01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ PAZARTES EGE c AĞAÇKAKAN PATİKA HALUK IŞIK [email protected] Sanat İçin İtiraz Vakti Tarih boyunca rengi, kokusu, dokusu ne olursa olsun, şu ya da bu biçimde iktidara gelenlerin, sanatı ve sanatçıyı pek sevmediği görülür. Ucube diye adlandırdığı yapıtların içine tükürmeye kalkışanla , “İki çizgi oraya, bir çember buraya değil mi, ben de yaparım!” diye aşağılayan – hatta yürüttüğü tablonun yaratıcısına 1 TL tazminat ödeyen sık sık buluşur. Bu iş yalnızca sözde kalmaz. Fırsat buldukça yasaklamaya, yıkmaya, yakmaya, tutuklamaya, hedef göstermeye kalkışırlar. Sanata ve sanatçıya karşı böylesi tavır alanların, ulusal ve uluslararası düzeyde sanatsal ödüller verdiği, yakın buldukları “sanatçılarla” sofralarda buluşup taltif ettiği, kamuoyuna seslenirken sık sık kültür ve sanat ürünlerinden yararlanmaya çalıştığı da bir başka gerçektir. Bu yaman çelişkinin, bir çok nedeni vardır. “İktidar” derken, hükümetlerden yerel yönetimlere hayli geniş bir yelpazeden söz ettiğimizi, bilmem anımsatmaya gerek var mıdır? Bu yaklaşımların gerekçesini, kimlik ve kişilik yansıması olan parti programlarından öğrenmek mümkünse de, pek olası değildir. Çünkü oralarda genel geçer sözlerden, sade suya tirit ve ilkokul kompozisyon ödevlerinden alınmış tümcelerden ötede bir şey bulunmaz. Seçim bildirgelerinde, onları seçmemiz için sunulan öngörülerde, kültür ve sanat konusu bir iki saptamadan öteye geçmez. Niyetlerini öğrenmek için, en iyi yöntem, parti programlarını, stratejik planlarını tepeden tırnağa okumak ve dünden bugüne yaptıklarını ettiklerini gözlemlemektir. Bu son derece doğaldır, çünkü dünya görüşleri hayatın her alanına nasıl bakıyorsa, kültür ve sanata da öyle bakar. Bakmak zorundadır. Biz buna “tutarlılık” diyoruz. Tutarlı mıdırlar? Söyledikleriyle yaptıkları arasında bir oranlama yapınız, gerçeği pırıl pırıl görünüz. Devletler daha derli topludur ve en azından daha tumturaklı görünmeye çalışır. Bu iş için kurumlar oluşturur, uygulamalar gerçekleştirir. Sanatı ne kadar önemsediğini, anayasasındaki ilgili maddelerle gösterir. Örneğin bizim devletin anayasasındaki madde şunları söyler: “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.” Bu gözyaşartıcı madde, elbette tek başına yetmeyeceğinden, ilgili, bağlantılı, bu soyutlamayı elle tutulur hale getiren yasa maddelerince anlam kazanır. Düşünce tanımından örgütlenmeye, temel hak ve özgürlüklerden düşünce açıklama ve yayma özgürlüğüne pek çok anayasa maddesi; devletin sanata ve sanatçıya bakışını da, ete kemiğe büründürür. Bu maddelerin giriş tümceleri, sizi mutlu edecektir. Kısa süreliğine! Çünkü peşinden gelen “ama, lakin, ancak, fakat” sözcükleriyle başlayan açıklamaların, her şeyi buharlaştırdığını görürsünüz. Bu “açıklamalar” ve “ilgili yasalarla düzenlenir” uyarıları, korkutma, tehdit ve yaptırımdan ibarettir. Yasalarımızı ilk kez okuyan bir yabancı, rahatlıkla şöyle düşünebilir: “Bu ülkede bir zamanlar şiirle cinayet, romanla soygunculuk, heykelle tecavüz, karikatürle kaçakçılık, resimle toplu katliam yapılmış olacak ki, bunlar anayasaya böylesi maddeler yazıp, yasalarla pekiştirmiş!” İşin şakası ancak bu kadar oluyor, kusura bakmayın artık. Trajikomik bir paranoyanın egemenliğinde yazılmış bunca sayfa ve kelamın söylediği şudur: “Benim gibi düşünmek ve buyurduğum gibi davranmak konusunda, sonuna dek özgürsün!” Uyum ya da tadilat iddiasıyla çıkarılan yasalar, gerçeği örtememektedir. “İleri demokrasi” adıyla yeni anayasa muhabbetleri yapılırken, sizce bunlar da konuşulur mu? Konuyu, sanat kurumları için tasarlandığı söylenen “yasa” özelinde sürdüreceğiz. Ne kadar güvenli? Bilişim uzmanları ve hukukçular, seçimlerde yurttaş iradesinin tam olarak ölçülmesi için YSK aşamasında gözlemci bulundurulması gerektiğini vurguluyor EMRE DÖKER Yerel seçimler yaklaşırken, “Seçim sistemi güvenli mi?” sorusu öncelikli gündem maddesi olmayı sürdürüyor. CHP İzmir Milletvekili ve Yazılım Uzmanı Erdal Aksünger’in, seçim sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından belirlenmesi aşamasında siyasi parti ya da bağımsız gözlemci bulundurulması önerisi, TBMM’de yasa teklifi olarak duruyor. Bilişim uzmanları da, elektronik ortamda hiçbir bilgiye güvenilmeyeceği uyarısı yapıyor. CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Türkiye’de seçmen kütüklerinin yönetiminde hataların azaltılması ve bilgilerin güncel tutulması için kurulan sistemin, ABD’de 2004 seçimlerinde kullanıldığını ve tartışmalara neden olduğunu, Yunanistan ve Almanya’da kullanılmadan vazgeçildiğini söyledi. Bilgisayar Destekli Seçmen Kütüğü Sistemi’nde (SEÇSİS), elektronik seçim sistemi verilerini çok kolayca değiştirmenin mümkün olduğu kuşkusunun tüm toplumda olduğunu belirten Aksünger, “Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından bilgisayar ortamında yapılan sonuç belirleme işlemlerinin hiçbir aşamasında siyasi parti gözlemcileri ya da bağımsız gözlemci bulunmamaktadır” dedi. yasa teklifi verdiğini ancak rafta bekletildiğini bildirerek, “Seçimlerde yaşanabilecek hilelerin önlenmesi için, il ve ilçe seçim kurullarından gönderilen birleştirme tutanaklarının YSK’de bilgisayar ortamında değerlendirilmesi işlemine, siyasi parti temsilcilerinin ya da bağımsız kişilerin gözlemci olarak katılması gerekir. Böylece seçim sonuçlarının daha sağlıklı ve güvenilir olması sağlanarak, seçmenlerin demokratik iradesiyle kullandıkları oylarının sayımı ve değerlendirilmesinde hiçbir şaibeye yer kalmayacaktır” dedi. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı Doç. Dr. Mustafa Akgül de, siyasi partilerin SEÇSİS’e yetkili kullanıcılar aracılığıyla erişip, seçim sonuçlarını izlemesinin sağlanması gerektiğini vurguladı. Akgül, “Bu sistemle ilgili endişeler var. İlçelerdeki bilgisayarlar güvende olmayabilir. Onlara girilip değiştirilebilir endişesi var. Yurttaşların endişelerini gidermenin bir yolu da her sandıkta parti temsilcilerinin sandık bazındaki bilgileri anında internete koyması ve yurttaşların bunu doğrulamasının sağlanmasıdır” diye konuştu. Hukuk Profesörü Hasan İşgüzar da, elektronik ortamdaki hiçbir alanının güvenliği olmadığını, Türkiye’nin kaderini etkileyen seçimlerin de güvenli olması için çalışılması gerektiğini söyledi. ENDİŞE... TEKLİF RAFTA KALDI Aksünger, 4 Haziran’da bu konuda TBMM’ye Uzlaşma turları başladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Bayraklı Kentsel Dönüşüm projesi kapsamında yurttaşlarla uzlaşma görüşmeleri başladı. Bayraklı Ekrem Akurgal Yaşam Parkı’ndaki görüşmelere katılan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Belediye bu işten bir kuruş para kazanmayacak, kimsenin de hakkını yemeyecek” garantisini verdi. Bayraklı Belediyesi tarafından belirlenen, Çanakkale – İzmir Otoyolu ile Altınyol arasındaki Cengizhan, Fuat Edip Baksı ve Alparslan mahallelerinin yer aldığı 60 hektar büyüklüğündeki alanda kentsel dönüşüm yapmak üzere alınan meclis kararı sonrasında harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi, hazırlanan projenin ardından hak sahipleriyle uzlaşma görüşmelerine başladı. Görüşmelerin yapıldığı Bayraklı Ekrem Akurgal Yaşam Parkı’ndaki ofise sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren Kocaoğlu, uzlaşmaya varan bir ailenin sözleşmesine de “şahit” olarak imza koydu. Kentsel dönüşüm çalışmalarını “dayatma değil uzlaşma” ile yapmak istediklerini söyleyen Kocaoğlu, “Bu işten belediye bir kuruş para kazanmayacak. Kimsenin de hakkını yemeyecek” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bayraklı’daki kentsel dönüşüm uzlaşma görüşmeleri, hafta içi 09.0012.00 ve 13.0018.00 saatleri arasında devam ediyor. Görüşmeler sonrasında isteyen vatandaşlarla “hak sahibi uzlaşma sözleşmesi” imzalanıyor. Bayraklı Kentsel Dönüşüm Projesi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle