02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 17 EKİM 2011 PAZARTESİ HABER HP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 19491955 yılları arasında eğitim gördüğü Antalya Lisesi'nin 16. Geleneksel Piyaz Günü'ne katıldı. Antalya Lisesi ve Mezunları Vakfı tarafından düzenlenen piyaz günü Antalya Lisesi'nin bahçesinde gerçekleştirildi. Programa katılan Bay Yıllar sonra buluştular C kal, sınıf arkadaşlarıyla anılarını tazeledi. Eski günlere ait fotoğraflara da bakan Baykal, arkadaşlarıyla sohbet etti. Etkinliğe, CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, CHP İl Başkanı Özer Ülken de katıldı. Prof. Nihat Dipova uyardı: lanya Belediyesi ve Altın Kepçe Turizm ve Aşçılar Derneği (AKTAD) tarafından düzenlenen ''1. Alanya Ulusal Yemek Yarışması'' başladı. Tüm Aşçılar Federasyonu (TAF) gözetiminde gerçekleştirilen ''Yarışma'' İskele Meydanı'ndaki şelale önünde yapıldı. Dünya Aşçılar Birliği kurallarının uygulandığı yarışmada TAF'a bağlı 15 derneğin başkanı jüri olarak görev yaptı. Yarışmaya Alanya ve çevresinden katılan yaklaşık 400 aşçı tavuk, balık, sebze, kuzu eti yemeği, yöresel yemekler, taze makarna yemeği, sebze ve meyve oymacılığı dekor, ekmek büfesi, ev hanımları, yılın altın şefi, tatlı tabağı, düğün pastası ve tasarımlı pastalar, engelli aşçılar, çikolata heykel, karamel şeker ve dekor kategorilerinde yarıştı. Yarışmanın ilk gününde aşçıların yaptığı yemekleri jüri üyeleri inceleyerek, görünümüne ve lezzetine göre not verdi. A Lezzetler yarıştı İ Prof. Dipova, imar planları yapılırken, jeolojik verilerin dikkate alınmadığını belirterek, “Zemini yumuşak kesimlerde deprem daha fazla hissedilecek” dedi FARUK KESKİN İmar planlarında jeolojik veri yok Antalya İmar Planı’na esas jeoloji raporunun yıllar sonra 2001 yılında yürürlüğe girdiğine dikkat çeken Prof. Dipova, “Bunda da çoğunlukla deprem tehlikesi öne çıkarılmıştır. Ancak afet depremden daha fazlasını içermektedir. Sık sık ortaya çıkan sel baskınları, sayısı yüzlerle ifade edilen duyarsızlık sorunu yaşamış binaların varlığı Antalya'nın kendine özgü jeolojik yapısının göz önüne alınması için Sabırla Koruk Olur Helva YELİZ GÜL EGE [email protected] nşaat Mühendisleri Odası (İMO) tarafından bu yıl 6.'sı gerçekleştirilen 6. Kentsel Altyapı Sempozyumu'na katılan Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Nihat Dipova, jeolojik yapısı karışık olan Antalya'da olası bir depremin şiddetinin zemini yumuşak kesimlerde çok daha fazla hissedileceğini söyledi. yeterli nedenlerdir. Mühendislik jeolojisi kriterleri değerlendirildiğinde, mevcut imar planının bazı sakıncalar içerdiği, yoğun yapılaşmanın risk taşıdığı, imar planının jeolojik veriler ışığında revize edilmesi gerektiği ortaya çıkmakta” dedi. Risk büyük azık temel sistemiyle ilgili eksik uygulamalara da dikkat çeken Dipova, “Kazık temeller çoğunlukla ana kayaya ulaşmadan yüzer vaziyette kalmakta. Bölgedeki yapılar için olası bir deprem durumunda hasar riski büyük olacaktır” dedi. Taşkın riskinin imar alanlarını etkileyebilecek bir diğer doğal problem olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dipova, “Örneğin Boğaçay ovası için DSİ tarafın A Kaya zemine 4, kile 14 kat izin K dan yapılan hesaplara göre bin yıllık tekrarlanma aralığına göre taşkın durumunda hemen hemen tüm imar alanının sular altında kalacağı rapor edilmiştir. Ancak uygulamada 500 yıllık tekrarlanma aralığına göre debi alınarak Boğaçay yatak genişliği 260 metre olarak belirlenmiştir. Bu durum Boğaçay ovasındaki yerleşim alanları için taşkın riskinin olduğunu gösterir. Antalya için coğrafi bilgi sistemi tabanlı afet yönetimi ve planlaması gereklidir” dedi. ntalya'nın 90'lı yıllarda hızla artan yapı talebine paralel olarak, sınırsız kat ve yüksek emsal uygulamaları ile yüksek katlı yapılaşmalara maruz kaldığına da işaret eden Prof. Dipova, “Sonuçta 15 kata kadar inşaatlar yapıldı. İmar planı hazırlanırken jeoloji bilgilerinin mevcut olmadığı veya dikkate alınmadığı anlaşılmakta. Konyaaltı Belediyesi'nin kaya zeminlere sahip mahallelerinde en fazla 4 katlı yapılara izin verilirken, yumuşak kil kalınlığının en fazla olduğu bölümlerde 15 kata kadar yapıların bulunması bunun en önemli kanıtıdır” diye konuştu. yle kazınmış ki beyinlerimize, yaş ile birlikte kazanılması gereken; hayata dair her şey. Tamam, elbet yaşa bağlı bir çok şey var, olmalı da. Aslında, tek yeter şey değil, yaş; olgunluk, olgunlaşmak bütün mesele. Peki her şeyin gerçekten bir yaşı var mıdır sizce? Biyolojik saatimizin olduğu kesin; fakat atacağınız her adımın yaş ile ilişkilendiriliyor olması da biraz büyütülme koşullarımıza, bize verilen eğitime bağlı gibi geliyor bana. Geçen bir sohbette, seksen beş doğumlu bir bayanın özel bir okulda müdür yardımcısı konumunda olmasının ne kadar garip ve erken olduğunu konuştuk. Yapılan yorumlara bir baktım ki bende katılmışım, sonra bir an durdum ve sordum kendime: “sen değil miydin, iş hayatına yeni atıldığında; gençtir toydur diyerek seni azımsadıklarında, üzülen, içerleyen, kızan, öfkelenen, yaralanan” diye. Demek ki, bu türden haksız eleştirilerin bir yaşı yoktu ama iş hayatında bir şeyler sayılmanın yaşı vardı. Bizden onüç yaş küçük olması mıdır bize, haksızca yargılama ve eleştirme şansını veren? Aynı yaşlarda, bir şeylerin ucundan tutmaya başlamış ve bir şey olma çabasında değil miydik? Hatta çoğumuz, o yaşlarda çoktan iş hayatının ortasına gelmemiş miydi? Peki, neden bize yapıldığında kızdığımız şeyi başkasına yapıyorduk? Hızla değişen hayatın içinde; iş hayatının öznelerinin demografik özelliklerinin bir hayli hızlı değiştiğini düşünür isek; hiç de anormal bir durum değildi gençlerin iş başında olması ya da sekseninde birinin hala çalışıyor olması. Ülkemizde, bir sivil toplum örgütüne dahil olmanın, bu sivil örgütünde başkan olmanın, iş hayatında adam yerine konulmanın, protokol ortamında konuşmanın, siyasetin ve hatta aile içinde söz sahibi olmanın bir yaşı var. Eğer, bir işadamı otuzbeşlerinde ise bu konumlarda olması garip değildir; sözkonusu iş kadını ise bunun üzerine üç dört yaş daha koyun. Daha önceleri ne oluyor? Ben size söyleyeyim (istisnalar kaideleri bozmaz); “çorbadan” oluyor. Bu durum ne zaman değişir? Gençler, daha genç iş hayatına girer, sivil toplum örgütlerinde sesini duyurursa ve gözler, kulaklar bu gençleri görmeye alışırsa; işte o zaman değişir, işte o zaman yadırganmaz; “normal” olur. Sağlıkla Kalın. Ö YAŞ İLE GELEN NORMALLİK MOBİLYA / DEKORASYON / EV TEKSTİLİ (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ ALTAR BÜRO MOBİLYALARI Perge Bulvarı Perge Palas İş Merkezi No:85/56 TEL: 0.242 322 51 90 – 91 FAX: 0.242 322 51 92 www.altarmobilya.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle