Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 KASIM 2014 CUMARTESİ EGE C 3 İzmir Barosu Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Adayı Aydın Özcan: Sesimiz gür çıkacak! EMRE DÖKER İzmir Barosu’nun geçen hafta sonu yapılan seçimlerinde yarışı kazanan Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Adayı Aydın Özcan, Türkiye’nin yargı paketleriyle evrensel hukuk kurallarından uzaklaştığını söyledi. AKP döneminde savunmanın haklarının kısıtlandığını, avukatların müvekkillerinin dosyalarında bilgi ve belge almalarının engellendiğini kaydeden Özcan, dinlemelerin ve aramaların genişletilmeye çalışıldığını vurguladı. Genel kurulda seçimi kazanmasının ardından önceki gün mazbatasını alarak İzmir Barosu Başkanlığı koltuğuna oturan Özcan, yeni dönemde neler yapacağını ve ülkede yargı alanındaki sıkıntıları anlattı. Türkiye’de savunmaya karşı uygulanan engellemelerle mücadele edeceklerini vurgulayan Özcan, “Yargı bağımsızlığının olabilmesi için mevcut HSYK düzeninin değiştirilmesi gerekiyor. HSYK’nin başından Adalet Bakanı’nın ve müsteşarının çıkartılması gerekiyor. HSYK özerk bir yapıya kavuşmalıdır. Üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yapmaya hazırız” dedi. Cumhuriyetin temel değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine, cumhuriyetin laik yapısına sahip çıkacaklarını ve olaylara Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” düşüncesiyle bakacaklarını vurgulayarak, “Artık İzmir Barosu’nun sesi daha gür çıkacak. İzmir Barosu, İzmir gibi özgür, bağımsız ve tarafsız olacak. Yine İzmir Barosu, öncü ve özgür baro olma özelliğini ortaya koyacaktır” diye konuştu. Türkiye’nin özgürlükten ve yargı bağımsızlığından yana adımlar atmasını da isteyen Özcan, aksi durumun ülkenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bir çok konuda mahkum olması anlamına geldiğini de kaydetti. Özcan, “Ülkede son dönemde yaşanan hukuksuzluklar Türkiye’nin 3. dünya ülkesi, Ortadoğu ülkesi gibi görülmesine neden oluyor. Biz Türkiye’nin çağdaş düzeyde hukuk normlarına kavuşması için mücadele edeceğiz. Türkiye’nin özgür basın ve bağımsız yargı alanlarında şu anda son sıralarda olan konumunu yukarılara taşımak için çalışacağız” dedi. ALGI OPERASYONU Baro yönetiminde meslektaş odaklı çalışacaklarını, belirledikleri 60 projenin de meslektaşları tarafından kabul gördüğünü anlatan Özcan, seçim öncesi tüm ilçelerde avukatları ziyaret ettiğini ve bölgelerdeki sorunları gördüğünü söyledi. Barodaki komisyonların, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’ndan isimlerin de katılmasıyla çalışmalarını sürdüreceğin vurguladı. Seçimlerde kendileri için “AKP’yle ittifak yaptılar” algısı yaratılmak istendiğini bunun ise yanlış olduğunu kaydederek, “Hiçbir gerçekliği olmayan şeylerdi bunlar. İttifak yapmadığımız, seçime katılım oranıyla ortaya çıktı. İttifak olsaydı katılım oranı daha çok olurdu. Karşı gruba yönelik yaratılmak istenilen algıyla ilgili hiçbir dahlimiz yok. Genel kurulda ben olmadığım sırada bazı olaylar yaşandı. ‘Kimisi PKK sloganları atıldığı’ söylüyor kimisi ‘duymadık’ diyor. Ben olmadığım için bilmiyorum... Amacımız ortamı germek, meslektaşlarımızı ötekileştirmek değil. Meslek odaklı baroyu tekrar yaratmak hedefindeyiz. Seçimlerde algı yaratmaya çalışmadık. Biz neysek oyuz” dedi. STK’LERLE İŞBİRLİĞİ zmir Barosu’nun, kentteki sivil toplum örgütleriyle kol kola, omuz omuza mücadele edeceğini de anlatan Özcan şunları vurguladı: “Bunun ilk uygulamasını 29 Ekim günü Cumhuriyet için Güçbirliği Platformu’yla, Gündoğdu Meydanı’nda gösterdik..İzmir’deki üniversitelerle tekrar barışık, kolkola olacağız. Üniversitelerden mesleki anlamda yararlanacağız. Meslek içi eğitim çalışmalarını bizzat ilçelerde yapacağız. Baroyu Ödemiş’te, Tire’de göreceksiniz. Ülkenin 79 barosu ve Türkiye Barolar Birliği’yle iç içe, meslektaşlarının sorunlarını savunacağız.” İ l Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun öncü ve özgür olma özelliğini yeni dönemde net bir şekilde ortaya koyacağını söyledi. Hemşire isyanı l DEÜ Tıp Fakültesi’ndeki hemşirelerden büyük bölümü, olumsuz çalışma koşulları nedeniyle ayrılınca açık oluştu. Bu nedenle toplum sağlığı merkezlerinden geçici görevlendirme yapıldı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi’ndeki 600 hemşireden büyük bölümü, olumsuz çalışma koşulları nedeniyle başka kurumlara geçince oluşan açık, toplum sağlığı merkezlerinden kaydırılan sağlık görevlileriyle sağlanmaya çalışılıyor. İzmir Tabip Odası Hekim Meclis Üyesi Ergün Demir, “Hemşirelerin çalışma koşulları üzerine düşünülmesi ve neden istifa ettiklerinin araştırılması gerekir. Sorun, toplum sağlığı merkezlerinden yapılan geçici görevlendirmelerle çözülemez” dedi. Edinilen bilgiye göre, hastanedeki 600 hemşireden 60’ı başka kurumlara naklini istedi, büyük bölümü de, “nöbet tutamaz” ve “doğum” raporları aldı. Açığın giderilememesi üzerine bazı servislere kabul edilen hasta sayısına sınırlama getirildi. Sorun çözülemezken, İzmir Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı Ali Tombaş imzasıyla, toplum sağlığı merkezlerinde görev yapan ve 25 meslek yılını dolduran 7 ebeyle 3 hemşire, “geçici görevlendirme” adı altında DEÜ’ye yönlendirildi. Toplum sağlığı merkezlerinin çalışma usul ve esaslarında, üniversitelerin özellikli birimlerinin hemşire eksikliğinin giderilmesinin bulunmadığını vurgulayan Ergün Demir ise, “Ebe ve hemşirelere dayatılan geçici görev uygulamaları sağlık çalışanlarını emekliliğe zorlamak anlamına gelmektedir. Geçici görevlendirmeler yaşanan sorunları çözmez. Hekimleri ve sağlık çalışanlarını rencide ederek, emrivakiyle hürmetsiz davranarak ve mutsuz ederek, sağlık hizmetlerini sağlıklı bir biçimde yürütmek mümkün değildir!” dedi. DEÜ’deki hemşireler de, çalışma koşulları ve kadrosu sorununu kamuoyuna duyurmak amacıyla hastane bahçesinde stant oluşturdu. ENDERES DAĞITILDI Bu arada İzmir Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada da, İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından geçen aylarda başlatılan uygulamayla, Menderes Nöbet Ekibi’nin dağıtıldığı bildirildi. İzmir’in çok uzak ilçelerinden bile Menderes’e geçici görevlendirmeyle personel atandığı ve vardiya çalışma sistemi getirildiği kaydedildi. Açıklamada, “25 Meslek yılını dolduran ve genellikle sağlık sorunları nedeniyle nöbet tutamaz raporu olan hekimler bu nöbet biriminde görevlendirilmektedir. İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’nü, Menderes Nöbet Birimi’nde angaryaya dönüşen geçici görevlendirmelere son vermeye, öncelikle acil nöbet birimlerinin fiziki ve teknik eksikliklerini gidermeye çağırıyoruz” denildi. KARBEM büyüyecek İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Karabağlar Belediyesi Eğitim Merkezi’nin (KARBEM) yeni şubelerle büyüteceklerini söyledi. KARBEM’de sınıfları gezerek öğrencilerle buluşan Selvitopu, “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz. Bizlere düşen görev sizlerin daha iyi yetişmeniz için elimizden gelen tüm çabayı harcamaktır” dedi. KARBEM Sorumlusu Eğitimci Hakkı Karadeniz de, Devrim Mahallesi’nde merkezin 15 derslikten oluştuğunu ve yaklaşık bin 400 öğrencinin eğitim gördüğünü söyledi. Sadece dershane mantığında kalmayarak, öğrencileri kültürel ve sosyal açıdan da eğitmeye başladıklarını belirterek, “Her öğretmenimiz müzik, kültür, tiyatro gibi kollarda görevli” dedi. M ‘Filizlerden’ Akpınar’a teşekkür İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) “Karşıyaka’nın Filizleri’ni Geleceğe Hazırlıyoruz Her Apartman ile Bir Öğrenci Okutuyoruz” projesi kapsamında burs almaya hak kazanan öğrenciler, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’a teşekkür ziyareti gerçekleştirdi. Bursların yatmaya başladığını belirten üniversiteliler “Belediyemizin projesiyle, üzerimize yüklenen sorumluluğun farkındayız. Bu güçle başarıya ulaşacağız” dedi. Akpınar da, “Eğitime yapılan yatırım kutsal bir görevdir. Daha yolun başındayız” diye konuştu. KONUK YAZAR HİDAYET KARAKUŞ Güzel İzmir Hanı! Bugünlerde Basmane Günleri kapsamında İzmir’in tarihiyle ilgili güzel tasarımlar, önemli çalışmalar planlandığını okuyoruz gazetelerde. Belediye başkanları umutlu; tasarı üstüne tasarı geliştiriyorlar. Konak Belediye Başkanı Sayın Sema Pektaş’ın da Tarihi Kentler Birliği toplantıları için İspanya’ya gittiğini biliyoruz. Başkan Pektaş’ın bu konuda duyarlı olduğu anlaşılıyor. “İzmir’in Kalbi Kemeraltı” kitabımda ayrıntılı anlatmaya çalıştım. Güzel İzmir Hanı, Milli Kütüphane Caddesi’nde, eski Ankara Palas’ın arkasında, iki katlı gerçekten güzel bir han. İzmir’in tarihine yakıştığı gibi bu güzel kentin tarihini oluşturan yapılardan biri. Eski adı Yusufoğlu Hanı olan bu yapı, daha sonra Güzel İzmir Hanı adıyla hizmet vermiş. Bozkurt Ersoy’un İzmir Hanları kitabında 123. Sayfada geçmişiyle ilgili kısa bir bilgi var. (*) 1905’te sigortalanmış. Bu sigorta planına göre kareye yakın, avlulu bir han. Kaç yılında yapıldığı bilinmiyor ama sigortalandığı tarihe göre konuşursak bugün 109 yaşında. İlk kez 1980’lerde içine girmiş, alçakgönüllü yapısını sevivermiştim. İki katı da küçük esnafın işyeriydi. Üst katlarda terziler, ayakkabıcılar, hazır giyimciler vardı. Avluyu çevreleyen dükkânlarda saat tamircisi, fotoğraf makineleri tamircisi, altılı ganyan bayisi, çay ocağı gibi... İnsanlar ekmeğini kazanıyordu. Han o yıllarda bakımsızdı pek çok han gibi. Caddeden bir girişi vardı. Avluda küçük bir havuz vardı ama bakımsızdı; içi çöp doluydu. Yine de bir masalsı bir ortam vardı hanın. Sonra ne oldu, kim sahiplendi, bilmiyorum. Han iki yıl kadar onarım nedeniyle kapalı kaldı. Onarılıyor diye sevindim. Oradaki esnafı da çıkardılar doğal ki. Sonra han yenilenmiş görüntüsüyle caddeyi süsledi. Ne ki bu kez hanın kimliği yok olmuş, bir giyim firmasının büyük, renkli, ışıklı tabelası, onun bütün güzelliğini alıp götürdü. Onun eskiyken bile insana sıcak gelen görüntüsü o tabelayla birden soğuk bir görüntüye dönüştü. O giyim firması mı gerekli onarımı yaptı, yoksa Konak Belediyesi yaptı da kiraya mı verdi, bilemiyorum. Ancak ortada bir gerçek var, giyim firması en küçük saygı duymadan Güzel İzmir Hanı’nın tarihsel kimliğini yok edercesine tabelasıyla, mallarıyla işgal etmiş. Hakkıdır, ticaret çok kutsaldır ne de olsa! Ancak hiçbir firma tarihten daha büyük, daha önemli değildir. Güzel İzmir Hanı’nın adı, bilinen tarihiyle birlikte bir levhada, o yapıyı gören herkesin dikkatini çekecek biçimde uzmanların önerecekleri bir yerinde olmalıdır. Konak Belediyesi, İzmir’in tarihsel dokusuna sahip çıkarken bu tarihsel yapının kimliğini de korumak durumundadır. Yoksa nerede olursa olsun Tarihi Kentler Birliği toplantılarına katılmanın amacı havada kalacaktır. (*) İzmir Hanları, Bozkurt ERSOY, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1991 C M Y B