25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 18 HAZİRAN 2011 CUMARTESİ GÜNCEL G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN epez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, genel seçim sürecinde partisinin kampanyasına aktif şekilde katıldı. Sadece sorumlu olduğu Kepez’de değil, merkezdeki diğer ilçelerde AKP örgütü ve adaylar tarafından yapılan çalışmalara destek verdi. Onu, Muratpaşa’da, Mevlüt Çavuşoğlu’nun seçim ofisinin açılışında da gördük. Kepez Belediyesi’nin aylık yayın organı olan, “Vizyon “ adlı derginin Haziran sayısına bakıldığı zaman Tütüncü’nün seçim kampanyasında rolü görülebiliyor. Derginin yarısı, Tütüncü’nün katıldığı AKP’nin seçim kampanyasının haberleri ile dolu. Genel seçim öncesinde CHP’li belediye başkanları ise Tütüncü’nün tersine parti çalışmalarında görünmemeye özen gösterdiler. Bazıları, “Biz seçildiğimiz zaman parti rozetini çıkardık” dedi. Kimin tavrı doğru? Bunun yanıtını 12 Haziran’da AKP’nin ve CHP’nin aldıkları oylara baktığımızda görebiliyoruz. K Tütüncü’yü örnek alsınlar e t Kemal Kılıçdaroğlu’nu AuKtarnm’ia k r aramayan iki il başkanı operasyonu mu? G ugünlerde AKP’nin Ege ve Akdeniz’in sıcak sularına açıldığı, sahilleri kazanmaya başladığı konuşulyor. Özellikle Mersin ve Antalya’da birinci parti olması, İzmir’de CHP ile arasındaki farkı azaltması konuşuluyor. Sahillerdeki başarı AKP’ye moral verirken CHP’lilerin keyfini kaçırıyor. Antalyalı CHP’lilerin moralini birazcık yükseltecek bir haber verelim. CHP, Serik sahilindeki bir sahil beldesini AKP’nin elinden almak üzere. AKP’li belediyenin yönettiği Boğazkent Beldesi’nde, 12 Haziran genel seçiminde CHP birinci parti oldu. CHP, Boğazkent’te 664 oy alırken AKP, 612’de B CHP, Serik sahiline indi kaldı. MHP ise 382 oy topladı. CHP, tarihte ilk kez Boğazkent’te birinci parti oldu. 12 Eylül referandumunda da Boğazkentlilerin güçlü bir şekilde, “Hayır” dediklerini de hatırlatmakta fayda var. Bu başarıda parti örgütünün mutlaka payı var ama asıl katkıyı o bölgede yaşayan bazı CHP’lilerin yaptığını duyuyoruz. Boğazkent’te gece gündüz çalışan gönüllülerin gelinen noktada emekleri oldukça fazla. Durum gösteriyor ki böyle giderse CHP, önümüzdeki yerel seçimlerde Serik’te bir sahil beldesini ilk kez kazanabilir.AKP’den Boğazkent’i alabilir. enel seçimin ilk sonuçları ile birlikte, Deniz Baykal ve ekibinin başını çektiği parti içi muhalefet, Kemal Kılıçdaroğlu’nu başarısız bulup görevini bırakmasını istedi. Baykalcıların yanı sıra eski genel sekreter Önder Sav ve arkadaşlarının da yürüttüğü kampanya tepki çekti. Özellikle parti örgütlerinin kampanyaya yönelik tepkisi dalga dalga yayıldı. İl başkanları tek tek CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu aramaya başladı. Başkanlar, Kılıçdaroğlu’na tam destek verdi. Onunla yola devam edilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu’nu arayıp, “Yanınızdayız” diyen il başkanı sayısı 79. Yani 81 ilden 79’u Kı lıçdaroğlu’nun yanında saf tuttu. Aldığımız duyumlara göre sadece 2 ilin başkanı Kılıçdaroğlu’nu aramadı. Bunlardan biri Diyarbakır Belediye Başkanı Muzaffer Değer. Bu kişi, Deniz Baykal’dan önce, “Kılıçdaroğlu başarısız” diye açıklama yapan CHP PM Üyesi Mesut Değer’in kardeşi. Sıkı Baykalcı Mesut Değer’in kardeşinden farklı bir tavır beklenemezdi. Diğer il başkanı Antalya İl Başkanı Özer Ülken. Ülken, Kılıçdaroğlu’nu arama gereği duymamış. Düz mantıkla, Muzaffer Değer gibi Kılıçdaroğlu’nu desteklemediği sonucu çıkarılabilir. Bu sonuca varanlar yanılmış olmazlar. Çünkü Ülken’in sessiz ve tavırsız kalması bunu gös teriyor. Durum böyleyse yanlış ata oynadığı ortada. Çünkü Antalya’da bile Baykal karşıtı cephe giderek genişliyor. CHP’nin bu ildeki kanaat önderleri, seçilmişleri ardı ardına yaptıkları açıklamalarla Baykal’ı eleştiriyorlar. Ali İhsan Dönmez, gazetelere ilan vererek Baykal’a ateş püskürüyor. İl Genel Meclisi’nin CHP’li üyelerinden Abdullah Demir, yazılı açıklama yaparak Baykal’ı önce aynaya bakmaya davet ediyor. Antalya’da yaşanan sorunun sorumlusunun Baykal olduğunu öne sürüyor. Demir’in açıklamasında altını çizdiği gibi Antalyalı CHP’lilerin kahir çoğunluğu Kemal Kılıçdaroğlu’na güveniyor, inanıyor ve arkasında. Bir zamanlar kartaldı ntalya Cumhuriyet Meydanı’nda, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ndan kaldığını tahmin ettiğimiz bir çelenk var. Bu çelenge sahip çıkan olmayınca, önce Atatürk Anıtı’nın arka bölümüne alındı. Bir süre orada kaldı. Arayan soran olmayınca, oradan alınıp meydanın arka tarafındaki zabıta ve polis kulübesinin yanında yere bırakıldı. Orada kaderine terk edildi. Sözünü ettiğimiz çelenk bir siyasi partiye A ait. Partinin adı da Demokrat Parti. Kısaltılmış adı ile DP. DP, bilindiği gibi Doğruyol Par tisi ile ANAP’ın birleşmesi ile kuruldu. Her iki parti geçmişte Türkiye’ye tek başına ya da koalisyonlarla uzun süre yönetti. DP’nin ardılları, merkez sağın çekim merkeziydi. Merkez sağ denince akla onlar gelirdi. Bugün ise DP, bırakın barajı geçmeyi yüzde 1 oyu bile bulmakta zorluk çekiyor. Ufukta iktidar olasılığı olmayınca DP’yi terk eden terk edene. Öyleki, bayramda konulan çelengini geri götürecek kimse yok. Partinin çelengi yerlerde sürürüyor. ntalya kent merkezinde faaliyet gösteren toplu taşıma araçlarında uygulanan Halkkart ile ilgili yargı kararının tartışması sürüyor. İdari yargı, seçime günler kala, Halkkart ile ilgili ihalenin yürütmesini durdurdu. Bu ilk bakışta şok yaratacak bir gelişmeydi. Geçmişteki Antkart örneğinde olduğu gibi Büyükşehir yargının kararına uysa, Halkkart devreden çıkacaktı. Ama Büyükşehir Belediyesi itiraz hakkını kullandı. Temyize gitti. Temyiz makamı olan Danıştay’ın vereceği karar bekleniyor. Halkkart sistemi de çalışmaya devam ediyor. Bu arada ilginç gelişmeler dikkat çekti. Halkkart ihalesinin iptali için dava açan bir toplu ulaşım esnafı, kararın istediği gibi çıkmasından dakikalar sonra, dilekçe vererek, “Açtığım davayı geri çekiyorum” dedi. Söz konusu kişinin aylar sonra davasını geri almasını anlamak zordu. Neden böyle yaptığı da anlaşılamadı. Kulislerde davacı kişinin nasıl ikna olduğu ya da edildiği konuşulmaya başlandı. Davayı kazananın bu şekilde ikna edilmesi ender görünen bir olay. Öte yandan Halkkart sistemini işleten AKent firmasının, halk otobüs ve minibüs esnafı ile tek tek sözleşme yapmaya başladığı görüldü. Esnaf ile tek tek yapılan sözleşmenin, Danıştay’dan gelecek karara önlem olduğu iddia edildi. Firmanın, ihalenin iptalinin onayı halinde boşa çıkmamak için tek tek sözleşme yöntemini başlattığı ileri sürüldü. Toplu ulaşım sisteminde ilginç gelişmeler oluyor. Bakalım sonu nereye varacak. A Yiyelim İçelim Eğlenelim (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle