14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ CUMA EGE c Büyükşehirin körfez taşımacılığında kullanacağı karbon fiber gövdeli vapurları, yerli firma üretiyor İNSANA ASUMAN DAİR Adrese teslim! EMRE DÖKER YALOVAİzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, yurtdışındaki şirketlere adrese teslim ihale yapmakla suçlandığı karbon kompozit gövdeli körfez gemileri, Yalova'daki yerli Özata Tersanesi'nde üretiliyor. Belediyenin toplam 117 milyon avroya satın alacağı toplam 15 gemiden ilkinin gövdesi, geçen günlere törenle kızağa kondu. Törende, İzmir'e özel bu üretimin, Türk gemicilik tarihinde yeni bir sayfa açacağı vurgulandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 12'si körfez içinde, 3'ü de körfez dışında kullanılmak üzere toplam 15 karbon kompozit gövdeli gemi alımı için, önceki yıl ihaleye çıkmıştı. Ancak Türkiye'nin bu teknolojiye sahip üretim altyapısı olmadığını savunan, aralarında gemi mühendislerinin de olduğu kesimler, belediyeyi “yabancılara adrese teslim ihale” yapmakla suçlamıştı. Süreç içinde gerçekleştirilen ihaleyi, toplam 117 milyon avroluk bedelle, Yalova'da yerli üretim yapan Özata firması kazandı. Ancak bu kez Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “İzmir yanlış gemi seçti. Aziz Bey ve bürokratları çok uyardım ama ne yazık ki dinlemediler. Karbon kompozit gövdeli gemi seçiminin hatalıdır. Seçilen gemi savurganlıktır çünkü çok pahalıdır” dedi. Yalova'da, ilk geminin gövdesinin kızağa konulması töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise projenin Türk gemi üretimi ve tersaneciliğinde ABACIOĞLU [email protected] Av Mevsimi... Gezi Parkı protestoları sırasında gencecik çocuklara, kadınlara, genç kızlara uygulanan şiddet görüntüleri, içinde yaşadığımız toplumun şiddete ne kadar çok eğilimli olduğunun ipuçlarını veriyor aslında. Bu görüntülere bakınca kadınların neden bu kadar çok dövüldüğünü, öldürüldüğünü anlıyorsunuz; trafikte niye her yıl 5 bin kişinin hayatını kaybettiğini ; okullarda, aile içinde, iş yerlerinde, sokaklarda psikolojik, sözel ve fiziksel tacizin neden bu kadar yaygın olduğunu fark ediyorsunuz. Şiddet bu toplumun dokusuna işlemiş; her an şiddete başvurmaya hazır bir toplumuz biz. Sözlü iletişim kurma, tartışma, karşı fikir ileri sürme, soru sorma, hakkını arama, itiraz etme kültürüne sahip değiliz ne yazık ki. Toplumumuz bunları onaylamıyor. Bunları yapmaya kalkıp da şiddete dönüşmeyen bir girişim olamıyor bu ülkede. İtiraz etme hakkınızı kullanmaya her kalktığınızda karşınızdaki kişinin şiddete başvurması neredeyse kaçınılmaz bir durum. Bu toplum şiddete başvurmadan sorunlarını çözemiyor. Kapısına gürültüden şikayete gelene silah gösteriyor; trafikte yol vermeyeni sollayıp canına kast ediyor; üç kuruşluk alacağı için adam bıçaklıyor; hastanede hastasıyla ilgilenmeyen doktoru darp ediyor. Örnekler o kadar çok ki saymakla bitmez. Yan baktın gerekçesiyle bile adam öldürülüyor bu ülkede. Kadınların durumu ise daha vahim. Namus, töre derken koyun kaybettiği için bir baba kendi kızını gözünü kırpmadan öldürüverdi geçenlerde. Gazete ve televizyonlarda bir gün haber oldu; ertesi gün unuttuk bile. Bu yüzden işleri bozulduğu gerekçesiyle Gezi Parkı protestolarına katılan çocukları sokak aralarında kıstırıp öldüresiye döven esnaf olayı, toplumsal yapımıza ters düşmüyor. Geçmişte çarşıdan evine dönerken bildiri okuduğu için gencecik kızların linç edilmesine katılan yaşlı başlı adamları bile gördük biz televizyon görüntülerinde. O zaman da sormuştum şimdi de soruyorum; bu toplumun halim selim, yaşlı başlı, kendi halindeki insanları, çocukları nasıl böyle vahşice sopalarla, satırlarla öldüresiye dövebilecek kadar canavarlaşabiliyor diye? Şiddet bu toplumun dokusuna nasıl, ne zaman, neden bu derece yoğun olarak işledi? Bunu bir türlü anlayamıyorum. Eli sopalı adamların sokaklarda çocuk avına çıkmalarını, esnafın palayla bir adamın boğazını kesmesini, polisin kız çocuklarını saçlarından sürüklemesini, yakın mesafeden kafalarına gaz bombası sıkmasını toplumun bir bölümü dehşetle karşılasa da önemli bir bölümünün mazur gördüğünü adım gibi biliyorum. Eskişehir’de dövülerek öldürülen çocuğu unutturmamak için otobüslerde, çay bahçelerinde, tramvaylarda bildiri okuyan gençleri üç beş kişi alkışlarken, diğerleri başlarını çevirip suskun bir şekilde tepkisiz izliyorlar. Belli ki umursamıyorlar, ilgilenmiyorlar hatta onaylamıyorlar. Gaddarca öldürülen bir çocuk için ufacık bir tepkiyi bile çok gören o insanlar da, bu cinayetin vebalini taşıyorlar. Ekmek parası azaldı diye sopalarla çocuk avına çıkan esnafı mazur görenler, şiddeti, linç kültürünü, kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü tacizi yeniden ve yeniden üretiyorlar. “Ama o adam da kaç gündür siftah yapmıyormuş’’, “Canım polis de günlerdir uykusuz, aç susuz görev yapıyormuş, sokaklarda yatıyormuş’’ diye şiddete üretilen gerekçeler kabul edilemez bulunduğunda, şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamayacağı görüşü topluma egemen olduğunda, o zaman belki daha uygar bir toplum olmaya doğru yol alabileceğiz. Şu ana kadar bunu yapmak, bizim neslin yetiştirdiği gencecik çocuklara düştü; bedelini de çok ağır ödediler. Onları korumak, kollamak, yalnız bırakmamak bize düşüyor. Şimdilik sadece “her türlü şiddete karşı durmak’’ noktasında bir araya gelelim yeter. Daha önce ihalenin yabancılara yönelik hazırlandığını öne süren kesimler, bu kez projeyi beğendiklerini söyledi. Belediyenin toplam 117 milyon avroya satın alacağı toplam 15 gemiden ilkinin gövdesi, geçen günlere törenle kızağa kondu. büyük sıçrama yaşatacağını söyledi. Kocaoğlu, “Bu gemilerin seçiminde karar verirken çok zorlandık, çok itildik, kakıldık. Bu proje sadece 15 geminin alınmasından ibaret değildir. Ufuk açışı, teknik kazanımları, yan getirileri var. Bu proje hem bizim, hem imalatçının, hem de denizcilik sektörünün göğsünü kabartır. İlk gemi aralık ayı sonunda tamamlanmış olacak. Daha sonra üç ayda bir gemiler gelecek. 14 gemi 42 ayda teslim edilecek” diye konuştu. İhale sürecinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni en çok eleştiren isimlerin başında gelen Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emrah Erginer de, projeyi çok beğendiğini söyledi. İhale şartnamesi açıklandığında, karbon kompozit fiber elyafın, körfez taşımacılığı için gereksiz ve pahalı olduğunu savunan ve “Türkiye’de hazırlanan teknik şartnameye uyabilecek firmanın neredeyse bulunmadığını görmekteyiz” diyen Erginer, “Hayırlısı olsun. İhalesi yapılmış, bir Türk firması ihaleyi almış. Biz ‘yerli firma alamaz’ demedik. Açıklamalarımızda ‘alması zor’ demiştik. Çalışmayı çok güzel buldum” yorumunu yaptı. Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Başkanı Geza Dologh da, “İzmir Körfezi bir kuğuya kavuşacak. İzmir’e yakışacak bir gemi. Türk denizciliğine büyük katkı olacak bir yatırım. Öz Ata Tersanecilik’e çeşitli ülkelerden talepler var. Sadece yolcu gemisi değil askeri gemiler de üretilebilir. Bu işin öncüsünün İzmir olması bizim için gurur kaynağı” diye konuştu. Öte yandan AKP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2009'da, turistik amaçla kullanılacak çelik gövdeli gemileri tanesine 9.4 milyon avro ödediği ortaya çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise, yeni teknolojiye sahip gemilerin her biri için ortalama 7.3 milyon avro ödeyecek. KÖRFEZE KUĞU GELİYOR CHP İZMİR Koltuklar doldu... İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)CHP'de, gelecek yerel seçimlerde belediye başkanlığı ya da meclis üyeliğine aday olmak için görevlerinden ayrılan parti yöneticilerinin koltukları boş kalmadı. İlçe örgütlerinde yapılan seçimlerle yeni başkanlar belirlendi. Tire’de Şenol Sardoğan, Bayındır’da Ali Fuat Özbuldan, Ödemiş’te de Hikmet Güriş, CHP'nin yeni ilçe başkanları oldu. Bornova İlçe Başkanı Enver Dündar’ın istifasının ardından boşalan koltuğa İl Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sıdık Doğru’nun eşi Fatma Doğru seçildi. Narlıdere İlçe Başkanı Asker Güneş’in yerine Cafer Esen, Kınık İlçe Başkanı Mehmet Çetinkaya’nın yerine Ramazan Pamukçu, Kemalpaşa İlçe Başkanı Mehmet Ayçil’in yerine Ünsal Atmaca, Kiraz İlçe Başkanı Pilot Zeybek’in yerine Sezai Kepcen, Seferihisar İlçe Başkanı Hüseyin Ercan’ın yerine ise İsmail Yetişkin geldi. Komşuya alışveriş çağrısı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) . İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Yunanlı işadamlarına alışverişlerini Ege’den yapma çağrısında bulundu. Rodos’ta, Güney Ege Bölge Valisi Yannis Maheridis’le görüşen Demirtaş, “6 milyon turiste hizmeti daha ucuz girdilerle vermelisiniz. Tüm girdilerinizi Ege’den alarak daha kazançlı olursunuz” dedi. Demirtaş, “Türkiye, Yunanistan’ın 2. ekonomik partneri. Bu ilişkileri daha da geliştirebiliriz. Sarımsağı Ajantin’den, turistlere yönelik ürünleri Çin’den alarak rekabetçi olamazsınız” diye konuştu. İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde 30 İNDİRİM kitap.cumhuriyeti.com.tr % C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle