22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kimse İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de her yıl 2.5 milyon kişinin ülke içinde yer değiştirdiği belirtildi. 81 ilin dörtte üçünün, diğer dörtte biri oluşturan kentlere akın ettiği, bunların yüzde 9’unun adresinin de Ege illeri olduğu vurgulandı. İAOSB raporuna göre göçün hızı, ekonomideki gelişmelere bağlı olarak artıyor ya da azalıyor. Milli gelirin yüzde 5’e yakın küçüldüğü 2009’da, net göç de yüzde 27 geriledi ve 190 bine indi. Büyümenin ortalama yüzde 9 dolayında gerçekleştiği 2010 ve 2011’de ise net göç hızla arttı, yıllık A USTOS CUMA EGE Türkiye genelinde yılda 2.5 milyon kişinin ülke içinde yer değiştirdiği bildirildi c İNSANA ASUMAN DAİR ABACIOĞLU asuabacioglu@yahoo.com yerinde durmuyor! azırladıkları göç raporunu değerlendiren İAOSB Başkanı Uğurtaş, bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldıracak ekonomi politikalarının bir türlü yaşama geçirilemediğini vurguladı. 265 bine ulaştı. Ancak büyümenin yüzde 2’lere gerilediği 2012’de net göç hızla yavaşladı ve 2011’e göre, yüzde 34 azaldı. DRES İZMİR Türkiye’ye son 10 yılda dışarıdan 400 milyar dolar dış kaynak girişi olmasına karşın bunun istihdam yaratma yerine ranta yönelmesi nedeniyle, göç de yönünü ağırlıkla İstanbul’a yöneltiyor. Rapora göre, 20082012 döneminde gerçekleşen her 100 net göçün 35’i İstanbul’a yapılmış. Ege illerinin payı ise yüzde 9 olarak hesaplanmış. Bu kentlerden en yüksek payı da İzmir alıyor. diğer iller ise Muğla ve Aydın. Rapora ilişkin değerlendirme Belediye Başkanı Nasıl Olmalı? Önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlere yönelik hareketlilik şimdiden başladı. Ortalık aday adaylarından geçilmiyor. Gezi Parkı eylemlerinin yerel seçimlere damgasını vuracağı konusu, herkesin kabul ettiği bir gerçek. Partilerin ve kişilerin bu eylemlere yaklaşımı birçok kişinin oyunun rengini belirleyecek. Malum olduğu üzere yerel seçimlerde partilerden çok adayların nitelikleri önemlidir. İzmir özelinde konuşmak gerekirse, ‘’yaşam tarzına müdahale’’ endişesi, gerek alkol yasakları ve gerekse kadına yönelik son zamanlardaki yaklaşımlar nedeniyle seçmenlerin kararlarını her zamankinden daha çok etkileyecek bir ağırlığa sahip olacak gibi görünüyor. Belediye başkan adaylarıyla ilgili beklentiler farklı olabilir ancak ister CHP’li olsun ister başka partiden, isterse de bağımsız olarak adaylığını koysun, bir belediye başkanının sahip olması gerektiğini düşündüğüm temel özellikler şöyle; Bir belediye başkanı, kentin tarihi ve doğal zenginliklerini, kamuya ait ormanlarını, sulak alanlarını, sahillerini, tarihi yapılarını, yeşil alanlarını, küçük bir azınlığın çıkarları doğrultusunda betona çevirecek yatırımlara prim vermemeli; ‘’gelişim’’ safsatası altında rezidanslar, oteller, alış veriş merkezleri ile doldurmamalı. Kamuya ait alanları, ‘’ranta’’ dönüştürecek projelerden kaçınmalı. Kente ilişkin alınacak kararlarda meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin, yurttaşlarının görüşlerine kulak vermeli; onların önerileri doğrultusunda projeler geliştirmeli. Ulaşım sorununu uzun vadede çıkmaza sokacak, havayı kirletecek, pahalı benzin kullanımını artıracak, araba trafiğini teşvik edecek otoyollar, viyadükler ve otoparklar inşa etmek yerine, toplu ulaşımı yaygınlaştıracak olan deniz ulaşımına, tramvaylara, raylı sisteme ağırlık veren yatırımlar yapmalı; bisiklet kullanımını yaygınlaştıracak önlemleri almalı. Yayaların ve engelli yurttaşların kent içinde hareket kolaylığını artıracak şekilde kaldırım düzenlemesi yapmalı ; planlamalar sırasında yayaların güvenliğini ve konforunu ön plana alarak, motorlu araçların önceliğini ortadan kaldırmalı.. Bir belediye başkanı kentte yaşamanın en büyük sorunlarından birini oluşturan gürültü kirliliğini önleme konusunda kararlı davranmalı. Bir yandan ‘’sokak düğünleri kültürümüzün bir parçasıdır’’ görüşüyle sabahın ilk saatlerine kadar süren aşırı gürültüyü savunurken, diğer yandan ‘’geleneksel yaşam kültürünü’’ yok eden yoğun yapılaşmaya izin veriyorsa, bunun büyük bir çelişki olduğunu gözden kaçırmamalı. Kentlilerin ucuz sebze, meyve ve diğer her türlü gıda gereksinimlerini karşıladıkları pazar yerlerini AVM inşaatlarıyla yok etmemeli. Bir belediye başkanı durmadan inşaat izni vermek, üç beş metrekarelik zemini beton kaplı ağaçsız parkları yeşil alan diye yutturmak, orta refüjlere mevsimlik çiçek ekip kentin makyajını tazeleyerek göz boyamak yerine kentin altyapısına önem vermeli. Bir belediye başkanı yönettiği kentin üreticilerini destekleyecek yatırımlara yönelmeli; halkın refah düzeyini artıracak yeni gelir kaynakları yaratacak projelere kafa yormalı. Bir belediye başkanı, yönettiği kentin halkına karşı dürüst, açık sözlü ve bilgilendirici olmalı. Bir de lütfen, belediye başkanları, kendisiyle aynı görüşte olmayanların eleştirilerine karşı saygılı ve nazik olmalı; kendinden farklı düşünenlere hakaretler savurup dava açmakla tehdit ederek, ‘’Sen herkesten daha mı iyi biliyorsun’’ diye konuşmamalı. Çok şey mi istiyorum dersiniz? Gezi ruhundan etkilendim galiba. H A yapan İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldıracak ekonomi politikalarının bir türlü yaşama geçirilemediğini anımsattı. Uğurtaş, AdanaMersin bölgelerinin bile net göç verir duruma geldiğine dikkat çekerek,“Türkiye’nin döviz tüketen değil, döviz üreten yeni bir ekonomi paradigmasına, bunun için de başta sanayi ve tarım olmak üzere üretici faaliyetleri özendiren yeni bir sektörel, İstanbul ve çevresini de rahatlatacak, yatırımları bu bölgelerden caydırarak, başka bölgelere gitmeyi özendirecek yeni bir bölgesel teşvik politikasına ihtiyacı vardır” dedi. KUZYAKA Köylü toprağını istiyor Çandar da katılarak, onlara destek verdi. Köylüler adına konuşan Hüseyin İnan, yıllardır atalarından, dedelerinden kalan tarım arazilerini, 2B kapsamında satışa çıkarıldıktan sonra almak için başvurduklarını belirterek, “Bunun için istenen paraları yatırdık. Ancak sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı 49 parselin köylülere satılmasına karşı çıkmış. Hak sahibi köylülerin gidecek başka bir yeri yok. Biz bu durum karşısında dilekçelerle Kültür ve Turizm Bakanlığı'na başvuruda bulunacağız” diye konuştu. Çandar da sorunun çözülmesi için bakanlık yetkilileriyle görüşeceklerini bildirerek, “Yıllardır üretim yapan köylüler, bu toprakların gerçek sahibidir. Hükümet yanlış bir çalışma yöntemi uygulayarak, köylülerle karşı karşıya geldi. Arazileri çok büyük rakamlara satmaya çalışıyorlar. Fakat köylünün bunu alacak parası yok. Söz konusu arazilerin sağı satılmış, solu satılmış. Üstelik tarihi eserin de olmadığı bir bölge neden gerçek sahibi olan Kuzyakalılara satılmıyor? Herhalde Bodrum’a yakın olan bu arazilere birisi göz dikmiş olmalı” dedi. OLCAY AKDENİZ MİLAS Milas'a bağlı Kuzyaka köylüleri, yıllardır kullandıkları ve 2 B kapsamında satışa çıkan arazilerini, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın karşı çıkması nedeniyle alamamaktan yakınıyor. Köylülerin Milas Hükümet Konağı önünde yaptıkları basın açıklamasına, CHP Milletvekili Tolga Y ıllardır kullandıkları 2B arazilerini, parasını yatırmalarına karşın alamayan köylülere CHP Muğla Milletvekili Çandar da destek verdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle