Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 MART 2011 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 korunmak mümkün avaş ilerleyen ve sıklıkla belirti vermeyen kolon kanseri için özellikle 50 yaş üzerindeki kişilerin risk altında olduğunu söyleyen Op. Dr. Baydar, “Bu kanserin oluşmasında beslenme alışkanlığı ve genetik faktörlerin etkin rolü vardır. Bağırsak kanseri, kanserden ölüm nedenleri arasında üçüncü sıradadır. Sıklıkla 6070 yaş arasında görülen kolon kanserinin belirtileri; kanama, ishal ve zaman zaman görülen kabızlık olarak sayılabilir. Ayrıca hastalığın ileri dönemlerinde gaz çıkaramama, şişkinlik ve karın ağrısında artış hatta kusma klasik şikayetler ara Erken tanıyla Y Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Behlül Baydar, erken tanının kolon kanserinde hayati önem taşıdığını söyledi sındadır” diye konuştu. ise; mutlaka bir doktora başvurmalıdır. Kolonoskopide alınan poliplerin üzeKolonoskopi ile rinde, erken evrede kanser teşhis edilerken tanı mümkün diğinde ameliyat gerekmeyebilir. Op. Dr. Behlül Baydar, İlk olarak bu hastalar yakın kolonoskopinin kolon takibe alınır. Kanserin kanserinde erken taileri evrede olduğu nına olanak sağladurumlarda ameyan bir yöntem liyat yapılmalıolduğunu dile dır. Ameliyat Hastalığın tedavisindeki en önemli getirerek, “Bü“açık” veya adımın ameliyat olduğunu belirten yük tuvaletin“laparoskoOp. Dr. Baydar, “Bitkisel tedavi hakkınde gizli kan tapik” denida her ne kadar halk arasında başarı hiraması pozitif len kapalı kâyeleri anlatılsa da, bilimsel bir temele çıkanlarda ve işlemle yadayanmadığından belirli bir öneride 45 yaş üzerinpılabilmekbulunmak zordur. Ancak bitkisel ilaçdeki herkeste tedir. Daha ların da karaciğer üzerindeki yan etkolonoskopi rusonra dokkileri göz ardı edilmemelidir. Risk tin olarak yapıltor kararına altında olan kişiler vakit kaymalı, bu işlem 5 göre, ilaç ya betmeden düzenli tetkikleyılda bir tekrarlanda ışın tedavisi rini yaptırmalıdır” dimalıdır. Hastalıkla ilde uygulanabilir” ye konuştu. gili aile öyküsü olanlar dedi. Uz. Dr. Feride EKİMLER SÜSLÜ Memorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü H ER ŞEYİ T Topuk dikenine şok dalga BAŞI SAĞLIK Bitkisel ilaçlara dikkat! Sigara içmek kolon kanseri riskini artırıyor K olon kanseri için pek çok farklı risk faktörünün olabileceğine değinen Op. Dr. Baydar, bu faktörleri şöyle sıraladı: Kolonda bağırsak iç kısmında bulunan ve “polip” denilen et parçalarının varlığı, Daha önce kolon kanseri teşhisi konulmuş ve tedavi görmüş olmak, Yumurtalık, rahim ve meme kanserinden birini geçirmiş olmak, Sigara kullanıyor olmak, Beslenme alışkanlıkları (Kırmızı etten zengin ancak meyve ve sebzeden fakir beslenmek), fast food ve işlenmiş besin tüketimi, Düşük selenyum düzeyi, iltihabi bağırsak hastalıkları, bazı virüs türleri, endüstrileşmiş ülkeler gibi çevresel faktörlerin varlığı, Ağır alkol tüketimi Deri döküntülerine dikkat ücutta kırmızı beneklerle kendini gösteren deri döküntüleri, hemen herkesin çocukluk döneminde yaşadığı rahatsızlıklardan biridir. Ancak bu şikayetlerin, ciddi hastalıkların belirtisi olabileceği de dikkate alınmalı. