Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 16 AĞUSTOS 2019 CUMA KONUK YAZAR ZEKERIYA MUTLU İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Mülk sahiplerine dayanışma çağrısı… Türkiye ekonomik anlamda zor bir dönemden geçmektedir. Gerek ülke coğrafyasının getirdiği koşulların etkisi, gerek iç talepte üretim ve tüketim deseninin uyuşmaması, ithal ürünlerin yoğun kullanımı, gerekse turizm sektörü başta olmak üzere iç dinamiklerden beklenen verimin alınamaması gibi pek çok nedenler, Türkiye’ye sosyal ve ekonomik alanda sıkıntılı günler yaşatmaktadır. Bu noktada geçmişten edindiğimiz tecrübelerin ışığında, Türk halkının birbirine kenetlenerek her türlü güçlüğün üstesinden gelebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Mühim olan birlik beraberliğimizi korumak, toplum içinde yardımlaşma ve dayanışma duygusun hakim kılmak olacaktır. Dostunuza destek olun Bu çerçevede, bir süre önce mülk sahiplerine yönelik yaptığımız çağrıyı tekrarlamakta yarar görüyorum. İşyerini veya evini esnaf sanatkârlara kiralayan mülk sahiplerinden beklentimiz, sözleşmelerin bittiği dönemlerde kira artışları konusunda bize destek olmalarıdır. İşyerinde veya evinde kirada oturan esnaf sanatkârımızın kiralarında artış yapmamaları en azından artışları minimum seviyede tutmalarıdır. Bir mülkünüzde esnaf sanatkâr olan bir kiracınız uzun yıllar kalıyorsa ve size ödemelerini aksatmıyorsa, kiracınızla uyumlu ve sorunsuz bir dönem geçiriyorsanız, yeni dönemde kiranızı dondurun veya minimum seviyede artırın. Zaten 1520 yıllık kiracınız varsa onunla sorununuz yok demektir. Onunla bir yakınlık, bir bağ, dostluk ilişkisi kurmuşsunuz demektir. O zaman dostunuza yardımcı olun. Ekonomideki sıkışıklıktan dolayı küçük işletmelerin iş potansiyelleri çok düşük seviyelerde kalmaktadır. Üyelerimiz bu sıkışık ortamda mevcut kiralarını bile ödemekte zorlanmaktadırlar. Öde yandan, şehrin en gözde noktalarında bile pek çok dükkânın aylarca boş kaldığı görülmektedir. Yüksek kira bedelleri nedeniyle mülk sahipleriyle anlaşamayan kiracıların, işyerini kiralamaya devam etse bile çarkı döndüremediği için kısa sürede dükkânı boşaltmak zorunda ya da işini kapatma noktasına gelen esnafın boşalttığı işyerlerinin uzun süre kiracı beklemesi, ekonomik işleyişi de olumsuz etkilemektedir. Mülk sahiplerinin de geliri kısılmakta, piyasalara negatif psikoloji hâkim olmakta, ticari sirkülasyonun canlanması için çaba sarf edenlerin cesaretleri kırılmaktadır. Karşılıklı anlayış Netice itibarıyla, mülk sahiplerinin kiracılarına, devletin de özveride bulunan mülk sahiplerine destek olmasının, orta vadede gözle görülür bir rahatlama sağlayacağına inanıyoruz. Kanunen kira artışları, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 12 aylık ortalamasını geçmeyecek, bu oran temel alınacak şekilde kiracı ile mülk sahibinin anlaşması ile şekillenmektedir. Biz de gerek evini gerekse işyerini esnaf sanatkâra kiralayan mülk sahiplerinin kira bedellerinde ve artışlarında özveride bulunmalarını, anlayışlı olmalarını, üreten, istihdam yaratan ancak sermayesi sınırlı olan küçük işletmeleri desteklemelerini, bu şekilde de memleketin ekonomik mücadelesine katkı koymalarını istiyoruz. Doğal olarak bu bağlamda özveride bulunan mülk sahiplerinin de ödüllendirilmesi doğru bir yaklaşım olacaktır. Devlet de diğer mülk sahiplerini özendirmek için, fedakârlıklarda bulunanlara gerek gelir vergilerinde gerekse emlak harç ve vergilerinde kolaylıklar getirmelidir. Bu şekilde toplumsal dayanışmaya katılanların sayısını artırmanın yolları aranmalıdır. ege@cumhuriyet.com.tr EGE’DE HABER dışında hMasetasalai nsamaatlyeırniMOHOCAAFRTĞDAIOMSĞOEANSNALIABSREAILAÇDTAELLSEIIRŞNMIDDIEYIŞOSIANRĞDLAIKVE MEHMET İNMEZ İzmir’in turistlik beldesi Mordoğan’da yaşayan yaklaşık 50 bin kişi, yaz sezonunda büyük sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Binlerce tatilciye sadece mesai saatlerinde hizmet veren Mordoğan Aile Sağlık Merkezi’nin kapalı olmasıyla yaz aylarında vatandaşın canı ve sağlığı Allah’a emanet ediliyor. Hafta içi saat 16.00’dan sonra, hafta sonları da kapalı olan sağlık ocağına gidemeyen yurttaşlar yılan ısırması, arı sokması veya yaralanmada en az 50 kilometre uzaklıkta bulunan Urla Devlet Hastanesi’ne gitmek zorunda. Sadece hafta içi iki doktorla hizmet veren sağlık ocağı, bayram tatili boyunca hiç açılmadı. Mordoğan’da sağlık hizmeti alamayanlar eyleme hazırlanırken, CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır da, sağlık ocağının hafta içi saat 16:00’dan sonra hizmet vermemesine Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yazılı olarak cevaplanması istemiyle 6 maddelik soru önergesi verdi. Belde sakinleri de, 4 yıl önce sağlık ocağının 24 saat hizmet verdiğini ama bu uygulamanın neden kaldırıldığını anlayamadıklarını söyledi. İzmir’e 90 kilometre İzmir’e 90 kilometre uzaklıkta bulunan tatil beldesi Mordoğan’da yaşalan yurttaşlar, 4 yıldır sağlık ocağından mesai saatleri dışında hizmet alamamasına tepkili. İki görevli doktorun bulunduğu sağlık biriminde genellikle bir doktor bulunuyor. Sadece ilaç yazan ve kan tahlili yapan hekimler saat 16.00’dan sonra mesai bittiği için hasta bakmıyor. İlaç yazdırmak ve tedavi olmak için gelen hastalar ise özellikle yazın dakikalarca sıra beklemek zorunda kalıyor. Sağlık ocağının saat 16.00’dan sonra ve hafta sonu da kapalı olması beldede yaşayanları da zor durumda bırakıyor. Yazın nüfusu 50 bini aşan şirin tatil beldesinde, yılan, böcek, düşme veya yanık rahatsızlıklarıyla karşı karşıya kaldığı zaman 50 kilometre uzaklıkta bulunan Urla Devlet Hastanesi’ne gitmek zorunda. En yakında 30 kilometre uzaklıkta olan Karaburun Dev let Hastanesi var, ama o da doktor yetersizliği nedeniyle hastalara tam hizmet veremiyor. Sağlık hizmeti alamayan yurttaşlar, Mordoğan Gönüllüler Platformu adı altında birleşerek eylem yapmayı planlıyor. Yurttaşlar isyan etti 10 yıldır beldede yaşayan emekli Hasan Onuş da devletin vatandaşın sağlığından sorumlu olduğunu belirterek 7/24 sağlık hizmeti olması gerektiğini belirtti. Onuş, “Yazın nüfus 45 kat artıyor. Çocuk ve yaşlılar da var. En ufak rahatsızlanmada bu insanlar nasıl tedavi olacak. Aracınız varsa, 50 kilometre uzaklıkta hasta neye gidebilirsiniz. Eğer gidemezsek, ya öleceğiz ya da işkence çekeceğiz. Devlet bize açık ve net olarak saat 16.00’dan sora ve hafta sonları hasta olma diyor” dedi. Hikmet Baştürk’de beldede yaşayanların mağdur olduğunu ifade ederek, “Tatil beldesinde sağlık ocağı var, ama doktor yok ve kapalı. Biz nereye gidelim. Baş ağrısı çeken biri, 50 kilometre uzaklıkta hastaneye mi gitmeli. Sağlık Bakanlığı’ndan sağlık ocağının hafta sonu ve hafta içi de çalışmasını istiyoruz. En azından yazın sağlık ocağı 24 saat hizmet vermeli. Sağlık ocağının kapısında bir de, 7/24 saat hizmet vermektedir, yazıyor” dedi. Emekli olduktan sonra Mordoğan’da yaşayan Mürüvet Akar, “4 yıl önce 24 saat sağlık hizmeti veriyordu, ama kaldırdılar. İki doktor var, ama sürekli bir doktor kalıyor. İlaç yazdırmak için kuyruk bekliyoruz. Bir çözüm bulunmalı. İnsan sağlığı önemli. Üstelik bayramda dahi sağlık ocağı açılmadı” dedi. Meclise taşındı CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır da Mordoğan’da yaşanan sağlık hizmeti sorununu Meclis gündemine taşıdı. CHP’li vekil Bayır, nüfusu yaz mevsiminde 50 bini aşan Mordoğan’a en yakın hastanenin 50 km. uzaklıkta Urla ilçesinde bulunduğunu vurgulayarak, Mordoğan’da olası bir durumda sağlık ocağında 24 saat nöbetçi sağlık ekibinin bulunması gerektiğini de ifade etti. BAŞKAN GÜRÜN: 5 YILDA 321 MILYON LIRALIK YATIRIM YAPILACAK BODRUM’DA KANALIZASYON IÇIN ILK ADIMLAR ATILDI Türkiye’nin ve dünyanın sayılı turizm merkezlerinden birisi olan Bodrum yılda 2 milyon yabancı 4 milyona yakın yerli turist ağırlıyor. Gözde turizm cenneti Bodrum’un kanalizasyon sorununun çözüme kavuşuyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MUSKİ) tarafından Muğla’nın Bodrum ilçesinde yapımı gerçekleştirilecek olan Bodrum kanalizasyon şebekesi yapım işi ihalesi 27 Eylül 2019 tarihinde yapılacak. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, “ Bodrum ül ke turizmimiz açısından çok önemli bir ilçemiz. Bodrum, hem kültürel hem de doğal güzelliklerimizin yayılması açısından çok stratejik bir bölgemiz konumunda. Kanalizasyonun yanı sıra Bodrum arıtma tesisi dokümanı onay aşamasında. Arıtma tesisi projesi onaylandıktan sonra hemen ihaleye çıkacağız. Bodrum yarımadasının altyapı sorunu için ilk adım atılıyor. 5 yıllık süreçte Bodrum’un altyapısı için 321 milyon liralık yatırım yapılacak. Bu yatırım ile Bodrum yarımadasının altyapı sorununun büyük bölümü çözüme kavuşmuş olacak” dedi. Spor: Sağlık, performans, organizasyon, rekor; her branşını yapmak ve hep kazanmak isterdim. Atletizm: “Citius, altius, fourtius”; daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü; koşmalar, atlamalar, atmalar... Kısa mesafe: Benim branşım; önemli olan takozdan iyi çıkmak ve aynı hızla ipi göğüslemek, nefes alıp verdiğini anlamadan... Orta mesafe: Gücün, teknik ve taktiğin üst düzeyde olduğu en zor branş; zordur, çok zordur. Uzun mesafe: 5 bin,10 bin, maraton yani 42 km. 195 m.; nasıl biter diyorsunuz ama bitiyor, tabii koşanlar da bitiyor. Uçan kız: Koşmak benim için bir spor değil bir yaşam biçimiydi; 100 met BİR KELİME BİR CÜMLE Semra Aksu, Atletizm Federasyonu ve Eski İzmir Büyükşehir Spor Dairesi Başkanı, rekortmen atlet reyi kazanmak için de uçmak gerekiyor, hep mutlu olmuşumdur. Olimpiyat: Ana teması dostluk, barış, kardeşlik ve spordaki en büyük kariyer; 1984 Los Angeles Olimpiyatları ve 1988 Seoul Olimpiyatları’nda sporcu, 2000 Sydney Olimpiyatları’nda “Atletizm Federasyonu Başkanı” olarak üç olimpiyat gördüm; 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nda Türk bayrağını taşıyan ilk ka dın sporcumuz oldum. Akademi: Mezun olduğum okulum; spor yapmak ve yaptırmak için eğitim aldığımız yer; spor ve sporcu için eğitim şart. Spor yönetimi: Sporculuk sonrasında yaptığım zor bir meslek, büyük sorumluluk; 2005 Universiade İzmir İcra ve Hazırlık Komitesi üyeliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Daire Başkanlığı yapma onurunu yaşadım. Atatürk Stadı: 1971 Akdeniz Oyunları ile kazandığımız spor mabedi; 2005 Universiade İzmir’in açılış ve kapanış stadı; atletizm için olmazsa olmaz bir yer. Pist: Her bir atletin en iyi derecesini yapmak, rekorlar kırmak, kürsülere çıkmak için mücadele ettiği sentetik pist; tartan pist. Rekor: Yaptığınız antrenmanların en büyük karşılığı; 100’e yakın rekor kırdım; anlatılmaz, yaşanır. Milli forma: Dünyanın her yerinde, büyük şampiyonalarda 272 kez giydiğim en şerefli forma; ayyıldızlı forma. İzmir: Doğup büyüdüğüm; sporcu, öğretmen, yönetici olarak emek verdiğim güzel şehrim; İzmirli olmaktan ve bu şehirde yaşamaktan mutluluk duyuyorum. Ahmet Piriştina: Büyük projelere imza atan, kentini ve kentlisini çok seven bir isimdi, yaşasaydı kenti ve ülkesi için çok daha güzel çalışmalara imza atardı; çok erken kaybettik, onunla çalışmış olmaktan büyük gurur duyuyorum. l MUZAFFER AYHAN KARA TUNCAY MOLLAVEISOĞLU Kentine sahip çık, yağmaya dur de! Bodrum hızla betona gömülüyor. Vah şi yapılaşma Ege’nin dört bir yanında dişlerini gösteriyor. Dünyanın sayılı turizm bölgelerinden Muğla hedefte. Büyük kentlerde balonu sönen inşaat sektörü ve emlak piyasası, turizm merkezlerinde hâlâ cazibesini koruyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri el ele vererek yağmanın önüne set çekmeye çalışıyorlar ancak Ankara’dan alınan kararları engellemek kolay değil. Cumhuriyet EGE’nin gündeme getirdiği Gündoğan’da Boviera adındaki otel projesi, kamuoyunda var olan tepkileri yükseltti. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras projenin görselini paylaşarak “kaçak yapılaşmaya, betonlaşmaya izin vermeyeceğiz” dedi. Ahmet Aras, Bodrum’un ortak kaygısına uzun yıllar sonra cesurca karşılık verdi. Özellikle turizm bölgelerinde CHP’nin ağırlıkta olduğu yerel yönetimler kent yağmasına, doğa katliamına direniyor. Yandaş firmalar ise Bakanlar Kurulu kararları, TOKİ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın imara izin verme yetkileri ile “engel tanımıyor.” Bölgede sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşüyor. Kenti korumak, kent gözcüsü olmak, kaçak yapılaşmaya karşı Bodrum örneğinde olduğu gibi yerel yönetimlerin arkasında durmak vatandaşlık ödevimiz... PARA YOKSA NASIL OLACAK? Turizm bölgelerindeki en önemli eksiklik altyapı ve çevre sorunları... Kentler giderek eskiyor, altyapı büyümeye yetmiyor, dünyanın en güzel koylarının, limanlarının yanı başındaki yerleşimler; köhne, bakımsız, turistin gezmekten keyif alacağı ortamın çok uzağında... Bu nedenle dünyanın sayılı zenginleri, iş insanları, siyasetçileri, sanatçıları Ege’nin cennet koylarına tekneleri ile gelip karaya adım atmıyorlar. Her şey dahil sistemi ile çalışan otellerin müşterileri de yurtdışından gelip tüm tatillerini otelde geçirerek ülkelerine dönüyorlar. Turizmi otel plajlarından, tekne kıyılarından kente yaymanın yolu, kenti baştan planlayıp güzelleştirmekten geçiyor. Belediye başkanları ile konuşuyo rum, bütçe sıkıntısından söz ediyorlar. Yazları beş katına çıkan nüfusa rağmen, kışın kayıtlı nüfus üzerinden bütçeden pay alıyorlar. Neresinden baksanız büyük haksızlık! Bu bütçelerle kentlerin sorunlarını gidermek neredeyse imkânsız! Turizmci bir dostumuz önerdi; turizm bölgelerindeki yerel yönetimler yarattıkları katma değerden daha yüksek pay almalılar... Merkezi bütçeden bu bölgelere “pozitif ayrımcılık” yapılmalı. Düşünün sizin kentiniz turizmde büyük katma değer yaratıyor ancak bu değerden gereken payı alamıyor. Yani hizmeti üretip, tüm altyapı ve çevre sorunlarına katlanıp oluşan geliri İstanbul’a aktarıyorsunuz. Otellerin kazançlarından doğan vergi gelirleri merkezi bütçeye aktarılıyor ancak turistin ve işletmelerin tüm sıkıntıları ile belediyeler mücadele etmek zorunda kalıyor. Olağanüstü bir haksızlık... Muğla, İzmir, Aydın, Antalya... Hatta sanayi bölgelerini de ekleyin bu çarpık sistemi... Düzce mesela... Fabrikaların yarattığı tüm olumsuzluklarla Düzceli ve belediye başkanı mücadele edecek ancak yaratılan gelirin kaymağı İstanbul’a akacak. Adaletsizlik, bölgeler arası eşitsizlik, gelirin hakkı ile dağıtılmaması büyük bir sorun... Türkiye bu meseleyi tartışmalı... Turizm merkezleri yarattıkları gelirden hakkı olan payı alabilirse kentlerin sorunları kısa zamanda çözülür. Sorunsuz kentler; daha çok turist ve daha fazla gelirle ülke ekonomisini büyütür.