Katalog

c EGE AĞAÇKAKAN N SAN PAZARTES Düşler Sokağı’na davet OBAV İzmir Şubesi, bu yıl “Düşler Sokağı” müzikaliyle izleyicilerin karşısına çıkacak. TOBAV'da sanat eğitimi alan çocukların sunacağı müzikalin prömiyeri, yarın saat 19.00'da Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Librettosunu Hale Gökalpsezer’in yazdığı müzikalin bestesi Aras Deniz Sipahi’ye ait. 615 yaş arası çocukların izleyebileceği müzikalin yönetmeni Şule Demirezen. Organizasyon ve müzikal sorumluluk TOBAV İzmir Şubesi Başkanı İsmail Bilen'de. Koreografisi Neslihan Öztürk, koro şefliği Miray Seçer ve Aydan Okçu, dekor ve kostüm Hale Gökalpsezer, ışık tasarım Kaan Burmaoğlu tarafından yapıldı. EGE’den SERDAR KIZIK [email protected] ¦ Baştarafı 1. Sayfada T Semih Çelenk’in Hurufat’ı okuyucuyla buluştu Çekmecedeki şiirler... OĞUZ YILDIZ “Şiir benim için bir uzun yol. Yol erbabı olayım yeter. Yolun bir yere ulaşıp ulaşmaması önemli değil. Ben şiir içinde kendi cümlemi doğru kurmaya çalışıyorum…” Yukarıdaki cümle ömrünü sanatla örülü bir yaşama, yazmaya, tiyatroya ve şiire adayan Prof. Dr. Semih Çelenk’e ait. 1985’te öğrenci olarak adım attığı, bir dönem dekanlığını da yaptığı Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sürdürdüğü akademik kariyerinin yanı sıra 14 kitap ve onlarca oyun sığdırmayı başarmış yaşamına. Şimdilerde ise farklı bir heyecan içinde. Yeni şiir kitabı “Hurufat”ın okurla buluşmasının sevincini yaşıyor Çelenk. Onun için bu kitap, kendi kişisel tarihinde bir zaman yolculuğunu kapsıyor çünkü. Çelenk’in harflerle ilk tutkulu tanışması, çocukluğunda girdiği eski tipo matbaasındaki çıraklık günlerine yeniden bir bakış, anımsama ve saygı… Onu şimdilere getirin yolculuğun başlangıcı. Mürekkep kokusuna, artık çok eskilerde kalan ve usta parmakların yan yana dizdiği metal harflerle oluşan kelimelerin kağıda düşerek anlam kazanmasına, kısacası onun yazı ve çiziyle tanıştığı ilk günlere bir dönüş. Onlarca yazılan yazı, tiyatro oyunu, kitaba imza atmasına olanak sağlayan ona bu başlangıcı müjdeleyen ilk güne şimdiden bir bakış. Çelenk, Hurufat’ı için şunları söylüyor: “Hurufat, harfin çoğuludur. Harfler demektir. Ancak belki daha az bilineni, ‘eski tipo matbaalar’da dizilecek harflerin olduğu çekmecelerin adıdır. Alet edevat gibi yani, harf takımlarının bulunduğu yerdir. Hurufat, hem bir şiiri, bir yazıyı oluşturan en küçük birimin, atomun harf olduğunu anımsatır bana, hem de çocuklukta bir tipo matbaada yaptığım çıraklığı… Harflerle ilk tutkulu ilişkimin başladığı yerdir burası.” Çelenk, Hurufat’ta 2007 ile 2010 yılları arasında tanıklıklarını kişisel bilgi ve birikimiyle damıtıp, kelimelere döküyor yeni kitabına ve ekliyor: “Şiir benim için bir uzun yol. Yol erbabı olayım yeter. Yolun bir yere ulaşıp ulaşmaması önemli değil. Ben şiir içinde elenk, ‘Ben şiir kendi cümlemi içinde kendi doğru kurmaya cümlemi doğru kurmaya çalışıyorum. Ve çalışıyorum’ diyor. benim yazdığım şiir, benim bir ötekinden farklarımla örülüyor. Tiyatroyla uğraşmak, dramatik olanın avcılığını yapmak, eski şiiri sevmek, sanat tarihi, tiyatro tarihi derken kentle ilgilenmek, oyun yazmak, yönetmek, şehrin karmaşına katılmak ve ardından köyde yaşamak bunların hepsi dolaylı da olsa benim şiirimi besleyen damarlar. Bir fark, bir dil, bir ses ve üslup farkı varsa ki şiirde en önemli şey bu olmalı, onun da sebebi bu farklı beslenme kaynaklarıdır.” Sizler de, oyunları yurtdışında sahnelenmiş ödüllerle taçlandırılmış Çelenk’in yeni şiir kitabını okumak istiyorsanız bilginize. Kim bilir, belki de Hayal Yayınları’ndan çıkan bu kitap, kurduğunuz “hayal”lerin cümlelere dökülmüş halidir. Ç c İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde EGE N SAN YIL : PAZARTES SAYI : İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: AYKUT KÜÇÜKKAYA Haber Müdürü: YUSUF ÖZKAN Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ % İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ 30 İNDİRİM kitap.cumhuriyeti.com.tr YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir eposta: [email protected] Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri yayınlanır. kaldırılmak için...” harekete geçen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “İzmir’in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var...” demişti. Gereken tepkiyi gördü Görmez. Sonraki açıklamaları da durumu kurtarmaya yetmedi. Aslında kentin yaşam biçimine dayalı “farklı bir dindarlığı”ndan söz edilebilir. Ancak Görmez’in “gördüğü”, niyeti başka. Laik cumhuriyetin bir görevlisi olduğunu unutup, kendi doğrularının, bakışının egemenliğini dayatıyor bir yanıyla. İnanmayanlar da dahil kentteki farklı inanç temellerini dikkate almayarak... İşin özü, dinin siyasal temelli işlenmesi, dokunmasıdır... ??? Benzer bir tartışma daha yaşanıyor İzmir’in kimliğine ilişkin. Her ikisi de ayrı zeminlerde görülse de ortak yanları var. İkinci tartışma, özünde cumhuriyetin temel felsefesini, ilkelerini hedef alan, neoliberal bakış açısını yansıtan bir anlayış. Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği Federasyonu (BASİFED) Başkanı Sıtkı Şükürer’in İzmir’in kimliğine ilişkin sözleri... Bilgi eksikliği ya da başka bir niyeti yansıtan, yalan, yanlış ve çarpık, federasyonda da çatlağa ve istifalara yol açan sözleri, satır başlarıyla sıralayalım önce? “ ? İzmir; İzmirli’nin İzmirli’ye propagandasını yapacak olursak, özgürlüğün, rahatlığın, rehavetin sembolüdür diyebiliriz. Ancak meseleye derinliğine baktığımızda, esasında İzmir, tedirginliğin, endişelerin, özgüvensizliğin ve giderek köksüzlüğün sembolüdür. ? İzmir, cumhuriyet tasavvurunun en fazla başarı kazandığı bölgedir aslında. Bunu ‘iyi’ anlamıyla da değerlendirebilirsiniz, eleştirisel de yaklaşabilirsiniz. ? İzmirli alt kimlikleri itibariyle örselenmiş ve kendine sunulan elbiseye razı olmuş ve bu yönü ile muhafazakar ve Kürtlerden ayrı düşmüş bir insan modelidir. ? İzmirli her ne kadar kendine ifade etmekte zorlansa da, biçimlenmeye çalışıldığı anlamıyla, Türk ve Müslüman kimliğinin eksik bıraktığı tatminleri ‘Batılı’ gibi olmaya öykünerek kapatmaya çalışmıştır... ? Bu toprakların insanlarının ‘Türk kimliği’ üzerinden konsolide edildiği ve devlet denetimli bir din anlayışı ile İslam’ın sosyal ve siyasal taleplerinin törpülendiği, içe dönük bir modeldi bu. Bu amaçla tüm alt kimlikler baskılandı... Herkes, nerede ise, etnik, ırksal bir aidiyet ilişkisini kabullenerek kendini Türk kabul etti... Ne AK Parti’yi anlamak istediler, ne Kürtleri. Korku, endişe tereddüt, onları 21’nci yüzyılın aydınlık yüzüne yakışan siyasi anlayışlara (yeni veya mevcut) öncelik etmesini engelledi ve cumhuriyet mitingleri ile anılır oldular. İzmir, köksüzlüğün sembolü oldu...” ??? Uzatmayalım... Şükürer’in yaklaşımları, küresel sömürü düzeninin propoganda malzemeleridir. Ayrıştırıcıdır, bölücüdür. Cumhuriyet felsefesine karşı güçlerin, emperyalizmle işbirliği yapan çevrelerin söylemidir. Kentin 8 bin yıllık geçmişini özümseyememektir. İzmir köksüz değildir. Tersine birçok uygarlığın üstüne kurulu, büyük bir birikimle besleniştir. Sayısız filozof, tarihçi, matematikçi, bu topraklarda yetişmiştir. Emperyalist işgale karşı çıkan ilk kurşunu atan, işgalcileri denize döken Efe kimliğinin, yüz yıllara uzanan temeli vardır. İzmir, farklı yaşam biçimlerinin, farklı kültürlerin birlikte, barış içinde yaşadığı, demokrasiyi ve özgürlüğü temel alan, bireyi önemseyen, insan haklarını gözeten, yobazlığı, yozluğu dışlayan, bağımsızlığı savunan, yaşam biçimine müdahaleleri kabul etmeyen, çağdaş bakış açısını önemseyen, ilerici, cumhuriyetin temel felsefesine bağlı bir kenttir. Keşke Türkiye’nin tüm kentleri İzmir gibi olsa... C MY B