01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MART PAZARTES Zeytinyağında kara mizah! HİCRAN ÖZDAMAR Zeytinyağı ihracatçıları, Avrupa’da yaşanan kuraklık nedeniyle ihracatlarını artırmanın mutluluğunu yaşarken, yerli üretici ise destek olmadan ayakta durmaya çalışıyor. Dünya zeytinyağı üretiminin yaklaşık üçte birini karşılayan İspanya’daki rekolte düşüklüğü, Türk ihracatsına yaradı. 20102011 sezonunda 13 bin ton dışsatım yapan ihracatçı, son üç ayda ise ihracatı 30 bin 488 tona yükseltmeyi başardı. Ancak zeytinyağı fiyatlarının düşük olması, üreticiler tarafından çeşitli yöntemlerle protesto ediliyor. Çanakkale’nin Bayramiç İlçesi’ne bağlı Kutluoba Köyü’nde çiftçilik yapan İbrahim Yüksel, geçen aylarda, litre fiyatı mazottan daha ucuz olması nedeniyle traktöründe yakıt olarak zeytinyağını kullanmıştı. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, zeytinyağının yanıcı özelliğinin olduğunu ancak çiftçinin “kara mizah” yaptığını söyledi. Çetin, “Dramatik bir durum. Çiftçimiz, zeytinyağının mazot kadar değerinin olmadığını göstermek istemiş. Yakıt olarak kullanması doğru değil ancak bugün zeytinyağı priminin ne olacağı belli değil. Üreticimiz para kazanamıyor. Piyasayı belirleme sorumluluğu 1995 yılından bu yana TARİŞ’te değil. Bunun ayıbını yetkililere sormak gerekir” dedi. İhracatçı, İspanya’daki kuraklığa bağlı olarak satışını artırmanın sevincini yaşarken, yerli üretici fiyatlardan yakınıyor EGE c Konuları Nereden Buluyorsun? Hemen her yazar, mutlaka bu soruyla karşılaşır. “Yaşamaya, görmeye, işitmeye çalışıyorum. Sonra aklım ve yüreğim “bunları yaz” diye kışkırtmaya başlıyor, oturup yazıyorum…” Elbette bu yanıtın, sağlam bir “yan sanayi”yle desteklenmesi gerekir ve onlar olmazsa, ya yazdıklarınız bir işe yaramaz, ya da “Benim de aklımda neler var, yazsam roman olur, oyun olur, film olur” diyen, fakat iki satırdan öteye geçemeyenler kervanına katılırsınız. Nedir onlar? Yaşadığınızı gördüğünüzü işittiğinizi süzecek bir kevgir ya da eleğiniz olmalıdır, ki biz ona “dünya görüşü” diyoruz. Hangi dilde yazıyorsanız ve o dili otuz sözcükten ibaret sanıyorsanız, elbette yazamazsınız. Bütün bunlara, mümkünse biraz zeka ve yaratıcılık da eklemelisiniz. Yazacağınız türe dair en küçük fikriniz yoksa, kuşkusuz yazamaz ve sıklıkla karşılaştığımız gibi, örneğin “Üç perdelik oyun yazdım, seksen kişiden, kırkbeş mekandan ve toplam iki buçuk sayfadan oluşuyor, ama kimse oynamıyor” diye can sıkarsınız. Bir önemli yardımcınız da, neyi, neden ve kime yazdığınızı bilmektir. Uzatmayalım. Konu bulmak belki de, yaşamdan derlenen sorulardan başlar. Bakın bakalım, bu ülkenin son birkaç ayından seçilivermiş şu habersorular, insanı yazmaya kışkırtabilir mi? Bir insanın su kanalına düşmesinin nedeni, raylardan geçmeye çalışırken, bir trenin gelip çarpmasıysa, bu durum nasıl açıklanır? Arkadaşlarıyla bira içerken, sıkışıp tuvaletini yapmaya giden, rahatlamak için bula bula on bin vatlık trafoyu bulan ve elektrik çarpmasından ölenin ardından ne denir? 16 kişilik ulusal halter takımının, 16’sında birden doping çıkması ve bir ülkenin rezil olması, sportif ahvale nasıl bir ayna tutar? Seyircisiz oynanan UEFA maçında, PATİKA HALUK IŞIK [email protected] MASRAF BÜYÜR! MMOB Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Mehmet Özsakarya da, zeytinyağının ancak bir dizi işlemden sonra yakıt olarak kullanabileceğini belirterek, “Burada çiftçimiz protesto amacıyla kullanmış. Aracın yakıtı yüzde yüz zeytinyağını kullanmak için yapılmamış. Eğer bu yağ kullanılırsa ileride daha büyük masraflar çıkartılabilir. Ancak biodizel çalışmaları devam ediyor” dedi. T MAZOT DAHA PAHALI lusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nden Murat Narin, bir litre mazotun bir litre zeytinyağından daha pahalı olduğuna dikkat çekerek, “Üretici zeytinini toplayamadı. Zeytinliklerde mart ayı olmasına karşın toplama işlemi bitmedi. Üreticimiz, zeytinini toplamıyor. Düşen zeytin de çürüyüp gidiyor. Milli servetimiz yok oluyor” diye konuştu. U sahaya paraşütlerle meşaleler atmayı, ortalığı cehenneme çevirmeyi ve dünya spor tarihine bir “saçmalık” olarak yazılmayı başarmanın, sosyopsikolojik irdelemesi, nasıl yapılır? Maden kazasında yitirdiği kocasının, hiç olmazsa cesedini toprağa vermek isteyen bir kadına, herhangi birinin beden parçasını verilip, dileğini yerine getirmesi nasıl sağlanır? Yetmediyse, devamı var. Yine aynı kadına, aylar sonra bulunan madencinin cesedi, “Pardon, kocanı bulduk” diye verilmeye kalkılırsa ve kadın “Hayır, ben kocamı gömdüm!” diye istemezse, bundan nasıl bir sahne çıkar? Peki, sizce bir insanın “Suçum nedir, öğrenmek istiyorum!” diye diye, hapiste 4 yıl geçirmesinin haleti ruhiyesi nasıl anlatılır? Açığa çıkan ve topyekun ülkeyi ilgilendiren bir habere dair dikkatin, “Kim, nasıl çıkardı?” tartışmasına evrilmesi için, kaç repliğe gereksinme vardır? Cetvelle çizilmiş yolda, arabaya takla attırıp, altı kişilik aileyi eksiksiz öte dünyaya gönderebilen araçinsan diyalektiği, kaç sayfada anlatılabilir? İşte son zamanların gazetelerinden, ekranlarından, radyolarından yapılmış bir “seçmeler” demeti. Nasıl, yazabilir misiniz, yazdığınızla ne söyleyeceğinizin muhasebesini yapabilir misiniz? Yoksa bunları sıradan ve banal bulup, “Ben, bireysel konseptlerin simülatif ve imgesel anlatımından beslenen, varoluşsal irdelemelerin esrik lezzeti peşindeyim” mi diyorsunuz? Haklısınız, sütunlar, eleştirmenler, ödüller ve alkışlar sizi bekliyor. Öyle ya, bugünlerin modası, insandan ve yaşamdan kopmak, anlaşılmazlıkla övünmektir. Şaka bir yana, yazmanın, ne yazacağımızın ipuçları, yaşamın ta içindedir. Yazmayı, çizmeyi bir yana bırakalım, önce pencerelerimizi, yüreğimizi, vicdanımızı açmak gerekiyor. Yaşama ve sanata kapalı bünyelerden “konu” girmez ve çıkmaz. Böylece “yazar” değil, “yazılacak bir mevzu”ya dönüşürsünüz. Sizi yazmaya doyamazlar! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle