Katalog

4 SAYFA 6 EKİM 2011 PERŞEMBE GÜNCEL AKLIMA GELDİKÇE G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN VAHAP TUNCER Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Taş ocakları zellikle Antalya bölgesinde ne kadar taş ocağı bulunduğu belli değil. Bu konuda yetkililerce verilmiş bir rakam bulunmuyor. Çoğu,"maden işletmesi" adı altında faaliyet gösteren taş ocaklarının sayısı verilmese de verdikleri zararın haddi hesabı yok. Taş ocaklarının dağlara, ormanlara, akarsulara, yollara ve tarım arazilerine verdiği kalıcı zararlar, özellikle köylülerin tepkisini çekiyor. Artık sadece Antalya'dan değil yurdun dört köşesinden köylülerin HES ve taş ocaklarına yönelik öfkeli sesleri yükseliyor. Serik'in Tekke Köyü'nden bir grup köylü, İl Genel Meclisi toplantısına gelerek köylerinde faaliyet gösteren taş ocağını şikayet etmiş. Artık bu ocağın yarattığı tahribatın dayanılmaz noktaya geldiğini belirterek kapatılmasını istemişler. İl Genel Meclisi üyelerinin çoğunluğu da köylüler gibi düşünüyor ama elleri kolları neredeyse bağlı. Çünkü taş ocakçılar, AKP'nin ilk iktidar yıllarında çıkardığı güçlü Maden Yasası'na sırtını dayamışlar. Tekke Köyü sakinleri, taş ocağının Silyon antik kentine yakın olduğunu söylüyorlar. Taş ocağında yapılan patlamaların antik kent ile birlikte evlerine zarar verdiğini iddia ediyorlar. Köylülerin iddialarını abartılı bulanlar olabilir ama oradaki ocakların yarattığı tahribat, Antalya'dan görülebildiğine göre durum ciddi olmalı. HES ve taş ocağı belasının sonu nereye varacak bilemiyoruz ama hükümetin bu konuya duymazdan ve görmezden geldiğini biliyoruz. Bu konuda yapılan yurttaşlar, çevreciler, meslek odaları, yerel yönetimler yapılan eleştiri ve uyarılar sonuç vermiyor. İktidar çevreleri sanki böyle bir sıkıntı yokmuş havasında. Tüm eleştiri ve uyarılara, halkın feryatlarına rağmen taş ocağı ruhsatı vermeyi de sürdürüyor. 2009 yılında dönemin Ö Bu önlem kalıcı olmalı S BAŞBAKAN TARIMCI OLACAKMIŞ! zengin olmamışlarımıydı? Sadece oyunun aktörleri değişiyordu. Bu çerçeveden bakılınca başkanımızın tarıma yönelmesinin altında yeni yapılan bir yasal düzenlememi var diye düşündüm. Şeytan bu ya insanı dürtüyor. Enerji Piyasa Düzenleme Kurulu bir süre önce piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin türlerine 1Ocak 2013 ten itibaren %2, 1Ocak 2014 ten itibaren de %3 oranında yerli tarım ürünlerinden üretilmiş etanol ilave edilmesini kararlaştırdı. Sera gazı salınımını azaltarak yaşanan çevre felaketleri ve iklim değişikliklerinin önlenmesi açısından Biyoyakıtlar umut verici araçlardan biridir. Bu yolla enerji maliyetleri düşecek doğa ve çevre daha az kirlenecektir. Buna karşın bu alanda sorunsuz değildir. Türkiye’nin ekilemeyen 2 milyon ha ,nadasa bırakılan 3,3 milyon ha alanı değerlendirilebilinecektir.Ancak sulanabilir alanları sınırlı olduğu için diğer gıdaların üretiminde gerileme ve fiyat artışları yaşanacaktır. Piyasası yeni oluşan ve alıcısı hazır etanol için yağ bitkileri üretmek yaratılan bir fırsat değil mi? Bir süredir yabancılarda bu alana yatırım yapma arayışındalar. Gerçekten riski olmayan karlı bir alan. Bunları şeytan söyletiyor. Ben Başbakanımızın üreticilerimizin sıkıntılarını yaşayarak anlamak adına sorunlu alanlarda yatırım yaparak Türk çiftçisine örnek olmak isteyeceğini düşünüyorum. Şeytan rahat bırakmıyor. Bıraksa düşündüğüme bende inanacağım. Antalya Milletvekillerinden Hüsnü Çöllü, verdiği soru önergesi ile ildeki taş (maden) ocağı sayısını soruyor. Aldığı yanıta göre sayı 2 bin 292. Çöllü, bunun üzerine, şöyle bir açıklama yapıyor: ''Küresel ısınmanın yaşandığı günümüzde en önemli varlıklarımız çevre, orman ve su olması gerekirken, biz bu değerlerimizi kısa vadeli çıkar hesaplarıyla, taş ocaklarıyla yok ediyoruz. Antalya bir turizm ve tarımsal üretim merkezi. Ama, 2292 tane arama ve işletme ruhsatı verilmiş. Antalya'nın her köşesi delik deşik ediliyor, çevre ve su kaynaklarımız zarar görüyor. Köylüler, Antalya halkı tepki gösteriyor ama hükümet, bu sesi, bu tepkiyi görmezden geliyor. Tahribata seyirci kalıyor. Önerge ile meclise taşıyoruz, ama genel geçer bir yanıt veriliyor. Bu anlayışı, bu yanıtı kabul etmek mümkün değildir. Bu noktada hesabı iyi yapmak gerekir. Bu taş ocakları, ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor. Bu hesap doğru yapılmalıdır. Küçük hesaplarla, bir takım çıkar ilişkileri ile bu tahribata izin verilmemelidir..." Aradan iki yıl geçiyor. Araya yerel ve genel seçim giriyor. Yeni seçilen Antalya Milletvekillerinden Av. Gürkut Acar, şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: "Türkiye'de adı konulmamış büyük bir talan yaşanıyor.Bütün dağlarımız delik deşik olmuştur. İnanılmaz boyutlarda ruhsatlar verilmiştir. Benim bildiğim sadece Antalya'da 3 bin 627 taş ocağı maden ruhsatı verilmiştir." İki yıl içinde Antalya'da taş ocağı sayısı (bunların çoğu harita üzerinde veriliyor) 2 bin 292 den, 3 bin 627'e çıkmış. Yani bin 332 adet artmış. Belki bugünlerde 4 bini bulmuştur. Olumlu anlamda değişen bir şey olmamış. Neden olsun ki, nasıl olsa doğa rantçılar için bedava bir kaynak. Ş arampol Kapalı Yol'un özellikle kuzey girişinin motosiklet parkı haline getirildiğini yazdık. Ağa Takılanlar'daki bu konudaki yazıyı fotoğrafla belgeledik. Bölgenin sorumlusu Büyükşehir Belediyesi'nden bu konuda bir açıklama gelmedi. Bizde durumun eski tas, eski hamam olduğunu düşündük. Ama geçtiğimiz günlerde oradan geçerken girişte motosiklet göremedik. Kapalı Yol'un kuzey girişi işgalden temizlenmişti. Burada iki zabıtanın görevlendirildiğini gördük. Görevliler, buraya motosiklet park edilmesine izin vermiyorlar. Israr edenler olursa çektireceklerini söylüyorlar. İşgal kaldırılınca yolun görünümü hayli güzelleşmiş. Ayrıca yayaların girişi ve çıkışı kolaylaşmış. Bu görünümün sürekli olması gerekiyor. Çünkü zabıtalar çekildiği anda yeniden işgalin başlaması söz konusu. Üniforma giymeyen zabıta A ntalya Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapan bir zabıta memurunun üniforma giymediği iddia ediliyor. Bu memurun sivil kıyafetle dolaşması işinin gereği değil, kendi istemi ile oluyormuş. Menderes Türel döneminde zabıtanın yönetim kademesinde görev yapan bu kişi, Mustafa Akaydın'ın seçilmesinin ardından bu görevinden alınmış. Zabıta memuru olarak görev yapması uygun bulunmuş. Sivil görev verilmedikçe zabıta üniforması ile işe gelmesi gereken bu memurun bu kurala uymadığı söyleniyor. Ayrıca kendisine dış görev de verilmiyormuş. Birkaç saat görünüp gittiği iddia ediliyor. Üniforma ile görev yapan diğer memurlar, bu ayrıcalığın nedenini merak ediyor. ayın Başbakanın geçen hafta bir Traktör fabrikasının açılışında ‘’ inşallah yakında tarımla uğraşacağım’’ demesi bazı kesimlerde heyecan yaratırken, kafalarda soru işaretlerinin de doğmasına neden oldu. Öyle ya koskoca Başbakan üreticilerin zar zor geçindikleri bir sektöre neden yatırım yapmak istiyordu. Başbakanımız emekli olup hobi bahçesinde çapa yaparak vakit geçirecek yaşta olmadığına göre bu yönelişin altında daha önemli şeyler olmalıydı. Bir süredir bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyorum. Kesin cevabı elbette başbakanız biliyordur ama ben yinede bazı tahminlerde bulunmak istiyorum. Aklıma önce Kemal ağabeyin tarıma ilgisi ve çocuklarının yatırımları geldi Hatırlayalım köy tavukçuluğunu bitiren ve toplumda panik havası yaratan Kuş gribi vakasının ardından o dönemin maliye bakanı ve iktidarın Kemal Abisi Kemal Unakıtanın ithal mısır vurgunu ve likit yumurta üretimlerini. Bir gecede indirilen gümrük vergisi ile Kemal Abi nin çocukları ucuz yoldan mısır ithal etmişlerdi. Mısırların akıbetini soran gazetecilere Kemal Abi pişkince ve ünlü gülümsemesi ile’’ tavuklar yedi kaka oldu’’ deyivermişti. Bazen mevcut gelişmeler insanın önüne yeni fırsatlar çıkarıyordu, akıllı ve girişimci olanlarda bunu değerlendiriyordu. Veya fırsatları doğuracak krizleri siz yaratıyor ve işi bitiriyordunuz. Bugüne kadar iktidar mensupları ve yakınları hep devlet olanakları ve kişiye özel yasal düzenlemelerle MOBİLYA / DEKORASYON / EV TEKSTİLİ (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ ALTAR BÜRO MOBİLYALARI Perge Bulvarı Perge Palas İş Merkezi No:85/56 TEL: 0.242 322 51 90 – 91 FAX: 0.242 322 51 92 www.altarmobilya.com C MY B C MY B