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Raif Konakçı, çocuklardaki deri döküntülerinin hangi hastalıkların belirtisi olabileceğini anlattı. V Bunlara dikkat Suçiçeği, kızıl ve kızamık gibi hastalıklara ait döküntülerde kolaylıkla tanı konulabildiğini, ancak döküntü şeklinin tanı koymada her zaman yeterli olmayacağını söyleyen Uz. Dr. Konakçı, “Yüksek ateşin döküntüye eşlik etmesi enfeksiyon ihtimalini artırır. Ancak romatolojik hastalıklarda da ateş görülebildiği için tanıda dikkatli davranmak gerekir. Alerjiye bağlı döküntülü hastalıklarda şikayetlere çoğu zaman yüksek ateş eşlik eder. Bu durum, hastalığın suçiçeğinden ayırt edilmesine yardımcıdır” dedi. Döküntü ortaya çıktığında, bunun basit bir rahatsızlık mı yoksa ciddi bir hastalık habercisi mi olduğunu anlamanın önemini dile getiren Uz. Dr. Konakçı, “Viral enfeksiyon kökenli hastalıkların tedavileri, şikayete yönelik yapılır. Vücutta kanamalar tarzında döküntülerle kendini gösteren hastalıklarda ise, tanının erken konulması gerekir. Döküntü şikayetleri yaşadığında vakit kaybetmeden doktoruna başvurmaka önemlidir” dedi. Cildi temizlerken zarar vermeyin Memorial Antalya Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Dr. Lütfiye Çoban, cildin defalarca temizliğinin bazı olumsuzlukları beraberinde getirebileceğini söyledi opuk dikeni, dinlenme halindeyken sessiz kalan, ancak hareket edildiğinde kendini hissettiren ağrılarla belirti veren bir hastalıktır. Ayakta tabana yapışan kasların çeşitli nedenlerle zorlanması sonucu oluşan yırtıkların yerini, zaman içinde kemiksi dokunun alması olarak tanımlanabilir. Topuk ağrılarının en sık görülen sebebi topuk dikeni, genellikle 40 yaşın üzerinde ortaya çıkmaktadır. Ayak tabanı ile ayağın iç bölgesi arasında baş gösteren ağrılar; sabah kalkınca, ilk adım atma sırasında ya da uzun süre oturma sonrası ilk basışta oluşur. Birkaç adım attıktan sonra ağrı şiddetinde azalma olmasına karşın; uzun süre ayakta durma ve yol yürüme ile günün sonuna doğru şikâyetlerde artma olabilmektedir. Ağrı topuğun orta kısımda iç tarafa yakın bölgede daha yaygınken, alt bacağa doğru da yayılabilmektedir. Boyutları 46 mm arasında değişen topuk dikeninin boyutu ve ortaya çıkardığı klinik bulgular arasında ise bir ilişki yoktur. Doğru ayakkabı seçimi Topuk dikeni hastalığında en önemli sebep şişmanlıktır. Ancak hastalık, normal kilolu kişilerde de görülebilir. Özellikle çocukluk ve gençlik yıllarında ayak sağlığına önem vermemiş ve genellikle doğru ayakkabı tercihi yapmamış kişilerde, uzun süre ayakta kalmayı gerektiren işlerde çalışanlarda, ayağında yapısal bozukluk olanlarda (Düztabanlık, ayak tabanı yüksekliği), yürüme bozukluğu olan kişilerde ve bazı romatizmal hastalıklarda daha sık görülür. Topuk dikeni tedavisinde çeşitli yöntemler vardır. Aşırı kilolu kişilerin öncelikle kilo vermesi sağlanmalıdır. Kullanılan ayakkabılarda düzenleme yapılmalıdır. Özellikle yumuşak tabanlı, topuk kısmı darbe emen ayakkabılar tercih edilmelidir. Ayakkabı veya evde kullanılan terliklerin içine yerleştirilen, ağrılı bölgeye gelen kısmı delik olan topuk yastıkçığı/ taban desteği kullanılması önerilir. Ayak tabanını esnetecek egzersizler önerilir ve gün içinde birkaç kez tekrarlanmalıdır. Ağrı kesiciler de tedaviye eklenebilir. Ayrıca ağrılı bölgeye her gün birkaç dakika yapılacak masaj da etkili olabilir. Tüm bunlara rağmen ağrı giderilemezse, topuğa kortizon enjekte edilebilir. Ancak kortizon ağrıyı ortadan kaldırsa da, uygulama şekli aşırı ağrılı olduğu için hastalar tarafından zor tolere edilir. Ayrıca kortizonun topuk yağ yastığında bozulmaya yol açma riski de vardır. “Şok dalga tedavisi” ile kalıcı çözüm Şok dalgaları tedavisi olan “ESWT”, vücut dışında üretildikten sonra bir uygulama başlığı ile vücudun istenilen bölgesine uygulanan basınç dalgalarının kullanıldığı bir fizik tedavi yöntemidir. Uzun yıllar böbrek taşlarını kırmak amacı ile kullanılan bu teknik, topuk dikeninde %85 kalıcı iyileşme sağlar. Tedaviye erken başlanması başarı şansını artırırken; tedavi 3 5 seans devam etmekte ve 1 hafta ara ile yapılan seanslar ortalama 20 dakika sürmektedir. Cerrahi müdahale olmaksızın, anestezi alınmadan, ilaçsız ve kısa sürede iyileşme sağlayan şok dalga tedavisinden sonra topuk dikeni tekrarlama şansı düşüktür. Öte yandan şok dalga tedavisinin; hamilelikte, kanserli hastalarda, hemofili gibi kan hastalığı olanlarda, kanama eğilimini arttıran ilaç kullananlarda, uygulama alanı üzerinde enfeksiyonu olanlarda ve kalp pili olan kişilerde uygulanması doğru değildir. Yiyeceklerle sivilce oluşumunun direk bir ilişkisinin gösterilemediğini bildiren Dr. Çoban, ancak kişisel olarak, herhangi bir gıda ile aknede şiddetlenme gözlenmesi halinde o gıdanın tüketiminin azaltılabileceğini belirtti. Çoban, stresin de sivilce oluşumunun nedeni olmadığını söyledi. N D erideki yağ bezlerinin bir hastalığı olan aknenin, sıklıkla ergenlik döneminde artmış bazı hormonların etkisiyle başladığını ve bu dönemdeki gençlerin yüzde 85'inde az ya da çok, farklı oranlarda aknenin görüldüğüne işaret eden Çoban, ''Ancak sadece ergenlik dönemi hastalığı değildir. Çeşitli nedenlerle, yağ bezlerinin deriye açılan ağzının tıkanması, akne gelişiminin ilk basamağını oluşturmaktadır'' dedi. nemde de akne görülebildiğini anlatan Çoban, kadınlarda aşırı erkeklik hormonu yapımına yol açan bazı hastalıklarda da geç dönemde akne oluşabildiğini kaydetti. Dr. Çoban, böyle bir durumda sıklıkla akneye, kıllanmada artış ve adet düzensizliğinin de eşlik ettiğini vurguladı. Hormonlar etkili Anne sütünden geçen hormonların etkisiyle nadiren erken çocukluk döneminde ve kadınlarda adet dönemlerinde, hamilelikte, doğum kontrol ilaçları kullanmaya başlama veya bırakma nedeniyle, bazı ilaçlar veya kozmetikler nedeniyle erişkin dö C MY B C MY B S ık yapılan hatalardan birinin de cildi gereğinden sık ve sert temizleyicilerle ve sert sürtme hareketiyle temizlemek olduğuna işaret eden Çoban, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu şekilde yapılan bir temizleme akneyi şiddetlendirebilir. Günde iki defa yu Günde iki kez temizlik muşak bir temizleyici kullanmak yeterliyken özellikle akne tedavisi sırasında antibakteriyel veya akne ilacı içeren temizleyiciler tercih edilmemelidir. Yoğun yağlı kremler, kapatıcılar, sıkıştırılmış pudralar sivilce oluşumunu artırmaktadır. Akne oluşumunu en aza indirmek için sivilcelenmeye neden olmayacak kozmetik ürünler tercih edilmelidir. Tedavinin başlangıcında aknede şiddetlenme görülebilir, ciltte kuruluk ve tahriş söz konusu olabilir.”