Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 10 MAYIS 2019 CUMA ege@cumhuriyet.com.tr EGE’DE TARIM Çözüm kooperatifteTire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’ten tarımda kurtuluş reçetesi Tarımda ‘hobi’ dönemi İnşaat sektörünün içinde bulunduğu derin kriz, bu sektörde uzun yıllar çalışan girişimcileri farklı alanlara yönlendiriyor. Bu kişilerden biri de, İzmir’in Çiğli ilçesinde Müteahhitler Derneği Başkanlığı’nı da yürüten Barış Öncü. Türkiye’nin tarımda da tıkanma yaşadığını fark eden Öncü, Eski Foça’ya bağlı Bağarası’nda yaşama geçirdiği projeyle yurttaşların toprakla barışmasını amaçlıyor. Projenin “hobi bahçeciliği” olmadığını belirterek “Mikro ölçekte farkındalık yaratmak istedik. 5 bin yıldır tarım toplumu olduğumuz gerçeğini anımsatmayı amaçlıyoruz” diyor. Öncü, inşaattan farklı bir alana yönelme cesareti gösterenlerden... Eski Foça’da yaşama geçirdikleri 116 tarım bahçesini, uygun koşullarda toprak sevdalılarıyla buluşturduklarını belirtti. “Zeytinli Hobi Bahçeleri” adını verdikleri projede, iyi tarım sertifikasına sahip bin zeytin, 300 nar, farklı türlerde yaklaşık 60 meyve ağacı bulunduğunu, hedeflerinin bahçe sayısını bine çıkarmak olduğunu vurguladı. Tarım toplumuyuz Bugünkü piyasa koşullarında doğru bir yatırıma yöneldiklerini belirten Öncü, “Yaptığımız hobi bahçeciliği değil. Mezopotamya’dan bu yana 5 bin yıldır tarım toplumuyuz. Ancak patatesi, soğanı bile ithal eder olduk. İl tarım müdürlüğünden destek sözü aldık. 1 Ağustos’ta ilk bahçeleri teslim etmeye başlıyoruz. Burada hafta sonları tarımsal eğitim panelleri olacak. Bahçe sahipleri kuracağımız özel internet ağıyla, ürünlerini uzaktan sulayabilecek, tavuklarını besleyebilecek” diye konuştu. l İZMİR / Cumhuriyet Tarımı şirketler değil köylüler yapmalıdır diyen Eskiyörük, “Köylümüzü yok etmeden, onları kooperatif çatısı altında birleştirerek büyük ölçek haline getirmeliyiz” diye konuştu. İzmir Tarım Grubu Başkanı ve Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, tarımda kurtuluş reçetesi hazırladı. Anadolu topraklarının ülkemizdeki tüm canlıları doyuracak kadar zengin olduğunu ancak tarıma gereken önemi vermekte geciktiğimizi vurgulayan Eskiyörük, “Yetersiz olan ürünleri ithal ederek daha da bataklığa sürükleniyoruz” dedi. Tarımda birçok yapısal sorunumuz olduğunu, bunların en başında plansız üretimin geldiğini belirterek “Rastgele üretim nedeniyle ürün fazlalığında üretici, ürün eksikliğinde ise tüketici mağdur oluyor. Açığı kapatmak için ithalat yapılarak milli ekonomi kay Mahmut Eskiyörük ba uğruyor. Plansız üretimden dolayı bir türlü fiyat istikrarı da sağlanamıyor” diye konuştu. Türk tarımının ilacı ve kurtuluşun kooperatifleşmeden geçtiğine dikkat çeken Eskiyörük, şu çözüm önerilerini paylaştı: “Tarımı şirketler değil, köylümüz yapmalıdır. Köylümüz sorun değildir, onların sorunları var. Köylümüzü yok etmeden, onları kooperatif çatısı altında birleştirerek büyük ölçek haline getirmeliyiz. İthalat yaparak ithalattan kurtulamayız. Tek kurtuluş üretimdir. Önce üreticiyi düşünmeli ve güçlendirmeliyiz. Üreticiyi korumadan tüketiciyi koruyamayız. Destekleme politikaları ile kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Üreticinin desteklenmesi ve denetlenmesi kooperatifler kanalıyla yapılmalıdır. Örgüt karmaşası giderilip, köy kooperatifleri birleştirilerek ilçe bazlı kooperatifleşme modeline dönüştürülmelidir. Gerektiğinde, müdahale ile piyasa regüle edilmelidir. Üretebildiğimiz ürünlerde eksiklik yaşansa bile ithalat yapılmamalıdır. O ürünün fiyatı yükselerek tüketici mağdur olacak fakat bir sure sonra üretim artışıyla piyasa kendiliğinden normale dönecektir. Aksi halde ithalattan dolayı üretim daha da düştüğü için ithalat süreklilik kazanır.” l İZMİR / Cumhuriyet Narlıdere’de ‘Esnaf Masası’ Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Zekeriya Mutlu ve yönetim kurulu üyelerini ağırladı. Narlıdere esnafı ile birlikte hizmet üreteceklerini söyleyen Başkan Engin “Kurduğumuz Esnaf Masası ile yönetim sürecine esnaf kardeşlerimizi de dahil edeceğiz, sorunları birlikte çözeceğiz” dedi. İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu da, “Narlıdere Belediyesi ile uzun zamandır devam eden ortak çalışmaların ve işbirliğimizin devam edeceğine dair inancımızla, başarılar diliyoruz” diye konuştu. İzmirli gençler ‘can suyu’ olacak Lise öğrencilerinden oluşan Sherlock Bones takımı CSI Education 2019 Turnuvası’nda Türkiye ikincisi oldu. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin (İAOSB) ‘sanayiye can suyu verme’ hedefiyle hayata kazandırdığı Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, başarılarıyla dikkat çekti. Lise öğrencilerinden oluşan Sherlock Bones takımı, Türkiye genelinde yapılan ve STEM öğretim modeline bağlı olarak gerçekleştirilen CSI Education 2019 Turnuvası’nda Türkiye ikincisi oldu. İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, meslek liselerine ilişkin olumsuz algının kırılması ile Türk sanayiinin önünün açı lacağını vurgulayarak şunları söyledi: “Mesleki ve teknik anadolu liselerinde meslek programı ve teknik program olmak üzere iki ayrı program uygulanıyor. Bizim okulumuzda uygulanan Anadolu teknik programı ile öğrenciler daha fazla sayıda kültür dersi alarak hem uygulamayı öğreniyor hem de üniversiteye hazırlanıyor. Öğrencilerimiz yaptıkları TÜBİTAK projeleri, katıldıkları MUN (Model Birleşmiş Milletler), DI (Destination Imagination), robot, drone turnuvaları, İngilizce kulüp çalışmaları ve okulumuz tarafından burs dahilinde ve rilen üniversiteye hazırlık kursları ile en üstün lise eğitimini alarak yetişiyorlar. Mesleki eğitime yönelik ailelerin çekimser bakış açısının değiştirilmesinde, gençlerimizin kazandığı bu başarılar önemli rol oynuyor. Bir mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencisinin de bu gibi platformlarda boy göstermesi ve ödüller kazanması, söz konusu okullara ilişkin algıyı olumlu yönde değiştirecektir. Türkiye’nin geleceğini kaybetmesini istemiyorsak elimizi taşın altına koymamız lazım. Biz de böyle bir okulu hayata geçirerek, bu anlamda örnek olmak istedik.” Mir Heba! Rivayet de olsa, özü güzel mesajlar içeriyor. Üstelik aktaran Halikarnas Balıkçısı olunca, daha ciddiyet kazanıyor: “Çoook eski zamanlarda, uzun yolda karşılaşan iki seyyah, yek diğerine zarar vermeyi düşünmediğini, düşmanca bir niyeti olmadığını anlatmak için, yaylarını gerip, oklarını uzaklara atar ve ‘Mir heba’ yani ‘Okum boşa gitsin’ derlermiş. Zaman içinde bu söz, ‘Merhaba’ olarak girmiş konuşma dilimize...” “Benden size zarar gelmez” açıklamasıyla, anlamını da övüyor Cevat Şakir Kabaağaçlı, kendisinin alameti farikalarından olan “merhaba”nın. Biz de Balıkçı’dan aldığımız rüzgârla “merhaba” diyoruz sizlere, ama “yeniden merhaba”. Daha önce çok merhabalaşmıştık. 8 Ekim 2004’te başlayan Cumhuriyet Ege yolculuğumuz, 11 yıl sonra 28 Şubat 2015’te kesintiye uğramıştı. Şimdi 846. “ilk” sayımızla, ilk günkü heyecanla yeniden karşınızdayız. İlk etapta, Ege ekimizi haftada bir ve İMBAT HAKAN DİRİK cuma günleri Cumhuriyet’in içinde bulabileceksiniz. Ege ekimizden size zarar gelmeyecek, ama yeryüzü cenneti bölgemizi talan etmek isteyen zihniyete karşı duracağız. Kentlerimize, doğamıza ihanet etmek isteyenlere seyirci kalmayacağız. Bu uğraş içinde asık yüzlü olmamaya çalışacağız. Ege’nin, İzmir’in “imbat” rüzgârı gibi, sıcağın boğucu olduğu zamanlarda denizden karaya doğru “tatlı bir esinti” getirmeye çaba harcayacağız. İzmir Büro’muzu yeniden açarken “Ege’de o kadar çok renk, o kadar çok ses var ki... Bunların görülmesi, duyulması için uğraşacağız” demiştik. Ege ekimizle, o seslere aracı, o renklere tuval olmaya gayret edeceğiz. Balıkçı’nın dediği gibi... Merhaba!