02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 N Kolon kanseri önlenebiliyor Nedensiz karın ağrısı, dışkılama alışkanlığında değişiklikler, kilo kaybı ve halsizlik… Bunlar erken evrelerinde bulgu vermeyen kolon kanserine işaret ediyor olabilir edensiz karın ağrısı, dışkılama alışkanlıklarında uzun süreli değişiklikler, kilo kaybı ve halsizlik… Bu yakınmalar erken evrelerinde genellikle belirgin bulgu vermeyen kolon kanserine işaret ediyor olabilir. Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Serdar Akça, erken evresinde bulgu vermese de önlenebilen bir kan ser türü olan kolon kanseri hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Akça, “Kolon kanserlerinin çok büyük bir çoğunluğu bağırsakta polip olarak adlandırılan bir et parçasının büyüyerek kanserleşmesinden gelişmektedir. Polip evresinde yakalan durumlarda polibin çıkartılması kanser oluşumunu önlemede yeterli olur. Polip çıkartma işlemi ameliyatsız, endoskopik olarak yapılabilmektedir. Bu nedenle insanlar belirgin bir risk taşımasa da 4550 yaşlarında kolon taraması için doktora başvurmalı. Yakın akrabalarda kolon kanseri var ise bu tarama 3540 yaşlarında yapılmalıdır” diye konuştu. Kolonoskopi yöntemi Doç. Dr. Akça, kalın bağırsağın kontrolü için en hassas yöntemin kolonoskopi olduğunu şu sözlerle anlattı: “Kolonoskopi kalın bağırsağa yapılan görüntüleme işleminin (endoskopi) adıdır. Kolonoskopide ucunda kamera olan esnek bir tüp bağırsaklar temizlendikten sonra rektum yolundan bağırsaklara sokulur ve ekranda bağırsaklar görüntülenir. Dışkıda gizli kan tetkiki, bağırsak grafisi gibi başka testler de kalın bağırsak kontrolü için kullanılabilmektedir.” Sağlıklı yaşam K olon kanserini engellemenin yolunun sağlıklı yaşamdan geçtiğini söyleyen Doç. Dr. Akça, “Düzenli bedensel aktivite yapanlar, fazla kilosu olmayanlar, diyet lifini yüksek tüketenler, tuz ve proteini abartmadan tüketenlerde bağırsak kanseri daha az görülmektedir.” şeklinde konuştu. H ŞEYİ N ER BAŞI SAĞLIK Tedavi sonrası K olon kanserindeki esas tedavinin hastalıklı bağırsak kısmının ameliyat ile çıkartılması olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akça, tedavi sonrasında birkaç yıl süreyle sıklıkla doktora gidilerek kanserin tekrarlayıp tekrarlamadığının kontrolünün yapılması gerektiğini söyledi. Akça, kan testleri, dışkı testleri, usg, tomografi ve kolonoskopi gibi tetkiklerin de belli aralıklarla yapılması gerektiğini belirtti ve bu kontrollerin haricinde normal bir hayat sürebileceğini anlattı. Boğulmalara karşı, “Ufak nesneleri bebeğinizin ulaşabileceği yerlerde bulundurmayın. Bebeğinizin boynuna emzik, kolye, çengeli iğne, nazar boncuğu gibi tehlikeli materyalleri takmayın. Anne kucağı ya da araba koltuğunda bebeği uyutmayın. Y Yenidoğan bebeğinizi tehlikelerden koruyun ağırlığını taşıyacak kapasitede olmadığını söyleyen Uz. Dr. Nemlioğlu, ilk aylarda bebek kucağa alındığında başının ve boynunun mutlaka desteklenmesi gerektiğini belirtti ve “Bebeğinizi sallamayın” dedi. Nemlioğlu, yürüteç kullanılmamasını önerdi. 35 aylık olan bebeklerin her şeyi yakalamak istediğini anlatan Uz. Dr. Nemlioğlu, “Hiçbir zaman bebeğinizi ve sıcak bir içeceği aynı anda taşımayın” uyarısında da bulundu. Bol sıvı alın. Hijyene dikkat edin. Özellikle büyük aptes sonrası önden arkaya doğru temizliğe önem verin. C Vitamini alın. C vitamini idrarın asitliğini de arttırdığından bakterilerin yerleşmesini zorlaştırır. Kızılcık suyu için. enidoğan bebekler, küçük bedenlerinden beklenmeyen hareketlerle kendilerine zarar verebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Nemlioğlu, ilk 6 ayında bebeğinizi, tehlikelerden koruyabilmeniz için yapılması gerekenleri anlattı Bunlara dikkat Bebeklerin boyun kaslarının, yaşamlarının ilk döneminde başlarının K Ka ad dıın nlla ar rıın n k ka ab bu us su u: : S Siis st tiit t H er üç kadından birinde görülen sistit, kadınları en rahatsız eden hastalıklardan biridir. Sistite havuza, denize girmek ya da soğukta kalmak neden olmasa da; bu koşullar hastalığa yatkınlığı olanlar için kolaylaştırıcı bir faktördür. Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Necip Ekinci, kadınların idrar yollarının erkektekinden farklı olarak dışarıya kısa bir kanalla açıldığını be lirterek, “Bu nedenle dışarıdan mikropların girmesi daha kolaydır. İdrar kesesinde ise normalde mikrop bulunmaz yani sterildir. Dış ortamda bulunan bu mikropların idrar kesesine girmesi ve çoğalması enfeksiyona (sistite) neden olur. Özellikle genital bölgedeki tahrişler buradaki mikropların idrar kanalına girmesine yol açar, ayrıca vücut direncinin azaldığı durumlar da enfeksiyona yatkınlık yaratabilir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle