Katalog

c N SAN CUMA EGE İNSANA DAİR ‘2023’e kadar buradayım’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, 9 yıldır iktidarın baskısını sürekli üzerlerinde hissettiklerini söyledi. Müfettişlerin, belediye çalışanlarını aile üyelerine kadar incelediğini, birinden bile olumsuz sonuç çıkmadığını belirterek, “Karşıyaka’yı sosyal demokrat belediyeciliğin ayrıcalıklarıyla tanıştırmak üzere göreve geldiğimizde, karşımızda hareket kabiliyetini kaybetmiş bir kent vardı. Sanayisi olmayan, merkezi iktidardan aldığı pay ve vergi gelirleri sınırlı bütçemize kaynak yarattık. Küçük adımlarla başladığımız yürüyüş, zamanla uzun soluklu bir maratona dönüştü” dedi. için ‘neden yapmıyorsunuz’ diye sormak, bir ‘kara mizah’ örneğidir.” Bu yıl yeni projelerinin temelini atacaklarını da vurgulayarak, “Hemen hemen her hafta bir temel atma, bir açılış töreninde Karşıyakalılarla bir araya geleceğiz. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın adını taşıyan kültür merkezini, dokuzuncu ölüm yıldönümü olan 15 Haziran’da açacağız. Yapımı devam eden Çarşı Tiyatro, Doğal Afet Eğitim Merkezi, Kurban Satış Yeri, Balık Pazarı, Arşiv Binası, Milli Mücadele Müzesi ve Parkı, Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal Mahallesi pazaryerleri projelerini de yıl sonuna kadar açacağız” dedi. Hizmet üretirken sosyal demokrasinin ilkelerini rehber aldığını, sadece fiziki yatırımları değil insan odaklı projeler de ürettiklerini anlatan Durak, “Biz Karşıyakalıyız. İzmir’in 'karşı' yakasının Atatürkçü, demokrasiye inanan, aydınlık yüzlü insanları için, Cumhuriyet’in 100. yılına yakışır bir Karşıyaka yaratmak bizim en büyük sorumluluğumuzdur” diye konuştu. K arşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, adaylıkla ilgili soruları yanıtladı. 9 yıllık çalışmalarını anlatan Durak, büyükşehir adaylığı konusunda da Aziz Kocaoğlu'nun 'arkasında' olduğunu vurguladı. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) ASUMAN ABACIOĞLU asuabacioglu@yahoo.com Şiddet Parçalara Ayrılmaz! Gazete sayfalarında ve televizyonların haber programlarında “Yine bir kadın cinayeti işlendi’’ diye başlayan haberler, şu aralar, gündemin arka sıralarına doğru gerilemiş durumda. Bu, kadın cinayetlerinin durduğu anlamına gelmiyor; sadece gündemin ilk sıralarını malum olduğu üzere “akil adamlar’’ işgal ettiği için kadın cinayetleri üzerinde pek durulmuyor. Oysa kadınlar hala öldürülmeye devam ediyorlar. Ne yazık ki “kadın dostu” olarak ilan edilmiş olan İzmir, bu konuda Türkiye’nin diğer kentlerinden hiç de geri kalmıyor. Aynı büyüklükte olmasa bile yine kadına yönelik şiddette olduğu gibi şiddete uğrama oranı artış eğilimi gösteren bir başka grubu da sağlık çalışanları oluşturuyor. İzmir’de son zamanlarda iki hekimin şiddete maruz kalması, sağlık alanındaki örgütleri ayağa kaldırdı. Sağlık çalışanlarına şiddeti protesto etmek amacıyla 17 Nisan 2013’te yurt çapında hekimler bir günlük iş bırakma eylemi yapacaklar. Görüldüğü gibi hekimlerin elinde, şiddet karşısında toplumu ve karar alıcıları etkileyecek, uyaracak bir baskı gücü bulunuyor; bir meslektaşları şiddet gördüğünde işi bırakabiliyor ya da yavaşlatabiliyorlar. Topluma, ‘’Eğer içimizden birisine saldırıda bulunur ve zarar verirseniz, biz de sizi muayene etmeyiz, tedavinize ara veririz’’ mesajı veriyorlar. Bu, sağlık gibi son derece önemli bir alanda, toplumu etkileme oranı yüksek ve yaygın olan, yaptırım gücü büyük bir mesaj. Toplumsal olarak karşılığını buluyor ve şiddete eğilim gösterenlerin yine toplum tarafından engellenmesine yol açıyor. Oysa kadınlar, zarar gördüklerinde toplumu uyaracak, gerekirse ‘’hizmetlerinden mahrum bırakacak’’ bir gücü elinde bulunduran bir örgütlenme içinde değiller. Hatta milletin temsilcisi olarak meclis gibi ülkenin en önemli karar verici kurumunda çalışan kadın milletvekilleri bile şiddete uğrayabiliyorlar. Silah taşıma yetkisi olan bir kadın polis bile meslektaşlarının gözü önünde polis eşi tarafından öldürülebiliyor. Ne polis koruması, ne silah taşımak, ne de eğitimli olmak ve önemli görevlerde bulunmak, bu ülkede kadınları şiddetten koruyabiliyor. Kadın örgütleri deseniz, sayıları çok olsa bile şiddete karşı kitleleri harekete geçirebilecek eylemler gerçekleştiremiyorlar. Eylemleri, toplumu uyarıcı, rahatsız edici etkiye sahip olmaktan çok uzak. Bir araya gelip eylem yapan kadınları da önceki yıllarda gerçekleştirilen 8 Mart etkinliklerinde olduğu gibi polis, biber gazı ve coplarla dağıtıyor. Hekimlerin toplumun gözünde, eskisi kadar olmasa da, hala saygınlıkları var ancak ne yazık ki bu toplumda ‘’Kadının hala adı yok’’. Kadınların, şiddete karşı kitlesel eyleme geçebilecek bir örgütlenme içinde olmamalarının yanı sıra kendi hemcinslerinin de desteğini sağlayamamaları en büyük eksikliklerini oluşturuyor. Kayınvalide şiddetinin büyüklüğünü göz ardı etmemek gerekiyor; kaldı ki İzmir’de son kadın cinayetlerinden birini kayınvalidesinin işlediğini unutmayın. Kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğunu önce kadınlara kabul ettirmek gerekiyor. Şiddet uygulayan erkekleri de aslında kadınlar yetiştiriyor. ‘’Kadına yönelik şiddetin’’ önlenmesi, şiddetin toplumdan tümüyle dışlanmasını ve reddedilmesini sağlayacak bir süreci başlatacaktır. Bu yüzden kadına şiddete karşı çıkmak görevi, sadece kadın örgütlerine bırakılmamalıdır. İster kadına, isterse hekime yönelik olsun, şiddet şiddettir ve tüm toplum katmanları tarafından ayrım yapılmadan buna karşı çıkılmalıdır. Bu yüzden, ülkemizin en eğitimli kesimini oluşturan hekimler, sahip oldukları yaptırım gücünü sadece kendi meslektaşları söz konusu olduğunda değil kadın cinayetlerine tepki olarak da ortaya koysalar, bunun olumlu sonuçlarını bir gün mutlaka kendileri de yaşayacaklardır. Şiddeti parçalara ayırmak ve sadece bir bölümüne karşı çıkmak, toplumun dokusuna işlemiş olan şiddeti önlemeye yetmez. 9 yıllık çalışmalarını, Bostanlı'daki Suat Taşer Tiyatro Sahnesi'nin açılışını gerçekleştirdikten sonra anlatan Durak, bugüne kadar 550 milyon liralık yatırımla en çok yatırım yapan ilçe belediyeler arasında yer aldıklarını söyledi. AKP'nin çıkardığı yerel yönetimlerin yetkilerini kısıtlayan yasalar nedeniyle sorunlar yaşadıklarını, hizmet verme olanaklarının sınırlandırıldığını da belirten Durak, şöyle konuştu: “Bugün, Karşıyaka için hayal ettiğimiz bazı projeler, her iki garabet yasanın beraberinde getirdiği yetki karmaşası ve sınırlamasının cenderesine sıkışıp kalmış durumdadır. Trajikomik olan ise AKP’nin Karşıyaka’daki muhalefet argümanları, yine bu projelerdir. Yetkilerimizi alıp, yaptırmadıkları projeler KARA MİZAH ÖNÜMÜZ TIKANDI Belediyelerinin hizmetlerinin anlatıldığı kısa filmin ardından soruları yanıtlayan Durak, “Yasalar, adı metropol olan 30 belediyenin yetkileri kısıtlayarak, bizi şube müdürlüğü haline getirdi. Gelir gelmez yüzlerce projeleri önümüze koyduk. Sürekli önümüzde engeller oluştu. Önümüz tıkandı. Her gece çıkan yasalarla ne kaybedeceğiz diye düşündük. Yasalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Çankaya Belediyesi arasında çıkan kavgadan meydana geldi. Son çıkan kentsel dönüşüm yasasında ‘riskli bölge’ tanımları doğru değil. Biz, imar planı yapamıyoruz. Yıkımcı belediye olmayacağız. 5216 sayılı yasa bizi bağlıyor. İlaçlama çalışmasında bile vatandaş bize gelerek, ‘sana oy verdim, başkasını tanımam’ diyor. Ben de vatandaşı savsaklayamam” dedi. Teleferikte temel atılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin “kullanılması sakıncalı” raporu sonrasında hizmete kapatılan Balçova Teleferik Tesisleri’nin temel atma töreni yarın saat 11.00'de gerçekleştirilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 12 milyon liralık maliyetle yaşama geçirilecek yeni teleferik, saatte bin 200 kişi taşıyabilecek ve kabinler 8’er kişilik olacak. Makina Mühendisleri Odası'nın raporunu değerlendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi, mekanik aksamla ilgili avan proje ve teknik şartnameler konusunda çalışma yaparak taşıyıcı halat, makara takımları, taşıyıcı gondol ve klemens direkler ile ilgili iyileştirme çalışmaları yapmak üzere 2008 başında tesisleri kapattı. Gerekli ödenekler ayrılarak 56 aylığına kapatılması ve bu süre içinde iyileştirme çalışması yapılması planlanan tesis, 2009 yılında AB normlarında yeni yönetmeliğin uygulamaya konulacağına ilişkin bilginin alınması üzerine bir süre “beklemeye” alındı. ELECEK YILA HAZIR Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın “İnsan Taşımak Üzere Tasarlanan Kablolu Taşıma Tesisatı Yönetmelikleri”ne ilişkin uygulama zorunluluğu getirilmesi üzerine de hızla harekete geçilerek ihale süreci başlatıldı. Ancak kısa süre içinde gerçekleştirilen yapım ve proje ihalesi, yüklenici firmanın sözleşme imzalanması için gerekli olan evraklarını tamamlayıp sunamadığı için iptal edildi. Daha sonra gerçekleştirilen ikinci ihale ise Kamu İhale Kurumu tarafından iptal edildi. Uzun süre aksayan süreç, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin bu kararı bozmasıyla yeniden işlemeye başladı. Proje ve yapım ihalesini kazanan STM firması ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında sözleşme imzalanarak yer teslimi yapıldı ve şimdi temel atılacak. Yeni teleferiğin gelecek yılbaşında hizmet vermeye başlaması planlanıyor. KIRL ANGIÇ ANIL ACAK N Yeni teleferiğin gelecek yılbaşında hizmete girmesi planlanıyor. arlıdere Belediyesi, geçen yıl kalp krizi sonucu yaşamını yitiren 12 Eylül döneminin önemli isimlerinden Avukat Kemal Kırlangıç'ı, adına düzenlenen parkın açılışıyla anacak. Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Kırlangıç'ın, 12 Eylül döneminde mağdurlara sahip çıkmasıyla tanındığını, işkenceden geçen, hapse düşen ya da idamı istenen gençlerin avukatlığını üstlendiğini anımsattı. Kırlangıç anısına Narlı Mahallesi Kaan Sokak'ta bir park düzenlediklerini ve yarın saat 14.00'te açılışını gerçekleştireceklerini bildirerek, “Evrensel değerlerle kültürel değerleri yüksek gönlünde birleştirerek, her zaman emekçinin ve ezilenlerin yanında yer aldı Kemal Abi. Sevginin ve emeğin en yüce değer olduğunu yaşamının her alanına ve anına taşıdı” dedi G İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde % 30 İNDİRİM kitap.cumhuriyeti.com.tr C MY B