Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SAYFA 12 OCAK 2011 ÇARŞAMBA Sabah yorgunluğu ve geçmeyen ağrılar emorial Antalya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Feride Ekimler Süslü, kronik ağrı ve yorgunluk sendromu olarak da bilinen “Fibromiyalji Sendromu”nun (yumuşak doku romatizması), kaslarda yaygın ağrı ve hassasiyet, uyku bozukluğu, yorgunluk, halsizlik ve sabah tutukluğu ile kendini gösterdiğini söyledi. M felaketiniz olmasın A NTALYA (Cumhuriyet)Antalya İl Sağlık Müdürü Adem Bilgin, 2010’da 35 kişinin karbonmonoksit gazı ile zehirlendiğini söyledi. Karbonmonoksitin renksiz, tatsız, kokusuz, yanıcı zehirli bir gaz olduğunu belirten Bilgin, “Vücuda solunum yolu ile girer ve doğrudan kana geçerek oksijen alımını engeller. Havagazı, kömür gibi ısıtma SAĞLIK Lodos A Geçen yıl Antalya’da onlarca kişi, lodoslu günlerde sobadan sızan karbonmonoksit nedeniyle zehirlendi. Uzmanlar, “Lodosta soba yakmayın” diyor amacıyla kullanılan her tür soba ve ocakta yanma sırasında oluşur. Karbonmonoksit zehirlenmeleri sıklıkla; kapalı ortamlarda açık ocaklar, bacası çekmeyen soba, şofben, bacasız gaz sobalarında yakıtın iyi yanmaması nedeni ile meydana gelir. Zehirlenmede kısa sürede tıbbi müdahale yapılmazsa, ölümle sonuçlanabilir” diye konuştu. Bilgin, Sağlık Bakanlığı’na bağlı, ücretsiz aranabilen Zehir Danışma Merkezi telefon numarasının 114 olduğunu da anımsattı. Lodos esintisinin etkili olduğu süre boyunca gerekmedikçe soba yakılmamasını isteyen Bilgin, sobanın, yatmadan evvel mutlaka söndürülmesini önerdi. Bilgin, bina yanlarında veya çatı saçak altlarında yürümemeye veya durmamaya özen gösterilmesi gerektiğini de anlatarak, kopan, sarkan ve yere düşen elektrik hatlarına ve kablolarına yaklaşılmaması gerektiğini ifade etti. GÖRECE GİRAY ERCENK gercenk@yahoo.com.tr SALIVERİLEN HİZBULLAH Kadınlarda daha fazla Fibromiyalji sendromunun (yumuşak doku romatizması), sebebi bilinmeyen eklem dışı romatizmal bir hastalık olduğuna işaret eden Süslü, “Uzun süreli ağrı ve özürlülüğe yol açan hastalıklar arasında fibromiyalji sendromu iş gücü kaybı açısından ön sıralarda yer almaktadır. 2555 yaşlarında ve kadınlarda daha sık olmakla birlikte hastalık erkeklerde ve çocukluk döneminde de görülebilmektedir. Eğitim düzeyi ve ekonomik düzeyi ortalamanın üzerinde olan kişilerde daha sık görülmektedir” dedi. Yiyelim İçelim Eğlenelim Metabolizmanızı hızlandırmanız sizin elinizde G Aşırı doldurulan sobanın duman yolu daralacağı, baca çekişi zayıflayacağı için sobayı aşırı doldurmayın. G Sönmekte olan sobaya asla tutuşması güç yakıtlar koymayın. Yatmadan önce sobaya kesinlikle yakıt koymayın. GÇökme veya yangınyakılan kömür soİyi ısınmayan ve alttan tehlikesinin bubalarında karbonmonoksit zehirlenlunduğu durumlarda derhal 110 numaramesi riski artar. telefondan İtfaiye Servisi aranması gelı G Özellikle alçak basınçlı lodoslu havarektiğinebacalar standartlara ortayadeğilse larda değinen Bilgin, uygun çıkabilecek acil sağlık sorunlarında 112 Acil soba yakmayın. G Soba borularının birbiriyle birleştirilÇağrı Merkezi aranarak yardım istenmemesinde hava ve baca gazı sızdırmazsi gerektiğini sözlerine ekledi. lığı sağlayın. G Sobanın bulunduğu yeri sürekli havalandırın. G Bacalar standartlara uygun ve yalıtımlı olmalı, düzenli olarak temizletilmeli. G Dumanın geri tepmesini önlemek için bacaların en üst noktasının çatının en üst noktasından 1 metre daha yüksekte olması sağlanmalı ve baca şapkası mutlaka takılmalı. Soba ve bacalarda bunlara dikkat B SK Lara Hastanesi Beslenme Uzmanı Suna Doğankaya, metabolizmanın, kişinin yaşamsal faaliyetlerinin sürdürülmesi için vücut tarafından yapılan iş olduğunu belirterek, metabolizmayı hızlandırmanın mümkün olduğunu söyledi. Doğankaya, metabolizmayı hızlandırma önerilerini şöyle sırala dı: “Düzenli uyumaya özen gösterin. Egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Ağırlık çalışmayı ihmal etmeyin. Günde 22,5 litre su içmeye özen gösterin. Acıktığınızda mutlaka vücudunuza cevap verin. Beslenmenizde dengeli bir şekilde protein tüketin. Az az sık sık yemek yiyin.” G Şofben mutlaka bacaya bağlanmalı, baca bağlantısı olmayan şofben asla çalıştırılmamalı G Şofbenin monte edileceği mekan yeterli büyüklükte olmalı, mümkünse banyo yerine balkona takılmalı. G Şofbenin kullanıldığı yere sürekli temiz hava girmesi sağlanmalı. G Bacalar yatak odalarından, merdiven sahanlığından, bina girişlerinden, banyo ve tuvaletten geçirilmemeli. Şofben kullanırken bunlara dikkat hmet Hamdi Tanpınar’ın, “Beş Şehir” adlı yapıtında anlattığı kentlerden biri, ilk görev yeri olan Erzurum’dur... Edebiyat Öğretmeni olarak görev yaptığı Erzurum Lise’sini ziyaret eden Atatürk’le yaptığı sohbeti anlatır. Atatürk, genç öğretmenden “O günlerin aktüalitesi olan medreselerin kapanmasının halk üzerindeki tesiri hakkında fikrini” sorar. Tanpınar, soruyu “...medrese survivance(ölü) halinde bir müessese idi. Hayatta hiçbir müspet fonksiyonu yoktu. Kapatılmasının büyük bir aksülamel(tepki) doğuracağını zannetmiyorum” diye yanıtlar. Atatürk, genç öğretmenin survivance sözcüğünü kendi kendine birkaç kez tekrarladıktan sonra, “bir kaşını yukarı kaldırarak” şöyle der; “Bu gibi şeyler belli olmaz... O kadar emin olmayın...” 1933’teki Üniversite Reformu ile kapatılan medrese kökenli Darülfünun’daki görevlerinden uzaklaştırılan hocalar, kökü Osmanlı’ya uzanan seçkinlerin yaşadığı İstanbul’un gözde semtlerine yerleştiler... Cumhuriyet karşıtı irfan(!), bu insanların çevrelerinde yapılandı... 12 Eylül darbesiyle yitirilen Cumhuriyetçi/laik cami cemaatlerinden bulduğu destekle serpildi; ticaretten sanayiye atlayan eşraf kökenli Anadolu sermayesinin maddi gücüyle varoşlarda örgütlendi ve nihayet seçim sandıklarında patladı... Hizbullah (Allah’ın Partisi) sanıklarının salıverilmeleri ile Saidi Nursi’nin yaşam öyküsünün anlatıldığı “Hür Adam” filminin aynı günlere rastlaması(!) ilginç değil mi? Kadın erkek, genç yaşlı demeden katledip, beton kuyulara gömmekten sanık Hizbullah liderine gazetecilerin sorduğu “vicdanen rahat mısınız?” sorusuna mesut/mutlu bir çehreyle verdiği yanıt, dehşet verici: “Onbir yıl yattık... Yetmez mi?” 12 Eylül sonrasında sahneye çıkan PKK’nın önlenemeyen yükselişini durdurmak için, derin devlet eliyle kurularak desteklendiği yazılıp çizilen Hizbullah’ın; 12 Eylül Referandum sürecinde “evet” oyları için çalıştığı; “lider kadrosunun serbest bırakılmasının, yakında başlayacak olan partileşme süreci ile ilgili olduğu; salıvermelerin ardında bu gerçeğin yattığı” konuşuluyor... Arasının açık olduğu DP Grubu’nu yatıştırmak için “siz isterseniz şeriatı bile geri getirebilirsiniz” diye nutuk icra eden Adnan Menderes; miting meydanlarında, alnında kurban kanı, elinde kuranla “ezan susmaz” diye feryat/figan eden Süleyman Demirel; O’nun cesaretlendirmesiyle “İmam Hatip Liseleri bizim arka bahçemizdir” diyen Necmettin Erbakan... Laikliği Kuran ayetleriyle anlatan ve de Selçukludan Cumhuriyete, gelmiş geçmiş yüze yakın devlet başkanı içinde devlet başkanı sıfatını taşırken Umre’ye giden Kenan Evren; bilerek, bilmeyerek ülkeyi bugünlere getiren yolun taşlarını döşediler... Nesimi der ki; “Ey Nesimi, can Nesimi bil ki Hak aynındadır/ Cümle günahın vebali ulema boynundadır...” (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ C MY B C MY B