01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C 22 MAYIS 2013 ÇAR AMBA EGE SPOR Gündemi NÜVİT TOKDEMİR [email protected] 3 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ziyarete ilişkin eleştirileri ‘Böylesine önemli ve anlamlı bir ziyareti, genel siyaset malzemesi yapmak isteyenlere sadece ‘çok yazık’ diyorum’ sözleriyle yanıtladı. İzmir ve Diyarbakır’ın belediye başkanları ‘Kürtçe Hamlet’ oyununun İzmir’deki temsili sırasında, geçen 12 Aralık’ta da bir araya gelmişti. Buca’da Şenlik!.. Uzun lig maratonunun sonunda birileri kendi iç hesaplaşmalarına dönerken!.. Bulundukları yerde kalanların sevinip; düşenlerin hüzün bulutları içinde yolculuğu sürüyorken... Onlar, tüm rakipleri gibi beş parasız, desteksiz ve yalnızlaştırılmalarına karşın verdikleri mücadelenin sonunu görmek için çalışmalarını sürdürdüler... Ne üçbeş kuruş daha fazla kapmanın hesabını yaptılar ne de birilerinden beklentileri oldu!.. Alınlarının akıyla ve teriyle amaçlarına ulaşmak için yaslandılar Süper Lig kapısına ve zorlamaya başladılar... Yaptıkları, oynadıkları oyunu bir “iş” olarak benimsemekti... Bilinçle ürettiklerini izleyene sevdirmekti görevleri... “Düşekalka” değil; “direnerek” verdikleri mücadelenin sonunu görmek de en doğal hakları olsa gerek!.. Bir onur abidesi gibi yerinde duran; takımını hiç bir yoklukta yalnız bırakmayan... Direnen ve güçlü olmanın her engeli aşacağına olan inancını öğrencilerine de aşılayan bir teknik adam... “Yaptığınız işi önce kendiniz sevecek ve beğeneceksiniz ki, izleyenler de mutlu olsun” diyerek, futbolcularını yüreklendiren bir teknik adam Sait Karafırtınalar... Tıpkı soyadı gibi “fırtınalar” estirerek o uzun yolculuğun önderi, mimarı oldu... Hiç bir “büyüklenme” gösterisinde bulunmadan; futbolun içindeki bildik tiplerden (!) biri de olmadan Süper Lig kapısına taşıdı Bucaspor’u... Şimdi sadece verdiği emeğin, mücadelenin taçlanmasını istiyor!.. Çok mu? Sarılacivertliler, Süper Lig yolunda çıktıkları yolda playoff mücadelesinin ilk sınavında Konya deplasmanından 10’lık yengiyle dönünce, şenlik başladı... O şirin ilçede ilk yaz çiçekleri daha bir renklendi!.. Sevinçleri katlandı; gururlandı Bucalılar... Şimdi finali karşılamak için yarını bekliyorlar... Buca Arena’da bir şenlik havası içinde selamlayacaklar futbolcularını... Fırtına büyük umutlarla esecek bu kez!.. Futbolcu kardeşimiz Erkan’ın sözleri çınlıyor kulaklarımda: “Bu kadar ilgisizliğe rağmen geldiğimiz yere bakın... Çok yalnız bırakıldık, çok. Nerede İzmirliler?” Ve sonrasında, “Bucaspor İzmir’in gururudur. Süper Lig’e çıkarken elimizden ne gelirse yaparız” diyen bürokratları, iş çevrelerini anımsıyorum!.. Yalnız ama gururla direnen; Karafırtınalar öncülüğünde yürüyen Bucaspor’a dokunmayın yeter!.. Onlar işini biliyor; mücadeleleri anlam taşıyor!.. Varsın İzmir ilgilenmesin; alkışlamasın!.. O yol Süper Lig yolu!.. MMM MMM Kentin farklı kesimlerini temsil eden 190 kişilik grupla iadei ziyaret yapılacak Diyarbakır seferi yarın İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin farklı kesimlerini temsil eden 190 kişilik katılımcı grubuyla yarın sabah Diyarbakır’a gidiyor. Heyet, Diyarbakır’da ilk olarak, İzmir’e atanan Vali Mustafa Toprak’ı ziyaret edecek. Ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Osman Baydemir, İzmir heyetiyle bir araya gelecek. Öğleden sonra Diyarbakır Şehir Tiyatrosu Sahnesi’nde Ege Üniversitesi Konservatuvarı Türk Halk Oyunları Bölümü sanatçıları İzmir ve Ege yöresinin folklöründen çeşitli örnekler sunacak. İzmir ve Diyarbakır türküleri seslendirilecek. Ardından Bademler Köy Tiyatrosu “Susuz Yaz”dan uyarlanan tiyatro oyununu sahneleyecek. Diyarbakır temasları sırasında, İzmir Kent Konseyi ile Diyarbakır Kent Konseyi ortak toplantı yapacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu ziyaretin, geçen yılın sonunda 12 Aralık’da Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in İzmir temasları sırasında kararlaştırıldığını anımsattı. Kocaoğlu, “O gün Diyarbakır Belediyesi ‘Kürtçe Hamlet’le İzmir’e gelmişti; biz de şimdi, İzmir ve Ege’nin zengin kültürüyle, kentin farklı kesimlerini temsil eden oldukça güçlü bir katılımcı grubuyla Diyarbakır’a gideceğiz” dedi. Ziyarete ilişkin eleştirileri de yanıtlayan Kocaoğlu, şunları söyledi: “Biz, ülkemizde kalıcı barışın sağlanabilmesi için, öncelikle insanlarımızın birbirini daha iyi tanıması, kaynaşması ve bu süreçte en etkin adımların yerel yönetimler tarafından atılması gerektiğine inanıyoruz. Bu buluşmanın, İzmirDiyarbakır kucaklaşmasının, Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e tüm kentlerimiz arasında örnek olmasını diliyoruz. Böylesine önemli ve anlamlı bir ziyareti, genel siyaset malzemesi yapmak isteyenlere ise sadece ‘çok yazık’ diyorum.” ÇOK YAZIK!.. KONUK PROF. DR. KEMAL KOCABAŞ 73. Yıl Kutlamalarının Ardından Nisan ayı boyunca Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) 20 şubesiyle ülkenin her bir köşesinde paydaşı dost kuruluşlarla sempozyumlar, paneller, söyleşiler, şenlikler gerçekleştirdi. Eğitimin güncel sorunlarına enstitü zenginliğinden bakarak tartışılmasını sağladı, ne yapmalıyı konuştu. Geleneksel hale getirdiği ve her 17 Nisan’da verdiği Aydınlanma Onur Ödülünü Balçova Belediyesi işbirliği ile Sayın Doğan Hızlan’a verdi. 21 Nisan 2013 tarihinde ManisaMuradiye kasabasında büyük bir katılımla gerçekleşen Köy Enstitüleri şenliği, enstitü düşüncesinin halk kültürü ve türkülerle buluşması anlamında değerliydi. Köy Enstitülerinin 73. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde 13 Nisan 2013 tarihinde Lüleburgaz Belediyesi ve 19 Nisan 2013 tarihinde Bornova Belediyesi ile birlikte gerçekleştirilen sempozyumlara, 17 Nisan 2013 tarihinde Balçova Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği panellere çok değerli enstitülü eski milletvekili dostlarımız, aydın, sanatçı, yazar ve akademisyenler katıldı. Katılımcı dostlarımız ülkenin yeni ve aydınlık bir çıkış yapmasındaki temel dinamiğin enstitü düşüncesinin günümüz karşılığını üretmekten geçtiğinin altını önemle çizdiler. Tüm etkinliklerde ortaklaşan temel düşünce; kuruluşlarının 73. yılında, tamamen kapatılışlarının 59. yılına rağmen “enstitü felsefesi” nin beyinlerde, yüreklerde aydınlık bir esin kaynağı olarak yaşıyor olmasıdır. Dünya eğitim tarihinde eşi görülmeyen bir olay... Enstitü felsefesi beyinlerde, yüreklerde iyiden, güzelden, insandan, adaletten, eşitlikten, demokrasiden sanattan, kitaptan, kadından, doğadan, üretimden yana özgün bir algı üretiyor. HasanAli Yücel’in 17 Nisan 1940 tarihinde TBMM’nde Köy Enstitüleri Yasası görüşülürken ifade ettiği “Köy Enstitüleri ilkesi, bu pratik ilke tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Türkçe buluştur. Benzersizdir. Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır. Pedagoji kitapları yazmaz, klasik pedagoji bilmez. Bilmezler, çünkü bir eğitim kuramı değil, ulusal bir kalkınmanın temel ilkesidir ve onun gerçekleşmesi, hayata geçmesi atılımıdır” bu enstitü tanımı 73. yılda canlı bir eğitim felsefesi olarak adeta doğrulanıyordu. Köy Enstitüleri bu anlamıyla ülkemizin evrensel dünya zenginliğine armağan ettiği bir zenginlik olma onurunu da hakkıyla koruyor. 73. yıl kutlamalarında altı çizilen en önemli eğitim sorunlarından birisi “öğretmen yetiştirme” dir. Türkiye, 1940 yılında Köy Enstitüleri, ülkenin sorunlarına hakim, öğretmenlik meslek onuruna sahip, öğrendiği bilgiyi uygulayabilen, toplumsal sorunlara duyarlı, yaşamını mesleğe adamış öğretmenler yetiştirebiliyordu. Yıl 2013, Türkiye üniversite düzeyindeki eğitime rağmen, orta öğretim düzeyindeki Köy Enstitülerinin yetiştirdiği öğretmen niteliğini yakalayamıyor yani nitelikli öğretmen yetiştiremiyor. Nitelikli öğretmen olmayınca da nitelikli eğitim de olmuyor. Kendi gerçekliğimiz olan Köy Enstitüsü deneyiminden, yaşadığımız yıllara “öğretmen yetiştirme” kazanımlarını mutlaka taşımalıyız düşüncesi 73. yıl kutlamalarının ilk önemli sonuçlarındandı. 73. yıl kutlamalarında çok farklı sınav sonuçları ve eğitim raporlarının saptadığı “Eğitimdeki nitelik kaybı” çokça tartışıldı. Köy Enstitülerindeki yaparak, yaşayarak öğrenmeyi hedefleyen, iş eğitiminin kazanımları vurgulanarak tüm eğitim kurumlarımızdaki yaşamdan kopuk, sınav merkezli, ezberci, deneyeuygulamaya dayanmayan ve beceriler kazandırmayan eğitimin ülkenin geleceğini tıkadığı düşüncesinin altı çizildi. Eğitimdeki nitelik kaybıyla birlikte sınıfsal, bölgesel, cinsiyete dayalı eşitsizliklerin arttığı, en iyi okul ile en kötü okul arasındaki makasın açıldığı, yoksulların ve özellikle kızların bu adaletsizliklerden en çok etkilenen kesimler olduğu gerçeği öne çıktı. 73. yıl kutlamalarında Köy Enstitülerinin bir “Cumhuriyet Eğitim Devrimi Projesi” olduğu gerçeği önemle belirtilerek eğitimin laik, demokratik, parasız, karma özelliklerine önemle vurgu yapıldı. Son yıllarda ülkenin eğitim sisteminde akıl ve bilim gibi temel evrensel değerlerden uzaklaşıldığı dinselleştirme ve piyasalaştırma anlayışıyla sistemin tümüyle çökertilmek istendiği düşüncesi konuşmacıların ve izleyicilerin ortak görüşü olarak etkinliklere yansıdı. 4+4+4 olarak yasalaşan proje ile pedagojinin tüm kazanımlarının yok varsayılarak çocuklarımızın eğitim yoluyla özgürleşmelerinin, akıl ve bilimle buluşmalarının engellendiği düşüncesinde ortaklaşıldı. Tüm bu etkinliklerde eğitimin bir insanlık hakkı olduğu gerçeği önemle çizilerek “Cumhuriyet Eğitim Devrimi” nin en kıymetli eseri Köy Enstitülerinin günümüzdeki temsilcileri olan dernek ve vakıfların birlikte davranmaları, yeni bir çatı altında örgütlenerek federasyon tipi yeni bir örgütlenme üretmeleri tüm bu etkinlerin ortak istenci olarak kayıtlara geçti. 73. yıl kutlamalarının en önemli sonucu, tüm katılımcıların ve izleyicilerin Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneğinden (YKKED) enstitü düşüncesini referans alan, yaşadığımız yılların eğitimkültür sorunlarını irdeleyen, öneri geliştiren ve projelendiren “Eğitim Reformu” taslağı hazırlaması istencidir. Bu istenç derneğe verilen bir görevdir. Bunu yapmakhazırlamak da boynumuzun borcudur. YKKED, İzmir’de 1 Haziran 2013 tarihinde 4. Olağan Genel Kurulunda bu görevi kurumsallaştırarak oluşturacağı bilim kuruluyla ülkenin eğitim ve kültür sorunlarına yönelik bir düşün atölyesini hayata geçirecektir. 73. yılda Yücel, Tonguç ve tüm enstitülülerin aziz hatıralarına saygıyla... Becayiş başladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir ile Diyarbakır arasındaki “vali becayişi”nin İzmir ayağı tamamlandı. Yerini Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’a bırakacak olan İzmir Valisi Cahit Kıraç, kentten uğurlandı. Diyarbakır’a atanan Kıraç için valilikte düzenlenen törene İzmir’deki kamu kurum ve kuruluşlarının il ve bölge müdürleri, valilik çalışanları, siyasi partilerin temsilcileri, bazı ilçe belediye başkanları katıldı. Toplantının başında Vali Kıraç’ın altı yıllık görev süresi boyunca yaptıklarıyla ilgili hazırlanan barkovizyon gösterisi sunuldu. Bu sırada Kıraç’ın gözlerinin dolduğu gözlendi. Törende konuşan Kıraç, İzmir’e her zaman en iyi şekilde hizmet vermenin yollarını aradığını dile getirerek, “Tek bir düşüncemiz vardı gelirken, en iyi hizmeti getirmek için gönül birliği yapmaktı. Tabi ki hizmetler sınırlı, devlet memuriyetinde sınırlar var. Memuriyet bayrak yarışı gibidir. Aldığımız bayrağı bir sonraki burca dikmek görevimizdir. Benden sonra da Diyarbakır Valimiz Mustafa Toprak İzmir’de göreve başlayacak. Kendisine başarılar diliyorum. İzmirimiz, Türkiyemiz herkesin en iyisine layıktır” dedi. Ülkenin pek çok yerinde görev yaptığını kaydededn Kıraç, şunları söyledi: “Ölçüyü aşmış bir davranışım olmuşsa, hukuka aykırı olmaz tabii bu, onlardan özür dilerim haklarını helal etmelerini isterim. İyi bir diyalogla kentle çalışmalarımızı tamamladık, şimdi veda zamanı. Yerel yönetimlerimizle, büyükşehir Yerini Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’a bırakacak olan İzmir Valisi Cahit Kıraç, kentten uğurlandı. belediyemizle daha iyi hizmet üretmek adına zaman zaman gelen taleplerin hukuk boyutuyla yeniden incelenmesi istediklerim oldu ama kesinlikle önyargılı olmadım. Netice itibarıyla bu halka, bölgeye en iyi hizmeti, israf etmeden, kaynakları en iyi şekilde kullanarak daha iyiyi bulmanın gayreti içerisinde olduk. Umut ederim ki hiçbir gönül kırmamış olalım. Eğer istemeden kırdıysam da özür diliyorum, af diliyorum, helallik istiyorum.” Kıraç’ın, İzmir heyetinin Diyarbakır’da olacağı gün görevinin başında olmayacağı, öncesinde bir süre dinleneceği öğrenildi. Beko, taşeron sisteminin devam etmesi durumunda asgari ücretle geçinen 5 milyon kişiye, 6 milyon kişinin daha katılacağını söyledi. Kani Beko’dan hükümete çağrı IMF’ye değil yurttaşa verin durumunda önümüzdeki yıllarda 6 milyon kişinin daha asgari ücretle çalışır duruma geleceğini söyledi. Beko, “Başbakan IMF konusunda açıklamalar yapıyor. Kuruluşa 5 milyar dolarlık borç vereceklerini söylüyorlar. O parayı zor geçinen emekliye, işçiye, memura versinler. Şu anda kredi çeken insanların Türkiye’de bankalara 306 milyar TL borcu var. Bunların yüzde 25’i çektiği krediyi ödeyemediği için haciz işlemlerine maruz kaldı. Türkiye’de 1 milyon insan yatağa aç girmek zorunda. Şu ana kadar 300 bin ataması yapılmayan öğretmenden 50’si intihar etti. Bir milyon çocuk işçi ağır şartlarda sanayi sitelerinde ve fabrikalarda çalışıyor” dedi. Toplantıda konuşan CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin, “Kölelik düzeni son bulmalıdır. Taşeronlaşma düzeni AKP’nin bir icadıdır. Taşeron firmalar daha çok CHP’li belediyelerin ihalelerine giriyorlar. İktidar korkusundan dolayı AKP’li belediyelerin ihalelerine giremiyorlar. Biz, parti olarak taşeronlaşmanın karşısındayız” diye konuştu. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) DİSK Genel Başkanı Kani Beko, hükümetin IMF’ye vereceğini açıkladığı 5 milyar doları zor geçinen yurttaşlara vermesi gerektiği söyledi. Yönetim kurulu üyeleriyle birlikte CHP İzmir İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Beko, taşeron sisteminin sakıncalarına dikkat çekerek, böyle devam edilmesi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle