13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MAYIS PAZARTES AĞAÇKAKAN EGE c Bakanlık bankaları gözetiyor Tüketicilerin ısrarlı çabalarına karşın kredi kartı aidatlarının kaldırılmadığı vurgulandı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şubesi, çabalarına karşın kredi kartı aidatlarının kaldırılmadığını belirterek, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ısrarla bankaları gözetmeye devam ettiğini vurguladı. Şubeden yapılan açıklamada, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Taslağı’nda, kredi kartı aidatlarıyla ilgili yeni düzenlemeye gittiklerini bildirdiği anımsatıldı. Buna göre tüm bankaların, hiç bir hizmet içermeyen ve ücretsiz olacak düz bir kredi kartıyla, çeşitli hizmetlerin verileceği ve ücretli olacak ayrı bir kredi kartı hazırlamasının öngörüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Bankaların baskı ve talepleriyle bu madde değiştirilmiş ve tüketiciler yeniden bankaların eline teslim edilmiştir” denildi. Son düzenlemeye “taksitli satışlar” maddesinin eklenmesiyle, geliri düşük tüketicilerin taksitli alışveriş yapabilmek için mecburen yıllık aidatı olan kredi kartlarından almak zorunda kalacaklarının vurgulandığı açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Bankaların işletme giderlerinin yüzde 63’ünden fazlasını, kredi kartı aidatları ve kredilerden yaptıkları kesintilerden karşıladıkları ortaya çıkmıştır. Yani tüketiciler, yolunacak kaz olarak görülmektedir. Bakanlık ise tüketiciyi korumak ve koruyu tedbir almak yerine bankaları memnun etmeyi tercih etmiştir. Bankalar bizi soymaya devam edecekse, biz de kredi kartı kullanmayalım. Kullanmak zorundaysak, elimizdeki kredi kartlarının sayısını 1 taneye düşürelim.” PATİKA HALUK IŞIK [email protected] Doğruluk, Güzellik, Rezillik! Kitle iletişim araçları, icat edildikleri günden bu yana, çocuklar ve gençler için bu kadar sakıncalı, zararlı ve tehlikeli olmamıştı. İnsanlığın binlerce yılına malolan teknoloji ürünleri, ne yazık ki insan olduğunu ve insanlara yaşam biçimi, gelecek vb ürettiğini zannedenler tarafından mahvediliyor. Çocuklarınıza, dünyaya ve ülkeye duyarlı bireyler olsunlar diye, örneğin gönül rahatlığıyla haberleri, beyanatları falan izletebiliyor musunuz? Bu garabetin şampiyonluğu, günümüzde bu topraklara aittir ve her gün yeni bir rekor kırmaktan vazgeçilmemektedir. İşin daha elim ve vahimi, bu suçun failleri, korkunç tavırlarının ve laf bulamaçlarının, bu ülkenin hayatına ve insanına nasıl yansıdığına dair, hiçbir fikre sahip değildir. Yazık! Doğada her canlı türünün, kendince bir anlaşma yöntemine sahip olduğu, bilimsel bir gerçek. Bu bağlamda insanın ayırt edici özelliği, belirli bir sistematik içinde “konuşabilmesi”, konuşmayı “iletişime” evirmesi, düşünce üretmesi, nihayet estetik bir düzleme taşıyarak sanata dönüştürmesidir. Söylemeden duramam, bu insani özelliği çarçur edenleri gördükçe, kafamda şu tümce dolaşıp duruyor: “Ağzından bazı sesler çıkarmayı beceriyor olman, senin konuşmayı başarabildiğini kanıtlamaz!” Durum böyleyken, hangi iletişimden söz edebiliriz, hangi kuramdan, hangi bilimden, hangi sanattan dem vurabiliriz? Siyasi figürlerinden medya güllerine, TBMM çatısı altından belediye otobüslerine, hayatımıza egemen olan dil, üslup, mantık ve etik yoksunluğu, insan aklı sınırlarının çok ötesindedir. Hayır, romantik bir Türkçeci tavrından kaynaklanmıyor bu belirleme ve yakınma. Eğitilmeseler de birşeyler öğretilip, oralardan buralardan mezun edilmişler ki, kartvizitlerine baksak önümüzü ilikleriz. Onlarca danışmana, yüzlerce elemana, yandaşa yalakaya sahipler. “Beden dilimi oku, ses tonuma dikkat et” dediklerine göre, belli ki kurs falan da görmüşler. Makam, mevki, umur bakımından da bir sıkıntıları yok. O zaman, sıkıntı nerede? Sıkıntı dünya görüşünde. Dünya görüşü, ne salt diploma, ne salt ideoloji, ne de havayla cıvayla ölçülür. Dünya görüşü, görgüdür. Sindirimdir, damıtmadır, birikimin hayatla buluşturulmasıdır. Kendine duyduğun saygının, var olduğunu sandığın onurun, muhataplar için de savunulmasıdır. Öğretmenim Turgut Özakman, şunu söylerdi: “Güzelin içinde her zaman doğru olmaz. Ama doğru, biraz da güzel olduğu için doğrudur.” Örnek mi isteniyor, verelim; kalaylı laci takım elbise sana güzel gelebilir, ama ağzını açtığında, derdini “ana avrat saydırarak” anlatıyorsan, sen ne güzelsin, ne de doğru! Sana ancak, “fikri neyse zikri o!” denir, ibret olarak gösterilirsin. Çünkü o dil, o söylem, o “duruş”; senin dünya görüşünü de, görgünü de, tıynetini ve niyetini de ortaya sermiştir. Bu manzara, artık bu ülkenin her anına ve her yerine egemendir. Sakın yanlış anlaşılmasın, biz ister şeriatçı, ister faşist, ister demokrat, ister sosyalist… Ambalajı ne olursa olsun, hödüklüğün her türüne karşıyız. Şiddet dilinden medet ummak, delikanlılık değil zavallılıktır. Korkutma, şantaj ve saldırganlık, tepeden tırnağa gericiliktir. Peki, barış böyle gelir mi? Kadın cinayetleri, sapıklara çocuk pazarlanması, emeğe düşmanlık, gençlere saldırganlık, şıhın şeyhin pervasızlığı, sanata saygısızlık, bu üslupla engellenir mi, yoksa kışkırtılır mı? Böyle bir iklimden, umut ve huzur devşirilir mi? Ukalalık yapmayalım. Bunca “akil” yurttaş, onları sahaya sürenler ve bütün bunların takipçisi olmakla yükümlüler varken… Görgüsüzce fikir beyanı, bize yakışmaz. ‘Tek adam ‘Gücümüz değilim’ kent için’ İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, kendisine yöneltilen tek adam eleştirilerini kabul etmediğini söyledi. Halkapınar Spor Salonu'nda bugün yapılacak meslek komitesi seçimleri öncesinde açıklamalarda bulunan Demirtaş, “Bana, tek adam olduğum eleştirisinde bulunuyorlar. Ne kadar üstün becerikli olursa olsun, tek adam hiç bir şey yapamaz. Dünya ölçeğinde büyük bir odayız. 87 komiteden 76’ya indik ancak, tek bir adam bu kadar komitenin sorunlarını bilerek kalıcı eserler bırakamaz” dedi. Oda yönetimini meslek olarak gördüğünü söyleyenler olduğunu da belirterek, “Meslek olarak görmüyorum. Günde 18 saat çalışıyorum. Benim sanayici, ticaret ve ithalatçı rollerim var. Bunun dışında doğalğazdan enerji üretiyorum. Bu denli çok yönlü çalışma hayatı olan insana oda başkanlığını meslek haline getirdi demek yanlış. Ben orkestra şefi gibi yönetiyorum. Bu eleştiriler, her dönemde eleştirecek başka bir şey bulamayanları söylemleridir” diye konuştu. Meslek komitesinin belirlenmesinin ardından yapılacak yönetim kurulu seçimlerinde, Ortak Akıl Grubu başkan adayı olarak girecek Salih Özçifçi, “Tüm gücümüzü İzmir Ticaret Odası üyelerine hizmet ve onlarla birlikte kent ekonomisinin yükselmesi için harcayacağız. Her zaman üyemizin yanında ve yakınında olacağımızın sözünü veriyoruz” dedi. Odayı “tek elden” kurtaracaklarının sözünü verdiklerini bildiren Özçiftçi, “Tarlada izi olmayanın sofrada yeri olmaz. İzmirli üretiyor, İzmirli alın teri döküyorsa bu kimsenin tek elinde değildir. Bütün İzmir bundan faydalanacak. Biz Ortak Akıl olarak bunu sağlayacağız. Ortak akıl ışığında kazanan İzmir, İzmirliler, İzmirli işadamları ve Türkiye olacak. “Bizim sevdamız İzmir, gücümüz de İzmir’in sütün Ticaret erbabı olacak. Marka kent İzmir’i ülke genelinde ön plana çıkaracak birçok çalışmanın altına imzamızı atacağız. Her bir üyemizin ticari birikiminden faydalanacağız. Son derece dinamik ve enerjik bir yapımız var. Dinamik yapımızı olduğu gibi İTO’ya yansıtacağız” dedi. İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde 30 İNDİRİM kitap.cumhuriyeti.com.tr % C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle