22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

UBAT PAZARTES EGE c PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com Bozkurt Kuruç’a Saygı Sahneye çıkıp, konuşmaya başladı. Otuz yıl öncesine gittim. Ankara’da, karlı çamurlu bir kış günü, aynı zamanda başrejisör olan Asuman Korad’ın Büyük Tiyatrodaki odasında, “Kara Ağaçlar Altında” oyununun “yedek” kondüviti olarak başlamıştı Devlet Tiyatroları serüvenim. Bir sezonluk başkent sonrası, Sevgilim İzmir’e geri dönecek ve 25 yıl boyunca, DEÜGSF’nin verdiği eğitime, DT’nin öğreticiliğini ekleyecek, yüksek lisans ve doktorayı sürdürerek, mesleğe daha yakışmaya, ötesine geçmeye çalışacaktım. Öğrenciliğim hiç bitmedi, bitmeyecek. Çünkü bana öyle olması gerektiğini göstermişler ve kanıtlamışlardı. İşte onlardan biri, gerçek bir usta; ister üretici, ister tüketici olalım, sanatı yaşamına eklemiş herkesin yolunun mutlaka düştüğü, çok önemli bir tiyatro emekçisi sahnedeydi. Konak Belediyesinin vefa, saygı, sevgi duruşu olan “Usta’ya Saygı” etkinliğinin, 31 Ocak’taki “dev”i Bozkurt Kuruç’tu. 5 Aralık 1935’te Ankara’da doğan Kuruç, oyuncu, yönetmen, öğretmen, DT genel müdürü, üniversitelerde tiyatro bölümleri kurucusu ve Anadolu kentlerine yeni sahneler kazandırılmasında öncülük gibi, tiyatromuzun anıt adlarından biri olmanın yanında, bir “kuşak” temsilcisidir. Bu kuşak, Cumhuriyet sonrası tiyatrosunun “kurucu kuşağını” izleyen, öncülerin yolculuğunu sonraki kuşaklara aktarma işlevi gören bir süreci ve kahramanlarını anlatır. Onlar yalnızca bu “işin” nasıl yapılacağının örneklerini vermediler. Öğrenci, öğretmen yetiştirdiler. Çok değerli oyun yazarlarının, yönetmenlerin, oyuncuların, tasarımcıların, sanat bürokratlarının ve daha da önemlisi, şimdi gıptayla anımsayıp “Neredeler?” diye sorduğumuz tiyatro izleyicisinin yaratılmasını sağladılar. Karşılıklı olarak, sanatın saygınlığını, onurunu, olmazsa olmaz koşullarını, duruşunu ve vazgeçilmezliğini pekiştirdiler. Kuşkusuz yaptıkları kadar, yapmadıklarıyapamadıklarıyla da, sonraki kuşaklara örnek oldular. Bıraktıkları mirası anımsamak, anımsatmak, genelde sanat algısının her açıdan mahvedildiği bugünkü süreçte, yaşamsal önem taşımaktadır. Kuruç ve kuşağına dair “ders” çalışmak ve çıkarmak, öncelikle “tiyatrocuyum” diyenlerin, diyebilenlerin kaçınılmaz görevidir. Kişisel tarihe gelince... 2425 yaşlarında genç bir oyun yazarının oyununa, her türlü ihbar, şikayet ve engelleme çabasına “dik” durarak sahip çıkmasıyla da, “Usta” benim için çok özel bir yere sahiptir. ABD’nin ilk kez Missouri Gemisiyle ülkemize burnunu soktuğu dönemi anlatan ve Kültür Bakanlığı Ödülü alan “Hoşgeldin Amerika” adlı oyunum, Kuruç olmasaydı, belki sahne ışıklarıyla hiç buluşamayacaktı. Bugün durmadan üretmeye çabalıyorsam, henüz kalemi terlememiş genç bir oyun yazarına, bir sezonda üçdört sahnede kendini gösterme fırsatı tanımış ve mesleğine inandırmış Kuruç’un, yadsınamaz payı vardır. Anlatsam patikalara sığmaz, acısıyla tatlısıyla ne günler... Söz verdiler onurlandım, konuşmamda kırık dökük bunlardan söz etmeye çalıştım. Nasıl unuturum? Değerli dostum Başkan Hakan Tartan, tiyatrocu bir ailenin çocuğu olarak, Kuruç’u selamlama konuşmasında, sözü “Şehir Tiyatrosu”na getirmez mi? Nicedir kimselerin söz etmediği, aklıma geldikçe “Yazsam ne olacak?” diye hayıflandığım “Şehir Tiyatrosu”nun dillendirilmesi, “Bir gün mutlaka” diye umut tazelenmesi, üstümdeki olanca yorgunluğu aldı götürdü. Çok işimiz vardı, oyalanacak ve bizi meşgul etmelerine izin verecek lüksümüz yoktu. Ayıp olurdu, üstümüzde emeği kokan Suat Taşer’lere, Turgut Özakman’lara, Özdemir Nutku’lara, Bozkurt Kuruç’lara ve daha nice ustaya, öncüye, yoldaşa, zamansız yitirdiğimiz arkadaşlara, kardeşlere. Bunca acının, kederin, öfkenin, düş kırıklığının içinde, şimdi silkelenmeyip, ne zaman davranacaktık? 31 Ocak gecesi, işte bunları düşündüm ve saygıyla ayağa kalkıp, “Usta”yı doyasıya alkışladım, alkışladık. MENEMEN’DE ALT YAPI ATAĞI zmir Büyükşehir Belediyesi, Menemen’de şiddetli yağışlar nedeniyle yaşanan sorunların önüne geçmek için yaklaşık 3 milyon TL'lik altyapı yatırımı gerçekleştiriyor. İZSU, Mermerli Deresi’ndeki ıslah çalışmalarıyla birlikte ilçede 6 kilometrenin üzerinde yağmur suyu hattı döşüyor. Belediyeden verilen bilgiye göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin ve İZSU Genel Müdürü Ahmet Alparslan'ın da yerinde incelediği çalışmalar kapsamında Mermerli Deresi’nin 1,5 km uzunluğundaki bölümüne taş duvar örülüyor. 571 metrelik bölümünde ise yatak temizliği ve düzenleme yapılıyor. Ayrıca yağmur sularının dere yatağına aktarılması için de 3 kutu menfez inşa ediliyor ve 6 kilometreden fazla hat döşeniyor. KONUK İ İşaretle de anlaşacaklar başvuran işitme engelli İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)vatandaşlarımızın taleplerinin daha Gaziemir Belediyesi çalışanları, kolay anlaşılabilmesi ve işitme işaret dili öğrenecek. Dünya R İ M E engellilerin belediyenin düzenliği Engelliler Derneği (DED) önerisiyle GAZİ sosyal ve kültüren etkinlikler Gaziemir Kent Konseyi tarafından hakkında daha kolay bilgi hazırlanan proje, belediye yönetimi edinebilmesi için bu projeyi tarafından kabul edildi. Gaziemir Kent Konseyi Başkanı Yusuf Vangöl, belediye gerçekleştiriyoruz” dedi. DED Başkanı Ali personelinin engelli yurttaşlarla daha etkin Karaibrahimoğlu, engellilere yönelik iletişim kurmalarını sağlamak için eğitim çalışmaları ve destekleri nedeniyle verileceğini söyledi. Vangöl, “Belediyeye Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim çeşitli nedenlerle Şenol'a teşekkür etti. HASAN TOPAL / Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Körfezin Çamuru İzmir Körfezi, Ege denizinde, sahip olduğu coğrafi özellikleri nedeniyle uygarlık tarihi boyunca kıyılarında yerleşim ve liman faaliyetlerinin gelişmesine uygun, doğal koşullar sağlayan bir konumdadır. İzmir kentinin de yaklaşık sekiz bin yıllık tarihi boyunca da körfezin kıyılarında geliştiği tarihi araştırma ve arkeolojik bulgulardan bilinebilmektedir. Özellikle Batı Anadolu kıyılarında Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay gibi dört önemli akarsuyun, denize döküldüğü körfezlerde yine uygarlık tarihinin çok büyük liman kentleri gelişmiştir. Menderes deltasına dönüşen körfezde Milet ve Priene, Küçük Menderes körfezinde Efes, Gediz nehrinin döküldüğü körfezde Smyrna – İzmir ve Bakırçay’ın döküldüğü kıyılarda Bergama liman kentleri örneklerdir. Ancak akarsuların taşıdığı alüvyon ve sedimentlerle zaman içinde körfezlerin dolması ve liman işlevlerinin yitirilmesi nedeniyle özellikle Milet, Priene, Efes ve Bergama antik liman kentleri iktisadi çöküntüye uğramışlar, eski görkemlerini yitirmişler, sonuçta tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Kuşkusuz depremler vb. diğer etkenler de bu süreci tetiklemiştir. İzmir Körfezi ise Gediz Nehri’nin ve körfez çevresindeki derelerin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle kısmen dolmuş, zaman içinde günümüzdeki kıyı hattı oluşmuştur. Körfezde Liman işlevinin sürebiliyor olması nedeniyle İzmir kenti yaklaşık sekiz bin yıllık tarihinde 4 kez yeniden kurulmuştur denebilir. Geçmiş dönemlerde Gediz Nehri’nin alüvyonlarıyla körfezin dolmasını ve gemilerin limana ulaşımının engellenmesini önlemek amacıyla önemli müdahaleler yapılmıştır. 19. yüzyılda Gediz Nehri’nin Çiğli'den akan yatağı daha batıya kaydırılmış, 1980’lerde de gemilerin limana ulaşabilmesi amacıyla tarama yapılmıştır. Günümüzde İzmir Körfezi Gediz nehrinden alüvyonlar ve derelerden sediment taşınması nedeniyle yine büyük sorunlarla karşı karşıyadır. İzmirlilerin yüzülebilir körfez beklentisi, kruvaziyer limanının gelişmesi, büyük tonajlı yük gemilerinin limana ulaşacağı kanalların açılması gibi nedenlerle İzmir Körfezi'nde Bütünleşik İyileştirme Projesi gündeme gelmiştir. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı TCDD Genel Müdürlüğü ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında yapılan işbirliği protokolü çerçevesinde çalışmalara ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) araştırmalarına başlanmıştır. ÇED kapsamında kentliye aktarılan verilere göre, İzmir Körfezi’nin güneyinde orta ve iç körfezde Yeni Kale – Liman arasında 16 mt. derinliğinde, 250 mt. genişliğinde, 12 km. uzunlu ğunda gemi yaklaşma kanalı taranacağı, büyük gemilerin limana ulaşımının sağlanacağı belirtilmektedir. Körfezin kuzeyinde de, körfezin su kalitesini yükseltmek amacıyla Tuzla önünden başlayıp Çiğli, Bostanlı, Karşıyaka kıyılarına yakın konumda yaklaşık 13 km. uzunluğunda, 250 mt. genişliğinde bir sirkülasyon kanalı açılması önerilmektedir. Her iki kanal için tarama sonunda çok büyük miktarda malzeme çıkacaktır. Bu malzemenin nasıl ve nereye döküleceği sorunun esasını oluşturmaktadır. ÇED toplantılarında yapılan açıklamada, tarama sonucu çıkacak malzemenin bir bölümünün limanın tevsii ve yeni konteyner terminalinin dolgusunda kullanılacağı, büyük bölümünün de Çiğli’de arıtma tesisi için kamulaştırılmış ancak kullanılmayan alana döküleceği belirtilmektedir. Bu aşamada, konunun süratle tartışılması ve karara bağlanması gereği ortaya çıkmaktadır. Tarama sonucu çıkacak malzemenin dökülmesi öngörülen alan, Birinci Derece Doğal Sit alanıdır ve İzmir Çiğli Kuş Cenneti’nin (Ramsar Sulak Alanı) devamı ve bütünleyicisi niteliğinde bir alandır. Kuşkusuz bu niteliği nedeniyle kentlilerde çevresel duyarlılığın en yüksek olduğu bölgedir. Bir yanda İzmir kenti için çok önemli olan körfezin yaşatılabilmesi, diğer yandan RAMSAR ve Doğal Sit Alanı’nın korunabilmesi bir gerilimi ortaya çıkarmaktadır. Bir başka ifadeyle, bir değeri koruyabilmek, geliştirebilmek için onun kadar önemli bir başka değeri yok etmemenin başarılabilmesi kolay olmamakla birlikte zorunludur. Körfezin taranması sonucu ortaya çıkacak malzemenin dökülebileceği alternatif senaryoların hazırlanması, maliyet, çevre vb koşulların ayrıntılandırılması sonunda bir seçenek üzerinde yoğunlaşılması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. İlgili idarelerin de bu konuda esnek bir politika izliyor olmaları çok olumludur. Örneğin açıklandığı gibi Çiğli Doğal Sit Alanı’na dökülmesinden başka, denizde açıkta derin deşarj yapılması, uygun yerde yapay adalar oluşturulması seçenekleri gibi, ya da her üç seçeneğin bir arada kullanılması vb. gibi seçenekler üzerinden kararlar geliştirilebilir. Bu seçeneklerden, çevreye, insan ve canlı yaşamına, doğal değerlere en az zararı olacak, koruma kullanma dengesini en fazla gözetecek, aklın ve bilimin öngördüğü bir yöntem seçilebilir. İzmir kentinin, körfezinin ve doğal yaşam ortamlarının yaşatılabilmesi için sürdürülebilirlik bağlamında, ilgili idarelerin bu ortak çabası, yazıda özetlenmeye çalışılan alternatiflerin oluşturulması kapsamında desteklenmesi gereken çok önemli bir programdır. Gecikilmemeli, geciktirilmemelidir. Narlıdere değişime hazır N arlıdere'de 2. İnönü ve Atatürk mahalleleri ile Tuna Caddesi üzerinde yapılacak kentsel dönüşüm çalışmaları, bölge halkının da desteğini alıyor. Bölgeyi dolaşan Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, “gecekondusuz ilçe” hedefini gerçekleştireceklerini söyledi. Batur, “Biz kentsel dönüşüm projesi kapsamında bu bölgeyi hak ettiği modern, çağdaş görünüm ve hayata kavuşturacağız. Bizim vatandaşlarımızdan tek isteğimiz projeye olan inanç ve destekleridir. Daha önceden yaptığımız projelerin neticelerini tüm Türkiye biliyor. Biz rantı, yeniden halka yönlendirecek şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölge halkının, gerçekleştirilecek olan dönüşümden sonra, yine bölgede kalması, çalışmalarımızın temelini oluşturuyor” dedi. Yöre halkı da belediye yönetimine desteklerini dile getirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle