Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZ RAN PAZARTES Çapulcular Bulvarı... OZAN YAYMAN EGE PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com c Her insanın bir öyküsü vardır ama her insanın bir şiiri yoktur diyordu şairimiz, Özdemir Asaf. Yaşadığımız günlerde bu önermeden yola çıkarak, şunu desek: “Her insanın bir şiiri yoktur ama her insanın bir sloganı vardır”. Sloganlara ilham veren isim, tek: “Tayyip”... Recep değil ama, lütfen dikkat! Tayyip. Recep'in peşine takılınsa, bir parti liderinin “Recep Bey” söylemine gönderme yapılarak slogan üretiliyor gibi olacak da... Benim sloganım şu: “Hayatıma manşet arıyordum! Seni buldum Tayyip!” İZLENİM Hayatın ve Sanatın Tavrı Demokrasilerde tek ve mutlak ölçüt “oy sayısı” değildir. Kibir obezitesi içinde kurulan “Ben yaptım oldu, benim söylediğim doğrudur, ben ne dersem o” gibisinden tümcelerin değeri ve anlamı yoktur. Karşıt görüşlere hakaret edip suçlamanın, ötekileştirmenin, baskı altında tutmaya çalışmanın, literatürdeki adı bellidir. Bu gerçeklerin, sokağın ve hayatın itirazları sayesinde anımsandığı, tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Bu sınavdan hep birlikte ve nasıl çıkacağımızı da, yine biz belirleyeceğiz. Kuşkusuz, devletin, kurumların, başta partiler olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin, basının, iktidarın ve muhalefetin; neye ne kadar hazır olduğunu da göreceğiz. Bir başka deyişle “gerçek” süreci doğru okuma, sağlıklı bir sonuca ulaştırma becerilerini de, birlikte yaşayacak ve değerlendireceğiz. Bir kere daha vurgulayalım ki, hangi taraftan gelirse gelsin, dilde ve eylemde şiddetin, provakasyonun, bilgi kirliliğinin ve gizli kapaklı tezgah peşinde olmanın her türüne karşıyız, itiraz ediyor, kınıyoruz. Gencecik yaşlarında yitirdiğimiz Abdullah Cömert ile Mehmet Ayvalıtaş’ın kanları, hepsinin elindedir. Yazıklar olsun demek yetmez. Faillerinin yakalanması ve demokrasi adına gereğinin yapılması gerekir. Bu bağlamdaki görüş ve değerlendirmelerimizi sürdüreceğiz. Tanıklık ve yaşanmışlık adına yapacağız bu işi. Bir gün çocuklarımız, “Sen o günlerde ne dedin, ne yaptın?” diye sorduğunda yanıt verecek sözümüz, utanmadan bakacak gözlerimiz olsun diye yazacağız, konuşup davranacağız. Bu süreçte sanat ve sanat emekçisi nerededir, “hayata müdahale etme” yetki, görev ve sorumluluğunu yerine getirebilmekte midir? Bunlar, sanat kesimine yöneltilmiş yanıt bekleyen haklı sorulardır. Ama, muhataplarımızın yaşadığı sorunları bilmek ve algılamak koşuluyla. Bu toz duman içinde, sanat kurumlarına yönelik yasa çıkarma hesaplarının yapıldığı, çok yönlü ve hiç de iyi sonuçlar vermeyecek girişimlerde bulunulduğu unutulmamalıdır. Sanat emekçileri bu amaçla, derneklerinde, sendikalarında, oluşturdukları platformlarda ses vermeye ses almaya çalışmaktadır. Tobav (Tiyatro, Opera ve Bale Çalışanları Vakfı) bunlardan biridir. Tobav İzmir, “felsefesi ve tüzüğü” gereğince, duruşunu gösterme, birlik ve dayanışma bayrağını dik tutma çabasındadır. Geçtiğimiz günlerde 6. Genel Kurulunu yapan ve yeni yönetim kurulunu seçen Tobav İzmir, sanatın özgürlüğü ve bağımsızlığı ruhuyla, kendini alanlarda bulmuştur. Yönetim Kurulu üyesi seçilme onurunu yaşadığımız ve sözcülüğünü üstlendiğimiz Tobav İzmir, öngörülen yasa tasarısına dikkat çekme çabasındadır. “Gezi’deki iki üç ağaç için değil, topyekun hayat ve ülkemizin geleceği için” dillendirilen demokratik duruş ve söylemlere, sanattan yana tümceler eklemektedir. Geleneksel sloganı “Sanata Evet”, alanlarda yankılanmakta ve karşılık bulmaktadır. Bu başlıkla açılan imza kampanyası, katkılarınızı beklemektedir. Cumhuriyet mirası olmaları yanında, yüklendikleri tarihsel misyon, yurt içi ve dışı yaygınlık ağı, nitelikli sanat üretimi ile onur anıtlarımız olan Devlet Tiyatrosu, Operası, Balesi, Senfoni Orkestrası ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı çalışan kültür ve sanat kurumlarımız kapatılamaz. Özgürlük ve özerklik ilkesi hiçe sayılarak, hükümetlerin güdümüne sokulamaz. Oldu bitti mantığıyla çıkartılmaya çalışılan “Türkiye Sanat Kurumu Yasası”, salt ödenekli kurumları değil, ülkemizdeki her sanat girişimini ve bin zahmetle var olmaya çalışanları da belirleme çabasındadır. Kuşkusuz bu durum, yalnızca sanat emekçilerinin değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sorunudur. Bu yasa çıkmamalıdır. Hayattan kopmadan, sanatın ahvaline dair itirazımızı sürdüreceğiz. Çünkü, biri yoksa, öteki de yok! Fotoğraf: METE KIZIK Nasrettin Hoca'nın torunlarıyız biz. Yaratıcılıkta sınır yok bu sıralar. Ülkenin belli noktalarındaki sokaklarda olduğu gibi İzmir'in Alsancak semtindeki duvarlar da, ruh hallerinin aynası oldu. Kimisi elindeki sprey boyayla yazıyor, çiziyor RUHUN AYNASI bazısı, küçük kağıtlara yazdıklarını duvarlara iliştiriyor. Alsancak'ta yazıların en yoğun olduğu hat, üzerine, “Çapulcular Bulvarı” tabelası asılan, Gündoğdu Meydanı olarak dikkat çekiyor. Bu hareketin ayrı bir sürekliliği, değişimi, dönüşümü olduğu gözleniyor. Kendi içerisinde hemen disipline olabiliyor ve aykırı bulunan tavırları hemen dönüştürebiliyor. Örneğin küfür içeren kimi sloganlar, ellerde fırçalarla ve artık kendilerini “çapulcuyum” diye tanım layan kitlenin kadın aktörlerince siliniyor. Erkek çapulcular ise, artık “ayıp” şeyler yazmayarak bu duruma katkıda bulunuyor... Son iki haftada, çok şey kattığı söyleniyor “Tayyip” kavramının ülkeye. Ayrıştırdığını söyleyenler de var ve duvarlara, “Real Madrid'e başkan olsan, iki ayda takımı Real ve Madrid diye ayırırsın” diye yazmış “çapulcunun” bi ri, ama Tayyip gerçekten de birleştiren oldu. Daha düne kadar düşman kardeş olan Göztepe ve Karşıyaka taraftarı yanlarına diğer takım yandaşlarını da alarak, Kordonboyu'nu ellerindeki meşalelerle aydınlattı. Omuz omuza, kol kola. Kısa bir süre önce söylense bunun olacağı, “Ne kadar sürrealsin bu ara” denirdi. Ama oldu işte ve oluyor... REAL VE MADRİD! SÜRREALİZM C engizhan, Fuat Edip Baksı ve Alparslan mahallelerinin yer aldığı 60 hektarlık bölgede, tepeye kadar çıkan yürüyen bant, yağmur sularını değerlendiren sistem, seyir terasları ve güneş enerji panelleri olacak. Kocaoğlu ve Karabağ, Bayraklı’daki kentsel dönüşümün adil olacağını vurguladı Yerinde kazanacaklar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerinde ilk kentsel dönüşümün Bayraklı'da uygulanacağını bildirdi. İlçeye bağlı Cengizhan, Fuat Edip Baksı ve Alparslan mahallelerinin yer aldığı 60 hektarlık bölgede, tepeye kadar kadar çıkan yürüyen bant, yağmur sularını değerlendiren sistem, 4 kat daha fazla yeşil alan, seyir terasları ve güneş enerji panelleri olacağını bildirdi. Bayraklı Kentsel Dönüşüm Projesi'nin ayrıntıları, Kocaoğlu, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ ve Bayraklı halkının katıldığı toplantıyla kamuoyuna tanıtıldı. Kocaoğlu burada yaptığı konuşmada, dönüşümün yerinde ve adil olacağı söylemini bir kez daha yineleyerek, “Bu saatten sonra evinizi satmayın. Dönüşümde para yerine gayrimenkul alın. Kazancın büyüğü, burada oturanlara” dedi. İLGİ VE UZLAŞI Çalışmanın, ilk yerinde kentsel dönüşüm projesi olduğunu vurgulayan Kocaoğlu, şunları söyledi: “Önümüzdeki haftadan itibaren bilgilendirme ve uzlaşma çalışmaları başlayacak. Biz kentsel dönüşümü B Kadifekale’de gerçekleştirdik ama heyelan bölgesi olduğu için yerinde yapamadık. Zorunlu olduğumuz için. Şimdi oraya ağaç dikiyoruz. Oranın belediyeye maliyeti 250 milyon lira. Elde ettiğimiz 440 dönüm park. Harcayalım, helali hoş olsun. Orada yaşayan vatandaşlarımızı kurtardık. Şimdi Bayraklı’ya geliyoruz. İlk yerinde kentsel dönüşümü burada gerçekleştireceğiz.” Son çıkan 6306 sayılı riskli alanlar dönüşüm yasasıyla kentsel dönüşüm yapılmasını son derece hatalı bulduklarını da bildiren Kocaoğlu, HAKEM... “Bayraklı projemizde de hem vatandaşı hem de yükleniciyi koruyacağız. Hakem olacağız. Başka türlü hak, hukuk karışmadan kentsel dönüşümün çözümü yoktur. Bir otoriteye ihtiyaç vardır. Otorite de Belediye Yasası’na 73. maddesine göre yapılan kentsel dönüşümdür. İzmir Büyükşehir Belediyesi daha uzlaşmacı, daha vatandaşın hakkını koruyan, hukukunu koruyan yasal hakları güçlü 73. madde ile kentsel dönüşüm yapmakta ısrarlıdır. Ve ısrarlı olmaya devam edecektir” diye konuştu. Proje kapsamında toplam 8 bin konut üretileceği de bildirildi. BELİRSİZ YAPIL AŞMAYA RET OYA UĞRAL AYVALIK Ayvalık Belediye Meclisi, TOKİ’nin amaç belirtmeden ilçede yapmak istediği inşaatlara onay vermedi. TOKİ, bir yanında sanayi, bir yanında mezbaha, diğer tarafında ise asfalt şantiyesi bulunan Hazine arazisine 65 konut yapmak istiyor. Ancak Belediye Başkan Hasan Bülent Türközen, “Toplu konut için Ayvalık’ta daha iyi yerler varken, TOKİ’nin olmadık alanları tercih etmesini anlamsız buluyorum” dedi. Bölgenin insan yaşamı için uygun olmadığını dile getiren Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen, “Çevre Şehircilik Bakanlığı, Maliye’ye ait bir alanda plan tadilatı yapmamızı istiyor. Söz konusu arsanın bir yanında mezbaha, bir yanında asfalt şantiyesi, bir yanında ise sanayi var. Alan, insan yaşamını rahatlatacak doğru bir seçim değil. Biz, ucuz konuta karşı çıkmıyoruz. Ancak Ayvalık’ta daha uygun alanlar varken, TOKİ yanlış bölgeleri tercih ediyor. Bir de gelen yazıda kullanım amacı belirtilmemiş. Sadece 65 konut deniyor. Alanın konut alanı olabilmesi için sosyal donatı alanı bulunması lazım” diye konuştu. İstem, belediye meclisinde uygun bulunmadı. TOKİ daha önce de, Cennet Tepesi'nde yapılaşmak istemiş ancak istem reddedilmişti. MAVİŞEHİR DE AYAKL ANDI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Mavişehir sakinleri, deniz kıyısında TOKİ'nin sattığı 23 bin metrekarelik rekreasyon alanının imar planının, AVM yapmaya uygun duruma getirilmesi nedeniyle eylem süreci başlattı. Her gün saat 21.00'de “AVM değil sahilimi istiyorum”, “Bakanlık imar planını geri çek, sahilime AVM yapma”, “Yeşil alanıma dokunma” yazılı pankartlarla yürüyen Yurttaşlar, yanlıştan dönülmesini istiyor. Mavişehir 2. Etap Yönetim Kurulu Başkanı Kahraman Toruntay, sahildeki 23 bin metrakelik alanla ilgili 7 yıldır mücadele verdiklerini söyledi. İmar planında önce yeşil alan olduğunu, daha sonra ise rekreasyon alanına dönüştürüldüğünü belirten Torumtay, “TOKİ bu alanı yaklaşık 4.5 milyon sattı. Ancak, 67 ay gibi kısa bir süre sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı burayı ticaret alanına çevirdi. Arsanın değeri kat ve kat arttı. Tahminimiz, 100 milyon liradan az olamaz. Sahile indiğimiz yol da satıldı. Kamu zarar etti. Bizler imar planına itiraz ettik. Sonuç alamadık. Daha sonra Mavişehir sakinleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası iptal davası açtık. Henüz yürütmeyi durdurma kararı çıkmadı” dedi. C MY B