22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 3 KASIM 2011 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN VAHAP TUNCER Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı ntalya’nın önemli bir siyaset adamı daha aramızdan ayrıldı. Adalet Partisi’nde birkaç dönem milletvekili olarak görev yapan, bir zamanlar Süleyman Demirel’in bölgedeki sağ kolu olan İhsan Ataöv, Ankara’da toprağa verildi. Yeni kuşaklar İhsan Ataöv’ün adını bilmeyebilir. Onun “Çarıklı” lakabını da duymamış olabilirler. Çarıklı lakaplı İhsan Ataöv, Antalya’da 1960’lı ve 70’li yıllara damgasını vurmuş bir siyasetçi. O yıllardaki Çarıklı, siyasi rakiplerine karşı hayli sert, hatta belden aşağı vuruşları ile tanınıyordu. Baş düşmanı ise 70’li yılların başında siyasete soyunan CHP’li genç Deniz Baykal ve Selahattin Tonguç idi. Çarıklı, genel seçimlerde Baykal’ı, yerel seçimlerde ise Tonguç’u yenebilmek için elinden geleni ardına koymayan bir siyasetçidir. Şimdi yerinde yeller esen Kalekapısı yakınındaki Andızlı Kahve’de 1973 genel seçimleri öncesinde akşam konuşma yaparken, bir yandan da karşı taraftaki CHP’nin toplantısından bilgi alıyordu. CHP’nin toplantısının bittiğini, Baykal’ın oradan ayrıldığını öğrenince, “Gidin karşıdan Deniz Baykal’ı çağırın. Ama korkar karşıma çıkamaz” diye “Hodri Meydan” çektiği bilinir. Daha da ileri giderek onu silahlı düelloya bile davet ettiği söylenir. Çarıklı’nın gideceği köylere yönelik devletin yatırımlarını önceden öğrenip, sanki kendisi yaptıracakmış gibi konuştuğu, bu yolla hayli oy topladığı da bilinen bir başka gerçektir. Antalya siyasi tarihinde iz bırakmış siyasi vuruşu ise 1977 yerel seçimle A Çarıklı’nın Burdur’dan ardından gelen sitem rinde CHP’li Belediye Başkanı Selahattin Tonguç’a yönelik söylemleridir. 1973 yılında AP’li adayı yenerek başkan olan CHP’li Tonguç’un açığını arayan AP’liler bir şey bulamayınca moralleri bozulur. AP’lilerin moralini ise Çarıklı düzeltir. “Tonguç’un Antalya’ya Kürtleri getirdiğini söyleyeceğiz” der. Gerçekle hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen bu söylem tutar. Devletin, 1975 Lice Depremi’nde getirip Lara’daki Bayındırlık Kampı’na yerleştirdiği yurttaşlara yemek vermekten başka kusuru olmayan Tonguç, bugün bile CHP’liler arasında Antalya’yla Kürtleri getiren adam olarak bilinir. Söylem tutsa da Selahattin Tonguç yeniden seçilir. Aradan yıllar geçer. 1980 sonrası Süleyman Demirel, Çarıklı’yı tekrar listeye almayınca o da küsüp siyasetten çekilir. Siyasetten çekildikten sonra karşılaştığı Selahattin Tonguç’tan, “Kusura bakma seçimi kazanmak için sana bunu yaptık” itirafında bulunur. Bir dönem silahlı düelloya davet ettiği Deniz Baykal, 2007 genel seçimi öncesi kendisini hasta yatağında ziyaret edince, “Seninle birlikte köyleri gezmeye, sana oy toplamaya hazırım” der. Çarıklı’nın siyasi deneyimi, yeni dönem siyasetçilere örnek olmalı. Bel altı vuruşları yapılmamalı, yarın birbirlerinin yüzüne bakabileceklerini bilmeliler. İhsan Ataöv’e rahmet dilerken, ailesine özellikle de soyadları farklı olsa da öz kardeşi olan CHP eski milletvekillerinden Fahri Özçelik’e başsağlığı diliyoruz. umhuriyet Bayramı törenlerinin iptali nedeni ile başlayan tartışma devam ediyor. Konu, siyasi partilerin gündeminden düşmüyor. Siyasi partilerin TBMM’de Salı günü yaptığı grup toplantılarında törenlerin iptali tartışıldı. CHP ve MHP, bu konuda iktidara sert eleştiriler yöneltti. AKP, iptali savunmaya çalıştı. “Ağa Takılanlar”da, Antalya’daki iptalleri ve yapılan yorumları değerlendirmiştik. Burdur’dan bize sitem geldi. CHP İl Başkanı Süleyman Erman, Burdur’da gösterdikleri tepkilere de yer vermemizi isteyerek şunları söyledi: “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasının iptal edilmesine Burdur halkı tepkisiz kalmadı. Sivil Toplum Örgütlerinin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve binlerce Burdurlu’nun katıldığı yürüyüşte; 29 Ekim kutlamalarının eğlence aracı olmadığı hep bir ağızdan dile getirildi. Şeker Kavşağı'ndan başlayıp, Cumhuriyet Meydanı'nda sona eren yürüyüşün ardından Cumhuriyet Meydanı'nda saygı duruşu, İstiklal marşı ve günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapıldı. Ayrıca Burdur il merkezinin yanı sıra, Yeşilova ilçesinde bazı sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen Cumhuriyet Yürüyüşü’ne parti olarak katıldık.” CHP İl Başkanı Süleyman Erman ile görüştükten sonra Yeşilova’da yapılan Cumhuriyet Yürüyüşü hakkında bilgi edindik. Yeşilova’daki yürüyüş geniş katılımlı olmuş. Ellerinde, Türk bayrakları ile Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan yurttaşlar, şehitler ile Van’daki DEPREME METAFİZİK BAKIN. SINAVDAYIZ Y C depremde ölen vatandaşlar adına saygı duruşunda bulunup topluca İstiklal Marşı’nı okumuşlar. Törende, Yeşilova Belediye Başkanı Nuri Özbek’in yaptığı konuşma hayli anlamlı. Özbek, “Van’daki deprem içimizi sızlatsa da Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak isterdik. Tarihte içimiz sızlayarak kutladığımız bayramlarımız olmuştur. Bundan sonra da istemesek bile olacaktır” demiş. Bu arada yurttaşlar, yürüyüşün ardından, Yeşilova Belediyesi tarafından organize edilen ‘Çanakkale’den Cumhuriyet’e” konulu tiyatro gösterisini izlediklerini de öğrendik. Burdur’dan ve aydın ve şirin ilçesi Yeşilova’dan da böylesi bir duyarlılık beklenirdi. on genel seçimlerinde özellikle iktidar partisi AKP’nin kullandığı önemli argümanlardan biri 2B konusu idi. AKP’liler, “2B için her şey hazır. Eylül ayında meclis gündemine getireceğiz. Yıl başına kadar sordun çözülecek” demişlerdi. Eylül,geçti. Ekim ayı da bitti. Kasım’a girdik. Yıl neredeyse bitiyor ama 2B konusunda bir gelişme gözlenmiyor. AKP’nin sığınacağı bahane de kalmadığına göre acaba neden gelişme olmadı? Bu sorunun yanıtını özellikle Kepez’de tapusu 2B nedeni ile iptal edilen binlerce yurttaş merak ediyor. S 2B’ler ne oldu? üreklerimizi bir kez daha dağlayan Van depreminden sonra bilim adamlarının konu ile ilgili açıklamalarını izlemeye ve 7,2’lik bir sarsıntının bu kadar yıkıma ve can kaybına yol açmasının nedenlerini herkes gibi bende sorgulamaya ve anlamaya çalışıyorum. Anadolu coğrafyasının %92’sinin fay kırıklarının üzerinde olduğunu bilim adamları yıllardır söylüyorlar. Ve biz yılardır bunu bile bile çürük binalar yapmaya devam ediyoruz. Van ve Erciş’te yıkılan binaların kumdan kaleler olduğunu Başbakan bile itiraf etti. Yani her zamanki gibi müteahhitler daha fazla kar elde etmek için demirden ve çimentodan çalmışlardı ve yıkanmammış kum kullanarak yıkıma davetiye çıkarmışlardı. Öyle anlaşılıyor ki denetim şirketleri ve belediyeler denetim görevlerini yerine getirmemişlerdi. Kısacası herkes üstüne düşen suçu işlemişti ve bedelini toplu olarak yitirdiğimiz canlarımız ve kaybedilen ekonomik değerlerimizle ödüyorduk. 1992 Gölcük depreminden ders almadığımız Van depreminden sonra bir kez daha ortaya çıkmıştır. İstanbul’da 30 yıl içerisinde olacağı varsayılan depreme karşı hiçbir önlem alınmadığı gibi deprem için toplanan ek vergiler yol yapımı, hava alanı inşaatı vs işlerde kullanılmıştı. Herkes gibi bende vesaireleri merak ediyorum. Seçim öncesi dağıtılan makarna, nohut, kömür vesaire den sayılabilir mi? Bilirsiniz alıverişe çıktığımızda herkesin bildiği temel gıda maddeleri vs olarak tanımlanır. Halkın oyunu almak için dağıtılan vs.ler halkın vergileriyle karşılanmıştı ve halk paralar yanlış yerlerde kullanıldığı için beleş makarnanın bedelini canı ve malı ile ödüyordu. Deprem sonrası alınması gereken tedbirleri birden bire hatırlayan ikti dar çevre bakanlığının yetkilerini dehada arttırarak kentsel dönüşüm adı altında rant sal dönüşümün peşindedir. Depremi sadece İstanbul, İzmir gibi büyük kentleri sorunu sayan bir anlayışın halkın can ve mal güvenliğini düşünmediği açıktır. En büyük getirim aracı olan toprak Toki aracılığı ile iktidara yakın belediyelere ve kişilerin kullanımına açılacaktır. Planlama ve ruhsatlandırmayı da merkezi iktidara devrettik mi rantsal dönüşümün önü açılacaktır. Geçtiğimiz ay Antalya’da yaşanan sel felaketinde yıkılan sağlık ocağını dara yatağına yapan bakanlığın halk ve kamu yararına bir kentsel dönüşüm yapacağına inanmak mümkün değildir. Depremle ilgili bu ve benzeri şeyler söylene dursun konu ile ilgili en geçerli ve bilimsel açıklamayı diyanet işleri başkanı yapmıştır. Sayın Prof Dr Mehmet Görmez deprem ilgili yaptığı değerlendirmede felaketin nedeninin tek başına fay kırıklarıyla açıklanamayacağını söyleyerek aslında bir sınavdan geçtiğimizi ve denendiğimizi ifade etmektedir. Aynı anlayış Gölcük depreminin nedenini de ordu evlerinde içki içilmesinde ve kadınların çıplak gezmesinde aramamış mıydı? Güney doğunun mazbut ve dindar halkı için benzer şeyler söylenemeyeceğine göre olsa olsa sınava tabi tutulabilirdik. Böylece yaşanan felaketi Tanrının bir uyarısı ve cezalandırması olarak görüp bunu da kadere bağladık mı etkili ve yetkililerin bütün kusurları yok sayılabilinirdi. Kısacası Diyanet işleri başkanı rolünü iyi oynamıştır ve kendisini oraya taşıyanlara borcunu ödemiştir. Sizi bilmem ama ben yüce rabbimin 9 şiddetindeki depremlerde yok denecek kadar az can kaybı veren Japonları bizden daha çok sevdiğine inanmıyorum MOBİLYA / DEKORASYON / EV TEKSTİLİ (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ ALTAR BÜRO MOBİLYALARI Perge Bulvarı Perge Palas İş Merkezi No:85/56 TEL: 0.242 322 51 90 – 91 FAX: 0.242 322 51 92 www.altarmobilya.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle