastalıkları da beraberinde getirmektedir. Öte yandan, yazın uyku saatlerinin değişmesi, gece geç saatlerde yeme yemek alışkanlıklarına neden olmakta, bu durum da yine mide şikayetlerini tetiklemektedir. Artan hava sıcakları ve sıvı alım ihtiyacının artması ile vücudu serinlettiği düşünülen gazlı ve buzlu içeceklerin kontrolsüz olarak tüketimi; hazımsızlık, gastrit, reflü gibi şikayetlere yol açmaktadır. Bu önerilere kulak verin! G Bilinçsiz ve dengesiz beslenerek diyet yapmayın, tek yönlü beslenmeyin. Yaz aylarında beslenmenizde sebze ve meyve ağırlığını artırın. G Susuz kalmayın. G Diyetisyeninizin önerilerine uyun. G Az az, sık sık ve iyi çiğneyerek yemek yiyin. Yemek yediğiniz zaman midenizi tam olarak doldurmayın. Sofradan tam olarak doymadan kalkın. ‘Doydum, daha fazla yiyemeyeceğim’ diyorsanız, midenize fazla yük yüklemişsiniz demektir. Yatmadan önce yemek yemeyin. G Sigara içmeyin, tatilde alkol miktarını artırmayın ve minimum düzeyde tüketin. G Aşırı soğuk, sıcak, baharatlı, yağlı, salçalı yiyecek ve içeceklerden uzak durun. G Genel temizlik ve hijyen kurallarına uyun. G Kronik rahatsızlıklarınız varsa özel diyetinizi ihmal etmeyin ve ilaçlarınızı düzenli olarak alın. G Stres ile başa çıkma yollarını deneyin, düzenli bedensel aktivite yapın, gerektiği kadar dinlenin. G Tüm bu önlemlere rağmen mide şikayetleriniz devam ediyorsa, geç kalınmadan uzman doktordan yardım alınması gerekebilir. Y aktivitelerinde az heyecan travmayla sonuçlanabiliyor Sıcak ve nem ayak mantarına davetiye çıkarıyor az sıcaklarında ayakları tehdit eden en önemli sağlık sorunlarından biri mantarlardır. Mantar denen bir küf çeşidinin sebep olduğu bu deri rahatsızlığı, tırnakta görüldüğü zaman hem bir sağlık hem de estetik sorunu olabiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Lütfiye Çoban, yazın artan ayak ve tırnak mantarları ve tedavi yöntemlerini anlattı. Mantarlar nemli ortamları seviyor! Uz. Dr. Lütfiye Çoban, mantarların özellikle ortak kullanıma açık, ılık ve nemli ortamlarla temasın arttığı yaz aylarında daha sık görüldüğünü söyledi ve ekledi; “Ayakların banyodan sonra ıslak bırakılması, terleme yolu ile nemin ve ısının artması ayak mantar oluşumunu tetikleyen durumlardır. Yazın artan havuz aktiviteleri sırasında; ortak kullanıma açık havuzlar, duşlar, soyunma odaları ayak mantarlarına zemin hazırlarken; steril olmayan manikür ve pedikür aletlerinin kullanımı da mantarın bulaşmasına neden olabilir.” Tedavi edilmeyen mantar enfeksiyonu tekrarlayabiliyor Ayak mantarlarının ciddi kaşıntılarla ilk belirtilerini verdiğini ifade eden Uz. Dr. Çoban, “Mantar eğer tırnakta oluştuysa; tırnak altında oyulma, ufalanma, kalınlaşma, renk değişikliği meydana gelir. Bu tür bir enfeksiyonun mutlaka yeterli süre ve doz ile tedavi edilmesi gerekir. Aksi halde yetersiz tedavi ve tedavisi yarım kalan mantar enfeksiyonu uygun şartlar oluştuğu zaman tekrar edecektir” dedi. Y Y Yaz mevsimi, adrenalin ve doğa tutkunları için pek çok aktiviteye olanak sağlıyor. Ancak, su sporlarından, paraşüte kadar her türlü sportif etkinliğin yapılabildiği yerleri tercih eden tatilciler, ciddi kazalar sonucu sakatlanma riski ile karşı karşıya kalabiliyor az kazalarında yaşanan travmaların risklerini en aza indirmek için ise bilinçli müdahale büyük önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu, yaz kazaları görülen travmalar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Omurga hasarları sakatlığa neden olabiliyor Su sporları ve doğa sporları yaz aylarının vazgeçilmezleridir. Su kayağı, rafting, sörf ve jetskinin yanı sıra; kanyon geçişi, dağ bisiklet, yamaç paraşütü ve motokros gibi yüksek adrenalin kaynağı sporlar, özellikle tatilcilerin tercihleri arasında ön sı Y ralarda yer almaktadır. Ancak bu tür sporlar, kimi zaman ufak hatalar sonucu, bazen de talihsizliklerle kazalara ve dolayısıyla ciddi yaralanmalara neden olabilir. Bu tür aktivitelerin oluşturduğu risklerden biri omurga kemiklerinin kırıklarıdır. Örneğin kafa üstü atlamalarında veya kaza sırasında alınan şiddetli darbeler sonucunda, sıklıkla boyun ve bel omurlarında kırılmalar görülebilir. Buna bağlı olarak gelişen omurilik ezilmeleri ciddi sağlık sorunları doğuracaktır. Omurga kemiklerinde meydana gelen kırık ve kaymalar, kemiklerin arasında süspansiyon görevi yapan disklerin yırtılmasına veya tüm omurgayı bir arada tu tan kas ve bağ dokularında hasarlara yol açmaktadır. Bu kırıklar, omurilikte zedelenmeler sonrasında kişide kısmi veya tam felcin yanı sıra uzun süren ağrılara sebep olmaktadır. Bazı durumlarda travma sonrası omurilik ve sinirlerde hasar oluşmazken; bu kişilerde, 510 yıllık bir sürede omurgada kayma, eğrilik ve kamburluk gibi bozukluklar ile boyun ve bel fıtıkları ortaya çıkabilmektedir. “Tedavisi kolay, tekrarı engellemek zor” Uz. Dr. Çoban tedaviyle ilgili şunları söyledi; “Tedavisi kolay fakat tekrarların önlenmesi zordur. Yeterli süre ve uygun şekilde sürülen tropikal ilaçlar veya gerektiğinde kullanılan ağızdan alınan tabletler ayak mantarını başarılı şekilde tedavi etmektedir. Ancak en önemli sorun hastalığın tekrar etmesidir. Bu tekrarların belli başlı sebepleri şünlardır; 1 hastanın şikayetlerinin azalması nedeniyle tedaviyi erken bırakması; 2 ayakkabı ve terlik gibi kişisel eşyalardan tekrar hastalık bulaşması; 3 tedavi edilmemiş tırnak mantarının bulunması.” Ayaklarınız nemli kalmasın Uz. Dr. Çoban, ayakları mantarlardan korumak için alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı: “Özellikle parmak aralarının kuru tutulmasına özen gösterilmesi, mantarlara karşı koruyucu önlemlerin başında gelir. Ayrıca; birkaç çift ayakkabı farklı günlerde dönüşümlü olarak giyilmelidir. Pamuklu çorap tercih edilmesi, başkalarına ait havlu ve ayakkabılarının kullanılmaması, ıslak toplu kullanım alanlarında kişisel terlik kullanılması da alınabilecek diğer önlemler arasındadır.” Deriinlliiğii biilliinmeyen su attllayıışllarıı Der n ğ b nmeyen su a ay ş ar kaffa ttravmasıı iille sonuçllanabiilliir ka a ravmas e sonuç anab r erekli korunma önlemleri alınmadan yapılan yaz aktiviteleri ve doğa sporları bazen basit gibi görünen kısa süreli bilinç kayıplarına yol açabilmekte ancak tekrarlandığı durumlarda ciddi beyin hasarlarına zemin hazırlayabilmektedir. Derinliği bilinmeyen havuzlara ani atlayışlar, kask kullanmadan ortaya çıkan bisiklet ve motosiklet kazaları kafa travmalarına neden olabilmektedir. Başa gelen darbeler, kemik ve beyin dokusunda ze G delenmeler, hatta beyin kanaması nedeniyle ölümle sonuçlanabilmektedir. El ve ayaklardaki uyuşmalara dikkat! Kazanın ardından travma omurgada meydana geldiğinde, hasarın olduğu bölgede şiddetli ağrı ve hassasiyet görülebilir. Ayrıca el veya ayaklarda karıncalanma, uyuşma veya kuvvet kaybı omurilik hasarına eşlik eden diğer şikayetlerdir. Kırık ihtimalinden şüpheleniliyorsa, röntgen, tomografi, MR gibi radyolojik incelemeler kullanılarak kesin tanıya ulaşmak mümkündür. Ancak, bu tür kırıkların bazen hiçbir bulgu vermeyebileceği bilinmeli ve yardımcı radyolojik incelemelerin de yapılmasının faydalı olacağı unutulmamalıdır. Bilinçli müdahale kalıcı hasar riskini en aza indiriyor Omurga hasarları vücut fonksiyonları için risk oluşturduğundan, ilk müdahale önemlidir. Kırılan kemikler sabitlenerek, omurilik ve sinirlerde oluşabilecek hasar riski en aza indirilmektedir. Bir başka yöntem ise iğneyle kırık kısmın onarılmasıdır. Kırık kemik içine iğne ile girilir, ucundaki balonun şişirilmesi ile çöken kırık kemik eski haline getirilir. Omurga kırıkları, çok parçalı kırıklar şeklinde ise omurga kemiğinin metal vida ve çubuklarla desteklendiği açık cerrahi yöntemi tercih edilebilir. Kafa travmalarında ilk 24 saatin gözlem altında geçirilmesi hayati önem taşır. Çocuklara diş taraması B Muratpaşa’nın ‘Sağlık Günleri’ devam ediyor üyükşehir Belediyesi, Kepez ilçesi Habibler Mahallesi’nde Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi açtı. Merkezde günlük 80 çocuğun ağız ve diş sağlığı taraması ve tedavileri ücretsiz yapılıyor. Merkezde 515 yaş arası çocuklara ücretsiz ağız ve diş sağlığı eğitimi veriliyor. Diş hekimleri tarafından çocuklara yönelik diş sağlığı taramaları yapılırken, basit operasyon gerektiren vakalar da hekimler tarafından gerçekleştiriliyor. 2 katlı merkezde 6 diş doktoru ile 1 psikolog görev yapıyor. Merkezde aynı anda 5 diş hekiminin muayene yapabileceği muayenehane ile eğitim salonu bulunuyor. Bir diş hekimi muayenehanesinde olması gereken tüm teçhizat ve donamıma sahip Habipler Mahallesi’ndeki Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde engelliler için de ayrı bir ünite yer alıyor. Merkezde, çocukların sıra beklerken sıkılmaması için oyun salonu da oluşturuldu. M uratpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen Sağlık Günleri'nin üçüncüsü, Kozaklı Kültür Sanat Evi'nde, ''Kadın Hayatının Evreleri'' başlığıyla gerçekleştirildi. Muratpaşa Belediyesi Sağlık İşleri ve Kültür Müdürlüğü işbirliğinde düzenlenen Sağlık Günleri'nde özel bir hastaneden Prof. Dr. Mehmet Emin Soysal, katılımcılara, kadının anatomisi, meme gelişimi, er genlik, kanamalar, ağrılı adet görme, aşırı kıllanma, kısırlık, rahim sarkması, gebelik, menopoz, doğum ve düşük konularında bilgiler verdi. Sağlık Günleri çerçevesinde bir sonraki eğitim, 15 Temmuz'da Kozaklı KültürSanat Evi'nde gerçekleştirilecek. Buradaki etkinlikte, Antalya İlkyardım Eğitim Merkezi'nden Tuğba Çankaya, bebek ve çocuklarda ilkyardım konusunda bilgi verecek. Finike’ye yeni cihaz B irçok hastalığın teşhisinde kullanılması planlanan renkli doppler ultrason cihazı, Finike Devlet Hastanesi’nde hizmete girdi. Devlet Hastanesi Radyoloji Uzmanı Ünal Aktaş, renkli doppler ultrason cihazıyla hastalara daha güvenli hizmet verileceğini söyledi. Cihazın görüntü kalitesinin yüksek olduğunu ve damar tıkanıklıklarının da izlenebildiğini ifade eden Aktaş, “Damar içindeki kanın akış yönü ve akım hızı saptanabilmekte, damarlardaki darlık ve tıkanıklar izlenebilmektedir. Ayrıca şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi kronik hastalığı olan gebelerde bebeğin beslenmesi hakkında bilgi alınabilmektedir. Kalpten çıkan damar tıkanıklıkları, anevrizma, karaciğer hastalıkları teşhisinde kullanılmakta” dedi. C MY B C MY B