22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 ŞUBAT 2011 CUMA Yoksul çocuklar, birer mucittirler Çünkü tellerden yapıp, en fiyakalı arabalarını, gazozuna yarıştırırlar Çığlık çığlığa bir neşe ile Bez bebekleri vardır, pirinç dişli kızların Saçlarının örgülerini düşürüp dizlerine Dünyanın en güzel anneleri olmak için Prova yaparlar. Yoksul sokaklar, renklidir Çünkü bahar çiçekleri gibi açan çocukları vardır / Nuray ÇEVİRMEN Halil İbrahim Ayyıldız, Afyonkarahisar Babası ile birlikte dönüşümlü taksicilik yapan Halil İbrahim Ayyıldız, “Aslında nasıl geçinemediğimizi anlatmak daha kolay. Bizim hayatlarımız mucize gibi. Devletin kurumları, her ay çıkıp ülkenin açlık sınırının 2 bin TL olduğunu açıklıyor. Ama aynı devlet çıkıp asgari ücrete 30 lira zam yaptığını övünerek, gururla anlatıyor. Açlık sınırının 2 bin TL’yi geçtiği bir ülkede 600 lira asgari ücretle 4 kişilik bir aile nasıl geçinir. Biz aslında açlık değil ölüm sınırında yaşıyoruz. Babamla birlikte taksiciyiz. Babam geçtiğimiz gün 14 saat çalıştı, 6 lira 50 kuruş kazandı. Kimse taksiye binmiyor. Çünkü kimsenin cebinde taksiye binecek para yok. Biz babaannemin emekli maaşı ile geçiniyoruz. Bundan daha acı bir durum var mı? Taksiyi satmaya çalışıyoruz alan yok. Sonuçta halimiz içler acısı. Bu ülkede yaşamak imkansız hale geldi. Siyasetçiler suni gündemlerle uğraşacaklarına daha yaşanabilir bir ülke ve insan gibi geçinebileceğimiz iş ve maaş olanakları yaratsınlar. Biz geçinemiyoruz. Babam da bende bir taksiye umut bağladık. Başka iş yok ve bu yaşta babaannemin emekli maşına bakıyoruz bundan daha acı ne olabilir.” Nasıl geçiniyoruz ? SAYFA 5 Musa Yıldırım, Burdur Yaklaşık 47 yıldır kalaycılık yapan Musa Yıldırım, Bağ Kur’dan emekli. Aldığı maaşla geçinemediğini anlatan Yıldırım, “İşimiz çok zor. Kalaylanacak tencere artık kullanılmıyor. Bu meslek tamamen öldü. Aylık ev harcamam 300400 TL. Bu işyerinden de bazen 150, bazen 200 TL kazanıyorum. Bağ Kur’dan aldığım maaşla geçinmek de olanaksız. Köylülerimizin kullandıkları bakırlar olmasa bunu da kazanamazdım” dedi. Selçuk Caran, Antalya 4 yıldır benzin istasyonunda işçi olarak çalıştığını belirten Selçuk Caran, geleceği için birikim yapmaya çalışırken, babasının Bağ Kur borçlarını da ödüyor. Annesini geçtiğimiz yıllarda kaybeden Caran, çalıştığı işyerinde kalıyor ve giderlerini minimumda tutuyor. Aldığı 650 TL maaş ile hem babasının Bağ Kur ödemelerini yapıyor, hem de kendi giderlerini karşılıyor. Caran, “4 yıldır benzinlikte çalışıyorum. Kira ve yol parası vermemek için gece gündüz burada kalıyorum. Evlenmek için cebimde param olmalı ama bu gidişle olmayacak” diyor. Çalışan yoksullar FOTOĞRAF: ALİ ORHAN Günde 14 saat çalışmanın karşılığında sadece 6 lira 50 kuruş alabilen taksi şoförü isyan ediyor, “Siyasetçiler, suni gündemlerle uğraşacağına Türkiye’yi daha yaşanabilir ülke haline getirsin” diyor Okumayı seven emekli öğretmen “Emekli maaşım kitap almama bile yetmiyor. Artık okuyamaz hale geldim. Ne eşime hediye alabiliyorum, ne çocuklarımla sinemaya gidebiliyorum” diyor Eğitim Sen Antalya Şubesi Başkanı NURETTİN SÖNMEZ Meslek İtibarsızlaşıyor Öğretmenlik mesleği her geçen gün itibarsızlaştırılıyor. Eğitim sistemi her geçen yıl artan sorunlarla boğuşurken, görevlerini fedakârca yerine getirmeye çalışan eğitim emekçileri, mevcut gelirleriyle giderlerinin ancak yarısını karşılayabilmektedir. Bugün Türkiye’de eğitim ve bilim emekçilerinin büyük bölümü borç ile yaşamlarını sürdürmekte, ekonomik ve sosyal sorunlarının gölgesinde görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Kadrolu öğretmenlerin yanı sıra Türkiye’de toplam 61 bin 551 ücretli öğretmen okullarda görev yapmaktadır. Türkiye’de kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin toplamının 678 bin 551 olduğu göz önüne alındığında ücretli öğretmenlerin bütün öğretmenlerin içindeki oranı yüzde 9.06 olmaktadır. Buna göre Türkiye’de her 10 öğretmenden biri ücretli öğretmen statüsünde görev yapmaktadır. Ücretli öğretmenler kadrolu öğretmenlerin aldığı ücretin üçte birini almaktadırlar. Bu durum ücretli öğretmenler açısından durumun daha da vahim olduğunu göstermektedir. Eğitim emekçilerinin büyük bir bölümü geçimlerini sağlayabilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. Eğitim emekçilerinin her geçen gün yoksullaştığı düşünüldüğünde buna bağlı olarak eğitimin sorunları da aynı oranda artmaktadır. İktidarın bu politikalarıyla öğretmenlik mesleği her geçen gün itibarsızlaştırılmaktadır. Önümüzdeki süreçte öğretmenlerin 4/C statüsüne geçirilmesi, esnek çalışmanın dayatılması, performansa dayalı ücretlendirme vb. uygulamalar ile sömürüye daha da açık hale getirilmesi düşünülmektedir. Kadrolu öğretmenlerin durumunu rakamlarla ifadelendirecek olursak; son dokuz yıl içinde eğitim emekçilerinin aldığı maaşlar, ancak dört kişilik bir ailenin yapması gereken harcamaların yarısını karşılayabilecek düzeydedir. 2002 yılında bir eğitim emekçisi aldığı maaş ile aylık giderlerinin yüzde 52’sini karşılayabiliyorken, 2010 yılı sonu itibariyle yüzde 50’sini ancak karşılayabilmektedir. Bu durum “ekonomi iyiye gidiyor”, “Türkiye ekonomisi büyüyor” söyleminin gerçekçi olmadığı göstermektedir. En azından iyiye giden ya da büyüyen ekonominin eğitim emekçilerinin ekonomisi olmadığı açıktır. Verilerin anlamı son on yılda eğitim emekçilerinin aldığı maaşların yoksulluk sınırının ancak yarısına ulaşabilmesidir. Özellikle yardımcı hizmetli, memur ve diğer eğitim emekçilerinin ekonomik durumu her geçen yıl kötüleşmektedir. Yüz binlerce eğitim emekçisini yoksulluğun ve açlığın kıskacına alan, mesleğine karşı küstüren mevcut ayrımcı uygulamalara karşı, bilimsel, demokratik, nitelikli bir eğitim yaratmak için, tüm eğitim emekçilerini ekonomik ve sosyal açıdan doyuran bir alternatif yaratılmadığı sürece, eğitimde yaşanan sorunların artarak devam edeceği unutulmamalıdır. Gazipaşalı muz üreticisi sergisine gelecek müşteri bekliyor Emekli öğretmenler hayalleriyle yaşıyor Muharrem Gör, Antalya Aldığı bin 100 TL ile evini geçindirmeye çalıştığını anlatan Emekli Öğretmen Muharrem Gör, “25 yıl çalıştıktan sonra ödül olarak aldığım emeklilik maaşı ile sadece zorunlu ihtiyaçları karşılayabiliyorum. Kültür, sanat gibi sosyal etkinlikler artık hayal. Kira, su, telefon gibi zorunlu giderleri karşıladıktan sonra elimize yaklaşık 300 TL kalıyor. Bu 300 TL ile evde 3 kişi geçinmeye çalışıyoruz. Eskiden tiyatro, sinemaya gidebiliyorduk şimdi ise şu film vizyona girmiş, devlet tiyatrosunda güzel bir oyun var diyebiliyoruz” dedi. Talat Uysal, Antalya Emekli Öğretmen Talat Uysal, emekliliğin Türkiye'de ceza nitelediğinde olduğunu söyledi. Bin 200 TL maaş aldığını bununla sadece evin ihtiyaçlarını karşılayabildiğini anlatan Uysal, “Ne eşime hediye alabiliyorum, ne de ailece sosyal etkinliğe katılabiliyoruz. Kitap bile alamıyorum. Bir evim var. Bu nedenle şanslıyım. Evim kira olsaydı sanırım aç yatardık. Emekli maaşımın çoğunluğu çocuğumun okul masraflarına gidiyor. Avrupa ülkelerinde emekliler rahatken biz ikinci iş aramaya başlıyoruz” diye konuştu. Açlık üzerine atasözleri Acındırırsan arsız, acıktırırsan hırsız olur. Aça dokuz yorgan örtmüşler yine de uyuyamamış. Aç bırakma hırsız, çok söyleme arsız edersin. Aç koynunda azık durmaz. Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş. Aç tokun halinden anlamaz. Azıksız yola çıkanın, iki gözü el torbasında olur. Kaşıkla verip, sapıyla gözünü çıkarma. Kimi yer, kimi bakar, kıyamet ondan kopar. Umut fakirin ekmeğidir. Yoksa pulun, dardır yolun. Aç doymam, tok acıkmam sanırmış. Aç elini kora sokar. SÜLEYMAN YAPICI, SERGÜL CANIGÜR, HURİYE MAZİ, COŞKUN KARABULUT, YUNUS ÖZLER C MY B C MY B G Yemek pişirirken düdüklü tencere kullanın. Hem enerji tasarrufu sağlar, hem yiyeceklerin besin değerini korursunuz. G Yemeklerinizi ocakta pişirmeyi tercih edin. Ocaklarda yemek pişirmek, fırında yemek pişirmekten daha ekonomiktir. G Tencerede pişirdiğiniz yiyecekler kaynama sıcaklığına ulaştığında, ocağın alev ayar düğmesini en kısık pozisyona getirin. G Pişirme işlerinde alt kısmı düz olan tencere ve tava kullanın. Bu, ısınma süresini kısaltır. G Büyük bir ateşin üstüne küçük kap koymayın. Aksi durumda enerji kaybına neden olursunuz. Ayrıca kabın altının temiz olmasına dikkat edin. G Yiyeceklerinizi ağzı açık kaplarda pişirmeyin. Kapalı kaplar içinde yemek daha çabuk pişer, dolayısıyla daha az enerji harcanmış olur. Kapaksız kapla yemek pişirirken 3 kat daha fazla enerji tüketirsiniz. G Fırında, bir yerine birden fazla yemek pişirmeye çalışın. Düşük sıcaklıkta pişeni diğerlerinden önce çıkarıp, fırının sıcaklığını düşürüp, yükseltmeden daha az enerji harcayın. G Fırınınızda gerekli olmadığı durumlarda ön ısıtma yapmayın. Ön ısıtma yapmanız gerekiyorsa 10 dakikayı geçirmeyin. Evde tasarruf yöntemleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle