Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZ RAN PAZARTES EGE Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Selvitopu, hükümetin, yeni afet yasasının altından kalkamayabileceğini söyledi c Uzmanından PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com ’sosyal’ uyarı EMRE DÖKER İzmir, kentsel dönüşüme en çok gereksinim duyan kentlerin başında geliyor. 1. derece deprem kuşağında yer alan kentte, yapılan araştırmaya göre, 4 bin 700 hektarlık alanının yenilenmesi gerekiyor. Bu da 200 bin kişinin etkileneceği anlamına geliyor. Araştırma, sadece kaçak yapıları kapsıyor. Bu istatistiğe bir de ruhsatlı olmasına karşın sağlıksız konutlar da eklenince bilanço büyüyor. Türkiye'de Afet Riski Altındaki Yapıların Dönüştürülmesi Yasası çıkmadan önce, dönüşüme başlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Muhittin Selvitopu, Belediye Yasası'nın 73. maddesini kullanarak yaptıkları Kadifekale dönüşümünün Türkiye'de ilk olduğunu söylüyor. Büyükşehir belediyesinin ilk iş olarak çalışmalarına “afete maruz bölge”lerden başladığını belirten Selvitopu, Kadifekale'deki yurttaşların bir kısmının taşındığı Uzundere'de TOKİ konutlarında sorunlar yaşandığını vurguluyor. Selvitopu, AKP tarafından kabul edilen yeni Afet Yasası'yla belediyelere verilen tek yetkinin, “riskli yapıyı tespit edip yıkmak” olduğunu da kaydediyor. Hazırladıkları dönüşüm projelerinin Bakanlar Kurulu'nda 1,5 yıla yakın beklediğini, bazı projeleri ise Belediye Yasası'nın 73. maddesi kapsamında gerçekleştirdiklerini de belirterek, şöyle konuşuyor: “73. madde daha uzlaşmacıdır. Ancak yeni çıkan afet yasasında beklemek yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Uzundere'de 540 hektarlık alanı 'afet bölgesi' ilan etti. Çok büyük bir alan. Yeni yasaya göre riskli bölge ilan edilen her alanda tüm binaların yıkılması gerekiyor. Sosyal bir soruna da yol açabilir. 100 bin kişi yaşıyor. Orada bir şey olsa bakanlık nasıl altından kalkacak?” Durumu Umumiye Özellikle dilci arkadaşlarımın “Bu ne biçim Türkçe” diyeceklerini biliyorum. İster günlerin yorgunluğu deyin, ister 1617 günün bıraktığı tortu deyin, aklıma başka bir başlık gelmiyor. Düyunu Umumiye’den (Genel Borçlar) esinlendiğim doğrudur. Aynı zamanda bir muhasebe döneminden geçtiğimizi düşündüğümden olsa gerek. Aslında, “Ara Hesap” da diyebilirdim. Belki de Tennesse Williams’ın ünlü oyununun adını ödünç almalıyım: “Gençliğin Tatlı Sesi”. Çünkü alacaklı onlardır, yani gençlik. Borçlu olansa biziz, hepimiz. İktidarından muhalefetine, en sağından en soluna tüm siyasal yapılanmalar, örgürlenmeler, dernekler falan açısından; her konuda ne kadar hazırlıksız, öngörüsüz olduğumuzu gösterdikleri için borçluyuz. Donmuş, kendini yinelemekten bıkmayan, biat ve icazet ilişkisiyle particilik oynayıp, hayatın gizli nehirlerinde akıp gideni göremeyenler için, harika bir olanak yarattıkları için borçluyuz. Ne kadar anlayışsız, ceberrut ve kaba olduğumuzu gösterdikleri için borçluyuz gençlerimize. Kimimizin faşizmin karanlığıyla yüklenip, gençlerimize hadlerini bildirmeye kalkışmaları ne kadar acımsızlıksa; kimimizin, sanki önceden yoklarmış da, 31 Mayıs’ta uzaydan dünyamıza inmişler gibi, gençlerimizin sözüne ve eylemine şaşıp şaşıp durması, o kadar tuhaftır. Haydi ilk bölümdekileri, çalınmış, heba edilmiş ve yaşanmamış gençliklerinden yola çıkarak, yerden göğe kadar haklılığımızla mahkum edebiliriz diyelim; peki 68’li, 78’li “gelenek” mensuplarının halini nasıl değerlendireceğiz? Doğrusu bu bağlamda, yalnızca anneleri ayrı ve özel bir yerde görebiliriz. Herkes kendi ahvalince pozisyon alırken, onlar “sahiciliğe” unutulmaz bir örnek oluşturup, çocuklarının yanına koştular. Dilin, algının, yaklaşımın ezberini darmadağın ettikleri için de borçluyuz gençlerimize. Gördükleri anlayışsızlığa, hoşgörüsüzlüğe ve vahim şiddete inat, her biri çoktan dilimize pelesenk olan gülmece örnekleriyle, yepyeni bir iletişim modeli sundukları için de teşekkür borçluyuz. Haberlerden spor programlarına, kürsülerden sokaklara, “lider, önder, bilge, duayen” falan filan olduğunu iddia edenlere, piyasaya sürülenlere ve onca dayatmaya rağmen; hiçbirine kulak asmadıklarını, kendilerine dair bir dünyayı ürettiklerini gösterdikleri için teşekkür borçluyuz gençlerimize. Onlara dair sürekli yakındığımız, söylendiğimiz, suçladığımız nice konunun muhatabının, onlar değil, asıl kendimiz olduğunu gösterdikleri için, ayağa kalkıp önlerinde saygıyla eğilmemiz gerekmektedir. Ellerinde kitaplarıyla, çöp torbalarıyla, şarkı söyleyerek, başta kendileri olmak üzere, herkesle tatlı tatlı maytap geçerek dünyayı sarstıklarını görünce, acaba içimizden kaç kişi utanmıştır dersiniz? Herşeyi değiştirdiler, herşeyi! Genlerimizle oynadılar. Bizi suratımızla, cüzdanımızla, endamımız ve beynimiz, algımız ve mantığımızla başbaşa bıraktılar. Ne lafazan, ne eylemsiz, ne uyuşuk olduğumuzun fotoğrafını, şırrrak diye çekip önümüze koydular. Ebeveyn olmak, eğitimcilik, danışmanlık, öğretmenlik, rol modellik... Say sayabildiğine kadar, cümle sakilliğimizi önümüze bıraktılar. Bütün sözcüklerimizi, tavırlarımızı, örgütlenmelerimizi, partimizi... Hepsini temize çekmemiz gerekecek. Haydi bakalım, önce vicdan ve ahlak temizliğine! Yapamayanlar, yapamayacağını kanıtlayanlar... Hepiniz, hepimiz, alayımız, buyurun cümbür cemaat çöplüğe. Mesaj mı demiştiniz? Daha ne desinler, daha ne yapsınlar? Asıl soru şudur; bakalım bunlardan bize kalan ne olacak? Bakalım Abdullah’tan, Mehmet’ten, Ethem’den nasıl özür dileyeceğiz? Bütün bunları düşünmeden, ders çıkarmadan, dediğim dedik inandım inat diye eskisi gibi kalmaya çalışmak, intihar etmek demektir. Önümüze, her zaman karşılaşamayacağımız bir temizlik faturası koydular. Umutsuzluğumuzu dağıtıp, hayata ve ülkeye yeni seçenekler sunduğunuz için, çok teşekkür ederim genç arkadaşlarım. Size yakışmak ve çalışmak, boynumuzun borcu olsun. Suyun haritası çıkıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İZSU, yeni yatırımları için “İçme suyu master planı” hazırlıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden verilen bilgiye göre, proje kapsamında 2004 yılında büyükşehir sınırlarına dahil olan Kemalpaşa, Menemen, Urla, Bayındır, Aliağa, Foça, Menderes, Seferihisar, Selçuk ve Torbalı’daki mevcut yer altı ve yüzeysel su kaynakları tespit edilerek potansiyelleri belirlenecek. Aynı zamanda master plan çerçevesinde İzmir merkezinden çevre yerleşimlere su aktarım olanakları incelenirken, yeni baraj yatırımı yapılabilecek yerler de tespit edilecek. Master plan tamamlandıktan sonra uygulama projeleri hazırlanarak yatırımlara başlanacak. Proje, 1 milyon 200 bin liraya mal olacak. G Güven: Hükümet önünü görmüyor üven, hükümetin Bayraklı’daki sağlık kampüsünü, hangi hastaneleri kapatıp taşıyacağını planlamadan yaptığını söyledi. verildiğini belirtti. “Bayraklı Sağlık Kampüsü ne zaman bitecek?” sorusuna Müezzinoğlu'nun, “2015'te bitecek” yanıtını verdiğini ancak hangi hastanelerin kapatılacağını bilmediğini belirten Güven, “Bakan 2015 yılında biteceğini söylediği bölge hastanesine hangi hastanelerin taşınacağını bilmiyor. Planlama yapılmamış. 1,5 yıl sonrası için planlama yapmadığını söyleyen AKP, 2023 planlarından bahsediyor. 1,5 yıl sonrasını bilmeyen hükümet nasıl 10 yıl sonrasını planlayacak” dedi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, Bayraklı'ya yapılacak sağlık kampüsünün 1,5 yıl sonra tamamlanacağı bilgisini aldığını,. ancak Sağlık Bakanlığı'nın, hangi hastanelerin taşınacağını bilmediğini söyledi. Güven, “1,5 yıl sonrasını bilmeyen hükümet, nasıl 10 yıl sonrasını planlıyor?” dedi. Güven, İzmir Bayraklı'ya yapılacak sağlık kampüsüyle ilgili eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ zamanında verdiği soru önergesine yeni Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu tarafından yanıt C MY B