Katalog

c UBAT CUMA EGE İNSANA ASUMAN Kent Sağlık Grubu Genel Müdürü Yıldırım, üniversite hastanelerinde verilen hizmetleri sunacaklarını söyledi DAİR ABACIOĞLU Kent’ten özel işler İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Kent Hastanesi, kemik iliği nakli ve ağrı merkezlerini de bünyesine katarak, üniversite hastanelerinde verilen hizmetleri hastalarına sunmayı amaçlıyor. Bölgenin en kapsamlı kanser merkezini kurmak için de çalışmaların sürdüğünü belirten Kent Sağlık Grubu Genel Müdürü Dr. Ruşen Yıldırım, “Kent Hastanesi denildiği zaman akla, sonucu ölüm olabilecek kadar ciddi hastalıkların ve hastaların tedavi edildiği bir hastane gelmeli. Bunu başarmak için çalışıyoruz. Zor işleri yaparak en çok tercih edilen hastane olmak istiyoruz” dedi. Ulusal ve yerel basının Ege bölge temsilcilerini konuk eden Dr. Yıldırım, Kent Sağlık Grubu’nun tetkik ve tedavi hizmetlerinde ulaştığı noktayı, yeni bölümleri anlatıp 2013 yılı proje ve hedeflerini açıkladı. Toplantıya uzun yıllar Sağlık Bakanlığı ve İzmir Sağlık Müdürlüğü’nde yönetici olarak görev yaptıktan sonra Medikal Koordinatör olarak Kent Hastanesi'ne geçen Dr. Özgen Aytaç da katıldı. Kent Hastanesi'nin farklı bir kategoride büyümeyi hedefleyip, “özel işler” yapmak için ortaya çıktığını belirten Yıldırım, “Organ nakilleri, aort cerrahisi, girişimsel radyoloji, medikal onkoloji, göğüs cerrahisi, tüp bebek, kardiyovasküler cerrahi, bizim güçlü ve farklılığımızı ortaya koyan hizmetlerimizden bazılarıdır” dedi. Son dönemde kemik iliği nakli merkezini devreye aldıklarını, şu ana dek 8 nakil gerçekleştirdiklerini bil asuabacioglu@yahoo.com Hayat Pahalı Toplum Öfkeli Benzine yapılan son zamlarla yeniden dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülke olduk. Bu zamların sadece benzin fiyatında kalacağını sanmayın; benzinle bağlantılı tüm ürünlerin fiyatları önümüzdeki günlerde hızla yükselecek. Bu arada elektrik, doğal gaz, et, süt, yumurta gibi temel gıda maddelerinin fiyatları ile vergi oranları gibi diğer birçok kalemde aynı karşılaştırmalar yapılsa pahalılıkta Türkiye’nin en gelişmiş ülkelerden bile üst sıralarda yer alacağına bahse girerim. Mesela geçenlerde vergi oranlarıyla ilgili bir haberde bir Amerikan vatandaşından on kat fazla vergi ödediğimiz konu ediliyordu. Mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin payı Türkiye’de yüzde 47.7 iken ABD’de bu oran sadece yüzde 4.7 olarak belirlenmişti. Bu karşılaştırmaların bir de çalışanların ücretleri bazında yapılması gerekiyor; bence böyle bir araştırma ortaya çok çarpıcı sonuçlar çıkarabilir; örneğin Türkiye’de çalışan doktorların, mühendislerin, gazetecilerin, öğretmenlerin, sekreterlerin aldıkları ücretlerle ABD ve Avrupa ülkelerinde aynı mesleklere sahip kişilerin ücretlerinin bir karşılaştırması yapılabilir. Aynı meslekteki kişilerin Türkiye’deki ve Avrupa ülkeleri ile ABD’deki yaşam standartları arasındaki farklar ortaya konabilir. Daha öteye gidilebilir ve emeklilerin aldıkları maaşlarla nasıl bir hayat sürdükleri konusunda bir inceleme, bir karşılaştırma yapılabilir. Sonra bu araştırmaların sonuçları rakamlarla ve görüntülerle gazetelerin manşetlerinde ve televizyonların haber programlarının ilk sırasında haber konusu olarak izleyicilere sunulabilir. Muhabirler ve haber sunucuları bu haberle ilgili başta Başbakan olmak üzere hükümet temsilcilerine ‘’Bu konuda ne diyorsunuz?’’ sorusunu yöneltebilir. Bu kadarı fazla hayalcilik olurdu. Ancak şu bir gerçek ki Türkiye hem çok pahalı hem de halkının alım gücünün oldukça düşük olduğu bir ülke; iki açıdan da zor durumdayız kısacası. Hem az kazanıyoruz hem de ödememiz gereken fiyatlar çok yüksek. Bu yüzden Türkiye’de nüfusun önemli bir kısmı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşıyor. Yaşıyor ama sanki bu durumdan habersizmiş gibi davranıyor. Bu durumun farkında olan ve tepkilerini ortaya koyanların başına ise gelmedik kalmıyor. Aslında olan biten her şeyin bu ekonomik durumla ilgili olmasına; ilgili değilmiş gibi görünenlerin de bu durumu ört bas etmek için ortaya atılmış olmasına karşın, her gün haber bültenlerinde başka şeylerden konuşuyor ve bu gerçeğin farkında değilmişiz gibi davranıyoruz. Oysa haberlerde izlediğimiz her şey; kadına şiddet, trafik kazaları, sokak çocukları, komşu akraba kavgaları, hırsızlık vakaları, protesto gösterileri, polisin biber gazı sıkması, meclisteki kavgalar, üniversitede parasız eğitim isteyen öğrenciler, bu ekonomik durumla yani gelir dağılımındaki dengesizlik ve geçim derdiyle ilgili. Türk halkı çok öfkeli, çok saldırgan ve giderek daha fazla şiddete yöneliyor. Bütün bu öfkesinin temelinde Türkiye’de bir kesimin lüks ve şatafat içindeki yaşamını izlerken kendisinin iki yakasını bir araya getirememesi, akan çatısını onaramaması, eşyalarını yenileyememesi, çocuklarının üniversiteyi kazanamaması, kazansa bile üniversite bitirdiği halde iş bulamaması, bulsa bile asgari ücretle çalışmak zorunda kalması gibi nedenler yatıyor. Bu yüzden toplum nedenini bilemediği bir öfkeyle birbirini boğazlıyor; karısını dövüyor, kızını öldürüyor, komşusunu bıçaklıyor, trafikte diğer araçları itekliyor. Özendiği o lüks hayata hatta onun çok daha azına sahip olabilmek için tüm değerlerini ayaklar altına alabilecek bir yozlaşma yaşıyor; arkadaşına dostuna kazık atıyor, yalakalık yapıyor, fırsat bulunca çalıyor çırpıyor, sırada başkasının önüne geçiyor. Toplum, neden ve nasıl bu hale geldiğini bir türlü anlamıyor. YABANCI HASTALAR diren Yıldırım, Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcistan’dan gelen yabancı hastalara da hizmet vermeye başladıklarını söyledi. Merkezin 10 yataklı olduğunu, gereksinime göre kapasitenin artırılabileceğini kaydeden Yıldırım, “Özelde ilk pankreas ve ince bağırsak nakillerinin gerçekleştiği merkeziz. Böbrek nakil programımız sürüyor. Hedefimiz de ilk etapta Ege Bölgesi’nin tercih edilen böbrek nakli merkezi olmak. Karaciğer nakli merkezimiz, Türkiye’nin ilk 23 merkezinden biri” diye konuştu. Yıldırım, 'Zor işleri başararak en çok tercih edilen hastane olmak istiyoruz' dedi. C MY B