22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 MART 2011 SALI SAYFA DİZİ YAZI 1 Teknesine konuk olduğumuz Cengiz Kaptan, av yasaklarının uygulamasındaki yanlışlıklara değiniyor ve bazı türlerin giderek azaldığına işaret ederek, “Bir sonraki nesil bazı balık türlerini göremeyecek” diyor göremeyecek B aşka bir tekneyle denize projektörlerle ışık tutmak da gırgır yönetimiyle avlanmanın bir parçası. Işıkla toplanan balık gırgır donanımlı tekneden atılan ağla toplanıyor. Antalya’da yaygın olan yöntem de bu. Ancak Birlik kurulmadan önce bölgeyle ilgili de söz sahibi olan Mersinli balıkçılar Antalya Körfezi'nde ışıkla balık avlanmasının yasaklanmasını sağlamışlar. Cengiz kaptan, bu olayı ise şöyle açıklıyor: “Finike ve Alanya'dakiler de dahil olmak üzere 56 civarında gırgır var. Antalya Körfezi'nin yapısı Mersin gibi değil. Burası kıyıdan bir kaç metre sonra derinleşiyor. Toplu balık da yok. Ancak ışıkla avlanabiliyoruz. Mersin’de yaygın olan yöntem ise troldür. Gırgır çok az var. Kendileri trolle avlandıkları için ışık yöntemine karşı çıkıyorlardı. Birliğimizi kurduktan sonra bölgeyi Doğu Akdeniz, Batı Akdeniz diye ayırdık. Şu anda Kalkan'dan Anamur'a kadar ışık serbest.” Avlanma yasağının, denizlerin durumuna göre farklı zamanlarda uygulanması gerektiğine işaret eden Cengiz kaptanın şunları söylüyor: “Örneğin bizim şu anda avlandığımız dönemin aslında yasak olması lazım. Akdeniz erken ısındığı için yumurtlama dönemi de erken başlıyor. Anaç balığı tutarak yumurtlamasını engelliyorsun. Yani yasağı denizlere göre farklı farklı uygulamak lazım. Katıldığımız toplantılarda dile getiriyoruz ama dikkate alınmıyor. Gırgır sezonu Türkiye genelinde 1 Eylül'de Bazı türleri torunlarımız Işıkla avlanma 5 E kmeğini denizde arayan balıkçıların sorunlarını dile getirmek için 'Vira Bismillah' dedik... Antalya Körfezi'ne açıldığımız teknede gün ışıyıncaya kadar aralıksız süren koşuşturmayı gözlemledik. Deyim yerindeyse balıkçılardan 'Bir dokunup bin ah işittik.' Ama Cengiz kaptanın dediği gibi “Yine de her şeyin iyi olacağına dair umudumuz var...” Ali Orhan'la birlikte Cengiz kaptanın (Cengiz Balta) belirttiği saatte yani 17.15'te denize açılacağımız 'İsmet Kaptan' adlı teknenin önünde hazır oluyoruz. 18 metrelik tekne; balıkçıların 'gırgır' diye tabir ettiği donanıma sahip. Tanışma faslından sonra tekneye biniyoruz. Daha ilk dakikalarda yanımıza yaklaşan tayfalardan biri fısıltıyla haberin başlığını da veriyor. 'Çilekeş balıkçılar diye yazın haa.' Orhan'la birbirimize bakıp gülüşüyoruz. Cengiz kaptan bir üst katta dümenin başına geçerken tayfalardan biri de aşağıda marşa basarak motorları çalıştırıyor. Biz gece boyunca nelerle karşılaşacağımızın heyecanı içerisindeyiz. Çilekeş balıkçılar Avlanma değişken Saat 17.25'te 'Vira Bismillah' diyerek limandan hareket ediyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra yediğimiz yemeğin ardından bir taraftan çaylarımızı yudumlarken, tayfalarla yaptığımız sohbetle de işin incelikleri hakkında bilgi edinmeye çalışıyoruz. Avlanma, balığın durumuna yani denizin bereketine göre değişiyormuş. Bazen ilk ağda 400500 kasa balık çıktığı da oluyormuş. O zaman hemen limana geri dönülüyormuş. Tabii bunun olduğu zamanlar ender. Genelde sabaha kadar denizde kalınıyor. Bu süre zarfında da en az üç dört kez ağ atılıp çekiliyor. Tabii ki bu öyle basit bir iş değil. Yaklaşık 15 dakikada atılan ağın 12 kişinin yoğun çabasıyla tekneye çekilmesi bazen 1, bazen de 1,5 saati buluyor. Bu arada Cengiz kaptandan Göynük açıklarına doğru ilerlediğimizi öğreniyorum. Yaklaşık 30 derecelik açı ile 200 metre ilerisini tarayan sonar cihazı ile balık arıyoruz. Bir süre sonra beklenen balık sürüsü ekranda beliriyor. Cengiz kaptan teknenin hızını kesince tayfalar da oturdukları kabinden hemen çıkıyor. Koşuşturmaca başlıyor. Ağın ucunu alan kılavuz tekne kocaman daire oluşturmaya başlıyor. Saatime bakıyorum. Limandan ayrıları tam 1,5 saat olmuş. Teknede bulunan cihazların ölçümüne göre bulunduğumuz yerdeki derinlik 900 metre civarında. Daire şeklinde denize bırakılan ağ makine yardımıyla çekilmeye başlanıyor. Ağın tamamının tekneye alınması 1 saat 15 dakikayı buluyor. Sonuç hayal kırıklığı. Aşağıda şiddetli akıntı olduğu için bırakılan ağ, sonar cihazının tespit edilen balık sürüsüne kadar ulaşamıyor. Çıkan balık miktarı 2,5 kasa kadar ancak var. Bu kez Side açıklarına yöneliyoruz. Epey yol var. Bu işe 1984'de 9 metrelik tekneyle başlayan Cengiz kaptan, daha sonra tekne boyunu 15, 18 ve 28 metreye kadar çıkarmış. Ancak balığın azalması buna karşılık masraflarının da ağır olması nedeniyle bu yıl tekrar 18 metrelik tekneye dönmüş. “Yakıt ve personel gideri derken günlük bin lira masrafımız oluyordu. Çıkan balık masrafı bile karşılamıyordu. Tekneyi küçültünce masrafta yarı yarıya azaldı. Şimdi azda olsa kazanıyoruz” diye konuşan Cengiz kaptan aynı zamanda Antalya Su Ürünleri Kooperatifleri Birlik Başkanı. Balığın azalmasını deniz kirliliği ve bilinçsiz avlanmaya bağlayan Cengiz kaptan, Yasak zamanı başlar, Nisan'da kapanır. Trolle avcılık Ege'de 15 Temmuz'da açılıyor. Mersin'den ve Karadeniz'den çok sayıda trolcü Ege'ye akın ediyor. Aşırı bir yığılma oluyor ve balık kısa sürede bitiyor. On gün bile dayanmıyor. Burada ise trol sezonu 15 Eylül'de açılıyor. Bizde 3 tane trol var. Ancak sezonun başlamasıyla bölgeye gelen trol sayısı 50'yi buluyor. Dolayısıyla balık bir haftada bitiyor. Balık yumurtadan yeni çıkmış, 15 günde tükeniyor. Akdeniz'de trolle avcılığı 3 mile çıkaralım dedik. Şu anda 2 milde yapılıyor. Çünkü böyle giderse bazı balık türlerini torunlarımızın görmeyecekleri kesin. Balığın çoğalması için biz trollerin bölgemize gelmemesini isterken 3 millik sınırı iki mile düşürdüler. Bunu tekrar 3 mile çıkarmanın mücadelesini veriyoruz. Kaldı ki bölgemize gelen trollerden bazıları 2 mil sınırına da uymuyor.” ayrıca küresel ısınmaya dikkat çekiyor. Başta 'balon balığı' olmak üzere Kızıldeniz'den gelen diğer türlerin çoğaldığı belirtiyor. Ekonomik değeri olmayan balon balığının avcı ve dişli bir tür olduğunu vurgulayan Cengiz kaptan, “Diğer yavru balıkları yiyor. Akdeniz'de Kupes hiç bitmezdi. Ancak balon balığı geldiğinden beri yok denecek kadar azaldı. Taban balığı da azaldı” diyor. Tarım Bakanlığı, Akdeniz'de giderek çoğalan balığın avlanmasını yasaklamış. Gerekçe ise zehirli toksin içermesi. 2008’de Ankara'ya giden Cengiz kaptan, Bakanlık yetkililerinden balığın avlanmasının değil, satılmasının yasaklanmasını istemiş ve başarılı olmuş. 'En azından azalmasını sağlarız' diye konuşan Cengiz kaptan balığın ekonomiye kazandırılması için araştırma yapılması gerektiğine işaret ediyor. Eskiden pay usulü vardı C MY B C MY B 'Körfez'de balık durumu nasıl' diye sorduğumuz Cengiz kaptan, “2010'un Eylül, Ekim ve Kasım ayları verimli geçmedi ama bugünlerde sezon iyi gidiyor. Yılbaşından sonra değişti, fazla kazanamazsak da en azından cepten yemiyoruz. Önceki yıllar çok kötüydü” diyor. Balık fiyatlarının yıllardır aynı düzeyde kaldığını, ancak masrafların artığını belirten Cengiz Kaptan, “İşçi bulmakta zorlanıyoruz. Önceleri pay usulü çalışıyorduk. Balığın yüzde 40'ını çalışanlara pay ediyorduk. Ancak para kazanamayınca pay usulünden vazgeçildi. Şimdi ücret karşılığında çalışıyorlar. Şimdi maaş haricinde pay da vermeme rağmen adam bulmakta zorlanıyorum. 8 ay çalışıp, 4 ay yatıyoruz. 8 ayın da yaklaşık 2 ayı yağışlı ve fırtınalı geçiyor” diyor. Cengiz kaptanın başkanlığını yaptığı Antalya Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği 2004 yılında kurulmuş. Daha önce Bakanlığın düzenlediği toplantılarda bölgeyi Mersin'in temsil ettiği ve söz sahibi olduğunu anlatan Cengiz kaptan, 2004 yılında kurdukları birlik ile bu sorunu aştıklarını da anlatıyor. G YARIN: Antalya Körfezi'ndeki balık miktarı ve türlerdeki değişim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle