Katalog

5 EKİM 2011 ÇARŞAMBA SAYFA SAĞLIK 5 parkinson değildir Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Bilge Çetin, “Parkinson hastalarının yüzde 80’inde titreme görülse de her el titremesi parkinson olarak değerlendirilmemeli” dedi Her el titremesi G enellikle yaşlılıkta ortaya çıkan, yavaş hareket etme, el titremesi, kaslarda sertlik ve denge bozukluğu ile kendini gösteren parkinson, sinsice başlıyor ve belirtileri yıllar içinde son derece yavaş ama artarak ilerliyor. Parkinson tanısının klinik muayene verilerine dayanılarak konulduğunu belirten Uz. Dr. Çetin, “Tanıyı kesinleştirmek için beyin görüntülemesi veya kan tahlili yapılabilir; ancak tetkikler parkinson hastalığına benzeyen hastalıkları dışlamak için yapılır. Yani parkinson hastalığının, beyin görüntülemelerinde veya kan tahlillerinde özel bir bulgusu yok. Tanı konurken şikayetler iyi değerlendirilmeli özellikle titreme, ailesel el titremesi ile karıştırılmamalı. Hastalar el titremesi görüldüğünde hemen parkinson olduğunu düşünerek umutsuzluğa kapılmakta. Araştırmalar parkinsonda bazı grupların daha risk altında olduğunu göstermiştir. İleri yaş grupları, birinci derecede yakınlarında parkinson bulunanlar, geçmişte anlamlı şekilde kafa travması geçirmiş olanlar, kırsal alanda yaşayanlar (tarım ilaçları nedeniyle) hastalığa karşı daha dikkatli olmalı” dedi. “Ailesel el titremesi, erken yaşta başlayabilen, stresle artan, alkolle azalan, istirahatte değil, harekette ortaya çıkan titremelerdir. Parkinsonda ise el titremeleri istirahatte ortaya çıkar, bir objeye uzanırken kaybolur. Hareketlerde yavaşlama görülebilir. Ayrıca hastalar küçük adımlarla yürümeye eğilimli olurlar. Duruş ve denge boŞEYİ zuklukları, yürürken kilitlenme ER ve düşme, yutma zorluğu, kabızlık,terlemede artış, ağızda salya birikmesi, konuşma boBAŞI zuklukları da Parkinson’un SAĞLIK ek belirtilerindendir.” N Ailesel el titremesi Çetin, parkinsonun, çoğunlukla el titremesi ile karıştırıldığını şu sözlerle anlattı: Ailenin desteği önemli z. Dr. Çetin, parkinsonun başlangıç döneminde bilincin etkilenmesinin beklenmediğini belirterek,“Çok ilerleyen dönemlerde unutmalar yaşanabiliyor ancak ilk evrelerde böyle sorun görülmüyor. Hareket etmek isteyip de edemeyen ya da istemsiz hareketleri ile etra “Bakla” tüketimine dikkat “Parkinsonun esas belirtilerinden olan titreme, hareket yavaşlığı veya kas sertliği özellikle hastalığın erken dönemlerinde parkinson ilaçlarıyla tamamen düzelebilir veya büyük ölçüde azalır” diyen Çetin hastalığın tedavisi ile ilgili şunları kaydetti: “Beyinde az üretilen “dopamin”in ilaçlarla dışarıdan verilmesidir. Bu tedavi sonucunda hastada belirgin bir düzelme görülür. Hastaların ilaç tedavisi sırasında uyması gereken bazı kurallar vardır. Bunlardan biri bakla tüketiminde dikkatli olmaktır. Baklanın yeşil kabukları ve yaprakları, vücutta dopamine çevrilir. Fazla miktarda yenildiğinde yüz, boyun veya uzuvlarda istem dışı oynamalar ortaya çıkabilir.” U fın ilgisini çeken durumda olan bir kişinin psikolojisinin etkilenmemesi mümkün değil. Dolayısıyla yakınlarının da sosyal destek açısından yardımcı olması gerekir” diye konuştu. Horlamaya son vermek için uzman yardımı alın M Siz uyurken aileniz rahatsız oluyorsa, arkadaşlarınızın yanında uyuyakalıp alay konusu olmaktan korkuyorsanız, horlamaya son vermek için tıbbi yardım almanın zamanı gelmiş demektir neği ‘yoğun fiziksel aktive sonrası görülen’ horlamadır. Bunun dışında horlama; santral sinir sistemi kaynaklı, solunum yolu yapılarının aşırı gevşekliğine bağlı, obezite sonucu dil kökü ve boyunda yağlanma, burun yumuşak damak dil kökü gırtlak ve boyun anomalileri sonucu, ilaç kullanımı ve kronik üst solunum yolu enfeksiyonları sonucu oluşabilmektedir. Ayrıca mesleksel faktörler, ağır fiziksel aktiviteler, beslenme bozuklukları, sigara ve aşırı alkol kullanımı, madde bağımlılığı, ilaç kullanımı da horlamayı artıran faktörlerdir.” emorial Antalya Hastanesi KBB Bölümü’nden Op. Dr. Şakir Bilge Çelik, horlamanın uyku ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir rahatsızlık olduğunu belirterek tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Çelik, horlamanın “Soluduğumuz havanın, solunum yolunda çeşitli engeller nedeniyle zorlu geçişi sonrası oluşan sesli durum” olarak tanımlandığını söyledi. Horlamanın, hava akışının engellenmesiyle meydana geldiğini belirterek diğer nedenleri de şu şekilde sıraladı: “Horlamanın en tipik ör Geçmeyen Geçmeyen kaşıntılara dikkat kaşıntılara dikkat Horlama kesici cihazlar geçici çözüm Piyasada satılan horlama önleyici aparatları çoğunlukla ‘burun solunumunu artıranlar’ şeklinde görüldüğünü ifade eden Çelik, “Burun çatısında darlık, burun iç açısında daralma, burun kıkırdak çatısında zayıflık olan hastalarda; burun dış yapısını güçlendirip, germe yoluyla genişleterek burun solunumunda geçici bir rahatlama sağlayarak horlamayı azaltabilirler. Ancak sürekli kullanımları çok pratik değildir. Ayrıca sayılan patolojiler her horlayan hastada olmadığından, anlatıldığı gibi her hastada fayda vermemektedir” dedi. İ natçı kaşıntıları önemseyin. Böbrek yetmezliğinden, karaciğer hastalıklarına kadar ciddi hastalıkların habercisi olabilen kaşıntı şikayeti, mide bağırsak hastalıklarının da arka planında kalan önemli belirtilerdendir. Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Serdar Akça, kaşıntı ile kendini gösterebilen hastalıklar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. rılan genital bölge kaşıntısına yol açabilir. Çocuklarda da sıklıkla şikayete yol açan anal bölge kaşıntıları, ‘kıl kurdu’ olarak da bilinen bir tür parazitten kaynaklanabilmektedir” dedi. H Hemoroid de neden olur Doç. Serdar Akça, kaşıntıya neden olabilecek hastalıkları şu şekilde sıraladı: “Deri, kronik böbrek hastalıkları, cilt kuruluğu ve lenfomalar kaşıntılara neden olabilirken; sindirim sistemi hastalıkları da kaşıntı ile kendini gösterebilir. Yetişkinlerde görülen perianal adı verilen kaşıntı türü, hemoroid hastalığına ve anal fissür olarak adlandırılan makat çatlaklarına bağlı olarak gelişebilmektedir. İnatçı kaşıntılar ciddi hastalıkların da işareti olabilir.” Kaşıntının nedeni araştırılmalı “Kişinin yaşamını olumsuz etkileyen kaşıntının tedavisi için, öncelikle rahatsızlığın kaynağı araştırılmalıdır.” diyen Doç. Dr. Serdar Akça, “Cilt hastalıklarından şüpheleniliyorsa uzman doktordan bu konuda yardım alınmalı, sistemik bir hastalık tespit edilirse ilgili uzmanının uygulayacağı tedavi yöntemleri uygulanmalı ve takibi yapılmalıdır. Ayrıca perianal kaşıntıyı önlemek için; sabun ve deterjanlardan uzak durulmalı, makat çevresinin kuru kalması sağlanmalı, pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli, kaşıntıya neden olabilen kafeinli ve baharatlı yiyecekler tüketilmemelidir. “şeklinde konuştu. Yaşa bağlı artış Yaşlandıkça solunum yolu yapılarında bir takım değişiklikler olduğunu belirten Çelik, sözlerine şu şekilde devam etti: “Tıpkı ciltte olduğu gibi, solunum yolu organlarında da sarkmalargevşemeler artmaktadır. Yine yaşla birlikte sinir sisteminin solunumla ilgili refleksel cevapları da azalmaktadır.” Horlamayı önleyici cerrahi operasyonlar Tedavide en önemli noktanın, sorunun basit horlama veya uyku apnesi olup olmadığının anlaşılması olduğunu anlatan Çelik, “Basit horlamada nedene yönelik cerrahilerle hastayı rahatlatmak mümkündür. Bunlar arasında burun bölmesi cerrahisi, alt burun eti cerrahileri, burun iç açısı cerrahisi, küçük dilyumuşak damak ameliyatları, özellikle çocuklarda geniz eti ve bademcik ameliyatları sayılabilir. Uyku apnesi olan hastalarda ise burun ve mümkünse kilo ile ilgili sorunlar çözüldükten sonra tedavilere karar verilmektedir” dedi. Bölge önemli Doç. Dr. Akça, “Bölgesel kaşıntılar ve genel vücut kaşıntılarında farklı sebeplerin araştırılması gerekir. Örneğin; bağırsak parazitleri, mantar enfeksiyonları, temizliğe dikkat etmemek veya o bölgede cildi tahriş edecek şekilde aşırı düzeyde temizlikle uğraşmak, kronik ishal veya dışkılarken aşırı zorlanma, fazla baharatlı yiyeceklerle beslenme gibi sebepler ‘pruritus ani’ olarak adlandı C MY B C MY B