02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 Tv başındaki saatler boyun fıtığına davetiye çıkarıyor eme kanseri tedavisi, öncelikle cerrahi müdahaleyi akla getirir. “Ancak her meme kanseri hastası ameliyat olmalı mıdır?” “Ameliyattan sonra hastalık tekrarlar mı?” gibi sorular herkesin aklını kurcalar. Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Emek, meme kanserinin diğer organlara geçebilen bir hastalık olduğunu söyledi. Emek, “Meme kanserinde ölümlere, tümörün karaciğer, kemik, akciğer ve diğer organlara yayılması neden olur. Hastanın kanserli bir doku ile hayatına devam etmesi mümkün değildir. Genel durumu fiziksel ve psikolojik olarak iyi hale getirildikten sonra ameliyat yapılmalıdır” dedi. M Meme kanserinde cerrahi müdahale Hastanın anestezi almasına engel bir durum olup olmadığına bakıldığını söyleyen Emek, “Hastalık meme dokusu üzerinde çok fazla ilerlediyse, ameliyat sırasında güvenli cerrahi bir sınır elde edilemeyeceği için öncelikle kemoterapiye başlanmalı. Hastalık geriletildikten sonra hasta ameliyata alınmalıdır” diye konuştu. Masa başında, bilgisayar karşısında uzun saatler geçiriyor, spor yapmıyorsanız ya da genetik olarak kaslarınız zayıfsa “Boyun Fıtığı” için risk grubundasınız H ŞEYİ N ER BAŞI SAĞLIK Egzersiz yapın A meliyat sonrası egzersiz yapılmasının sonucu desteklediğini belirten Op. Dr. Kılınçoğlu cerrahi tedavinin yanı sıra, ideal kiloya inmenin, düzenli egzersiz programları ve omurga okulu ile yaşantının yeniden düzenlenmesinin; fizik tedavi gibi yardımcı tedbirlere başvurulmasının önemini vurguladı. Önce ilaç tedavisi Memedeki tümör çok büyük olmasa da kanserli hücreler diğer organlara yayılmışsa ameliyat yapılmaması gerektiğini ifade eden Emek, “Öncelikle ilaç tedavisine başlanmalı. Kanser vücuda yayıldığında, memeye yapılacak müdahalenin faydası olmadığı gibi zararı olabilir” dedi. M emorial Antalya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu, boyun fıtığının yürüme zorluğuna bile yol açabileceğini belirterek, “Boyun fıtığı aynı bel fıtığında olduğu gibi omur kemikleri arasında amortisör görevi gören jel kıvamındaki disklerin yırtılarak, çevrelerindeki omurilik ve sinir köklerine bası yapmasıyla ortaya çıkar. Fıtık hangi seviyede ise, boyun ağrısına ek olarak bu seviyeye uyan ve etkilenen sinir kökü alanındaki kaslarda ağrı olur. Sadece tek bir sinir etkilenmiş ise kolda, el ve parmaklara kadar vuran ağrı, sızlama, karıncalanma görülür. Ciddi bası varsa kol ve ellerde kuvvet kaybı izlenir” dedi. Kılınçoğlu sonraki aşamalarda ayaklarda da karıncalanma, yanma, uyuşma, yürüme zorluğu, idrar ve büyük abdesti kaçırma gibi şikayetlerin ortaya çıkabileceğini söyledi. Doğru girişim Kesin tanı için uygulanan yöntemleri anlatan Kılınçoğlu, “Şikayetlerin oluş şekli ve hikayesinin tam olarak öğrenilmesi, nörolojik muayene, radyolojik incelemeler yapılır. Gerekli durumlarda sinir elektrosu tetkiki uygulanır. Tedavi için mikrodiskektomi veya mikro cerrahi yöntemleri kullanılmalıdır” diye konuştu. Cerrahi tedavinin son çare olarak ele alınmaması gerektiğinin altını çizen Kılınçoğlu, “Uygun hastaya, uygun zamanda ve doğru girişimin yapılmalı. Son çare olarak cerrahi tedaviye gitmek veya son aşamaya gelinceye kadar beklemek doğru değildir ve bu durum mikro cerrahinin etkinliğini düşürür” diye konuştu. Kalp check up'ları hayat kurtarıyor A nnebabanızda ya da birincil derece akrabalarınızda erken yaşta kalp krizi geçiren biri varsa ya da açıklanamayan ani bir ölüm söz konusuysa, diyabet veya tansiyon hastasıysanız ya da sigara kullanıyorsanız mutlaka kalp check up’ı yaptırmalısınız. kadar yatkın olduklarının ortaya çıkartıldığını belirterek, “Kişinin kalp kapak problemi, kalp kası, koroner arter hastalığı, ritm bozukluğu olup olmadığı ortaya çıkıyor” dedi. Yapılan test ve incelemeler Check up işleminin fiziki muayeneyle başladığını ve röntgende kalbin büyüklüğünün görüldüğünü söyleyen Hasdemir, “EKG ile kalp kası kalınlaşması tespit edilir. Kan testleri ile kişinin şeker, kolesterol seviyeleri ölçülür. Ekokardiyografi ile kapak ve kalp kası hastalığı olup olmadığı görülür. Efor testi ile sessiz iskemi saptanabilir” diye konuştu. Hasdemir, 45 yaş üzerinde, tansiyon ve diyabet hastası olan bir kişinin yılda bir defa checkup yaptırmasını önererek, “Aynı yaş grubu için bu rakam, örneğin, risk faktörü bulunmayan, sigara içmeyen kişiler için 3 yıla çıkabilir” diye konuştu. Hastalığa yatkınlık Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Hakan Hasdemir, kalp check up’ı ile hiç göğüs ağrısı bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan kişilerin kalp hastalığına ne C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle