Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 1 MART 2011 SALI GÜNCEL Salıda Bir Alanya FEYZİ AÇIKALIN feyzia@superonline.com G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN Stadı Ankara’dan istedik ses Büyükşehir’den geldi A eçtiğimiz günlerde “Ağa Takılanlar”da, yakın geçmişte İnşaat Mühendisleri Antalya Şubesi tarafından S gündeme getirilen, “Stadımızı İstiyoruz” kampanyasını anımsattık. İMO Şube Başkanı Cem Oğuz’un öncülük ettiği bu kampanyadan sonuç çıkmadığına vurgu yaparak, genel seçimler öncesinde yenilemek gerektiğini yazdık. Siyasilere, Antalya’nın artık yeni stadını istediğinin, geliri giderinden fazla bir il olarak bunu çoktan hak ettiğinin daha güçlü bir şekilde iletilmesini istedik. Hedef, Ankara’nın yani merkezi hükümetin Antalya’ya en az 30 bin kişilik, modern bir stad yapmasıydı. Stadın tüm kaynağının merkezi bütçeden karşılanması gerekiyordu. D AKP milletvekillerinin, “Devlet büyük stadyumlar için kaynak ayıramıyor. Bunları yerel belediyeler yapıyor” söylemlerini çürütmek için Trabzon’dan, Gaziantep’ten, Malatya’dan hatta Ordu’nun Ünye ilçesinden örnekler verdik. Oralarda büyük stad projelerine Ankara’dan kaynak ayrıldığından bahsettik. Hal böyleyken stadı olmayan AntalK ya’ya, “Kendi tesisinizi kendiniz yapın. Belediyeleriniz ne güne duruyor” denmesinin haksızlığın yanı sıra çifte standart yaparak kentliye, sporsevere ceza vermek olduğunun altını çizmeye çalıştık. Hükümet çevrelerinden, AKP milletvekillerinden ses çıkmadı. Ama birden Antalya Büyükşehir Belediyesi topa girdi. Başkan Mustafa Akaydın, “Yer göstersinler 15 20 Y bin kişilik stad yapalım. Projelerimiz ve kredimiz hazır” şeklinde açıklama yaparak he Parti meclisi üyeleri ne yapıyor? ntalya listesinden milletvekili sıralamasına girmek isteyen deneyimli bir CHP’li, ilginç bir saptamada bulundu: “CHP Parti Meclisi’nde, Kadın Kolları Genel Başkanı Zühal Samlı’yı saymazsak 3 Antalyalı var. İl yönetimi aylardır karışık. Ortalığı kavga gürültü götürüyor. Antalyalı PM üyelerini ortalarda göremiyoruz. Örgütler içindeki sıkıntıya çözüm bulmak için harekete geçmeleri gerekmiyor mu? Bu konularda hiçbirisinin ağzından tek kelime çıkmadı. İl Danışma Kurulu’nda onların önünde partililer birbirine girdi, ‘Ne oluyor’ diye duruma müdehale etme gereği duymadılar.” Deneyimli partilinin sitemi bizi de düşündürdü. Antalya listesinden PM’ye giren ; Osman Kaptan, Atilla Emek ve Zeki Durmaz neredeler? Sıkıntılı konularda neden inisiyatif kullanmadılar? Antalya ile CHP Genel Merkezi arasında köprü olmadılar? Acaba oldular da biz mi duymadık? Antalyalı PM üyelerinin, bu konularda parti kamuoyunu aydınlatmaları gerekiyor. Aksi P halde haklarında, “Parti Meclisine milletvekili listesinde iyi bir yer edinmek için girdiler” türünden olumsuz yargı oluşacak. Herhalde bunu hiç istemezler. G pimizi şaşırttı. Akaydın’dan sonra devreye belediye şirketlerinin mali koordinatörlüğünün yanı sıra Ulaşım A.Ş’nin sorumlusu Bülent Yıldırım girdi. Akaydın gibi o da stad yapımını üstlenmeye ne kadar istekli olduklarını anlattı. Bu da yetmedi Büyükşehir Belediyesi’nin 3 kilit adamı; Mehmet Rıfkı Aktekin, Bülent Yıldırım ve İlker Gedik, Antalyaspor A.Ş yönetimine girdi. Mehmet Rıfkı Aktekin; Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri, İlker Gedik ise Hukuk Müşaviri. Yani bu üçlü belediyenin tepe noktasında yer alıyor. Bu görüntü ile Başkan Akaydın, üç önemli yöneticisinin Antalyaspor A.Ş’de görev almasını sağlamış ya da buna izin vermiş görünüyor. Çok değil, 12 Eylül referandumu sürecinde Akaydın ve ekibinin, AKP’nin yüE rüttüğü “Evet” kampanyasına katılan Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdelik’e tepki gösterdiği duyulmuştu. Hatta bu yüzden Antalyaspor A.Ş’deki belediye kadrolarının yönetim kurulu toplantılarını boykot ettiği duyulmuştu. Demek ki köprünün altından çok su akmış. Zaman herşeyin ilacı olmuş. Büyükşehir’in kilit adamları, tekrar Antalyaspor A.Ş’de görev alma gereği duymuşlar. Bununla da kalmamışlar, Antalya’ya stad kazandırmak için harekete geçmişler. Acaba ne ya da neler değişti? Bu manzarayı gören merkezi hükümet S yetkilileri ve AKP milletvekilleri, “Stad için Antalya’ya bütçeden kaynak ayırmaya gerek yok. Nasıl olsa istekli bir belediye var. Bı rakalım stadı Büyükşehir yapsın” diyebilirler. Büyük olasılıkla bu doğrultuda hareket edeceklerdir. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile ekibi, İMO tarafından yeniden S canlandırılmak istenen, “Stadımızı İstiyoruz” kampanyasını zayıflatıyorlar. Bu anlamda ne kadar doğru yaptıkları tartışılır. Bizim asıl merak ettiğimiz, sık sık boğazına kadar borca batmış bir belediye devraldığını söyleyen Başkan Akaydın’ın yer gösterilmesi halinde stadın para kaynağını nasıl çözeceğidir. Taşeron firmaların işçilerine maaşlarını gecikmeli ödeyebilen Büyükşehir, stad için gerekli en az 30 milyon dolarlık bütçeyi nasıl oluşturacak? Böyle bir kaynağa sahip olmadığına göK re, “Kredi bulma” sözü veren birileri mi var? Aracılık edenler varsa, onlar bunu karşılıksız mı yapacaklar? Belli bir komisyon talebinde bulunmayacaklar mı? Eğer hiçbir komisyon almadan stad yapımına kredi bulacak birileri varsa, önerimiz isimlerinin tesisin kapısına altın harflerle yazdırılmasıdır. Bu konularda kamuoyu aydınlatılırsa iyi olur. Öte yandan tek sorun stadın yeri ise bizim bir önerimiz olacak. Gebizli Mahallesi’ndeki Yeni 100. Yıl Spor Tesisleri’nin hemen önünde, mülkiyeti Vakıflar’a ait 30 döS nümlük arsa var. İmar planında, “Spor Sahası” olarak geçiyor. Alın size yeni stad alanı. Tramvay hattını 1 kilometre uzatırsanız ulaşım sorunu da kalmaz. A eçen hafta Alanya’daki bir yerel televizyon kanalında Ağız ve Diş Sağlığı Merkeziyle ilgili haber vardı. Konu hakkında bilgi veren kişi polikliniğin yöneticisi değil, ampul ve benzeri amblemlerin önünde konuşan bir iktidar partisi üyesiydi. Çok dikkat çekmeyen haber aslında sağılığın taşeronlaşması ve siyasete alet edilmesine bir örnekti. Adı geçen merkezlerdeki dişhekimleri performans sistemine göre çalışmaktalar. Yani hekimin aldığı ücret, baktığı hasta sayısı ve onun puantajına göre belirleniyor. Ne kadar çok hasta, o kadar çok para; seri imalat… Geçen yıl bu merkezde, protokol yöntemiyle dışarıdaki laboratuarlara yaptırılan tam damak protezler için 60, bir üye kaplama için 30 lira verilmiş. Bu yılbaşından itibaren uygulamaya konulan ihale yönteminde ise damak için 18, tek üye kaplama için 9 lira ödemeye başlamışlar. Hastadan damak için yalnızca 18 lira alınırken, kaplama için hiçbir ücret talep edilmemekte… Halkın yararına olan şahane bir hizmet, öyle değil mi? Beri yandan… Merkezde çalışan diş teknisyenlerinin maaş artı sigorta ve benzeri masraflarıyla kliniğe olan maliyetleri 2bin 500 lirayı buluyor. Teknisyenlere sağlık nedenleriyle ayda 24 parçadan fazla iş yaptırılmıyor. Basit bir hesapla, hastadan 18 lira ödemesi istenen bir damak devlete en az 100 liraya mal oluyor. 18’den geri kalanını devlet ödüyor; yani siz, ben; vergilerimizle… Serbest dişhekimleriyle kavgalı olan, onlara yıllardır bir asgari ücret bile vermeyen iktidar, piyasanın çok altındaki fiyatlara mal edilen işin kalitesini, yasallığını sorgulamıyor. Hükümetin tek düşüncesi, seçimlere birkaç ay kala, olduğunca çok sayıdaki sigortalıyı mutlu edebilmek. Ne denli sağlıklı olduğu kuşku götürür bu popülist hizmetten tabi ki halk çok memnun. İşte, işin bu kısmı iktidarın ülkeyi nasıl teslim aldığını göstermek açısından önemli. Meslek temsilcileri, muhalefet partileri halkın yarar gördüğünü zannettikleri bir hizmeti, yanlış da bulsalar eleştirmekten korkuyorlar. Çünkü böyle bir karşı çıkışın ters tepeceğini zannediyorlar. Böylece hükümet de, sağlık gibi çok önemli bir konuyu ticaretleştirip, siyasetin en ağdalı malzemesi haline getirebiliyor… G Sağlığın Ticarileştirilip Siyasallaştırılması HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (0 242) 248 00 57 LAN SERV S C MY B C MY B