22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 17 KASIM 2011 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN VAHAP TUNCER Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Antalya’dan kazananları neden göremedik TSO’nun geleneksel vergi ödül töreninde, en çok vergi veren kurum, kuruluş ve kişiler ödüllendirildi. Antalya, turizm kenti. 11 milyona yaklaşan yıllık turist kapasitesi ile Türk turizminin lokomotifi. Hal böyle olunca vergi rekortmenlerinin turizm sektörünün içinden çıkması bekleniyor. ATSO’nun geçen yılki, en fazla , “Döviz Kazandırıcı Hizmetler” bölümünde, en fazla vergi veren kuruluşlara bakıyoruz. İlk sırada Kemer’deki Gül Turizm var. İkinci sırada Manavgat’taki Süral Otelcilik yer alırken üçüncü sırada ise Faseltur A.Ş yer alıyor. TÜRKİYENİN TARIMSAL AÇIDAN KENDİNE YETERLİ OLMASI BÜTÜN DÖNEMLERE GÖRE DAHA BÜYÜK ÖNEMDEDİR ntalya Ticaret ve Sanayi Odasının 14 Kasım pazartesi günü yapılan Geleneksel Ödül Töreninde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanının konuşmasının tarımla ilgili bölümünde perdeye yazımın başlığı yansıtılmıştı. Türkiye’nin işadamlarının, girişimcilerinin, esnafının bünyesinde yer aldığı, ülke yönetimindeki en etkin sivil toplum kuruluşunun bu gerçeği yalın bir şekilde ifade etmesi, dünyada tarımın giderek daha çok önem kazanmasının yanı sıra Türk tarımında yaşanan çöküş sürecinin artık gizlenemez hale gelmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Patronlar kulübü Ülkenin çok önemli bir sorununa parmak basmıştır. Yıllardır besin güvenliği olmayan bir ülkenin ulusal güvenliğinden söz edilemeyeceğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası ve diğer meslek kuruluşlarına; bunlar çağ dışı düşünceler, artık her ülke bir birine bağımlı, İhtiyaçlarımızı nerede ucuzsa oradan karşılarız diyenlerin yanıldıkları ortaya çıkmıştır. Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun Pamuk ile ilgili örneği ise gelişme yolundaki ve geri kalış ülkelerin tarımı üzerine oynanan oyunu açık seçik ortaya koymuştur. 2003 te Türkiye’de 960 000 ton pamuk üretilirken pamuğun satış fiyatı 0,9 TLdir. 2010 yılında Türkiye 380 000 ton pamuk üretirken satış fiyatı 2,9 TL olarak gerçekleşmiştir.2011 yılında ise pamuk fiyatı 6,2 TL ye yükseldiği için Türkiye 500 000 ton pamuk üretmeyi hedeflemektedir. Tabii pamuk üretecek sulanabilir alan ve kırsalda kalan genç iş gücü bulunabilinirse. Yıllardır dünya piyasalarında ucuz pamuk varken niye pahalıya üretelim diyen siyasetçilerin akılları bugün başlarına gelmiş midir bilinmez. Bilinen şudur. Türkiye bugün pamuk ve iplik ihtiyacını yurt içinden karşılamaya kalksa bile başka bir üründen vazgeçmek zorunda kalacaktır. Çünkü sulanabilir alanlarımız A İlk üç sıradaki turizm kuruluşlarının özelliği Antalya kökenli olmaları. Merkezlerinin Antalya’da bulunması. Antalya sahillerinde 500’e yakın 5 yıldızlı turistik tesis arasında çok sayıda otel zinciri var. Bunların on binlerle ifade edilen yatak kapasitesi var. Ne yazık ki bunların hiçbiri listede bulunmuyor. Çünkü onların merkezleri Antalya dışında, çoğunlukla da İstanbul ve Ankara’da olduğu için vergileri orada ödüyorlar. Yüksek olasılıkla Antalya’daki vergi rekortmeni turizm kuruluşlarından çok daha fazla tahakkukları söz konusu. Ama onlar vergilerini Antalya’da vermiyorlar. Dolayı sı ile onların vergilerinden yerel yönetimler alması gereken payı alamıyor. Antalya’nın payları, hiç hak etmedikleri halde İstanbul ve Ankara’daki yerel yönetimlere gidiyor. Ne yazık ki bu haksızlık yıllardır bir türlü giderilemiyor. Bu manzarayı gören ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, Antalya’nın uğradığı kaybın giderilmesi için hükümete çağrı yapıyor. Kentin gereksinim duyduğu yatırımlar için özel bir bütçe oluşturulmasını istiyor. Bu anlamda İstanbul Kültür Başkenti projesinde olduğu gibi özel vergi konulmasını ya da gelen turistlerden alınan vergiden pay verilmesini öneriyor. ATSO Başkanı Budak’ın önerileri desteklenmeli. İktidarı ve muhalefeti ile partilerin milletvekilleri de uygulanması için katkı vermeli. Kentin başka türlü içine düştüğü alt ve üst yapı sıkıntılarını aşması mümkün değil. Şu anda bu konuda olumlu gelişme gördüğümüzü söyleyemiyoruz. Ne yazık ki iktidar partisi milletvekilleri ATSO’nun ödül törenine de katılmadılar. Herhalde bizim bilmediğimiz çok önemli mazeretleri vardı. Bu gidişle önümüzdeki yılki törende ATSO Başkanı çetin Osman Budak, aynı konuşmayı yaparsa şaşırmayacağız. A amuoyunun TEK olarak bildiği, daha sonra adı TEDAŞ olan, bir süre öncede AKEDAŞ adını alan elektrik idaresi hakkında yakınma var. Yurttaşlar, AKEDAŞ’ın Demokrasi Kavşağı’ndaki merkez binasında işlem yaptırmanın güçlüğünden söz ediyorlar. Burada söz konusu edilen ulaşımdaki zorluk. Belli işlemleri yaptırmanın zorluğu. Yurtaşlar, özellikle abone işlemleri için sıra almanın zor olduğunu söylüyorlar. Sabah saat 10.00 sularında merkeze gelen ANTBİRLİK’te neler oluyor? AKEDAŞ’ta sıra sıkıntısı C K bir yurttaşın abone servisi ile ilgili işlemi öğleden sonraya kalabiliyor. Saat 14.00’de gelene ise çoğunlukla, “Sıra kalmadı” deniliyor. Bu yüzden sık sık görevlilerle yurttaşlar arasında tartışmalar yaşanıyor. İşlem için AKEDAŞ’a gelen yurttaşlar, “Sıra alabilmek için sabahın erken saatlerinde kuyruğa girmemiz mi gerekiyor? Bu soruna neden çözüm bulunmuyor” diye soruyorlar. Yetkililerin yurttaşın bu yakınmasını dikkate alıp çözüm üretmesi gerekiyor. HP’nin Deniz Baykal dışındaki 4 Antalya milletvekili; Osman Kaptan, Gürkut Acar, Yıldıray Sapan ve Arif Bulut, ANTBİRLİK hakkında “Meclis Araştırması” açılmasını istediler. Bunun için TBMM Başkanlığına başvurdular. Söz konusu başvuruyu duyunca, “Bu da nereden çıktı?” diye düşünmeden edemedik. Antalya gündeminde Kırcami, Stadyum gibi ana başlıklar bulunuyor. Bugünlerde buna 2B olayı da eklenecek. ANTBİRLİK ile ilgili kamuoyuna yansıyan önemli bir gelişme duyulmamıştı. Bu nedenle CHP’lilerin “Meclis Araştırması” isteği biraz sürpriz oldu. Milletvekillerinin gerekçelerine bakıldığında kısa adı ANTBİRLİK olan Antalya Pamuk ve Narenciyle Tarım Satış Kooperatifleri Birliği yönetimi hakkında değişik iddialar söz konusu. Vekillerin dilekçesinde, yönetim hakkında savcılık tarafından yapılan soruşturmaya ve bilirkişi raporlarına değinilerek, “ANTBİRLİK yöneticileri hakkında gündeme getirilen iddialarla ilgili ciddi saptamalara yer verilmektedir. ANTBİRLİK yönetiminin faaliyetleri ile ilgili, ‘ekspertiz raporu ile değeri 2 milyon TL olan bir akaryakıt istasyonunun, 2.7 milyon TL’ye alındığı’, Birliğin işletmesi olan ANTSER’in ‘alacaklarının tahsili konusunda basiretli davranılmadığı’, ‘sözleşme yapılmadan ve teminat alınmadan mal teslimi yapıldığı’, ‘şirketin sürekli zarar ettiği’, ‘Antalya’da düzenlenen İslam Konferansı Teşkilatı toplantısı için yapılan bağışın nereye harcandığının belli olmadığı’ şeklinde belirlemeler yer aldığı görülmektedir” deniliyor. CHP milletvekilleri, bilirkişi raporunda birlik yöneticilerinin mal varlığındaki artış ile ilgili araştırmayı gerektiren bölümler olduğunu ileri sürüyorlar. Meclis Araştırması talebini de birlik üyesi 27 bin 895 çiftçinin hakkını korumak için verdiklerini ifade ediyorlar. ANTBİRLİK ile bu iddialar üzücü ve düşündürücü. Antalya’nın yeni bir gündem maddesi daha olduğu ortada. Bakalım sonuçları ne olacak? Antalya ekonomisi için geçmişte çok önemli görevler üstlenmiş birliğin bu şekilde gündeme gelmesini istemezdik. sınırlıdır ve bu alanlar sulamaya açılmadan mevcut alanlar pamuğa ayrıldığında, mısır veya diğer yem ve yağ bitkilerinde dışarıya bağımlılığımızın artması kaçınılmazdır. Sayın Hisarcıklıoğlu’nun eksikte olsa dile getirdiği bir gerçek daha vardır. Evet, Türkiye ekilebilir arazi varlığı açısından Dünyanın 9. büyük ülkesidir. Bununla birlikte 8,5 milyon hektar ekilebilir alana sahip Türkiye ancak 4,5 milyon hektarını sulayabilmektedir. Sulamaya ayrılan kaynaklarla geriye kalan 4 milyon hektar bu hızla en erken 40 yılda sulamaya açılabilecektir. Tabii bu arada Türkiye’de kırsalda üretici kalır ise. Tarımda yaşanan sıkıntıları ve çözüm önerilerini dile getirirken sadece ekonomik göstergelerle bakmanın yeterli olmadığını düşünüyorum. Milli gelirin adaletsiz paylaşıldığı ülkelerden biri olan Türkiye’de kırsal kesimin bu açıdan en çok mağdur olan kesim olduğunu unutmamak gerekir. Tarım sektöründe yaşanan çöküş sürecinin ortaya çıkardığı ucuz iş gücü Türkiye’nin Dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasını sağlayabilir. İktidarın ve iş çevrelerinin övünerek anlattıkları bu tablo İnsani gelişmişlik açısından Dünyanın 83. ülkesi olmamızla gölgede kalmaktadır. İşsizler ordusunun karın tokluğuna ve güvencesiz çalıştırılmasına dayalı bu başarının uzun vadeli olması mümkün değildir. Doğacak bir ekonomik krizde giderek yoksullaşan kırsal kesimin ve kent çalışanlarının ek yükleri kaldıracak gücü kalmamıştır. Krizle çalkalanan Avrupa’da yaşananlara bakarak kimse bize bir şey olmaz diye düşünmesin. Üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın özellikleri bize çok ağır bedeller ödetebilir. Ülkemizin çıkarlarını ve bütünlüğünü düşünüyorsak çok daha çok üretmeliyiz. Biraz daha adil paylaşma ve insana daha çok yatırım yapma koşulu ile. MOBİLYA / DEKORASYON / EV TEKSTİLİ (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ ALTAR BÜRO MOBİLYALARI Perge Bulvarı Perge Palas İş Merkezi No:85/56 TEL: 0.242 322 51 90 – 91 FAX: 0.242 322 51 92 www.altarmobilya.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle